İsrail ile İran arasındaki ‘gölge savaşı’ büyüyor

İran’ın dini lideri Ali Hamaney, Humeyni’nin 33. ölüm yıldönümünde (AFP)
İran’ın dini lideri Ali Hamaney, Humeyni’nin 33. ölüm yıldönümünde (AFP)
TT

İsrail ile İran arasındaki ‘gölge savaşı’ büyüyor

İran’ın dini lideri Ali Hamaney, Humeyni’nin 33. ölüm yıldönümünde (AFP)
İran’ın dini lideri Ali Hamaney, Humeyni’nin 33. ölüm yıldönümünde (AFP)

İran, İsrail’in iki İranlı bilim insanına yiyeceklerine zehir katarak suikast düzenlediğinden şüpheleniyor.
Tahran’ın şüpheleri doğrulanırsa, bu İran nükleer silah yapma kabiliyetine yaklaştıkça, iki ülke arasında yeni bir boyuta ulaşan bir gölge savaşındaki en son suikast olacak.
New York Times gazetesinde yer alan habere göre, art arda hayatını kaybeden iki bilim insanı İran’ın en iyi üniversitelerinden mezun oldu.
Mayıs ayı sonlarında aniden hastalanmadan önce sağlıkları gayet iyi olan İranlılar, iki farklı şehirde bulunan hastanelerde yoğun bakım ünitelerinde hayatlarını kaybetti.
Konunun hassasiyeti nedeniyle isminin açıklanmaması koşuluyla konuşan İranlı bir yetkili ve hükümetle bağlantısı olan diğer iki kaynağa göre, İran, iki bilim insanının İsrail tarafından zehirlenerek öldürüldüğüne inanıyor. 
Eyüp İntezari, askeri bir araştırma merkezinde çalışan bir uzay mühendisiydi, Kamran Agamolai ise bir jeologdu.
İsrail medyası ve yurtdışı merkezli İran haber kanalları, ölümlerinin ardındaki gizemi birleştirerek, Agamolai’nin İran’daki Natanz Nükleer Tesisi’nde çalıştığını bildirdi. 
Ancak arkadaşları bu haberleri yalanlayarak, özel bir jeoloji araştırma şirketi için çalıştığını söyledi.
New York Times gazetesi, Agamolai’nin hükümetle veya herhangi bir silah programıyla bir bağı olup olmadığını teyit edemedi.
İntezari, havacılık alanında doktora yaptı ve başkent Tahran’ın yaklaşık 390 mil güneydoğusunda bulunan Yezd şehrinde bir hükümet havacılık merkezi için füzeler ve uçak türbinleriyle ilgili projelerde çalıştı.
İranlı bir yetkiliye göre, İntezari Yezd’de davet edildiği bir akşam yemeğine katıldıktan sonra gıda zehirlenmesi belirtileri gösterdi.
Akşam yemeği düzenleyen ev sahibi ortadan kayboldu ve yetkililer tarafından hala aranıyor.
Bir arkadaşına göre Agamolai ise, Tebriz şehrine yaptığı bir iş gezisinden Tahran’a yeni dönmüştü.
Yoğun mide bulantısı ve ishal nedeniyle günden güne kötüye gitti ve organlarının iflas etmesi nedeniyle yaşamını yitirdi.
Bu gizemli ölümler İran’ın şüphelendiği gibi kasıtlı cinayetlerse, topyekün bir savaştan kaçınmak için iki taraf arasında gizlice yürütülen gölge savaşı modeline uyuyor.
Şimdi ise bu gölge savaşı yoğunlaşıyor gibi görünüyor. 
Sadece son iki hafta içinde İsrail ile bağlantılı olduğu düşünülen bir dizi ölüm İran’ı sarstı. 
İsrail, hedeflerini nükleer programla bağlantılı üst düzey isimlerden, askeri personele ve alt düzey bilim insanlarına kadar genişletmiş görünüyor.
İsrail Başbakanı Naftali Bennett’in ofis sözcüsü, İran’daki son olay hakkında yorum yapmaktan kaçındı.
Ancak İsrail, İran’ın nükleer ve silah programlarını baltalamak için yıllarca gizlice çalıştı.
Ayrıca gelişmiş insansız hava araçları ve füzeler geliştiren İran askeri bölgelerine saldırdı.
Buna karşılık İran da, dünyanın dört bir yanındaki İsrail vatandaşlarını hedef almaya çalıştı ve Lübnan’daki Hizbullah gibi Tel Aviv’e düşman bölgesel milisleri silahlandırdı ve finanse etti.
Ancak çatışmanın çoğu nükleer programa odaklandı.
İsrail, ABD eski Başkanı Donald Trump’ın 2018’de çekildiği 2015 tarihli nükleer anlaşmayı diriltme çabalarına şiddetle karşı çıkıyor. 
İran ile dünya güçleri arasında varılan anlaşma, İran’ın nükleer faaliyetinin sınırlandırılması karşılığında Tahran’a uygulanan ekonomik yaptırımların hafifletilmesini öngörüyordu.
İsrail, İran’ın nükleer silah yapmak için yeterince zenginleştirilmiş uranyum üretmeye yakın olduğundan derin endişe duyuyor ve anlaşmanın İran’ın nükleer faaliyetlerini yeterince sınırlamadığını düşünüyor.
Ancak nükleer anlaşmanın destekçileri, bunun İran’ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini sınırlayacağını, Birleşmiş Milletler (BM) nükleer gözlemcisinin İran nükleer programını izlemeye devam etmesine izin vereceğini ve İran’ın nükleer silah geliştirme tehdidini azaltacağını söylüyor.
İran uzun süredir nükleer programının yalnızca barışçıl amaçlara yönelik olduğunu iddia ediyor. 
Ancak yıllar önce ABD tarafından yapılan bir istihbarat değerlendirmesi, ülkenin bir zamanlar nükleer silah programa sahip olduğu, ardından 2003’te durdurduğu sonucuna vardı.
2015 nükleer anlaşmayı yeniden canlandırma müzakereleri çökerse, İran nükleer faaliyetlerini hızlandırırsa veya BM gözlemcileriyle işbirliğini daha da azaltırsa, İsrail ile olan örtülü savaşın açık bir çatışmaya dönüşme riski var.
Eurasia Group’tan İran analisti Henry Rome, “Bir nükleer anlaşma olsun ya da olmasın, bu tür faaliyetler muhtemelen yoğunlaşacak. İran, İsrail etrafındaki nüfuzunu genişletiyor ve İsrail nüfuzunu İran içinde daha da derinleştiriyor” dedi
İsrailli liderlerin son yorumları ile ele alındığında, İran’daki saldırıların artan hızı, İsrail’in stratejisinde bir değişiklik olduğunu gösteriyor.
İsrail Başbakanı Naftali Bennett, geçen hafta Meclis Savunma ve Dışişleri Komitesi toplantısında yaptığı konuşmada, “Geçen yıl İsrail’in İran’a karşı stratejisinde rotayı değiştiren bir yıl oldu. Daha yüksek bir vitese geçtik. Her zaman ve her yerde harekete geçiyoruz ve bunu yapmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
İran’da son iki hafta içinde, İran Devrim Muhafızları’nda görevli Albay Seyid Hüdayi Tahran’da aracının hedef alınması sonucu yaşamını yitirdi.
Savunma Bakanlığı’nda görevli genç bir mühendis silahlı insansız hava aracı (SİHA) saldırısında yaşamını yitirirken, Devrim Muhafızları’nın bir başka kıdemli üyesi de balkondan şüpheli bir şekilde düşerek öldü.

Şüpheli son ölümler
İntezari (35), 31 Mayıs’ta yaşamını yitirdi.
Çalıştığı askeri araştırma tesisten bir meslektaşı, aniden hastalanmadan önceki gece iyi olduğunu söyledi.
İran medyası, hepsinin aynı yemeği yemesine rağmen, ailesinde başka kimsenin hastalanmadığını bildirdi.
Yaşadığı Yezd eyaletinin valisi, ailesine İntezari’yi ‘şehit’ sayan bir taziye belgesi takdim etti ve aileye fedakarlıklarından dolayı teşekkür etti. 
İran, düşman ateşi sonucu veya ülkesine karşı görevlerini yerine getirirken ölenlere ‘şehit’ statüsü veriyor.
Yezd Belediye Meclisi’nin bir üyesi, İntezari’nin ölümünü ‘biyolojik terör’ olarak nitelendirdi.
Ancak yetkililer, İsrail’in İran’ın güvenliğini tekrar tekrar ihlal etmesi karşısında kendilerini ‘utandıracak’ bir harekette bulunmamak için İntezari’ye verilen ‘şehit’ statüsünü ve başka bir İsrail saldırısına işaret edebilecek diğer ayrıntıları açıklamaktan geri adım attı.
Valiliğin Halkla İlişkiler Ofisi, şehit statüsünü iki gün sonra bir hata olduğunu söyleyerek geri aldı. 
Yezd’deki savcılık, İntezari’nin bir uzay mühendisi olduğuna dair haberleri yalanladı ve bir sanayi şirketinin sıradan bir çalışanı olduğunu söyledi.
İran medyasında yayınlanan 2019 yılına ait fotoğraf ve videolar, İntezari’nin çalıştığı Ghadir Endüstriyel Türbinler Şirketi’nde dönemin Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’ye bir sunum yaptığını görüldü.
Bu görüntüler, İntezari’nin hükümet tesisinde çalıştığına dair haberlerle tutarlıydı ve üniversitesinin mezunlar derneğinden yapılan bir açıklamaya göre İntezari gerçekten bir uzay mühendisiydi.
Bir akrabası olan Mahmud İntezari Instagram sayfasında yaptığı açıklamada, “İntezari Ruhani ile olan fotoğraflarının yerel medyada çıkmasından sonra hayatının tehlikede olduğundan endişelendi. Akrabalarına fotoğrafların gizli tutulması gerektiğini söyledi” ifadelerini kullandı.
İranlı yetkililer, 2 Haziran’da hayatını kaybeden 31 yaşındaki Agamolai hakkında sessiz kaldı.
Agamolai’nin ölümüyle ilgili tek resmi açıklama, Tahran’daki Tarbiat Modares Üniversitesi rektörünün, jeoloji alanında doktora öğrencisi olan gence yönelik taziye açıklaması oldu.
Agamolai’nin yemek yedikten sonra aniden hastalandığını söyleyen bir arkadaşına göre, ailesi hükümete bağlı adli tabipten otopsi raporunun sonucunu bekliyor.
Ancak davadaki hassasiyet göz önüne alındığında, yakınları otopsi sonucunun kendileriyle paylaşılmayacağından endişe ediyor.



Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?
TT

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Colin P. Clarke

Lübnan ve Suriye’nin bazı bölgelerinde salı günü gerçekleştirilen eş zamanlı bir saldırıda, Lübnan’daki Hizbullah Hareketi tarafından kullanılan yüzlerce çağrı cihazı peş peşe patladı. Saldırıda en az 10 kişi öldü, binlerce kişi yaralandı.

Birçok kişi saldırının neden şimdi düzenlendiğini ve saldırının zamanlamasının daha geniş bir anlamı olup olmadığını merak ediyor.

İsrail, ABD'nin daha geniş çaplı bir operasyonun, bölgede topyekûn bir savaşa yol açabileceği yönündeki uyarılarına rağmen, Hizbullah’ın saldırılarını önlemenin savaştaki hedeflerinden biri olduğunu açıkladı. Çağrı cihazı saldırısı İsrail'in Lübnan'da Hizbullah'a karşı yürüteceği uzun vadeli bir askeri harekatın başlangıcı olabileceği gibi, İsrail ile İran'ın vekilleri arasında uzun süredir devam eden gölge savaşının son gizli operasyonu da olabilir. İsrail, saldırıyı fark edilmeden gerçekleştirilebileceği zaman aralığı sınırlı olduğu için de böyle bir saldırı düzenlemiş olabilir.

İsrail'in istihbarat servisi Mossad için bu saldırı, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas'ın İsrail'e yönelik saldırısında yaşanan başarısızlıklar nedeniyle ciddi şekilde zedelenen itibarını iyileştirme yolunda atılan sağlam bir adım olabilir. Saldırı aynı zamanda bir casus romanından fırlamış gibi görünüyor. Mossad'ın böylesine büyük ve dramatik bir operasyonu nasıl gerçekleştirebildiğine dair çok sayıda hipotez ortaya atıldı. Patlayıcıların çağrı cihazlarına üretim aşamasında mı yoksa tedarik süreci sırasında mı yerleştirilmiş olabileceğini henüz bilmiyoruz.

Hizbullah, İsrail'in siber saldırılarına karşı önlem amacıyla çağrı cihazları gibi eski iletişim araçlarını kullanıyordu. Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın alternatif iletişim araçları kullanmaya çağırdığı Hizbullah üyeleri 7 Ekim saldırısının ardından cep telefonu kullanmaktan büyük ölçüde kaçındılar.

Bazı kişiler cihazlara sızan kötü amaçlı yazılımın pillerin aşırı ısınmasına ve sonunda patlamasına neden olduğunu düşünüyor. Oysa saldırı titiz bir planlama ve ayrıntılara gösterilen özenle dikkatlice organize edildi. Saldırının anlık etkisi ne olursa olsun, ortaya çıkan tablo Hizbullah'ın paranoyasını arttıracak ve Mossad'ın gelecekte yapabileceklerine karşı daha fazla temkinli olmasına yol açacak. Hizbullah'ın bu saldırının ardından iç güvenlik aygıtında bir revizyona gidebilir, operasyonel güvenliğindeki boşlukları gözden geçirebilir ve üyelerinin yeteneklerini arttırmaya çalışabilir. Tüm bunlar aynı zamanda Hizbullah içinde kan dökülmesine yol açabilir ve içeride bir casus avı başlayabilir. Bu da İsrail istihbaratı için bir başka kazanç olacaktır.

Saldırı, titiz bir planlama ve ayrıntılara gösterilen özenle dikkatlice organize edildi.

Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’ye geçtiğimiz temmuz ayı sonlarında Tahran'da düzenlenen suikastta olduğu gibi çağrı cihazı saldırısının arkasındaki nedenlerden biri de Mossad'ın prestijini yeniden kazanma konusundaki kararlılığıydı. İsrail istihbaratı 7 Ekim 2023 saldırısından önce her şeye gücünün yetebileceği yönünde güçlü bir imaja sahipti. Mossad efsaneleri, Steven Spielberg yönettiği Münih ve Netflix yapımı Kaos gibi popüler casusluk filmleriyle ekranlara taşınmıştı.

İsrail'in hedef odaklı suikastlarında, geçtiğimiz ocak ayında Beyrut'ta Hamas'ın Siyasi Büro Başkan Yardımcı Salih el-Aruri, temmuz ayı sonlarında yine Beyrut'ta Hizbullah’ın üst düzey komutanlarından Fuad Şükür ve Şükür’den kısa bir süre sonra da İsmail Heniyye öldürüldü.

dfv fdev
Patlayan çağrı cihazlarından birinden geri kalanlar Beyrut'ta sergilendi, 18 Eylül (AFP)

İsrail'in gizli operasyonlarının Mossad'ın imajını iyileştirmenin yanı sıra daha pratik bir etkisi de var. Saldırı büyük olasılıkla Hizbullah'ın komuta ve kontrol merkezini yok etti. Bu da öngörülebilir gelecekte Hizbullah için büyük iletişim sorunlarına yol açacak. Dahası, salı günü gerçekleşen saldırıda yüzlerce Hizbullah üyesi yaralandı. Bazılarının parmaklarının ya da ellerinin koptuğu ya da geçici de olsa sahadan uzaklaşmalarına neden olan başka yaralanmalar gibi fiziksel bozukluklara sebep olduğu şüphesiz.

Yemen'deki Husiler, Irak ve Suriye'deki milisler ve İran'ın diğer vekilleri daha fazla önlem almaya başlayacaktır. Bu durum söz konusu grupların birbirleriyle iletişim kurma şekillerinde değişikliklere yol açarak koordinasyon düzeylerini doğrudan etkileyebilir ve saldırı düzenleme kabiliyetlerini engelleyebilir.