Fas, Cezayir’i Tinduf Kampı’ndaki mültecileri kaçırmak ve işkence etmekle suçladı

Hilal, Sahra’nın Fas’a ait olduğunun ‘kesin tarihi gerçekler ve yasal temeller’ ile doğrulandığını vurguladı.

Fas’ın BM Daimi Temsilcisi Hilal, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu’nun 24’üncü toplantısında Cezayir’in Birleşmiş Milletler Temsilcisi’ne Murabih Ahmet Mahmut Ada’nın fotoğrafını gösterdi. (MAP)
Fas’ın BM Daimi Temsilcisi Hilal, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu’nun 24’üncü toplantısında Cezayir’in Birleşmiş Milletler Temsilcisi’ne Murabih Ahmet Mahmut Ada’nın fotoğrafını gösterdi. (MAP)
TT

Fas, Cezayir’i Tinduf Kampı’ndaki mültecileri kaçırmak ve işkence etmekle suçladı

Fas’ın BM Daimi Temsilcisi Hilal, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu’nun 24’üncü toplantısında Cezayir’in Birleşmiş Milletler Temsilcisi’ne Murabih Ahmet Mahmut Ada’nın fotoğrafını gösterdi. (MAP)
Fas’ın BM Daimi Temsilcisi Hilal, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu’nun 24’üncü toplantısında Cezayir’in Birleşmiş Milletler Temsilcisi’ne Murabih Ahmet Mahmut Ada’nın fotoğrafını gösterdi. (MAP)

Fas'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Ömer Hilal pazartesi günü New York’ta yaptığı açıklamada, Cezayir’in Tinduf Kampın’ndaki (Cezayir'in güneybatısındaki) koruması gereken mültecileri kaçırdığını ve işkence ettiğini vurguladı.
Hilal, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu’nun 24’üncü toplantısında, Cezayir’in Birleşmiş Milletler temsilcisi Nadir Arbavi’ye Murabih Ahmet Mahmut Ada’nın fotoğrafını gösterek şunları söyledi:
“Bugün, kaçırılan, gözaltına alınan ve işkence gören bir sahravi hakkında bir açıklama yayınlandı. Murabih Ahmet Mahmut Ada kaçırıldı ve Komisyon sizden açıklama istedi ve siz de Tinduf Kampına ev sahipliği yapan ülke olarak sahip olduğunuz sorumluluğunuzu yerine getirmediniz. Komisyon’un ikinci maddesini açıkça ihlal ettiniz.”
Hilal, Cezayir Büyükelçisi’nin ‘Batı Sahra’nın dekolonizasyonu ve bu bölgenin sakinleri için kendi kaderini tayin hakkı’ ile ilgili iddialarına verdiği yanıtta şu ifadeleri kullandı:
“Kendi kaderini tayin hakkı ve Sahra’nın dekolonizasyonu için çağrıda bulunuyorsunuz. Ancak Cezayir’in bir devlet olmasından bu yana, Cezayir işgali altında olan Kabiliye’nin dekolonizasyonunu unutuyorsunuz.”
Hilal ayrıca Sahra’nın Fas’a ait olduğunun sağlam tarihi gerçekler, tartışılmaz yasal temeller, açık bir siyasi dinamizm, anavatana sıkı bağlılık ve garantili uluslararası tanınma ile Komisyon’un 24’üncü oturumu tarafından doğrulandığını belirtti.
Bu bağlamda Faslı diplomat, Birleşmiş Milletler’in himayesinde devam eden siyasi sürecin, Sahra üzerindeki bölgesel anlaşmazlıkta konusunda politik, gerçekçi, pratik ve sürdürülebilir bir uzlaşmaya dayalı çözüme ulaşmayı amaçladığını vurguladı. Ayrıca Fas’ın 2007’den bu yana, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararları doğrultusunda Birleşmiş Milletler’in bu siyasi sürecine dahil olmaya devam ettiğini vurguladı. Hilal, Fas Krallığı’nın Fas, Cezayir, Moritanya ve Polisario Cephesi’nin aktif katılımıyla BMGK kararlarında öngörülen yuvarlak masa sürecine bağlılığını yinelediğini belirtti. BMGK’nın ulaşmak istediği fikir birliğine dayalı gerçekçi ve pratik bir siyasi çözümün sadece ‘Fas’ın egemenliği ve toprak bütünlüğü çerçevesinde, Fas özerklik planıyla elde edilebileceğini’ vurguladı. Batı Sahra’nın barış, istikrar, sükunet ve refaha sahip bir bölge olduğunu, sakinlerinin tüm haklardan yararlandığını ve Krallığın her yerinde olduğu gibi bölgenin sosyo-ekonomik kalkınmasına katkı sağladığını vurgulayan Hilal sözlerini şöyle sürdürdü:
“Asılsız iddiaların aksine, Batı Sahra’da savaş ya da çatışma yoktur. Bunun aksine burası, yerli ve yabancı yatırımcıları çeken, uluslararası konferanslara ev sahipliği yapan, yüzbinlerce turisti ağırlayan ve Kıta’da spor turnuvalarına ev sahipliği yapan bir bölgedir.”
Bu bağlamda sonuncusu Surinam olmak üzere 26 ülke ve kuruluşun şu ana kadar Batı Sahra’daki Layun ve Dakhla şehirlerinde başkonsolosluklar açtığını vurguladı. Hilal’e göre bu bölgede hakim olan istikrar ve sükunetin yanı sıra güney illerinin Fas’a ait olmasın, uluslararası alanda tanınmasını anlamına geliyor. Faslı diplomat, 2602 kararı da dahil olmak üzere, BMGK’nın son kararlarının tümünde Cezayir’e yuvarlak masa toplantılarına katılımın yanı sıra süreç başarılı oluncaya kadar elçi göndererek, uzlaşma ruhu içinde yapıcı bir ilişki sergilemeye çağırdığını vurguladı. Hilal “Cezayir’in ilk iki toplantıya katıldıktan sonra yuvarlak masa toplantılarına dönmeyi reddetmesi, BMGK’ya yönelik bir hakaret ve uluslararası hukukun ihlalidir” derken bu engel ile bölgesel anlaşmazlıktaki tarihsel sorumluluğundan asla kaçamayacağını vurguladı.
Falı diplomat, Cezayir’in Birleşmiş Milletler Temsilcisi’nin, Fas’ın 1975’te çölü Cezayir ile paylaşmayı önerdiğine yönelik iddialarını ‘yanlış ve yanıltıcı’ olarak tanımladı.  Alaycı bir şekilde “Bu önemli bilgi, dünyanın her bir yanına yayılacak” ifadelerini kullandı.



Suriye, Türk ve Rus varlıkları arasında bir denge kurmayı hedefliyor

Suriye ordusunun Lazkiye vilayetindeki Rus Hmeymim üssünün girişinde operasyon birliğine mensup bir asker- 29 Aralık 2024 (AFP)
Suriye ordusunun Lazkiye vilayetindeki Rus Hmeymim üssünün girişinde operasyon birliğine mensup bir asker- 29 Aralık 2024 (AFP)
TT

Suriye, Türk ve Rus varlıkları arasında bir denge kurmayı hedefliyor

Suriye ordusunun Lazkiye vilayetindeki Rus Hmeymim üssünün girişinde operasyon birliğine mensup bir asker- 29 Aralık 2024 (AFP)
Suriye ordusunun Lazkiye vilayetindeki Rus Hmeymim üssünün girişinde operasyon birliğine mensup bir asker- 29 Aralık 2024 (AFP)

İsrail televizyon kanalı i24NEWS, dün Suriyeli kaynaklara dayandırdığı haberinde Şam'ın, İsrail ile bir güvenlik anlaşmasına varmak için topraklarındaki Türk ve Rus varlığı arasında denge kurmak istediğini bildirdi.

Kanal, Suriye'nin ülkenin güneyinde ve Golan Tepeleri yakınlarında Rus güçlerinin konuşlandırılmasını İsrail ile müzakereleri güçlendirmenin bir yolu olarak gördüğünü belirtti.

Televizyon haberinde, İsrail'in Suriye'deki Rus varlığının devamı konusunda Amerika Birleşik Devletleri ile görüşmeler yaptığı ifade edildi.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'ya yakın bir kaynak, İsrail ve Suriye arasında güvenlik anlaşması konusunda son haftalarda önemli ilerleme kaydedildiğini ve yakında imzalanmasının mümkün olduğunu bildirdi.

İsrail'in i24NEWS haber sitesine konuşan kaynak, bu son atılımın ABD Başkanı Donald Trump'ın önemli çabaları sayesinde gerçekleştiğini belirterek, diplomatik bir ilave içerecek olan anlaşmanın, yakın gelecekte bir Avrupa ülkesinde yapılacak üst düzey bir Suriye-İsrail görüşmesinde imzalanmasının muhtemel olduğunu kaydetti.

Suriyeli kaynak, Eş-Şara ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında yapılacak bir görüşmede doğrudan imzalanma olasılığını da göz ardı etmediğini ifade etti.

Şarku’l Avsat’ın İsrail kanalından aktardığına göre Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani geçen ay, Şam'ın 1974 Ateşkes Anlaşması'na dayalı, bazı küçük değişikliklerle ve tampon bölgeler olmaksızın, yıl sonuna kadar Suriye ve İsrail arasında bir güvenlik anlaşmasına varılmasını beklediğini söyledi.

İsrail ise eski Cumhurbaşkanı Beşşar Esed rejiminin düşmesinden sonra İsrail ordusunun Suriye'de ele geçirdiği tüm mevzilerden İsrail'in çekilmesi yönündeki Suriye'nin talebini reddediyor.

i24NEWS'e göre İsrail kaynakları, İsrail ordusunun Suriye topraklarında şu anda kontrol ettiği dokuz noktadan bazılarından çekilmesinin ancak Suriye ile tam bir barış anlaşması karşılığında gerçekleşeceğini, güvenlik anlaşması karşılığında olmayacağını belirtiyor.


UBH: Genelkurmay Başkanı'nın uçağının iki kara kutusunun Almanya'ya gönderilmesi konusunda Türkiye ile anlaşmaya varıldı

Haddad ve arkadaşlarını taşıyan talihsiz uçağın enkazından parçalar (Batı Libya İçişleri Bakanlığı)
Haddad ve arkadaşlarını taşıyan talihsiz uçağın enkazından parçalar (Batı Libya İçişleri Bakanlığı)
TT

UBH: Genelkurmay Başkanı'nın uçağının iki kara kutusunun Almanya'ya gönderilmesi konusunda Türkiye ile anlaşmaya varıldı

Haddad ve arkadaşlarını taşıyan talihsiz uçağın enkazından parçalar (Batı Libya İçişleri Bakanlığı)
Haddad ve arkadaşlarını taşıyan talihsiz uçağın enkazından parçalar (Batı Libya İçişleri Bakanlığı)

Libya Ulusal Birlik Hükümeti İçişleri Bakanlığı dün, Genelkurmay Başkanı Muhammed el-Haddad ve beraberindekileri taşıyan uçağın kara kutularının doğru teknik analiz için Almanya'ya gönderilmesi konusunda Türk yetkililerle anlaşmaya varıldığını duyurdu.

Bakanlık, Facebook'ta yaptığı bir paylaşımda, yasal işlemleri tamamlamak amacıyla, talihsiz uçaktaki yolcuların ailelerinin bazılarından alınan DNA örneklerinin karşılaştırma ve kurbanların kesin kimlik tespiti için Türk yetkililere verildiğini belirtti.

Bakanlık, Genelkurmay Başkanı ve beraberindekilerin ölümüne yol açan uçak kazasıyla ilgili soruşturma komisyonunun Türk makamlarıyla koordinasyon içinde çalışmalarına devam ettiğini ifade etti.

Bakanlık ayrıca, Türk Başsavcısının olayla ilgili tüm belgeleri ve kamera kayıtlarını Libya makamlarına vermeye hazır olduğunu teyit ettiğini ve ortak soruşturma için izlenen prosedürleri ve verilen onayları özetleyen resmi bir muhtıranın Libya Başsavcısına gönderileceğini kaydetti.

Korgeneral Muhammed el-Haddad'ın ölümü Libya kamuoyunda birçok soru işaretine yol açtı (AFP)Korgeneral Muhammed el-Haddad'ın ölümü Libya kamuoyunda birçok soru işaretine yol açtı (AFP)

Ulusal Birlik Hükümeti Başkanı Abdülhamid Dibeybe, Ankara üzerinde uçağıyla temasın kesilmesinin ardından Libya Genelkurmay Başkanı'nın hayatını kaybettiğini duyurdu.

Dibeybe ayrıca, Ankara'ya yaptığı resmi bir gezi dönüşünde meydana gelen trajik bir kaza sonucu Haddad'ın yol arkadaşlarının da hayatını kaybettiğini açıkladı: Kara Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Korgeneral Futuri Gribel; Askeri Sanayi Şirketi Direktörü Tuğgeneral Mahmud Al Katavi; Libya Ordusu Genelkurmay Başkanı Danışmanı Sayın Muhammed el Assavi Diyab ve Genelkurmay Başkanı'nın medya ofisindeki fotoğrafçı Sayın Muhammed Ömer Ahmed Mahcub.

"Bu trajik kayıp, millet, askeri kurum ve tüm halk için büyük bir kayıptır. Ülkelerine samimiyet ve özveriyle hizmet etmiş, disiplin, sorumluluk ve milli bağlılık konusunda örnek teşkil etmiş insanları kaybettik" ifadelerini kullandı.

Türkiye İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, salı akşamı Ankara'dan ayrıldıktan kısa bir süre sonra Libya Genelkurmay Başkanı'nı taşıyan uçakla temasın kesildiğini açıklamıştı.

Bakan, X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, "Bu akşam saat 20:52'de (GMT 17:52) Ankara Esenboğa Havalimanı'ndan Trablus'a doğru 20:10'da kalkan 9H-DFJ tescil numaralı Falcon 50 tipi özel jetle temas kesildi" dedi.

Bakan, "Haymana bölgesinden acil iniş talebi alındı, ancak daha sonra uçakla temas kesildi" diye belirtti. "Uçakta Libya Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Korgeneral Muhammed Ali Ahmed el-Haddad da dahil olmak üzere beş kişi bulunuyordu" diyen Bakan, daha sonra uçağın enkazının bulunduğunu ifade etti.


Gazze'deki çeteler tampon bölgenin genişletilmesinin önünü açıyor

Gazze'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta dün bir yardım kuruluşunun mutfağından yemek almak için bekleyen kuyruklar arasında Filistinli bir kız çocuğu, (AP)
Gazze'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta dün bir yardım kuruluşunun mutfağından yemek almak için bekleyen kuyruklar arasında Filistinli bir kız çocuğu, (AP)
TT

Gazze'deki çeteler tampon bölgenin genişletilmesinin önünü açıyor

Gazze'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta dün bir yardım kuruluşunun mutfağından yemek almak için bekleyen kuyruklar arasında Filistinli bir kız çocuğu, (AP)
Gazze'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta dün bir yardım kuruluşunun mutfağından yemek almak için bekleyen kuyruklar arasında Filistinli bir kız çocuğu, (AP)

İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki tampon bölgeyi genişletmesinin bir ön gösterimi olarak ve savaşın başlangıcından bu yana eşi benzeri görülmemiş bir olayda, Gazze şehrinin doğu mahallelerinde faaliyet gösteren silahlı çeteler dün, şehrin doğusundaki el-Tuffah mahallesinde, sarı hata (İsrail ve Hamas'ın kontrolündeki bölgeler arasındaki sınır çizgisi) bitişik bir yerleşim bloğunun sakinlerini tamamen tahliye olmaya zorladı.

Şarku’l Avsat'a konuşan saha kaynakları, "Rami Halas Grubu" olarak bilinen gruba bağlı kişilerin dün günü şafak vakti Şucaiyye ve Kibbutz bölgelerindeki kalan sakinlerin evlerine yaklaştığını, havaya ateş açtıktan sonra ayrıldığını bildirdi. Ancak daha sonra tekrar geri dönerek, sakinlerin gün batımına kadar tahliye edilmesini talep ettiler ve uymayanları vurmakla tehdit ettiler.

Aynı kaynaklara göre, bu silahlı grubun üyeleri, birkaç yüz metre mesafeden küçük bir hoparlör kullanarak bölgenin tamamen tahliye edilmesini talep ettiler. Sakinlerin sayısının iki yüzden fazla olduğu tahmin ediliyor.

Görgü tanıkları, silahlı kişilerin, tahliye emrinin "sarı hat"ın doğusunda, ailelerin evlerinden 150 metreden fazla uzakta konuşlanmış İsrail ordusu tarafından verildiğini sakinlere bildirdiğini aktardı. Aileler, Gazze şehrine doğru batıya kaçmak zorunda kaldı.

Sahadaki kaynaklara göre, İsrail güçleri salı ve çarşamba akşamları bu bölgelere patlayıcı içermeyen sarı variller bıraktı, ancak sakinlere tahliye emri vermedi.