Sisi Mısır-Rusya iş birliğinin gelişmesinden memnun

Dabaa Nükleer Santrali’nin, enerji projelerini genişletme stratejisinin bir parçası olduğunu söyledi.

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Sisi Mısır-Rusya iş birliğinin gelişmesinden memnun

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi “Mısır, Rusya Federasyonu ile güçlü tarihi dostluk ilişkilerinden gurur duyuyor. Aynı zamanda, iki ülke ekonomisi ve halklarının refahı için hayati önem taşıyan birçok sektörde son yıllardaki ilişkilerin tanık olduğu somut gelişmeden de gurur duyuyor” açıklamasında bulundu.
Sisi’nin dün Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin liderliğindeki St. Petersburg Uluslararası Ekonomik Forumu’nun 25. oturumunun lansmanına video konferans yoluyla katılımı sırasında açıklama yapan Sisi, 1997’de gerçekleştirilen ilk toplantısından bu yana, iş dünyası için lider bir platform ve ilgili ana konuları tartışmaya çalışan seçkin bir ekonomik toplantı haline gelen St. Petersburg Uluslararası Ekonomik Forumu’nu gümüş jübilesinden dolayı kutladı.
Sisi “Mısır, kuruluşunun 25’inci yıldönümü olan bu yılki forum oturumunda konuk ülke oluyor. Bu durum, Mısır-Rusya ekonomik ilişkilerinin son yıllarda ulaştığı seçkin seviyeyi teyit ediyor” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı “Forum, bu yıl daha önce görülmemiş siyasi ve ekonomik koşulların yanı sıra stratejik niteliğe sahip zorluklar altında düzenleniyor. Forum sonuçlarının, küresel ekonomik krizi ve bu krizin dünyanın birçok ülkesinde, özellikle gelişmekte olan ülkelerin ekonomileri üzerindeki olumsuz yansımalarını azaltacak şekilde, etkin çözümler bulunmasına katkıda bulunacağını umuyoruz” ifadelerini sözlerine ekledi.
Sisi “Mısır ve Rusya Federasyonu, son yıllarda, iki ülkeye hizmet eden büyük ve iddialı projeleri hayata geçirdi. Bu projelerden belkide en önemlileri, Mısır devletinin yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmak için ulusal projeleri genişletme stratejisi bağlamında gelen Dabaa’da nükleer santral kurma projesi ve Afrika'da sanayinin ilerlemesi için önemli bir platform olması beklenen Süveyş Kanalı ekonomik bölgesinde, Rus sanayi bölgesi kurma projesidir” ifadelerini kullandı. Mısır, Rusya ile iş birliği içinde, Akdeniz kıyısında yer alan Matruh bölgesindeki Dabaa şehrinde bir nükleer santrali açıyor. Santral, her biri bin 200 megavat kapasiteli olmak üzere toplam 4 bin 800 megavat kapasiteli 4 nükleer reaktörden oluşuyor. Dabaa projesi, Mısır ile Rusya arasında 11 Aralık 2017’de yürürlüğe giren bir dizi sözleşmeye göre uygulanıyor. Rus tarafının rolü sadece istasyonun kurulmasıyla sınırlı kalmıyor, Rusya işletme süresi boyunca nükleer yakıt tedarik edecek ve işletmenin başladığı ilk on yıl boyunca istasyonun işletilmesine ve bakımına destek olacak. Rus tarafının kullanılmış nükleer yakıt depolamak için bir tesis inşa etme taahhüdü de bulunuyor. Mısır Elektrik Bakanlığı’na göre, nükleer santralin ilk ünitesinin ve denemesinin 2026 yılına kadar tamamlanması bekleniyor. Sisi dün Mısır Vizyonu 2030 hakkında “Ekonomik, sosyal ve çevresel boyutları ile, sürdürülebilir kalkınma ilke ve hedeflerine ulaşmak için ülkenin uzun vadeli stratejik planını yansıtıyor.” dedi. Sisi “Hükümet, Mısır’ın ulaşım ve iletişim alanında gerçekleştirdiği dev projelerin yanı sıra Mısır’ın daha fazla yabancı yatırım çekebilmesi için yasama yapısını yeniledi” dedi. Cumhurbaşkanı “Mısır’ın çabalarına rağmen, kalkınma girişimleri son zamanlarda dünyanın kısa sürede kısmen toparlandığı ve Kovid-19 pandemisinin neden olduğu ekonomik krizlerle karşılaştı. Daha sonrasında kalkınma oranlarına gölge düşüren büyük bir ekonomik kriz başımıza geldi. Akaryakıt fiyatlarındaki artış, döviz kuru karşısında ulusal para değerlerinin düşmesi, tedarik zincirlerinin bozulması ve ardından gıda krizinin ortaya çıkması ülkelerin bütçelerini olumsuz etkiledi. Uluslararası nitelikteki bu krizle mücadele, işleri normale döndürmek için tüm tarafların çabasını ve iş birliğini gerektiriyor. Bu bağlamda tahıllar ve bitkisel yağlar gibi gıda maddeleri başta olmak üzere deniz trafiği ve tedarik zincirlerinin düzenlenmesini, ekonomik krizin barış ve kalkınma isteyen halklar üzerindeki etkilerini azaltmak için uluslararası düzeyde sükuneti ve istikrarı yeniden sağlamak üzere çalışılmasını gerektiriyor” ifadelerini kullandı.



İki ziyaret arasında Şam

İki ziyaret arasında Şam
TT

İki ziyaret arasında Şam

İki ziyaret arasında Şam

İbrahim Hamidi

Şam günlükleri bir borsa gibi. Kalp atışları yükseliyor ve düşüyor. Şantiye işe başladı. Yeniden inşa mücadelesi başladı. Göstergelerin istikrar kazanması zaman alacak ama ilerleme var. Şehir, hayallere ve beklentilere yer açmak için sabrı benimsiyor.

Birkaç gün önce ziyaret ettiğim Şam, rejimin devrilmesinden sonra ziyaret ettiğim şehir değildi. Çok şey değişti, bazıları ise aynı kaldı. Suriyeliler gerek geçen yılın sonlarındaki gerekse ateş ve savaş yıllarındaki geniş beklentilerinin yörüngesinde dönmeye devam ediyorlar.

Geçtiğimiz yılın sonlarında şehir karanlıkta uyuyordu ama halkı uyumuyordu. Şam’da şenlik havası vardı. Rejimin devrilişinin mutluluğu, yıllarca veya on yıllarca süren sürgünden sonra birçok kişinin şehirlerine ve ailelerine dönüşünün sevinci yaşanıyordu. O zamanlar danslar Barada Nehri kıyılarına taşıyor ve yasemin şehrinin ağaçlarına yuva yapıyordu. Şarkılar arasında bir ses, “Başını kaldır, sen özgür bir Suriyelisin” şarkısını söyleyerek sürgünden dönen birini selamlıyordu. Bu şarkıyı ancak ülkesine dönen başka birini selamlayan bir başka şarkı ve sarılma bölüyordu.

Geceyle gündüz bir olmuştu. Bir kutlama karmaşası vardı. Duygular coşkuluydu. Şehir geri dönenlerle anlaşıp onları bağrına basıyordu. Zamanlamalara vakit yoktu, gözyaşları sel olmuş akıyordu. Trafik ışıkları ve onlara uyan yoktu, polis arabaları yoktu, trafik kuralları yoktu. Geç saatlere kadar ayakta kalınıyordu. Gecelerin elektriksiz olmasını, karanlıkta dans etmeyi herkes kabullenmişti. 

Yaşlı şehre kur yapılıyordu. Sokaklardaki ve binalardaki çatlaklara övgüler düzülüyordu. Gri gazlara kucak açılıyordu. Ne hesap sormaya vakit ne de hesap sorma niyeti vardı. Şehrin sokaklarında tezgahların ve kokuların yarattığı karmaşa kabullenilmişti. Tek şey, önemli tek husus, rejimin devrilmesine sevinmekti. Bunlar pek çok kişinin 54 veya 61 yıldır beklediği anlardı. Tarihi anların gücü karşısında her şey kabul edilebilirdi.

Hedefler ve beklentiler büyüktü, hayaller engindi, duygular coşkuluydu. Kasiyun Dağı’nın zirvesi randevu ve buluşma yeriydi, kafelerde seminerler düzenleniyordu. Siyasetçiler geri dönmüştü, aktivistler geri dönmüştü, devrimciler geri dönmüştü. Esed rejimi muhalifleri, Esed sonrası rejimi kurmak için geri dönmüşlerdi. Herkesin ülkenin geleceğine dair kendi vizyonu ve yeni Suriye'nin inşasındaki rolüne dair kendi düşüncesi vardı. Herkesin, kanlı on yılların, ağır on yılların saniyelerinde, birçoğunun kanıyla, yarasıyla çizdiği bir ülke haritası vardı. Herkesin “sessizlik cumhuriyeti”ndeki hücrelerinin tavanlarına, göç dalgaları ile yerinden edilenlerin çadırlarının deliklerine bakarak kurduğu kendine özgü hayalleri vardı. Ölüm botlarında boğulmaktan kurtulan herkesin, Suriye'nin bir kıyısından diğerine geçmekte kullanacağı bir botu vardı.

Şimdi Şam farklı. Şehir daha düzenli. Hizmetler daha ulaşılabilir. Polis ve güvenlik var. Kurumlar ve bakanlıklar çalışıyor. Şehir eski adetlerine döndü. Ve halkı ritmini yeniden buldu. Kafelerde, sokaklarda ne bir kutlama ne de bir şarkı var. Devrim marşları kayboldu. Şehrin göğünde ve pencerelerinde daha fazla ışık ve elektrik var. Adetler Şam sokaklarına sızdı.

Hizmetler daha iyi. Kurumlar çalışıyor. Elektrik artık evleri ve lambaları daha uzun süre ziyaret ediyor. Şehir arabalarla dolu. Trafik memurları trafiği organize ediyor. Trafik ışıkları yeniden yanıyor. Sürücüler ve yayalar onların komutlarına uyuyor.

Maaş ve döviz bürolarının önünde kuyruk var. Açlara ve yoksullara hizmet veren fırınların önünde bir sıra uzanıyor. Geçen yılın sonunda olduğu gibi güvenlik açısından durumları belirsiz olup bir çözüm arayanların oluşturduğu kuyruklar artık yok.

İnsanların kaygıları ve dertleri geri döndü. Hayat pahalılığı var. Emeklilerin maaşları kesildi, kamu çalışanları işten çıkarıldı. Şam çevresinde ve Suriye'nin batı ve güneyindeki güvenlik durumuyla ilgili endişeler yeniden gündemde. Beklentiler potansiyelin üzerindeydi. Rüyalar zamandan daha hızlıdır. Son haftalardaki birkaç sınavla insanlar dünyaya geri döndü. Tükenmiş, çökmüş, kuşatılmış bir ülke aylar içinde toparlanamaz. Şam Kılıcı’nın önünde çekilen bir fotoğraf, Amerikan “yaptırım kılıcı”nın darbelerinden kurtulmaya yetmiyor.

Şam aşağıdan böyle görünüyordu. Yukarıdan bakıldığında ise artık çehresi belirgin. Anayasal Beyanname yayımlandı. Siyasi sistem netleşti; beş yıllık geçiş süreci ile bir başkanlık sistemi. Hükümet kuruldu. Heyet Tahrir eş-Şam önemli bakanlıkları elinde tutarken, diğer bakanlıkları siyasi nüfuzu olmayan teknokratlara bıraktı. Mezhepsel kota olmaksızın etnik, dinsel ve mezhepsel tüm bileşenlerden bakanlar hükümette yer aldı. Tablo, yasama organının oluşturulmasıyla tamamlanacak.

Siyasetçilere ve siyaset yapmak isteyenlere mesaj ise açıktı. 29 Ocak Zafer Günü’nde verilen bu mesaj, askeri, siyasi ve sivil bütün devrimci örgütleri ve oluşumları feshediyordu. Yani siyasi partilere, siyasi bloklara yer yok.

Yukarının önceliği güvenliğin sağlanması ve ekonominin iyileştirilmesidir. Diyalog veya silahlı çatışma ya da uzlaşmalar yoluyla örgütlerin dağıtılması ve yeni Savunma Bakanlığı'na entegre edilmesi yoluyla güvenliğin sağlanmasıdır. Nitekim böyle de oldu. Hristiyanlar, Dürziler ve Kürtler artık “devlet şemsiyesi” altında kendi bölgelerini koruyorlar. Kıyı kesimindeki Alevilerin durumu ise ayrı bir konu. Rejim kalıntılarının isyanı yeni rejim için dahili ve İran'ın arkasında olduğu harici bir sınavdı. Güvenlik mensuplarının öldürüldüğü planlı bir askeri ayaklanmayla başladı ve yaraları hâlâ açık olan kanlı katliamlarla sona erdi.

Şarku’l Avsat’ın Majalla’dan aktardığı analize göre hükümetin yapısı ve bakan tercihleri, ekonominin iyileştirilmesinin bir öncelik olduğunu ve yaptırımların kaldırılmasının anahtarı olduğunu gösteriyor. Arap, bölge ve Avrupa ülkeleri Şam'a el uzattı. Şam'ın müttefiki olan bütün ülkeler, çarkın hızla dönmesi için seferber olmuş durumda. ABD yaptırımları ekonomiyi canlandırmaya yönelik katkıları sınırlandırıyor. Washington bu konuda ikiye bölünmüş durumda; bir grup, yeni Suriye hükümetini “el-Kaide benzeri” olarak görüyor. İkincisi, yeni hükümetle adım adım etkileşime geçmeye hazır.

İkinci grubun taraftarları Şam'a, Şam'ın bazılarını kabul etmenin zor, hatta imkânsız gördüğü sekiz maddelik bir talep listesi sundular. Bu zor talepler, Filistinli fraksiyonların siyasi faaliyetleri ve Suriye'deki bazı kişilerin sınır dışı edilmesiyle ilgiliydi. ABD'nin taleplerine yazılı bir mektupla yanıt veren Şam, Birleşmiş Milletler'de yeni Suriye bayrağını çekmek üzere New York'a, ardından Dünya Bankası toplantılarına katılmak üzere Washington'a bakan düzeyinde yapacağı ziyarete güveniyor.

Şam sokaklarındaki durum, kiliselerde, camilerde, kafelerde sosyal medyadaki paylaşımlara göre daha rahatlatıcı. Övgü şairlerinin şiirlerinde yüzeyde göründüğünden ise daha rahatsız edici

Zaman kılıç gibidir, halk “kurtuluş mucizesini” takdir eder, boş cepler ise mucizeler bekler. Alarm zili çalıyor. İş adamları ve bakanlar, yurtdışındaki işlerini ve kazanımlarını bırakarak kurumlara yerleştirilen bombaların imha edilmesine, kuruluşlardaki düğümlerin çözümüne katkıda bulunmak, “yaptırım kılıcı” altında yaşamanın alternatif yollarını aramak üzere ülkelerine dönmeye karar verdiler. Rejimin devlet kurumlarında işlediği katliamların boyutları geniş çaplı bir çalışmayla ortaya çıkarıldı.

Bakanlıkların başında teknokratlar ve uzmanlar var. Ama çok sayıda memurun bu bakanlıklar ve kurumlarla ilişiği kesildi. Yerlerine İdlib ve diğer güvenli bölgelerde kurulan eski otoritenin memurları getirildi. Eski memurların işten çıkarılması ile yerlerine gelen geçici ziyaretçi memurlar arasında çalışma saatleri kısa, tamamlanan işlerse az. Yaptırımları delme mücadelesi için gereken cephane yetersiz.

Gerileyen veya iyileşmeyen ekonomik durum ile güvenlik durumuna yönelik tehditler karışımı, içeride ve dışarıda yeni bir sınav için pusuda bekleyen gizli güçlerin beklediği bir fırsat. Karar vericiler ise bu bombayı etkisiz hale getirmek için çaba harcıyor.

Şam sokaklarındaki durum kiliselerde, camilerde, kafelerde, sosyal medyadaki paylaşımlara göre daha rahatlatıcı. Övgü şairlerinin şiirlerinde yüzeyde göründüğünden ise daha rahatsız edici. Şam'daki Hristiyan bayramlarının Genel Güvenlik unsurları tarafından korunması ve üst düzey siyasi ziyaretler rahatlama yaratan bir hamleydi. Başkentte kaçırma eylemlerine dair yayılan haberler ve söylentiler yahut ABD ve İngiltere'nin yaptığı seyahat uyarıları ya da Batılı başkentlerin diplomatlarının Şam'da uyumalarını engellemeleri ise korku yayıyor.

Bir haber yerinden edilmişleri ve mültecileri geri dönmeye teşvik ederken, bir diğeri gençleri göç etmeyi düşünmeye itiyor. Suriyelilerin yüreği her gün bir şeyler arasında gidip geliyor. Zorluklar çok. Şantiye kuruldu, yeniden inşa planı başladı, mayınları temizleme ve hayalleri gerçekleştirme mücadelesi başladı.