Finlandiya'nın silahsızlandırılmış Aland Adaları’nda Rusya endişesi hakim

Silahtan arındırılmış Aland Adaları’ndaki Rus Konsolosluğu. (AFP)
Silahtan arındırılmış Aland Adaları’ndaki Rus Konsolosluğu. (AFP)
TT

Finlandiya'nın silahsızlandırılmış Aland Adaları’nda Rusya endişesi hakim

Silahtan arındırılmış Aland Adaları’ndaki Rus Konsolosluğu. (AFP)
Silahtan arındırılmış Aland Adaları’ndaki Rus Konsolosluğu. (AFP)

Finlandiya’nın silahsızlandırılmış, özerk Aland Adaları en az 160 yıl önce Rusya ile imzalanan anlaşmalar uyarınca topraklarında herhangi bir askeri varlığa karşı. Buradaki Rus Konsolosluğu, binlerce kayalık adayı yakından izliyor.
AFP’nin haberine göre Finlandiya'nın Ukrayna savaşının başlamasının ardından NATO'ya katılmak için başvuruda bulunması, İsveç ile Finlandiya arasında Baltık Denizi'nde yer alan 30 bin nüfuslu Aland Adaları’nın askeri statüsü konusundaki tartışmaları yeniden alevlendirdi.
Aland Adaları’nın başkenti Mariehamn'da yaşayan 81 yaşındaki Ulf Grussner, AFP’ye verdiği demeçte, “Her zaman ‘Bizden almalarına değecek hiçbir şeyimiz yok, o nedenle bize kim saldırmak istesin ki’ şeklinde düşündük. Ancak Putin'in Ukrayna'da başlattığı savaş, bu düşüncemizi değiştirdi” dedi.
Aland Adaları perşembe günü özerliği elde edişinin 100.’üncü yıl dönümünü kutladı. Bu ayın başlarında yayınlanan bir kamuoyu yoklaması Finlilerin yüzde 58'inin şu an Rusya'yı bir saldırı düzenlemekten caydırmak için burada bir askeri varlığın bulunması gerektiği düşüncesini destekliyor.
Helsinki, mayıs ayı sonunda NATO’ya ilettiği başvuru talebinde, silahsızlanmayı sürdürmek ve Rusya ile mevcut anlaşmaya saygı duymak istediğini vurgulamıştı. Nobel Ödülü sahibi eski Finlandiya Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari döneminde cumhurbaşkanlığı danışmanlığında bulunan Alpo Rusi, AFP'ye verdiği demeçte şunları söyledi:
“Aland Adaları, Finlandiya savunmasında hassas bir noktadır. Aland'a ani bir saldırı durumunda Finlandiya'nın yeterince hızlı bir şekilde askeri müdahalede bulunup bulunamayacağından endişeleniliyor.”
Her iki dünya savaşında da ordular söz konusu adaların kontrolü için mücadele etmişti. Finlandiya Uluslararası İlişkiler Enstitüsü araştırmacısı Charly Salonius-Pasternak, Baltık Denizi'nin savaşlara tanık olduğu gerçeğine atıfla, “Aland'ın kontrol altına alınması için acele etmeyecekleri fikrine neden güvenelim?” diye sordu.
Yerel yönetim ise statüde herhangi bir durum değişikliğine karşı olmaya devam ediyor. Aland Başbakanı Veronica Thornroos, “Neden değişikliğe gidelim? Baltık Denizi bölgesinde askerden arındırılmış olmamızın dengeleyici bir faktör olduğu düşüncesindeyim” vurgusunda bulundu. Aynı zamanda adalara karşı bir saldırı düzenlendiği takdirde Finlandiya’nın ‘oldukça hızlı’ bir şekilde savunmaya geçeceğini düşündüğünü dile getirdi.
Eskiden Rus hakimiyeti altındaki bu adalar, 1856’de yapılan antlaşma ve Kırım Savaşı'ndaki yenilginin ardından silahsızlandırılmıştı. Finlandiya’nın 1917'de Rusya'dan bağımsızlık kazanması ardından adalarda İsveççe konuşan çoğunluğun protesto etmesine rağmen 1921'de Finlandiya’ya özerkliğini korumaya devam eden Aland üzerinde egemenlik verildi.
Sovyetler Birliği ile Finlandiya arasında yıllar süren kanlı çatışmaların kaydedildiği İkinci Dünya Savaşı sona erdiğinde Aland Adaları, yeni bir anlaşma ile silahsızlandırılmaya devam edildi.
Sovyetler Birliği, 1940 yılında ‘Moskova’nın gözü’ sloganıyla Mariehamn'da bugün halen Rus bayrağının dalgalandığı bir konsolosluk açtı.
Aland halkı Ukrayna savaşı patlak verdiğinden bu yana her gün Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e karşı öfkelerini ifade etmek için bu konsolosluğun önüne geliyor. AFP’ye konuşan 71 yaşındaki protestocu Moss Wallen öfkesini “Burada işleri yok. Rusya her zaman bir tehdittir” sözleriyle ifade ediyor.



Trump Netanyahu ile görüştü ve Hamas'ın ateşkes isteğini teyit etti

Trump Netanyahu ile görüştü ve Hamas'ın ateşkes isteğini teyit etti
TT

Trump Netanyahu ile görüştü ve Hamas'ın ateşkes isteğini teyit etti

Trump Netanyahu ile görüştü ve Hamas'ın ateşkes isteğini teyit etti

ABD Başkanı Donald Trump dün İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu Beyaz Saray'da ağırlarken İsrailli yetkililer, ABD'nin arabuluculuğunda Gazze'deki rehinelerin serbest bırakılması ve ateşkesin sağlanması için Filistin İslami Direniş Hareketi (Hamas) ile dolaylı görüşmeler yaptı.

Trump’ı Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterdiğini açıklayan Netanyahu, Beyaz Saray'da düzenlenen toplantıda milyarder Cumhuriyetçi Başkan’a ödül komitesine gönderdiği adaylık mektubunun bir kopyasını sundu. Netanyahu, Beyaz Saray'da Trump ile yediği akşam yemeğinde, ABD Başkanı’nın ‘şu anda bir ülkeden diğerine, bir bölgeden diğerine barışı tesis ettiğini’ söyledi. Trump ise sık sık Norveç’teki Nobel Barış Ödülü Komitesi'nin Hindistan ile Pakistan ve Sırbistan ile Kosova arasındaki anlaşmazlıkları çözme çabalarını görmezden gelmesinden şikayet etti.

Hamas'ın Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlanmasını istediğine inandığını belirten Trump, Beyaz Saray'da gazetecilerin İsrail ile Hamas arasında Gazze Şeridi’nde devam eden çatışmaların, taraflar arasında sürmekte olan ateşkes görüşmelerini engelleyip engellemeyeceği sorusuna verdiği yanıtta “Hamas görüşmek ve ateşkes istiyor” dedi.

Öte yandan Filistinlilerle barış istediğini söyleyen Netanyahu, ancak gelecekte kurulacak herhangi bir bağımsız Filistin devletinin İsrail'i yok etmek için bir platform olacağını belirterek, güvenlik konusunda egemenliğin İsrail'in elinde kalması gerektiğini savundu.

Netanyahu, şunları söyledi:

“Filistinlilerin kendilerini yönetmek için tüm yetkilere sahip olmaları gerektiğini düşünüyorum, ancak bizi tehdit edecek hiçbir yetkiye sahip olmamalılar. Bu, genel güvenlik gibi egemenlik yetkilerinin her zaman bizim elimizde kalacağı anlamına geliyor.”

İsrail Başbakanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“7 Ekim'den sonra insanlar Filistinlilerin bir devleti olduğunu, Gazze'de Hamas devleti olduğunu söylediler ve bakın ne yaptılar. Onlar bunu inşa etmediler. Onlar bunu sığınaklarda, terör tünellerinde inşa ettiler ve sonra halkımızı katlettiler, kadınlarımıza tecavüz ettiler, erkeklerimizin kafalarını kestiler, şehirlerimizi, kasabalarımızı ve çiftliklerimizi işgal ettiler. İkinci Dünya Savaşı ve Nazilerin işlediği Holokost’tan bu yana görmediğimiz korkunç katliamlar işlediler.”

İsrail Başbakanı, şöyle devam etti:

“Filistinli komşularımızla, bizi yok etmek istemeyenlerle barışa ulaşmak için çalışacağız ve güvenliğimizin ve egemenliğimizin her zaman bizim elimizde kalacağı bir barışa ulaşmak için çalışacağız. Şimdi insanlar, ‘Bu tam bir devlet değil, bir devlet bile değil’ diyecekler. Umurumuzda değil. Bunu bir daha asla tekrarlamayacağımıza söz verdik. Bir daha asla ve asla olmayacak.”

Diğer taraftan İran'a uygulanan sert yaptırımları uygun zamanda kaldırmak istediğini söyleyen Trump, Suriye'ye uygulanan yaptırımların kaldırılmasının Şam'ın ilerlemesine yardımcı olacağını belirtti. İran'ın da benzer bir adım atmasını umduğunu ifade eden Trump, “Uygun zamanda bu yaptırımları kaldırmak ve onlara yeniden inşa fırsatı vermek istiyorum. Çünkü İran'ın barışçıl bir şekilde yeniden inşa olmasını istiyorum, eskisi gibi ‘Amerika'ya ölüm, İsrail'e ölüm’ gibi sloganlar atmaktan çekinmemesini istiyorum” şeklinde konuştu.

Beyaz Saray'ın geçtiğimiz hafta Kiev'e bazı silah sevkiyatlarını durdurduğunu açıklamasının ardından, ABD'nin Ukrayna'ya ‘daha fazla savunma silahı’ göndereceğini duyuran Trump, “Öncelikle savunma silahları olmak üzere daha fazla silah göndermemiz gerekecek” diyerek, barışa yanaşmaması nedeniyle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’den duyduğu ‘memnuniyetsizliğini’ bir kez daha yineledi.