Ukrayna savaşı, Birinci Dünya Savaşı’nın sahnelerini andırıyor mu?

Tarihteki savaşlarda merkezi bir rol oynamasının üzerinden 100 yıldan fazla bir süre geçen topçu birlikleri Ukrayna'daki çatışmada önemli bir pozisyona geldi. Gözetleme uçakları meydanı insansız hava araçlarına (İHA) bıraktı.

Fotoğraf (AFP)
Fotoğraf (AFP)
TT

Ukrayna savaşı, Birinci Dünya Savaşı’nın sahnelerini andırıyor mu?

Fotoğraf (AFP)
Fotoğraf (AFP)

Ukrayna’daki savaş, yıkımlar, siperler ve bombardımanlar ile akıllara Birinci Dünya Savaşı'nın sahnelerini getiriyor. Ancak bu görünür yönlerin ötesinde, uzmanlara göre mevcut çatışma ile Birinci Dünya Savaşı arasındaki askeri karşılaştırmanın da bir sınırı var.
ABD merkezli uydu görüntüleme şirketi Maxar firması tarafından yakalanan ve geçen hafta yayınlanan son uydu görüntüleri, Ukrayna'nın doğusundaki Donbass bölgesinde topçu birliklerinin cephe hattında yol açtığı hasarı gözler önüne serdi.
6 Haziran'da çekilen fotoğraflar, diğer yerlerin yanı sıra Sloviansk yakınlarındaki top atışlarının oluşturduğu çukurlarla dolu tarlaları, 40 metre çapındaki bir çukuru ve Siverskyi Donets nehri ve Bogorodichne kenti boyunca düzenlenen bombardımanların izlerini gözler önüne serdi.
Fransa merkezli Uluslararası Birinci Dünya Savaşı Tarihi Araştırmaları Merkezi'nin yönetim kurulu üyesi Nicolas Beaupre konuya ilişkin şu açıklamada bulundu:
“Ukrayna'daki savaş sahneleri, cephe hattı boyunca tamamen yıkılmış köyler de dahil olmak üzere Birinci Dünya Savaşı'ndaki sahnelerle karşılaştırılabilir. 1914-1918 arasında durum böyleydi. Genişliği 10 ila 20 kilometre arasında değişen, topçu ateşinin menziliyle orantılı ve tamamen yıkıcı olan kırmızı bölge olarak adlandırılan bir alan vardı. Mevcut çatışmanın Birinci Dünya Savaşı'ndan farkı, 40 kilometreye kadar oldukça isabetli bir şekilde kolayca bombardıman yapabilen toplara sahip olmamız.”

Ağır topçu atışları
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’den (NATO) üst düzey bir yetkili, Ukrayna cephesinde şiddetin artmasına ilişkin bir soruya verdiği cevapta Birinci Dünya Savaşı ile ‘ağır top atışlarının’ kullanıldığı mevcut çatışma arasındaki benzer yönlere dikkat çekti.
Stalin'in kendi döneminde ‘savaş tanrısı’ olarak tanımladığı topçu birlikleri, Birinci Dünya Savaşı’nda merkezi bir rol oynamasının üzerinden 100 yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen Ukrayna'daki çatışmada önemli bir pozisyona geldi.
Fransız Stratejik Araştırma Vakfı (FRS) adlı düşünce kuruluşundan araştırmacı Olivier Kempf konuya ilişkin yaptığı açıklamada şunları söyledi:
 “Ukrayna çatışmasının büyük ölçekli bir çatışma olduğu, nispeten sabit cephe hatlarının yavaş hareket ettiği ve ilerlemelerin çoğunlukla topçu birliklerinin atışları ile kaydedildiği açık. Düşman mevzilerini vurmaya çalışan topçular var. Ancak aynı zamanda düşman topçu bataryalarını hedef alan saldırılar da bulunuyor. Evet; Birinci Dünya Savaşı’nı andıran sahneler mevcut.”
Londra merkezli The Guardian gazetesinin nisan ayı sonlarında, Birinci Dünya Savaşı sırasında çokça görülen küçük metal okların Rus topçuları tarafından kullanıldığına ilişkin topladığı bilgileri yayınlaması da akıllara yine Birinci Dünya Savaşı’nı getirmişti.
Bir ay önce Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, bazı Ukrayna şehirlerinin fotoğraflarının Birinci Dünya Savaşı sırasında Alman ordusu tarafından tahrip edilen Fransız şehri ‘Verdun’daki harabeleri’ hatırlattığını söylemişti.

Güçlendirilmiş siperler
Bu görünenler bir tarafa, iki savaş arasında büyük farklar var. Dünya savaşları konusunda uzman Camille Harle Vargas “Birçok siper görüyoruz ve bunu Birinci Dünya Savaşı ile karşılaştırma eğilimi var. Ne var ki siperler diğer birçok çatışmada da gördüğümüz bir savunma sistemidir” diyerek Dağlık Karabağ çatışmasını örnek gösterdi.
Savunma uzmanı Joseph Henrotin de şu değerlendirmede bulundu:
"Siperler değişmez, doğal bir tepkidir. Her yöne uçan şarapneller olduğunda başınızı eğmek en iyisidir. Bunu yapmanın en iyi yolu da yer seviyesinde olmaktır. Silahlar son bir asır boyunca gelişti. Bu şaşırtıcı bir şey değil. Birinci Dünya Savaşı'nda kullanılan toplar bugünkülere benzemiyor.”
Portsmouth Üniversitesi’nden Askeri Stratejiler ve Askeri Hukuk alanında çalışmalar yapan Profesör Frank Ledwidge de şu açıklamayı yaptı:
“O zamanlar topçu birlikleri isabetli atışlar yapamıyordu. Bugün, Ukrayna topraklarında kullanılan topçu birlikleri sistemin kalbinde yer alıyor.”

İHA faktörü
Ukrayna-Rusya savaşında, 1914-1918 yılları arasında kullanılan gözetleme uçaklarının yerine insansız hava araçları (İHA) sahneye çıktı. Kullanılan mühimmatın boyutuna gelirsek; saha verilerinin net olmaması nedeniyle Birinci Dünya Savaşı ile karşılaştırma yapmak zor. Ukrayna Askeri İstihbarat Başkan Yardımcısı Vadym Skibitsky’e göre Ukrayna günde beş ila altı bin top kullanıyor.
Batılı güvenlik kaynaklarına göre Ukrayna’daki savaşta şu ana kadar 15 bin ila 20 bin Rus askeri öldürüldü. Kiev ise 24 Şubat'tan bu yana günde 100 ila 300 askerin öldürüldüğüne dikkat çektiği açıklamasında şimdiye kadar 10 bin Ukraynalı askerin yaşamını yitirdiğini bildirdi.
Camille Harle Vargas'a göre 1. Dünya Savaşı sırasında ‘piyadelerin dörtte üçü’ topçu birlikleri tarafından öldürüldü veya yaralandı. Olivier Kempf ‘1914 ile 1918 arasında bir günde askerler arasındaki ölüm oranlarının binlere çıktığını’, ancak o zamanki genel seferberliğin ‘çok daha büyük olduğunu’ söyledi.



ABD ve Ukrayna, barışa doğru ilerlemenin Rusya'ya bağlı olduğunu vurguluyor

ABD elçisi Steve Wittkoff (AP)
ABD elçisi Steve Wittkoff (AP)
TT

ABD ve Ukrayna, barışa doğru ilerlemenin Rusya'ya bağlı olduğunu vurguluyor

ABD elçisi Steve Wittkoff (AP)
ABD elçisi Steve Wittkoff (AP)

Ukraynalı müzakereciler ve ABD Başkanı Donald Trump'ın elçileri, bugün Miami'de üçüncü gün görüşmeler gerçekleştireceklerini açıklayarak, barışa yönelik her türlü ilerlemenin Rusya'ya bağlı olduğunu vurguladı.

ABD temsilcisi Steve Wittkoff'un X platformunda yayımladığı açıklamada, "Her iki taraf da herhangi bir anlaşmaya doğru gerçek ilerlemenin, Rusya'nın gerginliği azaltma ve ölümleri durdurma yönünde adımlar atmak da dahil olmak üzere, uzun vadeli barışa ciddi bir bağlılık gösterme isteğine bağlı olduğu konusunda hemfikirdir" ifadeleri yer aldı.


Uluslararası Mahkeme: Putin ve Netanyahu'nun gıyabında duruşmalar yapılabilir

Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı binası (Reuters)
Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı binası (Reuters)
TT

Uluslararası Mahkeme: Putin ve Netanyahu'nun gıyabında duruşmalar yapılabilir

Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı binası (Reuters)
Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı binası (Reuters)

Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcı Yardımcısı Mame Mandiaye Niang, dün yaptığı açıklamada, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in gıyabında duruşma yapılmasının "mümkün" olduğunu söyledi.

Mame Mandiaye Niang, AFP'ye verdiği röportajda, "Bunu Koné vakasında test ettik. Gerçekten karmaşık bir mekanizma. Ama denedik ve mümkün ve faydalı olduğunu gördük" dedi.

Bu yılın başlarında kaçak Ugandalı isyancı Joseph Kony'ye karşı gıyaben yapılan "suçlamaların onaylanması" duruşmasına atıfta bulunuyordu.


Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.