Tunus, Kays Said ile ‘Cumhurbaşkanlığı’ sistemine geri dönecek mi?

Ülkede yürütme makamının yeniden istismar edilmesine ilişkin korkular artıyor.

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said. (Reuters)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said. (Reuters)
TT

Tunus, Kays Said ile ‘Cumhurbaşkanlığı’ sistemine geri dönecek mi?

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said. (Reuters)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said. (Reuters)

Hammadi Mimari
Tunus’ta üç milyonun üzerinde seçmenin katılım gösterdiği tahmin edilen 2019 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sahip olduğu güçlü meşruiyeti, Cumhurbaşkanı Kays Said'i partilerden oluşan parlamentonun otoritesini zayıflatmak karşılığında nüfuzunu pekiştirmek için çalışmaya sevk etti. Said partilere yönelik çok sayıda suçlamada bulunarak onları süresi dolmuş, başarısız ara organlar olarak nitelendirdi. Ayrıca artık devleti yönetemeyeceklerini dile getirdi.
Yeni Cumhuriyet Ulusal Danışma Kurumu Başkanı Sadık Belayid’in açıklamalarına göre yeni anayasada Cumhurbaşkanı, anayasal yapılar ve partilerden daha yüksek bir konumda olacak. Başbakanı seçme ve atama görevi kendisine verilecek. Hükümet, inisiyatifler sunmak için bir yönetim organı haline gelecek. Diğer yandan Parlamento’nun rolü yürütme değil, yasama olacak.
Belayid, daha önce partizan kotaları ve yetki paylaşımı çerçevesinde oluşturulan yapıların kaldırılacağını bildirdi. Bunları daha sonra ve gerektiğinde yeni organlar oluşturma olasılığına açık olacağına ve anayasaya dahil etmeye gerek olmadığına dikkat çekti.
Yeni Cumhuriyet Ulusal Danışma Kurumu Başkanı, anayasal denetime ilişkin kararlarını verebilmek için ‘dengeli ve prestijli’ bir anayasa organı oluşturma gereğini vurguladı. Peki, Tunus farklı bir siyasi sözlükle yeni bir hükümet biçimine mi dönüşecek?

Yumuşak diktatörlük
Siyasi alanda çalışmalar yürüten gazeteci Kamal eş-Şihavi, Cumhurbaşkanı'nın ‘Tunus siyasi sahnesine garip bir yaklaşımla odaklanmak ve siyasi projesi için halk desteğine yatırım yapmak’ üzere olduğunu vurguladı. Siyasi seçkinlerden memnun olmayan Tunus halkının çoğu, bu projenin gidişatını ve sonucunu yakından takip ettiğine ve bu yeni yaklaşımın ‘yumuşak bir diktatörlük kurduğuna’ dikkat çekti.
Şihavi değerlendirmesini şöyle sürdürdü:
“Bu yeni projenin Tunus'un çağdaş siyasi tarihinde benzeri bulunmuyor. Kelimeler değişse de sonuç aynı. Yani kurumlar olmaksızın bireysel bir yönetimin inşası. Bu yeni siyasi sözlük siyasi aktörler arasında kabul görmeyecektir. Çünkü Tunus, kurumlar ve devlet işlerini yönetme konusunda önemli bir geçmişe sahip. Referandum, istenilen gibi başarılı olamayacak.”

Yeni anayasa sözlüğü
Diğer yandan Kamu Hukuku Profesörü ve Eski Ulusal Kurucu Meclis Üyesi Rabih el-Hurayfi de açıklamasında "Tunus bugün geleneksel anayasa sözlüğünde radikal bir değişiklikle karşı karşıya” dedi. Başkanlık sisteminin Cumhurbaşkanı’nın geniş yetkilerine dayandığına ve başbakanı atayan kişinin de kendisi olacağına dikkat çekerek hükümetin tam yetkiye sahip olacağına işaret etti. Cumhurbaşkanı’nın anayasanın koruyucusu olduğunu, yani mecazi anlamda anayasanın üstünde olduğunu vurgulayarak Cumhurbaşkanı'na zarar vermeyi amaçlayan sığ yorumlara karşı çıkan Hurayfi, bu yeni projenin kabul edilebilirliği ile ilgili “Tunus, onlarca yıldır devletin kurumlarını yöneten ve siyaset sahnesini kontrol eden bir seçkinlerle savaşma sürecinde ve bunu değiştirmenin zamanı geldi” dedi. Cumhurbaşkanı’nın Tunus halkına bir proje sunacağına bunun doğal olarak kabul edilebileceğine veya reddedebileceğine dikkat çekti. Bu projeyi önerme olasılığının yüksek olduğuna işaret eden Hurayfi, “Çünkü tahminine göre proje net olmasa da Tunuslular Kays Said'e oy verecek” dedi.
Tunus'un ikili parlamenter veya yarı parlamenter sistem aşamasına girdiği 2011'den sonraya kadar ülkenin çağdaş siyasi tarihinde monarşiye, ardından da Cumhurbaşkanlığı sistemine tanık olduğu biliniyor. Ancak Tunus'un Kays Said ile girebileceği yeni form, öncekinden farklı olacak.

Yalan haberler ve kimliğe bürünme
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Özgür Anayasa Partisi tarafından yapılan açıklamada da Yeni Cumhuriyet Ulusal Danışma Komisyonu Başkanı Sadık Belayid’den ‘halka yanlış haber yaymayı’ durdurması istendi. 19 Mayıs 2022 tarih ve 30 Sayılı kararnameye göre yeni anayasayı hazırlamakla görevlendirilen, resmi olarak atanan başkanların katılımı ile bundan sorumlu hukuk komitesinin toplanmaması ışığında, ‘cumhuriyet için yeni bir anayasa hazırlamaktan sorumlu kişinin kimliğine bürünmekten’ kaçınması konusunda uyarıda bulunuldu.

Siyasi sistem
Tunus'taki siyasi sistem 1705 yılında başlayarak 250 yıldan fazla süren bir monarşi döneminden sonra, 25 Temmuz 1957'de cumhuriyete dönüştü. Cumhurbaşkanı’nın geniş yetkileriyle karakterize edilen iki başkanlık dönemi (Habib Burgiba ve Zeynel Abidin bin Ali) kadar devam eden süreçten sonra Tunus, 2011’in ardından Cumhurbaşkanı’nın yetkilerinin sınırlandırıldığı bir parlamenter sistemle farklı bir siyasi aşamaya geçti. Ülke 25 Temmuz 2021'den sonra yeni bir siyasi dönüm noktasına giriyor. Yürütme makamının yeniden istismar edileceği korkusuyla başkanlık sistemine dönülebileceği öngörüsü hakim.



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.