Türkiye'den Suriye’nin kuzeyindeki olası operasyonunu reddeden müttefiklerine tepki

Rusya Türkiye’nin Suriye’deki olası operasyonunu ‘akıllıca olmayan bir adım’ diye nitelerken, ABD ve Avrupa operasyonu reddetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan pazartesi akşamı partisinin grup toplantısında konuştu (AFP)
Cumhurbaşkanı Erdoğan pazartesi akşamı partisinin grup toplantısında konuştu (AFP)
TT

Türkiye'den Suriye’nin kuzeyindeki olası operasyonunu reddeden müttefiklerine tepki

Cumhurbaşkanı Erdoğan pazartesi akşamı partisinin grup toplantısında konuştu (AFP)
Cumhurbaşkanı Erdoğan pazartesi akşamı partisinin grup toplantısında konuştu (AFP)

Türkiye, bazı müttefik ülkelerin “teröre karşı yapılacak askeri operasyonu” reddetmesini eleştirdi. Bu eleştiri, Suriye’nin kuzeyinde Suriye Demokratik Güçleri (SDG) hedeflerine yönelik olası askeri operasyonu reddeden halkanın genişlediği bir süreçte geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, olası operasyonun, ülkenin güney sınırlarını korumak için Suriye topraklarında 30 kilometre derinliğindeki güvenli bölgeleri tamamlamayı hedeflediğini söyledi.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Sözcüsü Ömer Çelik, “Türkiye terörle mücadeleyle ilgili ne zaman yeni bir aşamaya girse, yeni bir operasyon yapacağından bahsetse müttefiklerimiz özellikle demokrasi ile yönetilen ülkelerden endişeliyiz diye bir açıklama geliyor” ifadelerini kullandı.
Çelik’in bu açıklaması, salı gece Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında düzenlenen MKYK toplantısının ardından geldi. Toplantıda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, SDG’nin kontrolünde bulunan ve Rus güçlerin konuşlandığı Menbiç ve Tel Rıfat’ı kapsayacağını ilan ettiği operasyon karşısında Türkiye’nin dost ve müttefik ülkelerinin aldığı tutumlar görüşüldü.
Türkiye SDG’nin kontrolü altındaki bölgelerden topraklarına yapılan saldırıların son dönemde büyük ölçüde arttığını ve YPG’nin kendi sınırlarından 30 kilometre uzaklaştırılması için harekete geçilmesi gerektiğini söylüyor. SDG’nin ana omurgasını oluşturan YPG, Türkiye tarafından “PKK’nın Suriye kolu” diye tanımlanarak terör örgütü kategorisine alınırken, ABD ve Ankara’nın batılı müttefikleri tarafından ise terör örgütü DEAŞ ile mücadelede yakın bir müttefik olarak görülüyor. ABD ve Rusya Türkiye’yi Ekim 2019’da imzaladıkları anlaşmalara bağlı kalmamakla suçluyor. Nitekim Türkiye’nin söz konusu iki ülkeyle imzaladığı anlaşmalar doğrultusunda Suriye’nin kuzeydoğusunda SDG’ye ait noktaları hedef alan Barış Pınarı Harekatı durmuştu.
Türkiye 2016’dan bu yana Suriye’nin kuzeyinde 4 askeri operasyon gerçekleştirdi. Türkiye, temelde YPG’yi hedef alan bu operasyonlarda Suriye topraklarında 30 kilometre derinliğinde yüzlerce kilometre toprak ele geçirdi. Suriye savaşında farklı tarafı destekleseler de Rusya ve Türkiye bu askeri operasyonlarda koordinasyon halindeydi. Fakat bu operasyonlar başta ABD olmak üzere Türkiye’nin NATO içindeki müttefikleri tarafından eleştirildi. NATO’ya katılmak isteyen İsveç ve Finlandiya dahil olmak üzere bazı ülkeler Türkiye’ye silah ambargosu uyguladı.
Washington Suriye’nin kuzeyinde herhangi bir askeri hareketlilik olmasından duyduğu endişeyi dile getirerek, böyle bir adımın DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyon çatısı altındaki ABD kuvvetlerini tehlikeye atacağını ve bölgedeki istikrarı baltalayacağını belirtti.
Avrupa Birliği (AB) Sözcüsü Luis Miguel Bueno, dünkü açıklamasında, AB’nin Suriye’nin kuzeyindeki olası Türk askeri operasyonu konusunda itidal çağrısında bulunduğunu söyledi. Askeri eylemler değil, diplomatik ve siyasi araçlar üzerinden Türkiye’nin güvenlik endişelerinin giderilmesi gerektiğini söyleyen Bueno, AB’nin, şimdiye kadar Suriyeli mülteciler için güvenli dönüş koşullarının oluşmadığı görüşünde olduğunu ve mültecilerin kendi topraklarında güvenliklerinin sağlanması politikasını hâlâ koruduğunu belirtti. Bueno, Rusya’nın kendi çıkarlarını sağlamakiçin sivilleri ve sivil altyapıyı hiç dikkate almadan Ukrayna’da Suriye’de kullanılan aynı askeri taktikleri kullandığını söyledi.
İtalya Türkiye’nin olası askeri operasyonun ‘olumsuz etkilerine’ karşı uyardı. İtalya Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakan Yardımcısı Marina Serini, önceki gün yaptığı açıklamada, Erdoğan’ın Suriye’nin kuzeyine yakın zamanda yeni bir askeri operasyon başlatılacağını duyurduğunu hatırlatarak, bu operasyonun bölgesel istikrar ve terör örgütü DEAŞ karşıtı askeri operasyon üzerinde daha fazla olumsuz etkiler yaratma ihtimalini güçlendirdiğini söyledi.
Rusya’nın, Ukrayna saldırısı sürecinde İdlib üzerindeki askeri baskıyı artırmaktan çekindiğine dikkat çeken Serini, eldeki verilerin, Rusya'nın Türkiye ile ilişkilerinde kompleks bir cephe açılmaması adına en azından şimdilik Suriye’yi Rusya-Ukrayna çatışmasından uzak tutmak için çalışacağına işaret ettiğini söyledi.
Serini, Suriye’de krizin başlamasından 11 yıl sonra insani durumun askeri çatışma dönemine kıyasla daha da kötüleştiğini belirtti. Suriye’de yoksulluk sınırının altında yaşayanların oranı yüzde 90'a ulaşırken, nüfusun yarısı hâlâ yerinden edilmiş ve mülteci durumda.
Rusya’nın Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrantyev, Rusya’nın Suriye’deki olası Türk askeri operasyonunu “akıllıca bir adım” olarak görmediğini çünkü böyle bir operasyonun gerilimin tırmanmasına ve istikrarın zarar görmesine yol açabileceğini söyledi.
Türkiye, İran, Suriye silahlı muhalefeti ve Suriye hükümeti heyetlerinin katılımıyla dün Kazakistan’ın başkenti Nur Sultan’da başlayan Astana görüşmelerine katılan Lavrentyev, burada yaptığı açıklamada, Ankara'nın Finlandiya ve İsveç'in NATO'ya katılması konusundaki tutumu karşılığında Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde yeni bir askeri operasyonuna Rusya'nın göz yummayacağını söyledi.
Bu açıklamalarla eşzamanlı olarak, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin (SOHR) dün aktardığına göre, Türk güçleri ve desteklediği Suriyeli muhalif gruplar Halep’in kuzeydoğu kırsalındaki Menbiç’in kuzeyinde yer alan El-Muhsinli köyü çevresini ağır topçu ateşi ve havan mermileriyle bombaladı. Türk güçleri ayrıca Halep kırsalında yer alan Şirava kasabasına bağlı Ukeybe köyü, Kefer Antun köyü, Minak Askeri Havalimanı ve Tel Karah köyü çevresini obüs ve roketlerle bombaladı. Bu bölgeler SDG birliklerinin mevzilenme alanları olarak biliniyor.
Türkiye destekli Fırat Kalkanı Operasyonlar Odası’na bağlı grupların kontrolündeki Halep’in doğu kırsalında bulunan El-Bab kentinde dün bir patlama meydana geldi. Türkiye merkezli bir insani yardım kuruluşunun müdürüne ait aracın el yapımı patlayıcıyla hedef alındığı ve müdürün patlama sonucu hayatını kaybettiği bildirildi.



Netanyahu, seçim sicilini temize çıkaracak bir af istiyor

Netanyahu, Tel Aviv Bölge Mahkemesi'ndeki yolsuzluk davasında ifade vermeden önce- Aralık 2024 (EPA)
Netanyahu, Tel Aviv Bölge Mahkemesi'ndeki yolsuzluk davasında ifade vermeden önce- Aralık 2024 (EPA)
TT

Netanyahu, seçim sicilini temize çıkaracak bir af istiyor

Netanyahu, Tel Aviv Bölge Mahkemesi'ndeki yolsuzluk davasında ifade vermeden önce- Aralık 2024 (EPA)
Netanyahu, Tel Aviv Bölge Mahkemesi'ndeki yolsuzluk davasında ifade vermeden önce- Aralık 2024 (EPA)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, yargılanmasının başlamasından yaklaşık beş yıl sonra dün Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'dan af talep ederek hem siyasi hem de hukuki arenada şaşkınlık yarattı.

İsrailli analistler ve politikacılar, Netanyahu'nun bu hamlesini Ekim 2026'da yapılacak İsrail parlamento seçimlerine hazırlıkla ilişkilendirerek, seçim öncesinde seçimlerdeki konumunu iyileştirmek istediğini öne sürdüler.

Netanyahu suçunu kabul etmedi ancak bu talebi, ABD Başkanı Donald Trump'ın Herzog'a aynı dileği dile getiren mektubundan yaklaşık iki hafta sonra geldi.

İsrail Yayın Kurumu'nun siyasi muhabiri Gili Cohen, "Netanyahu, af talebi sayesinde bir sonraki seçimlerde yargılanmadan aday olmak istiyor" görüşünde.

Herzog'un ofisi ise talebin istisnai olduğunu anladıklarını ve tüm görüşleri aldıktan sonra "sorumlu bir şekilde değerlendireceklerini" belirtti. Ancak muhalefet lideri Yair Lapid, Herzog'a hitaben, "Netanyahu'ya suçunu kabul etmeden, pişmanlık duymadan ve siyasi hayattan çekilmeden af ​​veremezsiniz" ifadelerini kullandı.


Erdoğan, Terörsüz Türkiye sürecine desteğini yineledi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)
TT

Erdoğan, Terörsüz Türkiye sürecine desteğini yineledi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kürt tarafının ‘barış ve demokratik toplum süreci’ olarak adlandırdığı ve terör örgütü PKK’nın tasfiyesi ile silahsızlanmasını öngören ‘terörden arındırılmış Türkiye’ hedefini başarıya ulaştırma kararlılığını dile getirdi.

Bu açıklama, PKK yönetiminin, cezaevinde bulunan örgüt lideri Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması ve hükümetin Kürtlerin haklarını genişletecek ciddi yasal adımlar atması yönündeki talepleri karşılanmadığı takdirde sürece dair yeni bir adım atmayacaklarını söylemesinin ardından geldi.

Erdoğan, “Türkiye, terörün ortadan kalktığı; kardeşliğin ve istikrarın her karış toprağa hâkim olduğu bir döneme doğru ilerliyor” dedi.

Farklı tutumlar

Erdoğan, İstanbul’daki Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) düzenlenen 4. İlim Yayma Ödülleri töreninde yaptığı konuşmada, “Terörden arındırılmış Türkiye hedefine yaklaştıkça, sabotaj girişimleri, medya kampanyaları ve siyasi-sosyal mühendislik faaliyetleri artıyor” ifadelerini kullandı.

cdf
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da düzenlenen İlim Yayma Ödülleri töreninde konuştu. (Cumhurbaşkanlığı)

Erdoğan, “Terörsüz Türkiye sürecinin başarısı için iktidarımızın da, ittifakımızın da, devletimizin de kararlılığının tam olduğunun bilinmesini isterim” dedi.

Aynı dönemde PKK yönetimi, Abdullah Öcalan serbest bırakılmadığı ve Ankara somut, kapsamlı yasal adımlar atmadığı sürece ‘çözüm süreci’ kapsamında yeni bir adım atmayacağını belirterek tehditlerini artırdı. PKK, geçtiğimiz mayıs ayında, Öcalan’ın 27 Şubat’ta İmralı Cezaevi’nden yaptığı ‘barış ve demokratik toplum’ çağrısına yanıt olarak kendini feshettiğini duyurmuştu.

xcdf
Terör örgütü PKK’nın 11 Temmuz'da Irak'ın kuzeyindeki Kandil Dağı'nda düzenlenen silah yakma töreninden (Reuters)

PKK’lı 30 militanın 11 Temmuz’da Kandil Dağı’nda düzenlenen sembolik bir törenle silah bırakmasının ardından, örgüt 26 Ekim’de tüm mensuplarını Türkiye’den Kuzey Irak’a çektiğini açıkladı. Ardından örgütün Zap bölgesindeki güçleri de olası çatışmaları önlemek amacıyla geri çekildiğini duyurdu. Bu adımların tamamı, örgüt lideri Abdullah Öcalan’ın talimatları doğrultusunda PKK tarafından tek taraflı olarak atılmıştı. Ancak PKK yöneticilerinden Amed Malazgirt cumartesi günü AFP’ye yaptığı açıklamada, Öcalan’ın öncülüğünde atılan bu adımlara rağmen örgütün ‘çözüm süreci’ kapsamında artık yeni bir adım atmayacağını söyledi. Malazgirt, Ankara’nın iki temel şartı karşılamaması halinde sürecin ilerlemeyeceğini vurguladı: ‘Öcalan’a özgürlük’ ve ‘Türkiye’de Kürt halkının anayasal olarak tanınması’.

Bu açıklamalar, KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat’ın, Türkiye’nin Kürt meselesi demokratik temelde çözülmediği ve Öcalan ‘baş müzakereci’ olarak muhatap alınmadığı takdirde ‘ciddi risklerle’ ve bir ‘beka sorunu’ ile karşı karşıya kalacağı yönündeki uyarılarının üzerinden sadece birkaç gün sonra geldi.

Kürt televizyonlarından birine konuşan Bese Hozat, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) geçtiğimiz ağustos ayında kurduğu Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu üyelerinin 24 Kasım’da İmralı’da Öcalan ile gerçekleştirdiği görüşmeyi ‘olumlu ve iyi bir adım’ olarak nitelendirdi, ancak ‘güçlü bir adım olarak değerlendirilemeyeceğini’ söyledi.

PKK yöneticisi Hozat, aynı röportajda, “Türkiye, Kürt meselesini demokratik bir zeminde çözmezse; Kürtlerin varlığını ve kimliğini tanımazsa, köklü yasal reformlar ve değişiklikler yapmazsa, ülkenin geleceği gerçekten karanlık olur” ifadelerini kullandı.

xcvfg
Terör örgütü PKK’nın silahsızlandırılması için yasal bir çerçeve oluşturmakla görevli Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu 4 Aralık'ta toplanacak. (Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin resmi X hesabı)

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda yer alan siyasi partiler, sürecin işleyişine ilişkin raporlarını hazırlayarak 4 Aralık’ta yapılması planlanan toplantıda sunmak üzere çalışıyor. Öcalan’ı ziyaret eden heyetin (AK Parti, MHP ve DEM Parti’den üç milletvekili) görüşmeye dair bir bilgilendirme yapması bekleniyor.

Barzani’den destek

Diğer yandan Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani, Türkiye’deki çözüm sürecine destek verdiğini açıkladı. Barzani, “Bizden ne istenirse yapmaya hazırız” dedi.

Şırnak’ın Cizre ilçesinde yaptığı konuşmada Barzani, Türkiye’deki çözüm sürecini ‘bölge için köklü bir değişim’ olarak nitelendirdi.

dfgr
Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani, 29 Kasım'da Şırnak'ta düzenlenen bir etkinlikte konuştu. (Türk medyası)

Barzani, 2013’te başlayan ve 2015’te sona eren barış sürecine daha önce de destek vermiş bir lider olarak, bu kez sürecin halkın, parlamentonun ve siyasi partilerin devlete verdiği destek sayesinde ‘daha organize bir şekilde’ yürütüldüğünü söyledi.

Kürt lider, Türkiye’de barış kapısının açılmasına katkıları nedeniyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, TBMM’ye ve Türk halkına teşekkür ederken, süreç kapsamında attığı olumlu adımlar nedeniyle Öcalan’a da teşekkür etti. Barzani, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) sürece ‘tüm gücüyle destek vereceğini’ vurguladı.


Washington, İsrail ile Suriye arasındaki gerginliği yatıştırmak için müdahale etti: ABD temsilciler gönderebilir

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar (sağda) ve Danimarka Dışişleri Bakanı Lars Løkke Rasmussen (solda) dün Kudüs'te bir araya geldiler (EPA)
İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar (sağda) ve Danimarka Dışişleri Bakanı Lars Løkke Rasmussen (solda) dün Kudüs'te bir araya geldiler (EPA)
TT

Washington, İsrail ile Suriye arasındaki gerginliği yatıştırmak için müdahale etti: ABD temsilciler gönderebilir

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar (sağda) ve Danimarka Dışişleri Bakanı Lars Løkke Rasmussen (solda) dün Kudüs'te bir araya geldiler (EPA)
İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar (sağda) ve Danimarka Dışişleri Bakanı Lars Løkke Rasmussen (solda) dün Kudüs'te bir araya geldiler (EPA)

İsrail Yayın Kurumu KAN, ABD'nin Şam kırsalındaki Beyt Cin köyünde meydana gelen son olayın ardından İsrail ile Suriye arasındaki gerilimi azaltmak için çaba gösterdiğini ve Tel Aviv'e durumu yatıştırması yönünde bir mesaj ilettiğini bildirdi. Washington, bölgesel istikrarı desteklemek için önümüzdeki hafta aralarında Morgan Ortagus’un da olduğu temsilcilerini göndermeyi düşünüyor.

h
Suriye sivil savunma personeli, Suriye'nin güneyindeki Beyt Cin köyünde İsrail hava saldırısı sırasında yıkılan bir evi incelerken (AP)

KAN'a göre mektup, İsrail ordusu tarafından Suriye'nin güneyindeki Beyt Cin köyünde İslamcı bir grubun üyelerinin tutuklanmasına ilişkin bilgi sahibi olan bölgedeki ülkelerden birindeki bir kaynak tarafından açıklandı. Aktarılan bilgilere göre tutuklular soruşturma sırasında Hamas, İran ve Hizbullah ile bağlantıları olduğunu ve söz konusu taraflardan silahlandırılmaları ve İsrail'e karşı eylemlerde bulunmaları amacıyla finansman aldıklarını itiraf ettiler.

Lübnan merkezli İslamcı grup, tutuklamaların açıklanmasının ardından Suriye topraklarında faaliyetleri olduğu iddialarını ise reddetti.

r
İsrail'in saldırı düzenlediği Suriye'nin Beyt Cin köyündeki bir sokakta yanmış bir askeri araç (AFP)

İsrail televizyonu Kanal 12, perşembe gecesi ve cuma sabahı Suriye topraklarında gerçekleştirilen İsrail operasyonunun, İslamcı gruba askeri takviye sağlamayı engellemeyi amaçladığını bildirdi. İsrail ordusundan kaynaklara göre operasyonun amacı, grubun İsrail topraklarına fırlatılmaya hazır füzeler elde etmesini önlemekti.

Kanal 12, İslamcı grubun Sünni bir örgüt olduğunu, ancak Hizbullah ile iş birliği yaptığını belirtti. Kanal 12’ye göre İsrail, bu grubu artık görmezden gelemeyeceğine karar verdi.

dfrg
55. Paraşütçü Tugayı’ndan yedek askerler Suriye'nin güneyinde konuşlandırıldı, 21 Kasım 2025 (İsrail Savunma Kuvvetleri)

Kanal 12’nin haberine göre son aylarda, çeşitli örgütler tarafından Suriye Golan Tepeleri'nde tampon bölgedeki IDF güçlerini veya İsrail yerleşimlerini tehdit edebilecek altyapı kurma girişimleri arttı. İsrail ordusu da bu yüzden Suriye'nin iç kesimlerinde aktif olarak faaliyet gösteriyor ve aynı bölgede birkaç kez daha aktif olacağı tahmin ediliyor.

Terör örgütlerinin güçlerini artırma girişimlerine yanıt olarak İsrail'in çeşitli ülkeler aracılığıyla Suriye rejimine, bu gelişmelere göz yummaya devam edemeyeceğini belirten mesajlar gönderdiğini de sözlerine ekledi. İsrail, Suriye’nin kararlı adımlar atmasını bekliyor, aksi takdirde İsrail, Suriye’nin Golan Tepeleri'ndeki operasyonlarını yoğunlaştıracak.

Suriye'den gözaltına alınanların İsrail'e karşı terör eylemi planları yaptıklarını ve soruşturma için İsrail'e nakledildiklerini bildiren Kanal 12’ye göre bunlar arasında biri patlayıcı cihazlar yerleştirmiş ve yüksek bir yerden ordu güçlerine ateş açmış olan iki kardeş de bulunuyor. Bilgi, Yedioth Ahronoth gazetesi tarafından da doğrulandı.

Gazete, İsrail'in olayın ardından Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara rejimine ciddi mesajlar gönderdiğini ve misilleme hazırlıklarına başladığını yazdı. Güvenlik kaynakları, Şara'ya bağlı güvenlik unsurlarının olayda herhangi bir rol oynadığının henüz tespit etmediklerini belirtti.

drfgt
Suriye'nin güneyindeki Beyt Cin köyünde İsrail ordusunun operasyon düzenlediği bölgede toplanan Suriyeliler (AFP)

Kaynaklar, bu ciddi olayın İsrail'in düşman unsurların kendi çevresinde yerleşmesine izin vermemesi gerektiğini gösterdiğini ve Suriye'nin istikrarsız bir ülke olması nedeniyle şu anda herhangi bir anlaşmaya varılamayacağını vurguladı.

Kaynaklar şunları ekledi:

“Her şeyden önce, bu olay, devlet olarak ele geçirdiğimiz topraklardan, özellikle Şeyh (Hermon) Dağı'ndan çekilmememiz gerektiğini gösteriyor.”

Kanal 12'nin ikinci bir haberinde, Şam hükümetine yakın bir kaynak, bunun münferit bir olay olduğunu doğruladı ve İslamcı unsurların İsrail'e karşı kaydedilen ilerlemeyi baltalamaya çalıştığı uyarısında bulundu.

Kanal 12 şunları aktardı:

“İsrail ile güvenlik anlaşması hazırlıkları sırasında Batı ülkeleriyle anlaşmazlığa düşmek Şeriat rejiminin çıkarına değildir. Burada Amerika'nın desteği var ve bu konuda ciddi çalışmalar yapılıyor. Güvenlik anlaşmasına varmak, herhangi bir gerginlikten çok daha önemli.”

Kanal 12’nin haberine göre gerginlik, Suriye'nin güneyinde hala direniş çizgisinin etkisi altında olan ve şiddeti kışkırtan unsurların varlığından kaynaklanıyor ve bu yüzden diğer olaylar gibi münferit olaylar meydana gelebilir.

y6tj
İsrail güçleri, Suriye'nin güneyindeki Kuneytra kırsalındaki Sayda beldesine ilerliyor (Arşiv - SANA)

İran'ı bu olaya karışmakla suçlayarak Kanal 12 haberinde “(İran) Anlaşmayı istemiyor ve bu nedenle onu sabote etmekle ilgileniyor. Belki de İranlılar ve diğer terörist unsurlar, İslamcı gruplarla birlikte bu işin içindedir” diye ekledi.

İslamcıların genel olarak birbirleriyle iş birliği yapmalarının sorun olduğu belirtilen haberde, İran, Hamas ve Hizbullah’ın Suriye ile İsrail arasında bir anlaşmaya varılmasını istemedikleri kaydedildi. Bu, Suriye hükümetine yakın bir kaynak tarafından da doğrulandı.

Kaynağa göre bazen sahadaki durum buna izin veriyor. Bu bölgede gerçek bir devlet yok, daha çok bir kaos durumu var ve bu nedenle her şey mümkün.

Hükümet Suriye’nin güneyine girerse, sınırlı imkanlarına rağmen durumu kontrol altına alabileceğini söyleyen kaynak, “Bugün, yeni yönetim, tüm dünya ülkeleriyle ilişkiler kurmayı ve yatırım yapmayı amaçlayan ekonomik ve ticari bir yaklaşım benimsedi. İslamcıların kendi iktidarına tehdit oluşturduğunun farkında. Bu yüzden Suriye'deki tüm radikal unsurlar kısıtlanıyor ve bunlarla mücadele ediliyor” dedi.