Irak Kürdistanı, Bağdat ile artan gerilimin ortasında iki petrol şirketi kuruyor

Kürdistan bölgesindeki Tak Tak petrol sahası (Reuters)
Kürdistan bölgesindeki Tak Tak petrol sahası (Reuters)
TT

Irak Kürdistanı, Bağdat ile artan gerilimin ortasında iki petrol şirketi kuruyor

Kürdistan bölgesindeki Tak Tak petrol sahası (Reuters)
Kürdistan bölgesindeki Tak Tak petrol sahası (Reuters)

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) sözcüsü dün (Cuma) yaptığı açıklamada, Erbil ve Bağdat arasındaki çatışmadaki en güncel adım olarak, bölgesel hükümetin petrol sektörünü kontrol altına almak için iki petrol şirketi kurmak üzere çalıştığını söyledi.
İlk şirket “KROC” petrol aramaya odaklanırken, ikinci şirket “KOMO” ise yarı özerk bölgeden petrol ihraç edilmesi ve pazarlanması faaliyetleriyle ilgilenecek.
Sözcü yaptığı açıklamada, bölgesel hükümetin fikri sunduğunu ve geçtiğimiz günlerde Bağdat’taki federal hükümetle bunu görüştüğünü belirtti. Bu açıklama, Şubat ayında Kürdistan bölgesindeki petrol ve gaz sektörünün yasal temellerini anayasaya aykırı olarak değerlendiren bir federal mahkeme kararının sonrasında, Erbil ve Bağdat arasında aylarca süren anlaşmazlıkların ardından geliyor. Bağdat Petrol Bakanlığı o zamandan bu yana Kürdistan bölgesinin gelirlerini kontrol altına almak için yeni girişimlerde bulundu. Bu girişimler, bölgede faaliyet gösteren 7 şirketin 19 Mayıs’ta bir ticaret mahkemesine çağrılmasını da içeriyor. Bu şirketler arasında Addax, DNO, Genel, Gulf Keystone, HKN, Chamaran ve Western Zagros şirketleri yer alıyor.
Çeşitli kaynakların Reuters haber ajansına yaptıkları açıklamada, uluslararası petrol şirketlerinin bazı temsilcilerinin bu şirketleri yasal olarak temsil edecek resmi bir vekaletnameleri olmadığı için ticaret mahkemesi duruşmasının iki kez ertelendiğini belirtti. Duruşmaların 20 Haziran Pazartesi günü yeniden başlaması planlanıyor. Irak Petrol Bakanlığı, Kürdistan bölgesinde kendi petrol şirketini kurma planlarını açıklamanın yanı sıra, Basra Petrol Şirketi ve Irak Ulusal Petrol Şirketi aracılığıyla önde gelen uluslararası müteahhit ve taşeronlara buradaki projelerde çalışmamalarını istedi.
Konu hakkında bilgili iki kaynağa göre, 7 ve 12 Haziran tarihli mektuplara göre, şirketlere, Kürdistan’daki petrol sektöründeki sözleşmeleri veya mevcut projeleri feshetmeleri için 3 aylık süre verildi. Aksi halde kara listeye alınacakları belirtildi. İki kaynağa göre, Petrol Bakanlığı, Kürdistan bölgesinin petrol sektörünün kontrolüne yardımcı olmak için Vinson & Elkins ve Cleary Gottlieb Steen & Hamilton adlı iki hukuk şirketi ile çalışıyor.
Kürdistan hükümeti, Federal Mahkeme’nin kararını defalarca reddetti.  13 Haziran’da yapılan açıklamaya göre, 5 Mayıs’ta IKBY Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Irak Petrol Bakanı İhsan İsmail’e, Kürdistan'da faaliyet gösteren petrol şirketlerini yıldırmak ve bu şirketlerin sözleşmeden doğan haklarına müdahale etmek için e-posta ve mektup gönderdiği gerekçesiyle dava açtı. 5 Mayıs’ta Erbil Soruşturma Mahkemesi, uluslararası petrol şirketleri aleyhine açılan ticaret mahkemesi duruşmalarının Erbil Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verdi. Yıllardır federal hükümet, yerel mahkemelerin kararları ve uluslararası tahkim tehditleri dahil Kürdistan Bölgesi yönetimi gelirlerini kontrol etmeye çalıştı.

4 PKK unsuru etkisiz hale getirildi
Diğer yandan, ülkenin kuzeyindeki özerk bölge hükümetine göre, Irak Kürdistanı’nda dün Türkiye’nin insansız hava araçları (İHA) tarafından düzenlenen bombardımanda, Kürdistan İşçi Partisi’nin (PKK) 4 unsuru etkisiz hale getirildi. Bölgedeki terörle mücadele teşkilatının Facebook sayfasından yapılan bir paylaşımda, "Türk ordusuna ait SİHA’lar, Kalar’da Kürdistan İşçi Partisi (PKK) savaşçılarına ait bir aracı hedef aldı’ ifadelerine yer verildi. Operasyonun, 4 unsurun etkisiz hale getirilmesi ve bir kişinin yaralanmasıyla sonuçlandığı da belirtildi. Kalar Hastanesi’ndeki bir tıbbi kaynak ise, üç kişinin öldüğünü ve dördüncü birinin ağır şekilde yaralandığını bildirmişti.
Türk Savunma Bakanlığı dün bir Twitter hesabına yaptığı paylaşımda, “Kuzey Irak’ta 6 PKK’lı terörist etkisiz hale getirildi” açıklamasını yapıtı. Operasyonun, “Pençe-Kilit” operasyonu kapsamında olduğunu açıkladı. Açıklamada operasyonun yeri belirtilmedi. Ancak bir bakanlık sözcüsü Fransız haber ajansı AFP’ye “Kalar’ın daha güneyinde yer aldığını” belirtti. Operasyon, Irak’ın kuzeyindeki Sincar’da yer alan, PKK üst düzey liderlerinin toplandığı bir merkezin hedef alındığı benzer bir Türk operasyonundan iki gün sonra geldi.



Dibeybe: Libya'da silahlı grupların ortadan kaldırılması devam eden bir proje

Trablus'taki Şehitler Meydanı'nda ellerinde bayraklarla toplanan Libyalı göstericiler, Ulusal Birlik Hükümeti'nin istifasını talep eden sloganlar attı 16 Mayıs 2025 (AFP)
Trablus'taki Şehitler Meydanı'nda ellerinde bayraklarla toplanan Libyalı göstericiler, Ulusal Birlik Hükümeti'nin istifasını talep eden sloganlar attı 16 Mayıs 2025 (AFP)
TT

Dibeybe: Libya'da silahlı grupların ortadan kaldırılması devam eden bir proje

Trablus'taki Şehitler Meydanı'nda ellerinde bayraklarla toplanan Libyalı göstericiler, Ulusal Birlik Hükümeti'nin istifasını talep eden sloganlar attı 16 Mayıs 2025 (AFP)
Trablus'taki Şehitler Meydanı'nda ellerinde bayraklarla toplanan Libyalı göstericiler, Ulusal Birlik Hükümeti'nin istifasını talep eden sloganlar attı 16 Mayıs 2025 (AFP)

Libya Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, cumartesi günü yaptığı açıklamada, “Milis gruplardan ve yolsuzluktan arındırılmış Libya” projesinin sürdüğünü söyledi. Bu açıklama, başkent Trablus'ta son birkaç gündür yaşanan kanlı çatışmaların ardından sağlanan ve devam eden ateşkes ile birlikte geldi.

Dibeybe televizyonda yayınlanan konuşmasında: “Yolsuzluğa veya şantaja devam eden hiç kimseyi es geçmeyeceğiz. Amacımız milislerden ve yolsuzluktan arınmış bir Libya” diye ekledi.

Dibeybe, ülkenin batısındaki uluslararası toplum tarafından tanınan hükümetin başkanı olup Trablus'ta bulunuyor.

Dibeybe’nin salı günü silahlı grupların dağıtılması emrini vermesinin ardından, Birleşmiş Milletler'e (BM) göre, Trablus'ta iki silahlı grup arasında son yılların en şiddetli çatışmaları yaşandı ve çatışmalarda en az sekiz sivil hayatını kaybetti.

Hükümet çarşamba günü ateşkes deklare etti.

Bu gelişme, pazartesi günü silahlı gruplardan birinin üst düzey komutanlarından Ginava lakaplı Abdulgani el-Kikli'nin öldürülmesinin ve komuta ettiği İstikrarı Destekleme Birimi’nin Dibeybe'nin müttefiki olan gruplar tarafından ani bir yenilgiye uğratılmasının ardından yaşandı.

İstikrarı Destekleme Birimi, 2021 yılında BM destekli bir süreç ile Dibeybe'nin başkanlığını yaptığı Ulusal Birlik Hükümeti ile birlikte iktidara gelen Başkanlık Konseyi'ne bağlıydı. İstikrarı Destekleme Birimi'nin karargâhı, nüfusu yoğun olan Ebu Selim bölgesinde bulunuyordu.

İçişleri Bakanlığı, Ebu Selim bölgesindeki el-Hadra Hastanesi’nin morgunda dokuz çürümüş ceset bulunduğunu bildirdi. Ulusal Güvenlik Servisi'nin bu cesetlerin varlığını yetkililere bildirmediğini de ekledi.

Başbakanlık Basın Ofisi, Dibeybe'nin Başbakanlık binasını koruyan güvenlik güçlerini selamladığı bir video yayınladı. Ofisten yapılan açıklamada, Dibeybe'nin daha sonra Trablus'taki durum ve “Ebu Selim'deki başarılı güvenlik operasyonu” olarak adlandırdığı gelişmeyi görüşmek üzere ileri gelenlerden oluşan heyetleri kabul ettiği belirtildi.

Ofisten yapılan açıklamada, “Başbakan, bu operasyonun devletin polis ve ordu kurumları dışındaki silahlı oluşumları ortadan kaldırma yönündeki kararlı vizyonu kapsamında olduğunu teyit etti” denildi.

Öte yandan yüzlerce kişi, Dibeybe'nin istifasını talep etmek için cumartesi günü (üst üste ikinci gün) sokaklara döküldü. Göstericiler bu hafta üç gün boyunca şiddet olaylarına sahne olan şehir merkezindeki Şehitler Meydanı'nda toplandı.

Cuma günü ise binlerce gösterici Trablus'taki Şehitler Meydanı'nda toplandı ve ardından yakındaki hükümet binasına doğru yürüdü.

Başkentte cuma günü yeniden gerginliğin yükseldiği bir an yaşandı ve göstericilerin hükümet binasına saldırmaya çalışması sonucu bir güvenlik görevlisi öldürüldü. Hükümet, güvenlik güçlerinin “bir grup göstericinin hükümet binasını hedef alan saldırı girişimini” engellediğini söyledi. Binanın hedef alınmasını “devlet kurumlarına doğrudan saldırı” olarak değerlendirdi.

Muammer Kaddafi rejiminin 2011'de devrilmesinden bu yana Libya, çatışma ve bölünmelerle boğuşuyor ve ülke iki rakip hükümet tarafından yönetiliyor. Birincisi, BM tarafından tanınan ve Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki Trablus'taki (batı) hükümet, ikincisi ise Temsilciler Meclisi ve Mareşal Halife Hafter tarafından desteklenen ve Usame Hammad başkanlığındaki Bingazi'deki (doğu) hükümet.

Başkentte hayatın normale döndüğünün bir işareti olarak, çok sayıda Libyalı cumartesi günü işlerine döndü, öğrenciler sınavlara girdi, akaryakıt istasyonları, mağazalar ve marketler yeniden açıldı.

Ancak siyasi durum istikrarsızlığını sürdürdü; yerel basında altı bakan ve bakan yardımcısının hükümetten istifa ettiği, bunlardan ikisinin görevlerini bıraktıklarını vurguladıkları yönünde haberler yer aldı.

Başbakanın istifasını isteyen göstericilere, Batı Trablus'taki altı belediye meclisi de destek verdi.

Temsilciler Meclisi’ne göre, Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri “yeni hükümeti kurmak üzere ulusal bir isim seçmek için” doğu merkezli Temsilciler Meclisi ile “istişarelerin” başladığını duyurdu.

Ancak Başbakan’ın, cumartesi günü Trablus'un ileri gelenleri ile bir araya gelerek, hükümetinin kendisine bağlı güvenlik güçlerini konuşlandırarak “şiddeti hızla çözmeye çalıştığını” söylediği açıklandı.

Hükümet, şiddet olaylarının patlak vermesinden sonra cumartesi günü Dibeybe’nin ilk görüntülerini yayınladı.

Şiddet olaylarından bu yana yayınlanan ilk videosunda Dibeybe, göstericilere “kaosa ve silahlı grupların yönetimine geri dönmemek” için “devletin bu yöndeki çabalarını destekleme” çağrısı yaptı.

Ayrıca memleketi Misrata'nın ileri gelenlerinden oluşan bir heyeti de kabul etti. Açıklamaya göre heyet, “silahlı grupların gücüne son vermeyi ve devlet otoritesini güçlendirmeyi” amaçlayan vizyonuna “güçlü ve sarsılmaz desteğini” ifade etti.

Öte yandan Dışişleri Bakanlığı'ndan alınan bilgiye göre, Trablus hükümetini destekleyen Türkiye, çatışma ve “güvensizlik” nedeniyle cuma günü 82 vatandaşını tahliye etti.

Her ne kadar Trablus, Hafter güçlerinin 2019'da başlattığı ve Haziran 2020'de kalıcı ateşkesle sona eren büyük çaplı askeri saldırıdan bu yana nispeten sakin kalsa da, başkentte zaman zaman rakip silahlı gruplar arasında nüfuz alanları ve hayati öneme sahip noktaların kontrolüne ilişkin çatışmalar yaşanıyor.