İran Natanz yakınlarında geniş bir tünel ağı inşa ediyor

İran dağların derinliklerinde uranyum zenginleştirmek için tüneller kazıyor

İran’ın güney bölgelerinde yer alan Natanz Nükleer Tesisleri. (AFP)
İran’ın güney bölgelerinde yer alan Natanz Nükleer Tesisleri. (AFP)
TT

İran Natanz yakınlarında geniş bir tünel ağı inşa ediyor

İran’ın güney bölgelerinde yer alan Natanz Nükleer Tesisleri. (AFP)
İran’ın güney bölgelerinde yer alan Natanz Nükleer Tesisleri. (AFP)

İsrail ve ABD istihbarat yetkilileri, İran’ın, Natanz nükleer üretim sahasının güneyinde, dağların derinliklerinde geniş bir tünel ağı kazdığını, söz konusu tünellerin bombardımanlara ve siber saldırılara dayanıklı bir şekilde inşa edildiğini aktardı.
İran’ın Natanz nükleer tesisleri yakınındaki inşaat faaliyetleri uydudan görülüyor olsa da Joe Biden yönetimi bu faaliyetlerle ilgili aleni bir açıklamada bulunmadı, İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz ise geçen ay bir konuşmasında kısa bir cümleyle konuya değinmekle yetindi.  
Şarku’l Avsat’ın New York Times (NYT) gazetesinden aktardığı habere göre ABD’li ve İsrailli istihbarat yetkililerinin, İran'ın bölgedeki bina ve sondaj faaliyetlerini yakından izlediklerini aktardı. NYT her iki ülkedeki ulusal güvenlik yetkilileriyle yapılan görüşmelerde, İranlıların söz konusu sondaj faaliyetlerini hangi amaçlarla yaptığına ve bunun ne gibi bir tehdit oluşturduğuna dair görüş ayrılıklarının olduğuna dikkati çekti. Çoğu uzman, İran’ın yirmi yıllık ‘nükleer serüveninde’ bugün daha önce hiç olmadığı kadar nükleer bir silah üretmeye yaklaşmış durumda olduğunu düşünüyor. Uzmanların çoğu, İran’ın nükleer silah üretme eşiğine geldiğinde faaliyetlerini geçici olarak askıya almayı planladığına da inanıyor.  
ABD Başkanı Joe Biden’ın önümüzdeki ay Orta Doğu’ya gerçekleştireceği ziyarette, İran’ın nükleer programı konusundaki ihtilafın yeniden alevleneceği değerlendiriliyor. Gözlemciler, Biden’ın ziyaretinde, İran’ın nükleer faaliyetlerini kısıtlamak için daha radikal önlemler alınmasının gündemin üst sıralarında olacağını tahmin ediyor.  Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) bu ayın başında yayımladığı bir raporda, İran'ın tek bir nükleer bomba için yeterli yakıtı zenginleştirmesine sadece birkaç hafta kaldığı belirtilmişti. Ancak bu yakıtın kullanılabilir bir silaha dönüştürülmesinin iki yıllık bir süre gerektirdiği de kaydedilmişti. İsrail’in raporları da İran’ın nükleer bir silah elde edebilmesi için en az iki yıla gereksinim duyduğunu gösteriyor.
Yakın zamanda emekli olan ve İran'la ilgili askeri planlamayı denetleyen ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Orgeneral Kenneth F. McKenzie, Tahran'ın, en azından kısa vadede, Birleşik Devletler ile müzakere ederken nükleer yeteneklerinden yararlanmaya çalıştığını söyledi. McKenzie, “İranlılar için en büyük öncelik, nükleer tehdidi ekonomik tavizler almak ve benzeri tavizler koparmak için kullanmaktır” dedi.  
Joe Biden yönetiminin ‘2015 nükleer anlaşmasını’ yeniden canlandırma çabaları engellerle karşılaşmaya devam ederse, nükleer tesisler İran için çok daha önemli bir hale gelebilir. Viyana’da durdurulmuş olan müzakerelerin yeniden başlatılması şu an için düşük bir ihtimal olarak değerlendiriliyor. Eski ABD Başkanı Donald Trump tarafından 2018'de tek taraflı olarak terk edilen Kapsamlı Ortak Eylem Planı, Tahran'ın yeni santrifüj kurma kabiliyetini sınırlandırmış ve nükleer yakıtlarının yüzde 97’sini yurt dışına göndermesini sağlamıştı. Viyana’da bir yılı aşkın süredir sürdürülen müzakereler, Biden yönetiminin, İran’ın Devrim Muhafızları'nın ‘terör örgütleri listesinden’ çıkarılması talebini reddetmesi ve Tahran’ın yüksek petrol fiyatları nedeniyle yeni gelir akışı elde etmesi nedeniyle çıkmaza girmişti.  
İran yönetimi şu aralar, Natanz yakınlarındaki devasa tünellerin inşa edilmesi dahil olmak üzere yeni baskı noktaları arıyor. Geçen hafta İranlı yetkililer, müfettişlere İran'ın yakıt üretimini izleme olanağı veren 27 güvenlik kamerasını kapattı. 2015 Nükleer anlaşmasının bir parçası olarak kurulan kameraların kapatılması kararı, BM'nin nükleer denetimlerden sorumlu kuruluşu olan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın Başkanı Rafael Grossi'yi endişelendirdi. Grossi geçen hafta, "Kameralar haftalarca kapalı kalırsa, nükleer maddelerin nerede olduğunun izini sürmek imkansız olur, bu da nükleer anlaşmayı yeniden canlandırma umutlarına ölümcül bir darbe anlamına gelir’’ dedi.  
ABD merkezli Woodrow Wilson Uluslararası Araştırma Merkezi uzmanlarından Robert Litwak, Tahran’ın uranyum zenginleştirme programının nükleer silah üretme eşiğine ulaştığını söyledi.
Foreign Policy dergisinin geçen ayki haberinde, İran'ın nükleer programının tehlikeli yeni bir aşamaya girdiği ve Tahran'ın nükleer silah yapmak için yeterince zenginleştirilmiş uranyuma sahip olduğu belirtildi. Yüzde 60 oranında zenginleştirilen uranyumun, nükleer bir silahta kullanılabilmesi için yüzde 90 oranında zenginleştirilmesi gerekiyor, ancak bu iki seviye arası hızlı bir zamanda aşılabiliyor. İran, ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilmesinin ardından hızlandırdığı nükleer faaliyetlerle, daha önce yıllarla ifade edilen, yüksek seviyede uranyum zenginleştirme kabiliyetini haftalarla sınırlı bir zaman diliminde geliştirebilir. Bununla birlikte nükleer bir silah üretmek için yine de yıllara gereksinimi var.
Foreign Policy, yüzde 60 oranında uranyum zenginleştirmenin, tek başına İran'a bir nükleer silah kazandırmayacak olmasına rağmen, bu hedefe ulaşmada en önemli adımı temsil ettiğine işaret etti. Dergiye göre, uluslararası toplumun şu ana kadar İran’ın ‘birinci sınıf malzeme’ elde etmesini önlemek için bolca zamanı bulunuyordu, ancak Viyana’da anlaşmaya varılamaması durumunda, ABD son çare olarak askeri seçeneği saklı tutuyor. Askeri seçenek bugüne kadar İran’ı nükleer bir silah yapmaktan caydırdı. Öte yandan Tahran dünyanın haberi olmadan nükleer silah için gerekli yakıtı üretebilir.  Demokratlar ve Cumhuriyetçiler uzun zamandır İran'ın nükleer silah üretmesine izin vermeyeceklerini iddia etseler de ABD'nin İran'ı engelleyememe ihtimali kaygı yaratıyor.



Komutanı tarafından Gazze'ye girmeye zorlanan İsrail askeri intihar girişiminde bulundu

Geçtiğimiz nisan ayında Kudüs'teki askeri mezarlıkta bir askerin mezarına bayrak diken İsrail askeri (Reuters)
Geçtiğimiz nisan ayında Kudüs'teki askeri mezarlıkta bir askerin mezarına bayrak diken İsrail askeri (Reuters)
TT

Komutanı tarafından Gazze'ye girmeye zorlanan İsrail askeri intihar girişiminde bulundu

Geçtiğimiz nisan ayında Kudüs'teki askeri mezarlıkta bir askerin mezarına bayrak diken İsrail askeri (Reuters)
Geçtiğimiz nisan ayında Kudüs'teki askeri mezarlıkta bir askerin mezarına bayrak diken İsrail askeri (Reuters)

İsrail medyası, Gazze Şeridi'ne yönelik savaşın zorlukları nedeniyle sadece bir hafta içinde dört İsrail askerinin intihar ettiğini bildirdi. İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN, komutanlarının sorumsuz davranışlarına karşı çıkan birlikteki arkadaşlarının uyanıklığı olmasaydı neredeyse listeye katılacak olan beşinci bir askerin hikayesini açıkladı.

Muhabir Carmela Menashe, askerlerden alıntı yaparak, arkadaşlarının ‘Gazze'ye girmeyi reddettiğini, ancak komutanının onu zorladığını, bunun üzerine askerin silahın namlusunu ağzına dayadığını ve kendini vurmakla tehdit ettiğini, bunun üzerine komutanın onu hafta sonu izninden men ederek cezalandırmaya karar verdiğini’ anlattı.

dfgthy
Meslektaşlarının cenaze töreni için mezarlığa giden yaralı İsrail askerleri, 8 Temmuz 2025 (AP)

İsrailli muhabire göre, ‘asker başlangıçta kabul etti ve Gazze'ye girdi. Ancak sonra geri döndü ve tekrar dışarı çıkmak istedi; komutana orada kalamayacağını açıklamaya çalıştı. Komutan onu hafife aldı ve onu başka cezalarla tehdit etti. Birlikteki arkadaşları son anda devreye girerek intihar etmesini engelledi ve onu psikolojik destek subayıyla görüşmeye zorladı.’

Psikolojik destek subayı, askerin durumunun Gazze Şeridi'ne girmesine izin vermediğine karar vererek onu birlik dışında tedavi görmesi için göndermiş; psikolojik durumunun ciddi olduğu teşhis edilmiş ve askerin ordudan tamamen terhis edilerek tedavi altına alınmasına karar verilmiş.

Muhabir, “Askerin durumu benzersiz değil; savaş binlerce askeri travmatize ediyor. Zamanında gerekli tedaviyi görmeyenler kendilerini ciddi bir depresyon içinde buluyor ve bu da aşırı durumlarda intihara yol açabiliyor” dedi.

4 asker intihar etti

Tel Aviv medyası sadece geçen hafta dört askerin intihar ettiğini ve savaşın başladığı 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana intihar eden asker sayısının 44'e yükseldiğini duyurdu.

İntihar eden askerlerin çoğunluğunun aktif görevdeki yedek askerler olduğunu belirten Haaretz gazetesi, İsrailli askeri kaynaklara dayandırdığı haberinde intihar eden askerlerin büyük bir kısmının savaş sırasında psikolojik durumlarını önemli ölçüde etkileyen durumlara maruz kaldıklarını aktardı.

xcvfgbh
Temmuz 2025'te Gazze Şeridi'nde öldürülen meslektaşlarının cenaze töreninde ağlayan İsrailli askerler (AFP)

Gazete, orduda aktif görevde olan İsrailli askerlerin intihar oranlarının önceki yıllara göre artış gösterdiğini doğruladı.

Kaynaklar, intiharların bazen iç raporlarda ‘çatışma dışı ölüm’ veya ‘soruşturma altındaki durumlar’ gibi muğlak etiketler altında kategorize edilmesi nedeniyle gerçek sayının daha yüksek olabileceğini tahmin ediyor.

Şarku’l Avsat’ın Haaretz'den aktardığına göre İsrail ordusu, 2024 yılının başından bu yana yaklaşık bin 600 askerin travma sonrası stres semptomlarından mustarip olduğunu kabul ediyor ve bu da yaklaşık 250 askeri ruh sağlığı nedenleriyle terhis etmesine neden oldu.

Veriler intihar eden askerlerin çoğunun geçtiğimiz mart ayında yeniden başlayan savaştan bu yana çatışmaların devam ettiği Gazze'deki çatışmalara katıldığını gösteriyor.

cdfgthy
Temmuz ayında Gazze'de öldürülen bir İsrail askerinin cenaze töreninden (EPA)

Cepheden dönen askerlerin psikolojik olarak yalnızlaştığı ve özellikle muharebe tugaylarına yeni katılanlar ile dışlanmış sosyal sınıflara mensup askerlere yeterli psikolojik bakım sağlanmadığı belirtiliyor.

Ordu, sahadan dönen askerlerle ilgili sessiz bir iç krizle karşı karşıya; bu askerler fiziksel yaralanmaların ötesinde derin psikolojik yaralar da taşıyor ve bu da bazılarının son bir kaçış olarak intiharı seçmesine neden oluyor.

Gözlemciler Gazze savaşının sadece Filistinlileri tüketmekle kalmadığını, aynı zamanda İsrail'in iç cephesinde de giderek artan bir çatlağa neden olduğunu, askerlerin karada savaşırken psikolojik kaderlerinin havada asılı kaldığını düşünüyor.