Libya: Dibeybe iktidarda kalabilmek için sokağa yatırım yapıyor

Dibeybe hükümetinin son günlerde emekliler ve şehit aileleriyle ilgili meselelere eğilmesi son dakika golü atma çabası mı yoksa rutin hükümet programının bir parçası mı?

Dibeybe Misrata’da bağımlılar için yapılan rehabilitasyon merkezini denetliyor (Ulusal Birlik Hükümeti)
Dibeybe Misrata’da bağımlılar için yapılan rehabilitasyon merkezini denetliyor (Ulusal Birlik Hükümeti)
TT

Libya: Dibeybe iktidarda kalabilmek için sokağa yatırım yapıyor

Dibeybe Misrata’da bağımlılar için yapılan rehabilitasyon merkezini denetliyor (Ulusal Birlik Hükümeti)
Dibeybe Misrata’da bağımlılar için yapılan rehabilitasyon merkezini denetliyor (Ulusal Birlik Hükümeti)

Libya’da Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki geçici Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) son günlerde vatandaşın ekonomik durumunu iyileştirmek ve elektrik kesintilerinin önüne geçmek amacıyla çalışmalarına hız verirken, UBH yanlısı ve karşıtları bu çalışmalar karşısında ikiye bölündü.
Libya’daki bir grup yol haritasının sona ereceği 22 Haziran tarihi yaklaşırken Dibeybe’nin iktidarda kalmak amacıyla sokağı memnun etmeye çalıştığı görüşünü savunurken, diğer bir grup ise UBH’nin yaşadığı bazı olumsuzluklara rağmen göreve başladığı günden beri ülkenin durumunu iyileştirmek ve vatandaşlara hizmet sunmak için fiilen çalıştığını söylüyor.
Birinci grupta yer alan Libya Temsilciler Meclisi Üyesi Hasan el-Bergusi, UBH’nin son günlerde yaptığı çalışmaları Dibeybe’nin “sokağı kendi tarafına çekme konusundaki yeni girişimi” olarak gördüğünü söyledi. Şarku’l Avsat’a konuşan Bergusi, Dibeybe’nin başbakanlık için adaylığını ilan ettiğinde de popülist ve mütevazi dil kullandığını ve gençlere burs verdiğini söyledi.
Bergusi, “Dibeybe yıllardır biriken sorunlar karşısında üstünkörü politikalara ve geçici çözümlere başvurdu. Libyalılar Dibeybe’nin Mart 2021’de iktidarı teslim almasından bu yana elektrik gibi önemli bazı dosyalardaki kötü gidişat hakkında gerçekleri açıklaması gerektiğini düşünüyor. Bu krizi çözmek için bilime dayalı planlar ortaya koymalıydı ve Libyalıların uzun saatler süren elektrik kesintisi sıkıntılarının tekrarlanmasını engellemek için bu planları hayata geçirmeye başlamalıydı. Libyalılar Dibeybe ve bakanlarının kısa vadede krizin etkilerini hafifletebileceğine ihtimal vermiyor” ifadelerini kullandı.
UBH’nin emekliler ve şehit aileleri gibi toplum içinde ‘prim yapan’ meselelere odaklanmasını eleştiren Bergusi, “Dibeybe’yi savunanlardan bazıları, elektrik sektörü de dahil olmak üzere devletin çeşitli sektörlerindeki memurların protestoları gibi başarısızlıkları ve sorunları örtbas etmek için bu meseleleri ön plana çıkarıyorlar” dedi.
Dibeybe’nin Haziran başında özellikle yabancı ülke vatandaşlarıyla evlenen Libyalı kadınların çocuklarının ağırlıkta olduğu 130 kişiye Libya vatandaşlığının verilmesini onaylama kararı bazı çevreler tarafından olumlu karşılanırken, bazı çevrelerde ise hükümetin vatandaşlık talebini onaylamada veya reddetmede ve ertelemede hangi kuralları takip ettiği konusunda soru işaretlerine neden oldu. Nitekim bu durumu sorgulayan çevreler, vatandaşlık verme kararları nedeniyle demografik değişikliklerin ülkenin ulusal güvenliği üzerinde yol açabileceği etkilerle ilgili endişelerini dile getiriyorlar.
Libyalı siyasi analist Abdullah el-Kebir, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, UBH’nin rutin faaliyetlerinin ‘son dakikalarda gol atma’ çabası olarak nitelendirilmesini reddettiğini söyledi.
Kebir, “Hükümetin çalışmalarındaki tüm kusurlara ve işin yolsuzluk boyutuna rağmen herkes Dibeybe’nin göreve geldiğinden bu yana ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla çeşitli kesimlerle ve iş çevreleriyle yaptığı görüşmelerin yanı sıra toplantılarla, denetleme ziyaretleriyle ve çeşitli etkinliklere katılımla geçen günlük programını görüyor” dedi.
Kebir özellikle son dönemlerde Dibeybe’nin sokaktaki popülaritesinin azaldığını kabul etmekle birlikte sadece Batı’da değil, ülke genelinde hâlâ rakiplerine kıyasla Dibeybe’yi destekleyen büyük bir kesim olduğunu belirtti. Kebir’e göre söz konusu kesim, Doğu’nun kontrolündeki alanlarda bulunan petrol ve gazın ihraç edilmesinin durdurulması kararının ülkede tekrarlanan elektrik kesintilerinin sorumlusu olarak gördüğünü ifade etti.
Kebir, “Toplumun büyük bir kesimi seçimlere kadar Dibeybe’nin iktidarda kalmasını tercih ediyor. Bu kesim Dibeybe’yi sevmiyor olabilir ama Fethi Başağa liderliğindeki İstikrar Hükümeti’nin iktidara gelmesi halinde seçimlerin en az iki yıl erteleneceğinin farkında” diye konuştu. Dibeybe’yi en çok eleştirenler UBH’nin harcadığı paraların ülkedeki yaygın yolsuzlukla birlikte hiç edildiğini kabul ediyorlar ama aynı zamanda paraların geri kalan kısmının çeşitli projelerin tamamlanması, belediyelerdeki hizmetlerin iyileştirilmesi ve ayrıca gençlere evlilik hibesi gibi yerlerde harcandığını itiraf ediyorlar” diye konuştu.
Libyalı siyasi analist Ahmed el-Mehdavi, emeklileri sağlık sigortası kapsamına alma kararının yanı sıra UBH’nin bu yılki hac masraflarını karşılayacağı ve yakıt istasyonlarının gün boyu açık tutulacağına dair söylentilerin dolaşıma koyulmasını, yol haritası için belirlenen sürenin sonuna doğru yaklaşılması ve bazılarının Dibeybe’den görevi bırakmasını talep etmesi nedeniyle destek toplamayı amaçlayan popülist söylemler olarak gördüğünü belirtti.
Şarku’l Avsat’a konuşan Mehdavi, “İstikrar Hükümeti yanlılarının eğer genel bütçe kabul edilirse hükümetin performansının çok iyi olacağına dair yaydığı iddiaları kabul etmiyorum. Elbette Merkez Bankası, Meclis tarafından onaylanan hükümetin bütçe tasarısını onaylarsa bu İstikrar Hükümeti’nin halihazırda yoksun olduğu uluslararası tanınırlığa zemin hazırlayacak. Fakat bu itiraf, İstikrar Hükümeti kabinesinin de UBH gibi kota sistemine dayalı olduğu gerçeğini değiştirmez. İstikrar Hükümeti’nin tecrübe sahibi liyakatli isimlerden yoksun olduğu açık bir gerçek. Dolayısıyla İstikrar Hükümeti’nin iktidara gelmesi durumunda vatandaşın ekonomik durumunda ve genel durumda iyileşme olacağını sanmıyorum” dedi.



Birleşmiş Milletler, Gazze Şeridi'nde ‘kıtlık’ olduğunu resmi olarak doğruladı

Gazze Şeridi'nde gıda yardımı almak için birbirleriyle yarışan çocuklar ve kadınlar (AP)
Gazze Şeridi'nde gıda yardımı almak için birbirleriyle yarışan çocuklar ve kadınlar (AP)
TT

Birleşmiş Milletler, Gazze Şeridi'nde ‘kıtlık’ olduğunu resmi olarak doğruladı

Gazze Şeridi'nde gıda yardımı almak için birbirleriyle yarışan çocuklar ve kadınlar (AP)
Gazze Şeridi'nde gıda yardımı almak için birbirleriyle yarışan çocuklar ve kadınlar (AP)

Birleşmiş Milletler Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC) tarafından hazırlanan yeni bir rapor, Gazze Şeridi'nde yarım milyondan fazla insanın ‘aşırı açlık ve yetersiz beslenmeden kaynaklanan ölüm’ ile karakterize edilen kıtlık koşullarında yaşadığını doğruladı. Bu, Ortadoğu'da kıtlığın resmi olarak doğrulandığı ilk durum. Raporda, bu koşulların önümüzdeki haftalarda Gazze şehrinden Deyr el-Belah ve Han Yunus'a yayılmasının beklendiği belirtildi. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Dünya Gıda Programı (WFP) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO), hayatları kurtarmak için acil ateşkes ve tam, engelsiz insani yardım erişiminin gerekli olduğunu vurgulayan ortak bir bildiri yayınladı. Şarku’l Avsat'ın ulaştığı bildiride kuruluşlar, kıtlığın her ne pahasına olursa olsun durdurulması gerektiğini vurguladı. Bildiride, özellikle sivillerin zorlu koşullarda yaşadığı Gazze Şeridi'nde askeri gerginliğin daha da şiddetlenmesinin, kaçamayan çocuklar, kadınlar, yaşlılar ve engelliler için korkunç sonuçlar doğuracağı uyarısında bulunuldu.

Şok edici rakamlar

Raporda, eylül ayı sonuna kadar 640 bin kişinin felaket düzeyinde gıda güvensizliği ile karşı karşıya kalacağı ve açlık endeksinin 5. aşamasına gireceği belirtildi. Bu arada, 1,14 milyon kişi endeksin 4. aşamasında, 396 bin kişi ise üçüncü aşamada (kriz) olacak. Raporda, Gazze Şeridi'ndeki tarım arazilerinin yüzde 98'inin hasar gördüğü veya erişilemez durumda olduğu ve her on kişiden dokuzunun defalarca yerinden edildiği vurgulandı. Raporda, gıda fiyatlarının rekor seviyelere ulaştığı, yemek pişirmek için gerekli yakıt ve suyun kıt olduğu ve pazar ve hizmet sisteminin çöktüğü ifade edildi.

Çocukların ve kadınların çektiği acılar

BM raporuna göre, geçtiğimiz temmuz ayına ait veriler, Gazze Şeridi'nde 12 binden fazla çocuğun akut yetersiz beslenmeden mustarip olduğunu, bu sayının şimdiye kadarki en yüksek rakam olduğunu ve yıl başından bu yana altı kat arttığını gösteriyor... Bunların yaklaşık yüzde 25'i, en tehlikeli ve ölümcül olan ‘şiddetli akut yetersiz beslenmeden’ mustarip. Hayati tehlike arz eden yetersiz beslenmeden mustarip hamile ve emziren kadınların sayısı mayıs ayında 17 bin iken, bu sayının 2026 ortasına kadar 55 bine çıkması bekleniyor. Raporda, her beş çocuktan birinin erken doğduğu veya düşük doğum ağırlığıyla doğduğu ve bağışıklık sisteminin zayıflığı nedeniyle ishal ve solunum yolu enfeksiyonları gibi yaygın hastalıkların ölümcül hale geldiği belirtildi.

Trajik koşullar

Rapora ilişkin yorumda bulunan FAO Genel Direktörü Qu Dongyu, “Gazze halkı hayatta kalmak için tüm imkanlarını tüketti. Açlık ve yetersiz beslenme her gün can almakta. Gıdaya erişim lüks değil, temel bir insan hakkıdır” ifadelerini kullandı.

WFP İcra Direktörü Cindy McCain ise şunları söyledi: “Kıtlık uyarıları aylardır açıkça ortada. Şu anda ihtiyaç duyulan şey, yardımı büyük ölçüde artırmak ve gıdanın en çok ihtiyacı olanlara ulaşmasını sağlamak için daha güvenli koşullar yaratmak.”

UNICEF İcra Direktörü Catherine Russell, “Kıtlık Gazze’de trajik bir gerçeklik ve Deyr el-Belah ile Han Yunus'ta yakın bir tehdit. Kaybedecek zaman yok; çocuklar gözlerimizin önünde açlık ve hastalıktan ölüyor” şeklinde konuştu.

WHO Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, ‘ateşkesin artık ahlaki ve insani bir zorunluluk olduğunu’ vurguladı. Ghebreyesus, “Basit hastalıklar açlık nedeniyle ölümcül hale geliyor ve çökmüş sağlık sistemi acil desteğe ihtiyaç duyuyor” dedi.

Dört kuruluş, acil bir çağrıda bulunarak, kıtlığın daha da kötüye gitmesini önlemek için derhal ve kalıcı bir ateşkes, yardımların engelsiz ulaştırılması, gıda tedarikinin önemli ölçüde artırılması, dağıtım mekanizmalarının iyileştirilmesi, sağlık, su ve sanitasyon sektörlerine acil destek sağlanması ve ticaret akışlarının, temel hizmetlerin ve yerel gıda üretiminin yeniden sağlanması çağrısında bulundu.


Muhammed bin Selman ve Sisi ilişkileri ve gelişmeleri görüştü

Prens Muhammed bin Selman, dün NEOM Sarayı'nda Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi'yi kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Selman, dün NEOM Sarayı'nda Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi'yi kabul etti (SPA)
TT

Muhammed bin Selman ve Sisi ilişkileri ve gelişmeleri görüştü

Prens Muhammed bin Selman, dün NEOM Sarayı'nda Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi'yi kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Selman, dün NEOM Sarayı'nda Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi'yi kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakan Muhammed bin Selman ile Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi, dün NEOM Sarayı'nda düzenlenen görüşmede, ikili ilişkileri ve uluslararası gelişmeleri ele aldı. İki lider, başta Filistin'deki gelişmeler olmak üzere bölgedeki son gelişmeleri görüştü.

Toplantıya Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Devlet Bakanı, Kabine Üyesi ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve Suudi Arabistan Genel İstihbarat Servisi Direktörü Halid el-Humeydan ve ilgili yetkililer katıldı.

Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Büyükelçi Muhammed el-Şenavi yaptığı açıklamada, toplantıda bir dizi ikili iş birliği konusunun yanı sıra bölgesel ve uluslararası alanda karşılıklı ilgi duyulan konulardaki gelişmelerin derinlemesine ele alındığını belirtti. Toplantıda ayrıca, Mısır'ın Gazze Şeridi'nde çeşitli taraflarla koordinasyon halinde ateşkes sağlama çabaları da ele alındı.

El-Şenavi, Sisi'nin, son olarak Riyad ve Paris'in ortak liderliğinde New York'taki Birleşmiş Milletler Genel Merkezi'nde düzenlenen "İki Devletli Çözüm" konferansının sonuçları olmak üzere, Suudi Arabistan'ın Filistin sorununa ilişkin girişimlerine Mısır'ın verdiği desteği teyit ettiğini belirtti.


Yeni Suriye Süveyda sınavıyla karşı karşıya

19 Temmuz 2025'te çekilen bir hava fotoğrafı, Dürziler ve Bedeviler arasındaki çatışmalar sırasında Süveyda üzerinde yükselen dumanı gösteriyor (DPA)
19 Temmuz 2025'te çekilen bir hava fotoğrafı, Dürziler ve Bedeviler arasındaki çatışmalar sırasında Süveyda üzerinde yükselen dumanı gösteriyor (DPA)
TT

Yeni Suriye Süveyda sınavıyla karşı karşıya

19 Temmuz 2025'te çekilen bir hava fotoğrafı, Dürziler ve Bedeviler arasındaki çatışmalar sırasında Süveyda üzerinde yükselen dumanı gösteriyor (DPA)
19 Temmuz 2025'te çekilen bir hava fotoğrafı, Dürziler ve Bedeviler arasındaki çatışmalar sırasında Süveyda üzerinde yükselen dumanı gösteriyor (DPA)

Suriye'nin yeni yönetimi, güneydeki Süveyda vilayetinde, artan özyönetim girişimleri ve bağımsızlık taleplerinin yükselişiyle gerçek bir sınavla karşı karşıya. Temmuz ortasında patlak veren durum, Dürzi grupları ile hükümet kurumları arasındaki çizgiyi yeniden çizerken, İsrail, vilayetteki çalkantılı durumdan faydalanma girişimlerinde bulundu.

Dürzi liderler, eyaletin güvenlik ve hukuk işlerini yönetmek üzere yeni kurulan komitelerin "geçici devlet boşluğunu doldurduğunu" vurgulasa da Dürzi toplumu arasında Suriye'den ayrılma çağrıları nedeniyle bu hamleye dair şüpheler devam ediyor.

Süveyda'daki Yüksek Hukuk Komitesi sözcüsü Safa Cudya, "Komite, bu birliği güvence altına alan kapsamlı bir anayasa aracılığıyla ülkenin birliğini korumayı amaçlıyor" dedi.

Ancak araştırmacı Mustafa Naimi'ye göre Suriye hükümeti, “gerginlik odaklarını kontrol altına almaya ve ortadan kaldırmaya çalışıyor”. Naimi, “iç bölünmeyi pekiştiren hareketlerin sadece Süveyda ile sınırlı kalmayacağını, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve ABD'nin etkisi altındaki diğer illere de sıçrayacağı” uyarısında bulundu. El-Naimi, “silahlı grupların siyasi ve askeri kararları kontrol etmeye devam etmesine rağmen, hükümetin Süveyda'yı devlete entegre etme konusunda ciddi olduğunu” vurguladı.