Avrupa’dan Filistin’e gıda güvenliği için 25 milyon euro destek

Filistin Başbakanı Iştiyye ve Avrupa Komisyonu Başkanı Leyen dün Ramallah'ta ortak basın toplantısı düzenlediler. (DPA)
Filistin Başbakanı Iştiyye ve Avrupa Komisyonu Başkanı Leyen dün Ramallah'ta ortak basın toplantısı düzenlediler. (DPA)
TT

Avrupa’dan Filistin’e gıda güvenliği için 25 milyon euro destek

Filistin Başbakanı Iştiyye ve Avrupa Komisyonu Başkanı Leyen dün Ramallah'ta ortak basın toplantısı düzenlediler. (DPA)
Filistin Başbakanı Iştiyye ve Avrupa Komisyonu Başkanı Leyen dün Ramallah'ta ortak basın toplantısı düzenlediler. (DPA)

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Ramallah’ta yaptığı açıklamada Avrupa Birliği'nin (AB) Filistin Otoritesi’ne yaptığı yardımın yaklaşık iki yıllık aranın ardından yeniden başlatıldığını duyurdu. Filistin Başbakanı Muhammed Iştiyye ile düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Leyen, “Tüm zorluklar ortadan kalkmasının ardından AB’nin 2021 tarihli yardımının hızla dağıtılacağını duyurmaktan mutluluk duyuyorum” dedi.
İnsanlara destek olma yolunda yardımların ulaştırılmasının oldukça önemli olduğuna değinen Leyen, Filistin'de gıda güvenliğini desteklemek için acil kısa vadeli 25 milyon euro değerinde bir yardımın ulaştırıldığını duyurdu. Aynı zamanda “Uzun vadede kendi yeteneklerimizi geliştirmek için çalışmalıyız” vurgusunda bulundu.
Barış sürecine değinen Leyen, “AB, Filistin halkının İsrail ile yan yana var olan bağımsız ve demokratik devlet arzusunu sağlayan iki devletli çözüme dayalı barış sürecini yeniden hayata geçirmeye yönelik tüm çabaları memnuniyetle karşılıyor” ifadelerini kullandı. Gazeteci Şirin Ebu Akile’nin ölümü dolayısıyla Filistin Otoritesi liderliğine başsağlığı dileyen Leyen, AB’nin cinayetin koşulları hakkında ‘şeffaf ve bağımsız bir soruşturma’ yürütülmesi çağrısını yineledi.
Otorite’ye yönelik mali destek, son birkaç aydır kapsamlı tartışmalara neden oluyor. Ancak pazartesi günü yapılan oylamada bu yönde bir karar verilmişti. Öncesinde ise Macaristan'ın Filistinlilere yardımın yeniden başlatılması için eğitim müfredatında değişikliğe gidilmesini ısrarı dolayısıyla, yıllık yaklaşık 214 milyon euro değerindeki yardımlar dondurulmuştu. Filistin Otoritesi, AB’nin kendisine yılda 300 milyon euro destek verdiğini, 214 milyonun devlet hazinesine, 85 milyonu ise Birleşmiş Milletler (BM) Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı'na (UNRWA) aktarıldığını bildiriyor. Ancak Ursula von der Leyen, yıllık toplamda 600 milyon euro değerinde desteğe dikkat çekti.
Avrupa’dan mali desteğin yeniden sağlanmasının, Filistin hükümetinin mevcut mali krizi çözmesine yardımcı olması bekleniyor. Resmi verilere göre Filistin hükümeti her ay yaklaşık 30 milyon dolar açık ile karşı karşıya. Böyle bir karar, yıl boyu ülke harici yardımlar Filistin hazinesine ulaşan miktarın yüzde 10'unu geçmediği bir zamanda alındı. Krizin dolayısıyla Filistin Otoritesi, yaklaşık 7 aydır çalışanlarına maaşlarını eksik ödemek zorunda kalmıştı.
Filistin Başbakanı Iştiyye ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen söz konusu açıklamalar öncesinde siyasi meseleleri, Avrupa'nın Filistin'e desteğini, aynı zamanda Ukrayna'daki savaşın gıda ve enerji güvenliği üzerindeki sonuçlarını görüştü. Ortak eylem yolları ele alındı. Başbakan Iştiyye konuyla ilgili açıklamasında şunları söyledi:
“Avrupa, Filistin'in Akdeniz üzerinden komşusudur. Akdeniz ve gaz güvenliği hususlarında ortağız. İşgalin sona ermesi yönünde bölgede barış için çalışıyoruz. Başkenti Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletini ve uluslararası meşruiyet temelinde mültecilerin geri dönüş hakkını somutlaştırıyoruz.”
Filistin Başbakanı Iştiyye, Avrupa'yı iki devletli çözümü yok etmeye yönelik adımları durdurma konusunda ekonomik ağırlığını ve İsrail ile ilişkisini ortaya koymaya çağırdığı açıklamasında “Avrupa şu an Filistin’in en önemli bağışçısıdır. Filistin sivil ve güvenlik kurumunu korumak için sağlayacağı yardıma ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı. Avrupa yardımının Batı Şeria, Gazze, C Bölgesi ve Kudüs'teki çeşitli altyapı sektörlerini, teknik ve güvenlik alanlarını, özel sektörü, sivil toplumu ve Ukrayna krizinden kaynaklanan fiyat farkının dengelenmesini kapsayacağına işaret eden Iştiyye, Avrupa'yı Kudüs’ün de dahil edileceği seçimlerin düzenlenmesini sağlamak için İsrail'e baskı yapmaya çağırdı.



Suriye halkının merkezi mi yoksa federal devlet mi anlaşmazlığı üzerine bir okuma

Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlamak için düzenlenen havai fişek gösterileri arasında muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir Suriyeli (Reuters)
Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlamak için düzenlenen havai fişek gösterileri arasında muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir Suriyeli (Reuters)
TT

Suriye halkının merkezi mi yoksa federal devlet mi anlaşmazlığı üzerine bir okuma

Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlamak için düzenlenen havai fişek gösterileri arasında muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir Suriyeli (Reuters)
Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlamak için düzenlenen havai fişek gösterileri arasında muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir Suriyeli (Reuters)

Macid Kıyali

Suriye’de Beşşar Esed rejiminin düşmesinin ardından geçiş dönemi liderliği ile muhalifleri arasında yaşanan iç çatışma, siyasi sistemin niteliği, özellikle de merkeziyetçilik mi yoksa ademi merkeziyetçilik mi, merkezi bir devlet mi yoksa federal bir devlet mi tartışmaları üzerine yoğunlaşıyor.

Bu konu meşru olmasına rağmen, tartışmaya katkı sağlamak amacıyla bazı temel gözlemler aşağıda sunuyorum.

İlk gözleme göre ademi merkeziyetçilik ya da federalizm meselesini gündeme getirmek, bu konuda kutuplaşmanın temel nedeninin Suriye’deki iç çatışmada kimlik, etnik, mezhepsel ve bölgesel özelliklerin baskın olması olduğu gerçeğini görmeyi zorlaştırdı.

Çatışmanın önde gelen tarafları, siyasi veya sınıfsal güçleri ya da tarafları temsil etmekten ziyade kimlik temelli yahut mezhepsel, etnik ve bölgesel kimliği vurgulayan taraflar olduklarından, bu konunun siyasi niteliği göz ardı ediliyor.

Dikkati çeken ikinci gözleme göre ise federal ya da ademi merkeziyetçi bir devlet için mücadele eden güçler, bunu demokrasi meselesinden daha öncelikli tutuyorlar. Bunun nedeni, söz konusu güçlerin (SDG, Suveyda'daki Hicri Hareketi ve kıyı şeridinde Esed rejiminin çöküşünden etkilenen güçler) demokratik olmayan güçler olmaları. Prensipte pozisyonları, politikaları ve tercihleri ve temsil ettiklerini iddia ettikleri gruplarla olan ilişkileri göz önüne alındığında bu güçlerin Esed rejimi altında kendilerini ifade etmedikleri ve bu konuyu bu kadar yoğun bir şekilde gündeme getirmedikleri unutulmamalı.

Üçüncü ve belki de en önemli gözleme göre federal bir devlette kimlik statüsü konusundaki çatışmaya öncelik verilmesi, devletin kurulması ve vatandaşlık taleplerini ya gölgeliyor ya da ön plana çıkarıyor. Bunların, 54 yıllık Esed döneminde eksik olan iki temel unsur olduğu ve özellikle mevcut koşullarda, yani devletin kurumlar ve hukuk devleti olarak yeniden kurulması ve vatandaşların güçlendirilmesi, böylece Suriyelilerin gerçek anlamda özgür ve eşit vatandaşlar olarak bir halk haline gelmeleri için ülke genelinde Suriyelilerin en çok ihtiyaç duyduğu unsurlar olduğu unutulmamalı.

Bu yüzden iki temel sorunla karşı karşıyayız. Bunlardan birincisi, artık var olmayan Esed rejiminin Suriye'nin birliğini zayıflatıp bozmayı başarması, Suriyelileri mezhep, din, etnik köken, bölge ve aşiret aidiyetlerine göre sınıflandırması ve ‘böl ve yönet’ politikası uyarınca onları birbirlerine düşürmesinden kaynaklanıyor.

İkinci sorun, Suriyelilerin kendi koşullarını kontrol edememeleri. Bu durum, Suriye’nin geleceğinin, Suriye halkının aleyhine, uluslararası güçlerin, özellikle ABD ve bölgesel tarafların meselesi haline gelmesine neden oldu. Bu durum, kimlik çatışmaları, özellikle de silahlı çatışma veya silahlı milisler şeklinde ortaya çıkan çatışmalar için de geçerli.

Federalizm, bir ülkeyi bölmek değil, aksine ülkenin birliğini organize etmek ve merkezin statü, egemenlik ve kaynaklar konusunda çevre bölgelere müdahale etmesini önlemek için daha uygun bir yöntem. Böylelikle karşılıklı güven temelinde hükümete daha geniş katılım sağlanır.

Suriye geçiş dönemi yönetimi ve Suriye muhalefetinin geri kalanı, gelecekteki siyasi sistemin nasıl olacağı ve otoriterliğin ve marjinalleşmenin geri dönüşünü önlemeye katkıda bulunanlar da dahil olmak üzere yeni konsensüsler oluşturmak için neyin uygun olduğu konusunda kafa karışıklığı ya da netlik sağlanamaması ortaya çıkan federalizm ve ademi merkeziyetçilik konusundaki tartışmalardan sorumlu.

Aslında, yeni yönetime bağlı olanlar ve geleneksel Suriye muhalefeti tarafından federalizmin reddedilmesinin sebebi, aceleci davranışlar, duygusal ve milliyetçi coşku ve önyargılar.

Söz konusu tartışmayı kapatmak yerine açmalı, tüm soruları sormalı. Çünkü Suriye’nin geleceği tartışmaya açık. Tüm Suriyeliler bu tartışmayla ilgileniyor ve bu konuda cevaplar bulmaya katkıda bulunuyor.

Daha spesifik olarak, federal ya da ademi merkeziyetçi bir devlet tartışmasıyla ilgili olarak, federalizmin herhangi bir ülkenin bölünmesi anlamına gelmediği, aksine birliğin daha uygun bir şekilde örgütlenmesi ve merkezin statü, egemenlik ve kaynaklar konusunda çevreyi kötü yönde etkilemesini önlemek için, karşılıklı güvene dayalı yönetişime daha geniş katılımı garanti eden bir sistem olduğunun anlaşılması gerekiyor.

Toplumun yönetimini etkileyen sorunlara güvenlik çözümleri getirilemedi. Çünkü herhangi bir güvenlik çözümü coğrafyaya, topluma, egemenliğe ve devlete sadece bölünmeler getirir.

Tüm bunlar bölünmek değil, federalizm gücün paylaşılması anlamına gelir. Dışişleri, savunma ve genel ekonomi yönetimi gibi devlet egemenliği ile ilgili konularda merkezileşme söz konusu. Bunların tümü birleşik parlamento ve merkezi hükümetin sorumluluğunda. Öte yandan iç güvenlik, eğitim, sağlık ve yerel kalkınma konularının yönetimi eyaletlerin veya yerel yönetimlerin yetki alanına girer.

Burada bazılarının endişelerini hafifletebilecek en önemli nokta, federalizmin etnik köken/milliyet veya din/mezhep yerine coğrafyaya dayalı olmasıdır. Çünkü herhangi bir kimlik meselesi, demokratik karakterini zayıflatır ve eşit vatandaşlık haklarının ve vatandaşların devletinin güçlenmesini engeller. Tıpkı Lübnan'da ve Irak'ta olduğu gibi.

Elbette, birçok alanda idari meselelerle ilgili olan ademi merkeziyetçi bir devleti, anayasaya göre yetkileri paylaşan federal bir devletle karıştırmak bir sorundur. Şarku'l Avsat'ın al Majalla'dan aktardığı analize göre federal devleti ayrılıkçı bir devlet olarak görmek de bir tür karışıklık veya yanılgı olarak adlandırılabilir, ancak bu doğru değil, çünkü merkezi devletler, yönetim, temsil ve kaynak dağıtımında esnekliğe sahip federal devletlere göre ayrılmaya çok daha yatkındır, zira günümüzün en büyük, en güçlü ve en zengin devletleri federal devletlerdir.

Bu yüzden herhangi bir kimlik grubuyla anlaşmazlık, kavramların karışmasına veya çarpıtılmasına yol açmamalı. Örneğin, İsrail'in siyasi sistem olarak demokrasiyi benimsemesi, demokrasiye karşı düşmanlığı teşvik etmemeli. Ayrıca, belirli bir önermeye elverişli olmayan koşullar olduğunu gözlemlememiz, bu kavramın tartışmaya açılmaması, geliştirilmemesi ve belirli bir ülkede devlet kurulması için ulusal birliği oluşturmaya hizmet eden bağlamlara yerleştirilmemesi gerektiği anlamına gelmez.

Son olarak, bu alanda, özellikle Suriye bağlamında, dikkate alınması gereken iki konu var. Öncelikle ülkenin toprakları üzerinde devlet egemenliğinden söz edilmesi için bunun halkın birliği gerçeğine dayanması gerekiyor. İkinci olarak ise toplumun yönetimini etkileyen sorunlara güvenlikle ilgili bir çözüm bulunmuyor, çünkü herhangi bir güvenlik çözümü coğrafyanın, toplumun, egemenliğin ve devletin bölünmesine yol açar.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir


Tedmür'de ortak devriyeye düzenlenen saldırıda Suriyeli ve Amerikalı personel yaralandı

 Suriye polisi (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye polisi (Suriye İçişleri Bakanlığı)
TT

Tedmür'de ortak devriyeye düzenlenen saldırıda Suriyeli ve Amerikalı personel yaralandı

 Suriye polisi (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye polisi (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Suriye güvenlik kaynakları bugün, Suriye güvenlik güçleri ile ABD kuvvetlerinin, ülkenin orta kesimindeki Tedmür kentinde ortak devriye sırasında silahlı saldırıya uğradığını bildirdi.

Suriye resmi haber ajansı SANA’ya konuşan bir güvenlik kaynağı, saldırıda Suriye güvenlik güçlerinden iki kişinin ve bazı ABD askerlerinin yaralandığını, saldırıyı gerçekleştiren kişinin ise öldürüldüğünü açıkladı.

Kaynak, olayın ardından ABD’ye ait helikopterlerin yaralıları et-Tanf Üssü’ne tahliye ettiğini belirterek, saldırının nedenleri ve koşullarına ilişkin henüz bilgi bulunmadığını ifade etti.

Olay nedeniyle Deyrizor-Şam uluslararası kara yolunda trafiğin geçici olarak durdurulduğu, bölge semalarında ise yoğun hava hareketliliği yaşandığı kaydedildi.


Haberlere göre İsrail, Gazze şehrinde Hamas lideri Raid Saad'ı hedef aldı

Filistinliler, Gazze Şeridi'nde İsrail bombardımanı sonucu hasar gören bir evin çökmesinin ardından kurbanları arıyor (Reuters)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nde İsrail bombardımanı sonucu hasar gören bir evin çökmesinin ardından kurbanları arıyor (Reuters)
TT

Haberlere göre İsrail, Gazze şehrinde Hamas lideri Raid Saad'ı hedef aldı

Filistinliler, Gazze Şeridi'nde İsrail bombardımanı sonucu hasar gören bir evin çökmesinin ardından kurbanları arıyor (Reuters)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nde İsrail bombardımanı sonucu hasar gören bir evin çökmesinin ardından kurbanları arıyor (Reuters)

İsrail ordusu bugün Gazze Şehrinde üst düzey bir Hamas militanını hedef aldığını açıkladı.

İsrail ordusu, Shin Bet güvenlik servisiyle birlikte yaptığı ortak açıklamada, “Kısa bir süre önce, İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) ve Şin Bet, Gazze Şehri bölgesinde üst düzey bir Hamas teröristini hedef aldı. Son birkaç aydır Hamas'ın yeteneklerini ve silah üretim kapasitesini yeniden inşa etmek için çalışıyordu” ifadeleri yer aldı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail haber sitesi Ynet’ten aktardığına göre operasyonun hedefinde, Hamas'ın askeri kanadı olan İzzeddin Kassam Tugayları Komutanı Raid Saad vardı.

Filistin Enformasyon Merkezi ise Gazze şehrinin batısındaki Nablusi Kavşağı yakınlarında sivil bir araca düzenlenen İsrail hava saldırısında dört kişinin öldüğünü duyurdu.

El-Aksa TV daha önce Gazze şehrinin güneybatısında patlamalar duyulduğunu bildirmişti.