Barzani'den Erbil-Bağdat ilişkisine ilişkin sert açıklamalar

Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin Irak’ta yeni hükümetin kurulması çalışmaları için müzakereler başlattığını duyurduğu bir dönemde Barzani Erbil-Bağdat ilişkisine ilişkin sert açıklamalarda bulundu

Barzani'den Erbil-Bağdat ilişkisine ilişkin sert açıklamalar
TT

Barzani'den Erbil-Bağdat ilişkisine ilişkin sert açıklamalar

Barzani'den Erbil-Bağdat ilişkisine ilişkin sert açıklamalar

(Şii) Koordinasyon Çerçevesi Koalisyonu çatısı altında yer alan güçlerin yeni hükümeti kurmak için Sadr Hareketi de dahil olmak üzere tüm taraflarla ortak komiteler oluşturmaya ve diyalog kurmaya başladıklarını duyurdukları bir dönemde, Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) Genel Başkanı Kürt lider Mesud Barzani, Bağdat ile Erbil arasında devam eden krizlere çözüm bulunabileceğine olan derin şüphelerini dile getirdi.
Barzani, dün ‘Barzan Devrimleri’ adlı belgesel projesiyle ilgili çok sayıda belgenin yer aldığı serginin açılış töreninde yaptığı konuşmada, “Bağdat ve Erbil açısından Irak'ta son derece derin bir siyasi kriz yaşanıyor” ifadelerini kullandı.
Barzani’nin açıklamaları, Sadr Hareketi ve (Barzani liderliğindeki KDP ve Muhammed el-Halbusi liderliğindeki (Sünni) Egemenlik İttifakı’nın yer aldığı) Vatanı Kurtarma Koalisyonu lideri Mukteda es-Sadr'ın siyaset sahnesinden çekildiğini duyurmasından günler sonra Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) en üst düzeyindeki isimler tarafından yapılan açıklamalar çerçevesinde bir ilki teşkil ediyor.
Erbil ile Bağdat arasındaki, neyin siyasi ve neyin hükümete ait olduğu yönünde yaşanan krizin giderek karmaşık bir hal aldığı bir dönemde Barzani, anayasanın iki taraf arasında hakem olmasını istedi. Kürt lider aynı zamanda IKBY’nin yetkilerinin ihlal edilmemesi gerektiğinin de altını çizdi.
Mevcut siyasi süreçte, seçimlere rağmen sonuçların - ne yazık ki - hükümetin kurulmasını sağlayamadığını söyleye Barzani, “Bağdat ve Erbil açısından krizin derin olduğunu sizden saklamıyorum. Irak anayasasının onaylanmasından sonra herkesin haklarının belirleneceğine inanıyorduk, o zamanlar bu anayasanın eksikleri olmadığını söylemiştik. Komşu ülkelere kıyasla bu iyi bir anayasaydı, ama ne yazık ki uygulanamadı” şeklinde konuştu.
Barzani sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şu anda Anayasa bir hüküm ise memnuniyetle karşılarız, ancak Erbil’in yetkilerini bir kez daha ele geçirmek istiyorlarsa bu kabul edilemez.”
KDP, Sadr’ın siyaset sahnesinden çekilmesinden sonra Koordinasyon Çerçevesi güçleriyle başlayacak müzakereleri yürütme görevini, mevcut Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin'e ve eski İmar, İskan ve Belediye Bakanı Bengin Rekani’ye emanet etti.
Ancak Barzani'nin açıklamaları, başta silahlı gruplar olmak üzere Koordinasyon Çerçevesi çatısı altındaki bazı güçlerin uzun süredir Erbil'e çeşitli zamanlarda gerçekleştirilen füze saldırılarının arkasında olmakla suçlanmalarından ötürü, iki taraf arasındaki uçurumun derinliğini ortaya koyuyor.
Bu bağlamda Barzani, “Güç kullanarak ve silah zoruyla üzerimizde hegemonya kurabileceklerine inananlar varsa, bunun mümkün olmadığını bilsinler... Diğerleri zaten denediler ve başarısız oldular” dedi. Savaşın bir yıkım olduğunun altını çizen KDP lideri, “Hiçbir savaşın olmamasını umuyoruz, ancak burası şehitlerin kanıyla kuruldu ve kanla koruyacağız” şeklinde konuştu.
Barzani'nin açıklamaları, geçtiğimiz yılın sonlarında yapılan genel seçimlerin ardından siyasi ittifakların kurulmasından bu yana yapılan en güçlü açıklamalar olarak kabul edildi.
IKBY, bir kısmı İran tarafından İsrail istihbarat servisi Mossad'ın Erbil'de konuşlu olduğu bahanesiyle, bir kısmı da IKBY’ye bitişik Irak topraklarından silahlı gruplar tarafından olmak üzere çeşitli zamanlarda füzeli saldırılara uğradı. Ayrıca, Federal Yüksek Mahkeme, IKBY ile ilgili olarak; örneğin KDP’nin önde gelen isimlerinden eski Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari'nin cumhurbaşkanı adaylığının engellenmesi ve IKBY’nin federal hükümetin kapsamı dışında petrol satma hakkının olmadığı -ki bu iki taraf arasındaki derin anlaşmazlıkların devam ettiğine dair önemli yankıları olan bir karardı- şeklinde bir dizi karar aldı.
IKBY’nin iki gün önce, petrol çıkarma ve satış için iki yeni petrol şirketinin kurulduğunu duyurması federal hükümetle ilişkilerde gerilimi artıran bir diğer adım olması dikkati çekti. Bu duyurunun Bağdat için yeni bir provokasyon olması bekleniyor.
Öte yandan Bağdat'ta İran'a yakın Sadr ve Barzani karşıtı güçlerin de içinde bulunduğu Koordinasyon Çerçevesi, gelecekteki ittifaklarda ihtiyaç duyulacağı için KDP'yi dışlamadan hükümet kurmaya ilişkin istişarelere başladı. Ancak Barzani'nin Bağdat'la ilişkilerine dair çözüm olasılığından şüphe duyduğunu ifade ettiği sert açıklamaları, iki taraf arasındaki bu müzakerelerin önündeki başlıca engellerden biri haline gelebilir.
Irak Maliye Bakanı Ali Allavi dün, meseleleri daha da karmaşık hale getiren bir takım açıklamalarda bulundu. Bakan Allavi açıklamasında, merkezi hükümetin bir sonraki bütçenin bir kısmını IKBY’ye pay olarak ayırmasını engelleyen Federal Yüksek Mahkeme'nin IKBY’deki petrol ve gaz yasasının geçersiz olduğuna ilişkin kararı çerçevesinde IKBY, petrol ithalatını federal hükümete devretmedikçe IKBY’ye hiçbir ödeme olmayacağını vurguladı. Allavi, “Federal Yüksek Mahkeme’nin kararına göre petrol IKBY tarafından yasalara aykırı olarak ihraç edildi” ifadelerini kullandı.
Bu açıklamaların, ister iki hükümet arasındaki yürütme düzeyinde, ister KDP ile Koordinasyon Çerçevesi güçleri arasındaki siyasi düzeyde olsun Bağdat ile Erbil arasında halihazırda karmaşık haldeki ilişkiyi daha da karmaşık hale getirmesi bekleniyor.



Berri: Barack'ın Lübnan'ı Suriye'ye ilhak etme söylemi "kabul edilemez bir hata"

Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
TT

Berri: Barack'ın Lübnan'ı Suriye'ye ilhak etme söylemi "kabul edilemez bir hata"

Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)

Lübnan Parlamentosu Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Tom Barrack'ın Lübnan'ın Suriye'ye ilhak edilmesi çağrısıyla ilgili zaman zaman yaptığı tehditleri kabul edilemez bir hata olarak nitelendirerek reddetti. Berri, "Hiç kimse Lübnanlıları tehdit edemez. Özellikle diplomatlar ve hele ki Büyükelçi Tom Barrack gibi bir isim tarafından Lübnanlılara bu şekilde hitap etmek, akıl almaz bir durumdur. Lübnan'ın Suriye'ye ilhak edilmesiyle ilgili söyledikleri ciddi ve kesinlikle kabul edilemez bir hatadır." dedi.

Öte yandan Berri, Basın Sendikası'ndan bir heyete, ilgili yasa konusunda yaşanan görüş ayrılıklarına rağmen, gelecek mayıs ayında yapılması planlanan parlamento seçimlerinin iptal edilmeyeceğini ya da ertelenmeyeceğini vurguladı.

Parlamento başkanlığından yapılan açıklamaya göre Berri'nin ABD'nin Beyrut Büyükelçisi Michel Issa'yı 24 saat içinde ikinci kez kabul etmesi dikkat çekiciydi; zira görüşmede "iki ülke arasındaki ikili ilişkilerin yanı sıra genel durumdaki gelişmeler ve güncel olaylar" ele alındı.


İsrailli bakanlar eski Gazze yerleşiminde bayrak töreni düzenlenmesini talep etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
TT

İsrailli bakanlar eski Gazze yerleşiminde bayrak töreni düzenlenmesini talep etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)

Aralarında Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki Likud Partisi’nden sekiz ismin de bulunduğu 11 İsrailli bakan, dün Savunma Bakanı Yisrael Katz’dan Hanuka Bayramı sırasında Gazze Şeridi’nde bayrak töreni düzenlenmesine izin verilmesini talep etti.

Aşırı sağcı ve yerleşim yanlısı Nahala Hareketi tarafından başlatılan girişim kapsamında yayımlanan mesajda, “Gazze’nin İsrail topraklarının bir parçası olduğunu gururla teyit etmenin zamanı geldi. Bu bölge yalnızca Yahudi halkına aittir ve derhal İsrail devletinin bir parçası hâline gelmelidir” ifadeleri yer aldı.

Mesajda ayrıca, etkinliğin temel amacının ‘İsrail’in 2005’te bölgeden çekilirken boşalttığı, Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki eski Nisanit yerleşiminin kalıntıları üzerinde İsrail bayrağını göndere çekmek’ olduğu belirtildi.

dfrtg
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (Reuters)

Mesajın imzacıları arasında, aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ile aralarında Ulaştırma Bakanı Miri Regev’in de bulunduğu sekiz Likud’lu bakan yer aldı.

Ayrıca, toplam 120 sandalyeli Knesset’ten 21 milletvekili de metne imza attı. İmzacı vekiller Ben-Gvir liderliğindeki Otzma Yehudit (Yahudi Gücü) Partisi ile Likud’a mensup.

Nahala Hareketi, ‘Nisanit’te bayrak töreni’ olarak duyurduğu etkinliğin, Gazze Şeridi’nde hâlen İsrail ordusunun kontrolündeki bölgede yapılacağını açıkladı.

Etkinliğin 18 Aralık’ta, sekiz gün süren Hanuka’nın beşinci gecesinde düzenlenmesi planlanıyor. Bayram bu yıl pazar günü başlayacak.

İsrail Savunma Bakanlığı, konuya ilişkin AFP’nin yorum talebine henüz yanıt vermedi.

jbhj
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (DPA)

İsrail ordusu çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, ‘İsrail topraklarından Gazze Şeridi’ne geçen birkaç İsrailli sivilin gözaltına alındığını’ duyurdu.

Yerleşimciler ve Filistinlilere yönelik saldırılarla suçlanan aşırılık yanlılarına hukuki destek veren Honenu örgütü ise yaptığı açıklamada, ‘Çarşamba günü onlarca sağcı aktivistin, Nisanit’in kalıntıları üzerinde bir yerleşim kurulmasını talep etmek üzere Gazze sınır çitini aştığını’ belirtti.

10 Ekim’de İsrail ile Hamas arasında yürürlüğe giren kırılgan ateşkes kapsamında, İsrail ordusu Gazze Şeridi’nin yarısından fazlasında kontrol sağlamasına imkân veren bir hatta çekilmişti. Savaşın büyük yıkıma uğrattığı bölgede bu hat fiili kontrol sınırı olarak işliyor.

Geçtiğimiz kasım ayında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi tarafından da desteklenen ABD’nin Gazze barış planı ise İsrail güçlerinin bölgeden kademeli olarak çekilmesini öngörüyor.


Gazze Anlaşması: Temel hükümlerin uygulanması 2026 yılına ertelendi... Anlaşma mı, gerileme mi?

Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
TT

Gazze Anlaşması: Temel hükümlerin uygulanması 2026 yılına ertelendi... Anlaşma mı, gerileme mi?

Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)

Gazze Şeridi’nde yürürlükte olan ateşkes anlaşmasının süreci son derece yavaş ilerliyor. Anlaşmada yer alan istikrar gücünün konuşlandırılması, Barış Konseyi ile Gazze Yönetim Komitesi’nin oluşturulması ve İsrail’in kademeli çekilmesi gibi başlıklar, ilk bakışta takvimin gerisinde kalmış görünüyor.

Bu gecikmeyi pekiştiren unsur ise Washington’ın söz konusu temel maddelerin uygulanmasını 2026’ya erteleme yönündeki resmi tutumu. Bu tarihe yalnızca birkaç hafta uzak olunmasına rağmen, Trump’ın barış planının çok daha hızlı hayata geçmesi bekleniyordu. Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlara göre bunun başlıca nedeni, İsrail’in çıkardığı engeller; bu durum ilk aşamanın henüz tamamlanamamasına ve ikinci aşamaya ilişkin tartışmaların da başlayamamasına yol açtı.

Uzmanlar, ertelemenin hem fırsat hem de risk içerdiğini belirtiyor. Fırsat, arabulucular arasında uzlaşıya varma ya da bu uzlaşıya ulaşmak için daha fazla zaman kazanılması anlamına gelirken, risk ise anlaşmanın tehlikeye girmesi. Süreçte yaşanacak tıkanmaların yalnızca birkaç haftalık gecikmeye değil, aylar sürecek yeni ertelemelere yol açabileceği ifade ediliyor. Bu durumun seyrinin ise büyük ölçüde ABD’nin tutumu ve İsrail üzerindeki baskısına bağlı olacağı vurgulanıyor.

Trump, çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, Barış Konseyi’nin gelecek yılın başında ilan edileceğini söyledi ve ‘dünyanın en önemli ülkelerinin liderlerinin bu yapıya katılmak istediğini’ belirtti.

Trump’ın Gazze için hazırladığı 20 maddelik planın temel unsurlarından biri olan ‘konsey’ önerisi, geçtiğimiz kasım ayında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilen kararda da yer almıştı. Plan uyarınca konsey, iki yıl süreyle Gazze’nin idaresinden sorumlu olacak ve bunu Filistinli teknokratlardan oluşan bir komite üzerinden yürütecek. Bu yapıya uluslararası güçler ile Mısır ve Ürdün tarafından eğitilmiş Filistin polisinin destek vermesi öngörülüyor. Konseyin ayrıca Hamas ve diğer grupların silahsızlandırılmasını denetlemesi planlanıyor.

İstikrar gücü

Barış Konseyi’nin ilanının ertelenmesine, istikrar güçlerinin konuşlandırılmasına ilişkin takvimin ötelenmesi de eşlik ediyor. ABD, İstikrar Gücü’nün Gazze’de konuşlanmasına gelecek yıl ocak ayının ortasında başlanmasını, bölgenin tamamen silahsızlandırılmasının ise nisan ayı sonunda tamamlanmasını hedefliyor. Ancak İsrail Kanal 14 televizyonu, bu takvimin ‘gerçeklikten kopuk bir beklenti’ olduğunu belirterek yeni gecikmelerin gündeme gelebileceğine işaret etti.

Bu ertelemeler, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun birkaç gün önce Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına yaklaşılmakta olduğu yönündeki açıklamalarına rağmen yaşanıyor. Öte yandan İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, Gazze Şeridi’ndeki ‘sarı hattın’ fiilen yeni bir sınır hattı niteliği taşıdığını söyledi.

hyu
El-Bureyc Mülteci Kampı’ndaki çadırların önünden geçen yerinden edilmiş Filistinliler (AFP)

Filistin ve İsrail meseleleri üzerine uzmanlaşan siyaset bilimi profesörü Dr. Tarık Fehmi’ye göre Trump’ın açıklamaları, ‘tarafların hâlâ uzlaşıya varamaması nedeniyle anlaşmanın şeklen aksadığına’ işaret ediyor. Fehmi, tüm aktörlerin zaman kazanmaya, yükümlülükleri ertelemeye ve birbirlerinin hamlelerini beklemeye devam ettiğini belirterek, “Netanyahu ikinci aşamanın yaklaştığını söylüyor ama gerçekte hedefi, Gazze üzerindeki kontrolünü artırmak ve ikinci aşamanın gerekliliklerini geciktirmek” değerlendirmesinde bulundu.

Filistinli siyasi analist Dr. Eymen er-Rakab ise Trump’ın söylemini ‘uzlaşı arayışı değil, oyalama ve aksama’ olarak nitelendirdi. Rakab, istikrar gücü, Gazze Yönetim Komitesi gibi dosyaların hâlâ sonuçlanmadığını ve bunların çözümü için haftalar değil aylar gerektiğini vurguladı. Rakab’a göre gecikmenin arkasında İsrail’in Gazze’de daha fazla toprak kontrolü sağlama çabaları var ve Washington bu süreçte sessiz kalmayı sürdürüyor.

Gazze'nin yeniden inşasının akıbeti ne olacak?

Bu aksamalara rağmen, Gazze Şeridi’nin yeniden inşası, ateşkes anlaşmasının bir diğer maddesi olarak hâlâ ertelenmiş durumda. Kasım sonunda düzenlenmesi planlanan yeniden inşa konferansının gecikmesine yanıt olarak, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, aralık başında Berlin’de Alman mevkidaşı Johann Wadephul ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Yeniden inşa konferansına eş başkanlık yapmak üzere ABD ile istişare halindeyiz. Konferansın tarihini mümkün olan en kısa sürede, ortaklarımızla iş birliği içinde belirlemeyi umuyoruz” dedi.

Tarık Fehmi’ye göre yeniden inşa adımlarını İsrail engelleyecek ve Washington’ın desteğini alarak Gazze Şeridi’ni bölme ve fiili durum stratejisini pekiştirme çabası içinde olacak. Bu durum, anlaşmanın maddelerinin bir kez daha ertelenmesine ve yeniden inşa konferansının gerçekleşmemesine yol açacak.

Arabulucuların açıklamaları, Netanyahu’nun 29 Aralık’ta Washington’a yapacağı ziyareti beklerken, kaygı ve taleplerin net bir şekilde ortaya konduğunu gösteriyor. İsrail Hükümet Sözcüsü Shosh Bedrosian birkaç gün önce düzenlediği basın toplantısında bu duruma dikkat çekti.

Öte yandan Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile Bahreyn Kralı Hamad bin İsa Al Halife, dün yaptıkları telefon görüşmesinde, Gazze’deki savaşın sona ermesini öngören anlaşmanın tam olarak uygulanması ve insani yardımların hızlı ve kesintisiz ulaştırılmasının gerekliliğini vurguladı. Açıklamada, Gazze’nin yeniden inşasına başlama zorunluluğu da belirtildi.

6uı8
Deyr el-Balah dışındaki el-Meğazi Mülteci Kampı’nda yıkılmış bir binanın duvar resminin önünde el arabası çeken Filistinli çocuklar (AFP)

Daha önce arabulucular ve garantörler Washington’ın katılmadığı bir toplantıyı Kahire’de gerçekleştirdi. Toplantıya Mısır Genel İstihbarat Servisi Başkanı Tümgeneral Hasan Reşad, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın katıldı. Görüşmede, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarının arttığı geçen ayın ardından, herhangi bir ihlalin önlenmesi ve ateşkesin kalıcı hâle getirilmesi ele alındı.

Ancak arabulucuların açıklamaları, taleplerin yanı sıra endişeleri de yansıtıyor. Katar Başbakanı birkaç gün önce yaptığı açıklamada, “Şu anda kritik bir noktadayız… Ateşkesin sürdüğünü garanti edemeyiz. Ateşkes, ancak İsrail’in tamamen çekilmesi ve Gazze’de istikrarın sağlanmasıyla tamamlanmış olur” dedi. Başbakan, İsrail güçlerinin bölgede kalmaya devam etmesi ve ihlallerin sürmesinin çatışmanın yeniden tırmanmasına yol açabileceğini vurguladı.

Tarık Fehmi’ye göre Mısır’ın girişimleri, anlaşmanın uygulanmasının zorluğunun farkında olmasından kaynaklanıyor ve tarafların süreci geciktirme çabalarını gözlemlemek açısından kritik bir rol oynuyor. Fehmi, Trump ile Netanyahu arasında gerçekleşecek görüşmenin, mevcut aksaklıkları aşacak uzlaşıların sağlanması açısından belirleyici olacağını, örneğin Hamas’ın silahsızlandırılmasının süresinin iki yıla uzatılması gibi düzenlemelerin bu görüşmelerde gündeme gelebileceğini belirtti.

Eymen er-Rakab da aynı görüşte; Trump-Netanyahu görüşmesinin, Gazze anlaşması maddelerinin akıbetini netleştireceğini ve sürecin ya hızlandırılarak uygulanacağını ya da İsrail’in genişleme stratejisi lehine geciktirileceğini ifade etti.