ABD’deki Yahudi lobisi ‘insan hakları komisyonunu’ engellemek için 33 Kongre üyesini harekete geçirdi

BM İnsan Hakları Konseyi’nin İsrail’in ihlallerini soruşturmak için oluşturduğu komisyonun çalışmalarını aksatmayı hedefliyorlar

İsrailli askerler, Ramallah yakınlarındaki Beyt El Yahudi yerleşim bölgesinde inşası devam eden duvarın güvenliğini sağlıyor. (WAFA)
İsrailli askerler, Ramallah yakınlarındaki Beyt El Yahudi yerleşim bölgesinde inşası devam eden duvarın güvenliğini sağlıyor. (WAFA)
TT

ABD’deki Yahudi lobisi ‘insan hakları komisyonunu’ engellemek için 33 Kongre üyesini harekete geçirdi

İsrailli askerler, Ramallah yakınlarındaki Beyt El Yahudi yerleşim bölgesinde inşası devam eden duvarın güvenliğini sağlıyor. (WAFA)
İsrailli askerler, Ramallah yakınlarındaki Beyt El Yahudi yerleşim bölgesinde inşası devam eden duvarın güvenliğini sağlıyor. (WAFA)

Amerika Birleşik Devletleri'ndeki ‘Yahudi lobisinin’, Gazze Şeridi'ne yönelik yürütülen Koruyucu Duvar Operasyonu’nun ardından, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi tarafından Filistin’deki ihlalleri araştırmak amacıyla oluşturulan uluslararası bağımsız soruşturma komisyonunun faaliyetlerini engellemek için 33 Kongre üyesini harekete geçirdiği öğrenildi.
İsrail’deki sağcı akımlara yakın Insider sitesi, ABD’deki İsrail destekçisi Amerikan-İsrail Halkla İlişkiler Komitesinin (AIPAC) BM İnsan Hakları Konseyi’nin Filistin’le ilgili soruşturma komisyonunun dağıtılması için geçtiğimiz mart ayında girişimde bulunduğunu aktardı. AIPAC’ın desteğiyle, Cumhuriyetçi Parti’nin Florida’dan üyesi Greg Steube ve Teksas'tan Demokrat Partili Vincent Gonzalez öncülüğünde oluşturulan dilekçede, İsrail'e yönelik soruşturmanın devam etmesi halinde, ABD’nin, BM İnsan Hakları Konseyi'ne fon sağlamayı durdurması çağrısında bulunuldu. ABD yönetimine sunulan söz konusu dilekçeyi, aralarında Demokrat Parti'nin yedi kongre temsilcisinin de bulunduğu 31 üye imzaladı. Insider’ın haberine göre, Kongre üyesi Greg Steube, "Amerikan vergi mükelleflerinin parasının İsrail karşıtı bir komisyonu finanse etmesine göz yumulamaz, ABD tek başına 190'dan fazla üyesi olan Birleşmiş Milletler bütçesinin yaklaşık yüzde yirmisini finanse ediyor. Finans kesme silahı, geçmişte BM içindeki tarafları İsrail'e karşı sistematik önyargıları nedeniyle cezalandırmak için kullanılmıştı, görünen o ki bunu tekrar kullanmamız gerekecek’’ dedi.  
ABD'nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Linda Thomas Greenfield, geçen hafta Temsilciler Meclisi'ndeki konuşmasında bu konuyu ele almış ve ABD'nin bir soruşturma komisyonunun kurulmasını engelleyemediğini, ancak ilgili komisyonun bütçesini yüzde 25 oranında azaltmayı başardığını ifade etmişti.  
ABD Kongre üyeleri söz konusu dilekçede, ABD yönetiminden, soruşturma komisyonunun dağıtılması için resmi bir merkezi politika oluşturmasını, komisyonun dağıtılmasında ısrarcı olmasını ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi başta olmak üzere diğer uluslararası forumlarda İsrail'e karşı ‘sistematik önyargı’ ile mücadele etmesi talep ediliyor. Bu bağlamda bir baskı aracı olarak, ABD’nin BM İnsan Hakları Konseyi’ne verdiği finansman desteğinin ciddi miktarda azaltılması isteniyor.  
Cumhuriyetçi temsilci Steube, "BM İnsan Hakları Konseyi tarafından oluşturulan soruşturma komisyonu güvenilir değildir, bu komisyonun oluşturulması Ortadoğu’daki barış umutlarına zarar vermekte ve bölgedeki tek demokratik yönetimi kasıtlı bir şekilde hedef almaktadır’’ ifadesini kullandı.  
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'nin 27 Mayıs 2021 tarihli Filistin Özel Oturumunda alınan, Gazze'de ve İsrail işgali altındaki Filistin bölgelerinde artan şiddet ve insan hakları ihlallerini soruşturmak üzere uluslararası soruşturma komisyonu kurulmasını öngeren kararı, İsrail ve ABD'nin tepkisine neden olmuştu. İsrail, soruşturma komisyonu ile işbirliği yapmayı reddederek, komisyonun işgal altındaki Filistin topraklarına girmesini engellemişti. Ürdün ve İsviçre’den çalışmak durumunda kalan söz konusu komisyon bu ayın başlarında bir ön rapor yayımladı. İsrail hükümeti, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nin yayınladığı ve içerisinde Filistin topraklarının işgalini sürdürülmesine yönelik adımlara karşı uyarıda bulunulan raporu reddetti. İsrail Dışişleri Bakanlığı, ‘raporun önyargılı ve tek taraflı olduğunu’ iddia etti. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price ise raporun İsrail’e karşı önyargılı olduğunu ve barış sürecini ilerletmek için hiçbir şey içermediğini söyledi. 



İsrail ordusu alıkoyduğu 7 Lübnanlıyı UNIFIL'e teslim etti

Lübnan'ın güneyinde konuşlu UNIFIL güçlerinden askerler (AFP)
Lübnan'ın güneyinde konuşlu UNIFIL güçlerinden askerler (AFP)
TT

İsrail ordusu alıkoyduğu 7 Lübnanlıyı UNIFIL'e teslim etti

Lübnan'ın güneyinde konuşlu UNIFIL güçlerinden askerler (AFP)
Lübnan'ın güneyinde konuşlu UNIFIL güçlerinden askerler (AFP)

Lübnan resmi ajansı NNA, İsrail ordusunun, alıkoyduğu 7 Lübnanlıyı dün Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü'ne (UNIFIL) teslim ettiğini bildirdi. Bu gelişme, İsrail ile Hizbullah arasında yapılan ateşkesin devam ettiği bir dönemde yaşandı.

Şarku’l Avsat’ın NNA’dan aktardığı haberde, “Düşman İsrail, alıkoyduğu 7 Lübnan vatandaşını ateşkesin ardından Ra’s en-Nakura Sınır Kapısı’nda UNIFIL güçlerine teslim etti” ifadeleri yer aldı.

İsrail, bir yıl boyunca karşılıklı olarak devam eden bombardımanın ardından 23 Eylül'den sonra Hizbullah'ın Lübnan’ın güneyindeki ve doğusundaki kalelerine ve Beyrut'un güney banliyösüne yönelik saldırılarını yoğunlaştırdı. Taraflar arasında 27 Kasım'da ateşkes sağlandı, ancak o tarihten bu yana birbirlerini ateşkesi ihlal etmekle suçluyor.

NNA, İsrail tarafından alıkonulan ve sonrasında serbest bırakılan 7 vatandaşın Lübnan Kızılhaçı'nın, Uluslararası Kızılhaç ve UNIFIL güçleri eşliğinde ülkenin güneyindeki Sur kentinde bulunan Lübnan İtalyan Hastanesi'ne götürdüğünü bildirdi. NNA, 7 kişinin gerekli tıbbi muayenelerin ardından sorgulanmaları için ordu istihbaratı tarafından Sayda'daki istihbarat merkezine götürdüklerini belirtti.

UNIFIL Sözcüsü, Ra’s en-Nakura'daki UNIFIL karakolunda bulunan 7 sivilin, Lübnan Kızılhaçı ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) ile koordinasyon içinde serbest kaldıklarını doğruladı. Öte yandan İsrail ordusu konuyla ilgili herhangi bir yorumda bulunmadı.

İsrail ordusu ile İran destekli Lübnan Hizbullah'ı arasında iki ay süren topyekûn savaş da dâhil olmak üzere bir yılı aşkın süredir devam eden çatışmalar 27 Kasım'da varılan ateşkes anlaşmasıyla sona erdi.

ABD ve Fransa’nın ortak arabuluculuğunda varılan ateşkes anlaşması, İsrail ordusunun 60 gün içinde kademeli olarak Lübnan'dan, Hizbullah'ın ise Lübnan'ın güneyinden Litani Nehri'nin kuzeyindeki bölgelere çekilmesini öngörüyor. Anlaşmaya göre Litani Nehri'nin güneyindeki Lübnan bölgeleri Hizbullah'ın ağır silahlarından arındırılacak ve Lübnan ordusu ve güvenlik güçleri, İsrail ordusu ve Hizbullah'ın mevzilerini devralacak.

NNA dün İsrail ordusunun Kefer Kila beldesinde geniş çaplı yıkım operasyonları gerçekleştirdiğini ve Bint Cubeyl’e bağlı Hanin bölgesinde bazı evleri imha ettiğini bildirdi. NNA, İsrail ordusunun güneydeki köylere yönelik tekrarlanan saldırılarını kınadı.

İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamada, İsrail ve Lübnan arasındaki ateşkes ve mutabakatlar uyarınca, askerlerinin sekiz silah deposunun da olduğu bir savaş yerleşkesini tespit ve imha ettiği belirtildi.