WHO’dan ülkelere ruh sağlığı alanındaki yatırımları artırmaları çağrısı

WHO Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus (Arşiv-Reuters)
WHO Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus (Arşiv-Reuters)
TT

WHO’dan ülkelere ruh sağlığı alanındaki yatırımları artırmaları çağrısı

WHO Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus (Arşiv-Reuters)
WHO Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus (Arşiv-Reuters)

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) bugün, tüm ülkelere, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını ile daha da artan ruh sağlığı alanındaki yatırımlarını artırmaları çağrısında bulundu.
AFP’nin haberine göre, Birleşmiş Milletler (BM) ajansının dünya çapında ruh sağlığı üzerine hazırladığı ve hazırlanması 20 yıl süren en büyük araştırmasında duyurduğuna göre, pandemiden önce de dünya üzerinde yaklaşık bir milyar insan zihinsel sorunlardn mustaripti.
Pandeminin ilk yılında depresyon ve anksiyete oranları dörtte bir oranında arttı.
WHO raporuna göre, ulusal sağlık bütçelerinin yalnızca yüzde 2'si ve sağlık sektörüne yapılan toplam uluslararası yardımın yüzde 1'inden azı ruh sağlığına ayrıldığından, bu sorunun üstesinden gelmek oldukça zor.
WHO Ruh Sağlığı Departmanından Mark van Ommeren düzenlediği basın toplantısında, "Bütün bu rakamlar çok düşük" ifadesini kullanırken, bu raporun dünyadaki ‘muazzam ıstırabın’ boyutunu yansıttığına dikkati çekti.
Raporda, dünyadaki her sekiz kişiden birinin zihinsel bozukluktan mustarip olduğuna dikkat çekildi.
Bu durum, her beş kişiden birinin zihinsel sağlık sorunu yaşadığı tahmin edilen çatışma bölgelerinde yaşayan insanlar için daha da kötü.
Van Ommeren’a göre, gençler, kadınlar ve halihazırda zihinsel sağlık sorunları olan kişiler pandeminin sonuçlarından ve kısıtlamalarından çok fazla etkileniyor.
‘Ruh Sağlığına İlişkin Küresel Rapor’ ayrıca ruh sağlığı açısından ihtiyaç duyulan tıbbi bakıma erişim açısından ülkeler arasındaki büyük farklılıkların altını çizdi. Ommeren, psikozu olan kişilerin yüzde 70'inden fazlasının yüksek gelirli ülkelerde tedavi gördüğünü, düşük gelirli ülkelerde ise sadece yüzde 12'sinin tedavi gördüğüne dikkati çekti.
WHO yetkilisi, dünyada 20 ülkede intihar girişimlerinin hala suç sayıldığını belirterek, psikolojik sorunları olan kişilere olumsuz yaklaşıma son verilmesi çağrısında bulundu.
Van Ommeren, her 20 intihar girişiminden birinin ölümle sonuçlandığını hatırlatarak, dünyadaki ölümlerin yüzde 1'inden fazlasının intihar olduğunu aktardı.
WHO Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus açıklamasında, “Ruh sağlığına yapılan yatırım, herkes için daha iyi bir yaşam ve geleceğe yapılan bir yatırım” ifadelerini kullandı.



Tazmanya kaplanını "diriltme" çalışmalarında büyük gelişme: "Bugüne kadarki en eksiksiz genom"

Bilinen son Tasmanya kaplanı, 1936'da Hobart Hayvanat Bahçesi'nde hayatını kaybetti (NFSA)
Bilinen son Tasmanya kaplanı, 1936'da Hobart Hayvanat Bahçesi'nde hayatını kaybetti (NFSA)
TT

Tazmanya kaplanını "diriltme" çalışmalarında büyük gelişme: "Bugüne kadarki en eksiksiz genom"

Bilinen son Tasmanya kaplanı, 1936'da Hobart Hayvanat Bahçesi'nde hayatını kaybetti (NFSA)
Bilinen son Tasmanya kaplanı, 1936'da Hobart Hayvanat Bahçesi'nde hayatını kaybetti (NFSA)

Soyu tükenen Tazmanya kaplanını geri getirmeye çalışan şirket, bugüne kadarki en eksiksiz genomu elde ettiklerini öne sürerek önemli bir adıma imza attıklarını duyurdu. 

İnsanların avlaması sonucu popülasyonu gittikçe azalan Tazmanya kaplanlarının son üyesi, 1936'da Avustralya'daki bir hayvanat bahçesinde ölmüştü. 

Son yıllarda hız kazanan "türdiriltimi" çalışmalarında geri getirilmeye çalışılan türlerden biri de bu etçil hayvan.

Türdiriltimi çalışmaları, soyu tükenmiş türlerin birebir aynısından ziyade onlara benzer canlıları getirmeyi amaçlıyor.

ABD merkezli biyoteknoloji şirketi Colossal Biosciences, Tazmanya kaplanlarını geri getirmek için 2022'de Avustralya'daki Melbourne Üniversitesi'yle işbirliğine başlamıştı.

Australian Broadcasting Corporation'ın haberine göre ekip, soyu tükenmiş bir canlıya ait "bugüne kadarki en eksiksiz" genomu elde etti.

Bugün (17 Ekim) Sidney'de yapılacak bir etkinlik öncesinde gelişmeleri duyuran araştırmacılar, "yüzde 99,9'dan daha doğru" bir Tazmanya kaplanı genomuna ulaştıklarını iddia ediyor.

Bilim insanları derisi yüzülerek etanol içinde 110 yıl boyunca muhafaza edilen bir kafa örneğini kullanarak hayvanın DNA diziliminin büyük bir kısmının yanı sıra RNA'sını da elde ettiklerini öne sürüyor.

RNA parçalarının Tazmanya kaplanı hayattayken farklı dokularda devreye giren genleri tespit etmeye katkı sağlaması bekleniyor. Bilim insanları bu sayede hayvanın neyi tadabildiği, koklayabildiği, görebildiği ve beyninin nasıl çalıştığını anlamayı umuyor.

Çalışmaya liderlik eden Dr. Andrew Pask, zaman içinde bozulmaya epey yatkın olan RNA'nın korunması sayesinde hayvanın "biyolojisini hayal edemedikleri seviyede anlamayı" umuyor.

Öte yandan çalışmada yer almayan bazı uzmanlar bulguların hakem onayından geçmesini beklemeyi tercih ediyor. 

Avustralya Müzesi Araştırma Enstitüsü Baş Bilim İnsanı Prof. Kris Helgen soyu tükenmiş bir türde böyle bir sonuca ulaşılmasını takdir ederken, genomun yapbozun sadece bir parçası olduğunu belirtiyor. 

Prof. Helgen ayrıca Tazmanya kaplanının geri getirilme ihtimali olmadığını düşünüyor. 

Daha önce yünlü mamutları diriltme projesinde Colossal Biosciences'la çalışan biyoteknoloji uzmanı Dr. Parwinder Kaur da hakemli dergilerdeki yayınları beklediğini ifade ediyor.

Fakat Dr. Kaur özellikle yapay üreme alanındaki gelişmeden dolayı heyecan duyduğunu söylüyor. 

Colossal Biosciences son duyurusunda, Tazmanya kaplanlarının yaşayan en yakın akrabası olan keseli türü Sminthopsis crassicaudata'da yumurtlamayı tetiklediklerini öne sürdü. 

Şirket, Tazmanya kaplanlarının genomu tamamlandığında bunu, üretilen yumurtalara enjekte etmeyi planlıyor. Ayrıca bu canlıların, geri getirilmeye çalışılan hayvanlara taşıyıcı annelik yapması planlanıyor. 

Yapay bir rahim cihazı üzerine de çalışan araştırmacılar, hamileliğin başından ortasında kadar embriyoların burada gelişebildiğini iddia ediyor.

Dr. Pask bütün bu gelişmelerin, 2025 başlarından itibaren hakemli dergilerdeki çalışmalarla destekleneceğini söylüyor. 

Diğer yandan türdiriltimi çalışmaları etik kaygılara da sebep oluyor. Geri getirilen hayvanların ve taşıyıcı annelerin yaşayabileceği sağlık sorunları, itirazların merkezinde yer alıyor. Ayrıca yünlü mamut gibi hayvanların yalnızlık çekeceğinden endişe duyanlar da var.

2000'de nesli tükenen Capra pyrenaica pyrenaica, 2003'te geri getirilmiş ancak akciğerlerindeki sorunlar nedeniyle sadece birkaç dakika yaşayabilmişti. 

Independent Türkçe, Australian Broadcasting Corporation, Live Science