İsrail güçleri 3 sivili katlederken 2 aylık bebeği yaraladı

İşgalcilerin saldırıları neticesinde Filistinlilerden 3 can kaybı, onlarca yaralı kaydedildi

Batı Şeria'nın Yatta kasabasında bir Filistinli ile bir İsrail askeri arasında çıkan kavga (EPA)
Batı Şeria'nın Yatta kasabasında bir Filistinli ile bir İsrail askeri arasında çıkan kavga (EPA)
TT

İsrail güçleri 3 sivili katlederken 2 aylık bebeği yaraladı

Batı Şeria'nın Yatta kasabasında bir Filistinli ile bir İsrail askeri arasında çıkan kavga (EPA)
Batı Şeria'nın Yatta kasabasında bir Filistinli ile bir İsrail askeri arasında çıkan kavga (EPA)

24 saatten kısa bir süre içerisinde, kendilerine pusu kurduğunu iddia ettikleri Filistinli 3 genci öldüren işgalci İsrail güçleri, barışçıl mitingleri bastırdıkları sırada onlarca kişiyi ise canlı ve plastik mermilerle yaraladı. İsrailli yerleşimciler ise bazı Filistin kasabalarına saldırarak kendi arazisinde yaşayan yaşlı bir çiftçiyi ve iki ayını henüz dolduran bir bebeği yaraladı.
İşgal güçleri dün sabah ‘aranan kişileri tutuklama’ bahanesiyle Cenin bölgesine baskın düzenledi. Filistin kaynaklarının bildirdiğine göre Cenin mahallesine sızan özel işgal gücü, 3 gencin bulunduğu aracı ateşe tutarak olay yerinde hayatlarını kaybetmelerine sebep oldu. Aynı kaynaklar, “Olay yerinde şiddetli çatışmalar patlak verdi. Gençlere gerçek mermilerle ateş eden İsrail askerlerinin yaraladığı 8 sivil, tedavi edilmek üzere hastaneye kaldırıldı” ifadelerine başvurdu.
Diğer yandan Cenin’deki Filistinlilerin güçlerini pusuya düşürdüğünü öne süren İsrail ordusu, kuvvetleri yanıltmaya çalışan 3 gencin kendilerini birden kurşun yağmuruna tuttuklarını, diğer gençlerin ise Cenin'deki çeşitli yerlerden kurşun sıktığını söyledi. Olayın ardından herhangi bir zarar görmeyen İsrail kuvvetlerinin hızla hareket ederek saldırganları ortadan kaldırdıklarını, ancak araçlarının zarar gördüğünü de ekledi.
Bu operasyonu ‘çirkin bir suç’ olarak değerlendiren Filistinli gruplar ise derhal yanıt verme tehdidinde bulundu. Filistin Başkanlığı, hükümet ve Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) olayı kınadı. ABD Başkanı Joe Biden'ın ziyaret arifesinde gerilimin azaltılmasını istediğini hatırlatan Filistin Otoritesi, İsrail'in ise buna tehlikeli bir gerilim ile yanıt verdiğini vurguladı.

Dün Cenin’de öldürülen 3 gencin yasını tutan Filistinliler (EPA)
Dün işgal altındaki Filistin topraklarında Cuma günleri haftalık mitingler düzenleyen Filistinliler ile bu yönde zor kullanan işgal güçleri arasında çok sayıda çatışma kaydedildi.
Filistin Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, “Cenin kentinde İsrail askerlerinin kurşunlarıyla 3 Filistinli şehit oldu, 8 kişi de yaralandı. Onlarca kişi mermiler dolayısıyla, yaklaşık 200 kişi ise çeşitli sebeplerle yaralandı” ifadesi yer aldı.
Mesafir Yatta’da, “Mesafir Yatta'da Yeni Nekbe’ye Hayır” başlıklı haftalık ulusal etkinliğin işgalciler tarafından bastırılması sırasında onlarca Filistinli ve yabancı dayanışma aktivisti üzerlerine sıkılan biber gazı dolayısıyla boğulma tehlikesi geçirdi. El-Halil kentinin güneyindeki Koruma ve Direniş Komiteleri Koordinatörü Fuad el-Amur, “İşgal güçleri, el-Ayn el-Beyda bölgesinde ve el-Cavaya’da Masafir Yatta bölgesinde düzenlenen eylemi bastırdı. Burada vatandaşların topraklarında yerleşim caddesi inşa ediliyor. İşgal ordusunun eylem katılımcılarına ses bombaları ve biber gazı sıkması dolayısıyla boğulma tehlikesi geçiren onlarca kişi sahada tedavi edildi” açıklamalarında bulundu.
Nablus'un güneyindeki Karyut köyünde işgalci ve yerleşimciler arasında patlak veren çatışmalarda işgalci güçlerin biber gazı kullanması üzerine çok sayıda Filistinli boğulma tehlikesi geçirdi. Çok sayıda yerleşimcinin işgal askerlerinin koruması altında köyün su kaynağına baskın düzenlediği, vatandaşların buna tepki göstermesi üzerine ise çatışmalar kaydedildi. 
Filistin Kızılayı'nın Nablus'taki Ambulans ve Acil Durum Müdürü Ahmed Cibril, Nablus'un güneyindeki Beyta kasabasında 4 sivilin plastik kaplı metal mermilerle, bir kişinin ise düşerek yaralandığını bildirdi. Cibril aynı zamanda “İşgal ordusunun Beyt Decan barışçıl yürüyüşünü bastırması ardından 7 sivil biber gazı neticesinde boğulma tehlikesi geçirdi” açıklamalarında bulundu.
Kalkilya'nın doğusunda yer alan Kefer Kaddum kasabasında, yerleşimciliğin kınandığı yürüyüşler sırasında işgalci askerlerin yoğun bir şekilde biber gazı ve plastik kaplı metal mermi kullanması üzerine 11 Filistinlinin yaralandığı, onlarca kişinin ise boğulma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığı belirtildi. 
Yerleşimciler, El-Halil’in doğusunda yer alan kendi arazisinde çalışan yaşlı bir adama saldırarak bu kişiyi yaraladı. Yerel görgü tanıklarının bildirdiğine göre Kiryat Arba yerleşim yerinin yakınlarındaki arazisinde olduğu sırada yerleşimcilerin saldırısına uğrayan 64 yaşındaki İbrahim el-Cabari, orta derece yaralar alarak Alia Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı.
Nablus'un güneyindeki Burin kasabasında daha önce çıkan çatışmalarda 33 Filistinli ve Filistinli olmayan bir dayanışma eylemcisinin yaralandığı kaydedildi. Nablus'un güneyindeki Duma köyünde bir baba, anne ve bebeklerinin evlerinde uyudukları sırada yakılarak katledildiği Devabişe soyadından diğer bir aile saldırıya uğradı. Birkaç gün önce iki ayını dolduran Yaser Ammar Devabişe, babasıyla birlikte köyün girişinde bir arabada bulunduğu sırada yerleşimcileri tarafından biber gazına maruz bırakıldı. Saldırının üzerinden saatler geçmesine rağmen oğlunun her uyanışında ağlama krizlerine girdiğini ve gözlerini açmaya çalıştığını söyleyen baba Ammar Devabişe, “Havara kasabasından Duma'ya doğru dönüyorduk. Bazı askerleri görünce şaşırarak arabayı yavaşlattığımda ise yerleşimcilerin hızla saldırısına uğradık. Geri dönmeye çalıştığımda yerleşimcilerden biri arabaya abanarak eşim, oğlum Yaser ve 3 yaşındaki kız kardeşine biber gazı sıktı” açıklamalarında bulundu.
İsrail işgal makamlarının işgal altındaki Kudüs'te Eski Şehir’in kapılarında ve girişlerinde uyguladığı sıkı askeri önlemlere rağmen on binlerce kişi dün Mescid-i Aksa'da Cuma namazını edâ etti.
Kudüs İslami Vakıflar İdaresi, işgal altındaki Kudüs dahil olmak üzere Batı Şeria'dan yaklaşık 50 bin kişinin Mescid-i Aksa'da ‘uzaklaştırmaya ‘rağmen murâbıtlar Cuma’sında’ Cuma namazını kıldığı tahmininde bulundu.



Kuşatma stratejisi: Doğu ve Batı Libya'nın ‘etki ve coğrafya’ mücadelesi

Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Libya'nın batısındaki bir askeri karargâha yaptığı ziyaret sırasında (El-Menfi'nin ofisi)
Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Libya'nın batısındaki bir askeri karargâha yaptığı ziyaret sırasında (El-Menfi'nin ofisi)
TT

Kuşatma stratejisi: Doğu ve Batı Libya'nın ‘etki ve coğrafya’ mücadelesi

Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Libya'nın batısındaki bir askeri karargâha yaptığı ziyaret sırasında (El-Menfi'nin ofisi)
Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Libya'nın batısındaki bir askeri karargâha yaptığı ziyaret sırasında (El-Menfi'nin ofisi)

Libya’nın doğusundaki ve batısındaki otoriteler, kimi yönleri sessiz ilerleyen bir çekişmenin içinde bulunuyor. Mevcut işaretlere göre taraflar, etkisini sahada güç gösterisiyle artırmayı hedefleyen ‘arazi kuşatma’ stratejisini aşamalı şekilde uygulayarak nüfuz mücadelesini sürdürüyor.

fgt
Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter, bir askeri üretim tesisini ziyaret etti. (LUO)

Libya Ulusal Ordusu (LUO), Mareşal Halife Hafter liderliğinde 2014’te yeniden yapılandırılmasının ardından ülkenin doğusunda konumlandı. Ancak bu tarihten itibaren farklı kolları aracılığıyla ülkenin orta ve güney bölgelerine doğru genişleme adımları attı. Buna paralel olarak Abdulhamid Dibeybe liderliğindeki Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) ise başkent Trablus’ta hakimiyetini sürdürürken, son dönemde bazı belediyeler üzerindeki kontrolünü artıran kararlar aldı.

Gözlemciler, Bingazi’deki otoritelerin -LUO ve Usame Hammad hükümeti- rakibi UBH’nin sosyal ilişkiler alanında bir ‘gedik açtığını’ belirtiyor. Bu adımın, daha önce ‘dünkü düşman’ olarak görülen kesimlerle, özellikle Zaviye’de ve başkentteki bazı diğer şehirlerde temasların artırılmasıyla hayata geçirildiği ifade ediliyor.

Zaviye Uluslararası Ticari Havalimanı

Başkent Trablus’un batısındaki Zaviye kentinde, geçen hafta Hammad hükümeti tarafından Zaviye Uluslararası Ticari Havalimanı’nın temel atma töreni düzenlendi. Törene İçişleri Bakanı İsam Ebu Zeribe, Ulaştırma Bakanı Abdulhakim el-Gazivi ile Temsilciler Meclisi (TM) ve Devlet Yüksek Konseyi’nden (DYK) bazı üyeler katıldı. Söz konusu adım, kent sakinleri tarafından olumlu karşılandı.

rty
Zaviye Uluslararası Havalimanı'nın temel atma töreninin ardından Zaviye sakinleri (Usame Hammad hükümetine bağlı bir sayfa)

Havalimanı projesinin ciddiyetine işaret eden bir gelişme olarak, Ulusal Kalkınma Kurumu tarafından görevlendirilen Türk şirketi SRJ’nin yöneticisi ve teknik ekibi bölgeye gelerek coğrafi etüt çalışmalarına ve proje haritalarının hazırlanmasına başladı.

Öte yandan Hafter karşıtı çevreler bu adımları ‘Trablus otoritelerine yakın tarafları kendi safına çekme girişimi’ olarak nitelendirerek eleştiride bulundu. Buna karşın LUO’ya yakın bir kaynak, Hafter’in ‘siyasi aktörlere Libya’yı krizden çıkarmaları için çokça fırsat tanıdığını, mevcut girişimlerin ülkeyi içinde bulunduğu durumdan kurtarmaya yönelik olduğunu düşündüğünü’ belirtti. Kaynak, Hafter’in son uyarısının ‘ordunun yaşananları görmezden gelmeyeceği anlamına geldiğini’ aktardı.

Hafter, son haftalarda güney, batı ve orta Libya’dan gelen çok sayıda kabile heyetini kabul etti. Bu heyetlerin önemli bir bölümü daha önce Trablus yönetimine yakın kabul ediliyordu. Aynı dönemde LUO Genel Komutan Yardımcısı Orgeneral Saddam Hafter de güney bölgelerinde saha turlarını yoğunlaştırdı.

Güvenlik gerekçesiyle isminin açıklanmasını istemeyen batı Libyalı bir kaynak, ‘askeri kurumun, ülkenin dağınıklığı ve geleceği üzerinden yürütülen siyasi pazarlıklara karşı Libya halkını korumak için hareket ettiğini’ savundu. Kaynak, daha önce Dibeybe hükümetine yakın bazı kesimlerin ‘LUO saflarına yöneldiğini’ ileri sürdü.

Hammad hükümetinin, Hafter’e muhalif bir kent olan Zaviye’ye gitmesinden önce, LUO’nun güneydeki etkisini artırdığı gözlemleniyor. Bu güçlenme, Çad hükümetiyle yapılan sınır güvenliği iş birliği ve Sebha’da olduğu gibi çeşitli kalkınma, hizmet ve askeri projelerle destekleniyor. Gelişmeler, ordunun ülkenin güney kuşağındaki varlığını pekiştirdiği şeklinde yorumlanıyor.

Coğrafya konusunda çatışma

Ancak Libya Halkın Sesi Partisi Başkanı Fethi eş-Şibli, ülkedeki mevcut gelişmelerin ‘siyasetten önce bir coğrafya mücadelesi’ niteliği taşıdığını düşünüyor. Şibli, tarafların sahadaki hakimiyet alanlarını genişleterek daha fazla siyasi ve ekonomik nüfuz elde etmeye çalıştığını söyledi.

Şibli, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, güç dengesinin artık ‘kimin diğerini çevreleyebildiğine ve sahada baskı unsuru oluşturacak kartlara sahip olduğuna’ bağlı olduğunu belirterek, bu durumun taraflara olası bir çözüm sürecinde kendi şartlarını dayatma imkânı vereceğini ifade etti.

sdfgth
Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe (Dibeybe'nin ofisi)

Rekabetin artmasıyla birlikte, Başbakan Abdulhamid Dibeybe yakın dönemde Misrata Belediyesi’ne bağlı 15 yeni belediye şubesi kurulmasına yönelik bir karar çıkardı. Bu karara Tavurga, Ebu Kureyn, Buncim ve Zemzem gibi Misrata’dan coğrafi olarak uzak bölgeler de dahil edildi. Ancak Trablus Temyiz Mahkemesi, geçen yıl ekim ayında Tavurga’nın Misrata’ya bağlanmasını iptal eden bir hüküm vererek, burada yeni bir belediye şubesi oluşturulmasını hukuka aykırı bulmuştu.

Siyasi analist Halid Bakan, Dibeybe’nin Misrata’nın yetki alanını Beni Velid’den Sirte sınırlarına kadar genişletme girişimini, ‘Trablus’taki hükümetini kaybetmesi halinde ilan edilecek bir Büyük Misrata Devleti hazırlığı’ olarak değerlendirdi. Buna karşın Dibeybe hükümetine yakın isimler, adımın ‘resmi yetki çerçevesi içinde’ atıldığını savundu.

TM üyesi Caballah eş-Şeyyabi ise Dibeybe’nin kararını ‘kendini büyütmeye yönelik yayılmacı bir politika’ olarak nitelendirdi. Tavurga’nın Misrata’ya bağlanmasına ve burada bir belediye şubesi kurulmasına yönelik kararın, hem yerel halkın iradesine hem de yerel yönetim mevzuatına aykırı olduğunu kaydetti.

Şeyyabi yaptığı açıklamada, Trablus Temyiz Mahkemesi’nin söz konusu kararı durdurduğunu hatırlatarak, “Başbakan mahkeme hükmüne uymadı ve yargı kararını hiçe saydı. Bu durum, yasallık ilkesinin ve hukukun üstünlüğünün açık bir ihlali” dedi. Tavurga’nın bağımsız bir belediye olduğunu vurgulayan Şeyyabi, “Halkının ve temsilcilerinin onayı olmadan buranın statüsünü düşüren ya da başka bir belediyeye bağlayan hiçbir kararı kabul etmeyiz” ifadelerini kullandı.

Şeyyabi, Dibeybe’nin kararının derhal iptal edilmesi, yargı hükümlerine riayet edilmesi ve Tavurga halkının haklarının korunması gerektiğini belirtti. Ayrıca, başsavcılığın ‘en azından yargının saygınlığını korumak için’ konuya acilen müdahale etmesi çağrısında bulundu.

Belediyelerin Misrata'ya dahil edilmesi

Dibeybe’nin Misrata’ya yeni belediye birimleri bağlama kararı, özellikle bu düzenlemeden etkilenen bölgelerde dikkat çekici tepkilere yol açtı. Başbakanın memleketi olan Misrata’ya bağlanması gündeme gelen Beni Velid Belediyesi’nin geçici yönetimi, TM’ye başvurarak ‘belediyenin tüm idari sınırlarıyla birlikte Sirte’ye bağlanmasını’ ve Dibeybe hükümeti tarafından alınan tüm ilgili kararların iptal edilmesini istedi.

Belediye meclisi, söz konusu adımın ‘Beni Velid’in doğal kaynakları ve taş ocaklarının haksız biçimde kullanılmasına zemin hazırladığını’ savundu. Ayrıca, Zemzem’in Misrata’ya bağlı bir belediye şubesi yapılmasına da karşı çıkılarak, “Eğer böyle bir düzenleme zorunlu görülüyorsa, Zemzem’in Beni Velid’e bağlanması daha uygundur” ifadeleri kullanıldı. Beni Velid, hâlâ büyük oranda eski lider Muammer Kaddafi dönemine yakın çizgisiyle bilinen kentlerden biri.

Öte yandan LUO’nun 2020’nin ortasında başkente girmekte başarısız olmasının ardından, güçlerini Trablus’un idari sınırlarının dışına çektiği biliniyor. LUO, o tarihten bu yana Sirte-Cufra hattında konuşlanmış durumda ve bu bölgeyi güney yönlü askeri faaliyetleri için bir merkez olarak kullanıyor.

dfg
Libya Ulusal Ordusu’nun (LUO) kara kuvvetlerine ait bir askeri konvoy (LUO)

Beni Velid Belediyesi’nin geçici yönetimi, ‘kentin idari ve tarihi sınırlarının hiçbir gerekçeyle değiştirilmemesi gerektiğini’ vurgulayarak, idari bağlılık konusunda yapılacak herhangi bir düzenlemenin yalnızca yasama organının yetkisinde olduğunu hatırlattı.

Tavurga’daki Yaşlılar ve İleri Gelenler Meclisi de UBH’nin Tavurga’yı bir belediye şubesi gibi Misrata’ya bağlama kararını reddetti. Meclis, ‘Tavurga Belediyesi’nin idari bağımsızlığının, yasama kurumlarınca alınmış kararlarla ve yargı hükümleriyle güvence altına alındığını’ belirterek statünün değiştirilmesine karşı çıktı.

Libya’da, LUO’nun ve Trablus otoritelerinin dışında kalan bazı siyasi ve sosyal gruplar da UBH’ye yönelik eleştirilerini sürdürüyor. Bu kesimler, ülkede ‘askeri yapıların güçlendirilmesi ve militarizmin artmasına’ karşı çıkarken, ordunun güneyde kontrol alanını genişletmesini ‘askeri ve siyasi bölünmüşlüğü derinleştiren, ayrıca olası Birleşmiş Milletler (BM) girişimlerine karşı atılmış erken bir adım’ olarak değerlendiriyor.


Faşir’den kaçanlar: Ağaçlara asılı cesetler gördük

HDK’nın saldırısından kaçan yerinden edilmiş kişiler için kurulan et-Tavile Mülteci Kampı’ndaki Sudanlı bir kadını, 15 Kasım 2025 (Reuters)
HDK’nın saldırısından kaçan yerinden edilmiş kişiler için kurulan et-Tavile Mülteci Kampı’ndaki Sudanlı bir kadını, 15 Kasım 2025 (Reuters)
TT

Faşir’den kaçanlar: Ağaçlara asılı cesetler gördük

HDK’nın saldırısından kaçan yerinden edilmiş kişiler için kurulan et-Tavile Mülteci Kampı’ndaki Sudanlı bir kadını, 15 Kasım 2025 (Reuters)
HDK’nın saldırısından kaçan yerinden edilmiş kişiler için kurulan et-Tavile Mülteci Kampı’ndaki Sudanlı bir kadını, 15 Kasım 2025 (Reuters)

Faşir’deki saldırılardan sağ kalanlar, geçtiğimiz ekim ayında Sudan'ın Kuzey Darfur eyaletinin yönetim şehri Faşir'in Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) eline geçmesinden bu yana maruz kaldıkları veya tanık oldukları korkunç ihlalleri anlattılar.

Yedi yakın aile üyesiyle birlikte Faşir’den kaçan, ancak beraberindekilerin başlarına ne geldiğini bilmeyen Ahmed Cibril, “O gece çıplak ayakla ve pijamalarımızla yola çıktık ve yolda HDK üyelerinin yoğun ateşi altında kaldık... Birçoğu öldü ve yaralandı” dedi. Faşir’den yaklaşık 60 kilometre uzaklıktaki et-Tavile Mülteci Kampı’na giderken onlarca kişinin açlık ve susuzluktan öldüğünü, diğerlerinin ise aldıkları ağır yaralar nedeniyle hayatını kaybettiğine tanık olduğunu ekledi.

Telefonla Şarku’l Avsat’a konuşan sağ kalanlar, HDK’nın yüzlerce aileyi gözaltı merkezlerinde ve barınaklarda zorla alıkoymaya devam ettiğini ve birçoğunun açlıktan öldüğünü veya vurulduğunu söyledi.

Sağ kalanlardan biri şöyle dedi:

Ağaçlara asılmış kadın ve erkeklerin cesetlerini gördük, kimse onlara yaklaşamadı.

Faşir'in HDK’nın eline geçmesinden birkaç gün sonra şehirden ayrılan Avukat Adam İdris şöyle konuştu:

“HDK bizi camilere gitmeye zorladı, orada bizi videoya aldı ve ardından her şeyin normal seyrinde gittiğini söyleyen videolar yayınladı, oysa gerçekte silahsız vatandaşları gözaltına alıyor ve serbest bırakılmaları karşılığında büyük miktarlarda para talep ediyordu.”

İki çocuk annesi bir kadın ise şöyle anlattı:

“Kadınları sıraya dizip silahlarını bize doğrulttular ve sonra para ve altın var mı diye bakmak için giysilerimizi aradılar. HDK üyeleri tarafından cinsel şiddete ve insanlık dışı muameleye maruz kaldık. Bize ırkçı hakaretler ettiler.”

Sudan’da 2023 yılının nisan ayı ortalarında, tüm güçleri tek bir ordu altında birleştirme çabaları sırasında ordu ile HDK arasında başlayan anlaşmazlık silahlı çatışmaya dönüştü.


Suriyeliler, Suriye'nin kurtuluşu ve Beşşar Esed’in kaçışının yıldönümünü kutluyor

Dün Şam’da Beşşar Esed rejiminin düşüşünü kutlayan törenlere katılırken ülkelerinin bayraklarını sallayan Suriyeliler (AP)
Dün Şam’da Beşşar Esed rejiminin düşüşünü kutlayan törenlere katılırken ülkelerinin bayraklarını sallayan Suriyeliler (AP)
TT

Suriyeliler, Suriye'nin kurtuluşu ve Beşşar Esed’in kaçışının yıldönümünü kutluyor

Dün Şam’da Beşşar Esed rejiminin düşüşünü kutlayan törenlere katılırken ülkelerinin bayraklarını sallayan Suriyeliler (AP)
Dün Şam’da Beşşar Esed rejiminin düşüşünü kutlayan törenlere katılırken ülkelerinin bayraklarını sallayan Suriyeliler (AP)

Şam, bugün ‘kurtuluşunun’ birinci yıldönümünde Suriyelilerin ülkelerine dönüşünü, eski rejimin çöküşünü ve lideri Beşşar Esed'in ülkeden kaçışını kutluyor.

Adeta bir tatil havasının hakim olduğu başkentte, geri dönüş hakkının sevinci, hatıraların ağırlığıyla iç içe geçmiş durumda. Sokaklar ise ‘karanlık dönemin’ sembollerinin yerini alan yeni bir kimliği yansıtıyor. Silahlı grupların üyeleri yeni devletin güvenlik kurumlarına entegre edilirken Şamlılar gelecekleriyle ilgili endişelerinin bir kısmından kurtulmuş durumdalar.

Süslemelerin, kalabalıkların, dolu otellerin ve yıllarca süren sürgünün ardından geri dönenlerin ardında, hala kayıp olanların aileleri ve yıkılmış bölgelerin sakinleri arasında hiç bitmeyecek bir hüzün var. Yine de insanlar, sanki ‘duvarların artık kulakları yokmuş’ gibi, açıkça konuşma cesaretini yeniden kazandılar ve bireysel karar verme gücünü ve geri dönme hakkını yeniden kazandıklarına dair genel duygularını ifade ettiler.

Bu değişim, 8 Aralık 2024 tarihinde Beşşar Esed'in ülkenden kaçışının ardından yaşanan hareketli gecenin hatıralarını silebilmiş değil. O gece, güvenlik kurumları çöktü, silahlı gruplar kritik öneme sahip karargahları yağmalamak için acele etti ve eski rejimin üyeleri üniformalarını sokaklarda bıraktı. Şam kaosun eşiğine gelmişti.

Ancak Cisr el-Ebyad, Bab Tuma ve el-Kassa gibi mahalleler, doktorlar, öğrenciler ve tüccarlardan oluşan geçici mahalle komiteleri sayesinde kendilerini korumayı başardılar. Bu girişimler sayesinde 200'den fazla hırsız tutuklandı ve mezhep çatışmaları önlerken halkın durumun kontrolden çıkmasını engelleme yeteneğini ortaya koydu.

Öte yandan Tahran'da bugün, İran'ın Suriye'deki dayanak noktasını kaybetmesi, İran Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney’in ‘dış komplo’ hakkındaki konuşması, Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) Suriye'yi ‘35. Eyalet’ olarak görmesi, diplomasinin savunulması ve milletvekillerinin on milyarlarca doların israf edildiği yönündeki suçlamaları arasında ‘direniş çadırının ana direğinin’ çöküşüyle ilgili çelişkili haberler basında yer alıyor.