Suriye'de harici ve dahili olması muhtemel değişiklikler

İsrail’in 13 Haziran’da işgal altındaki Golan Tepeleri’nde yaptığı askeri tatbikattan bir kare (AFP)
İsrail’in 13 Haziran’da işgal altındaki Golan Tepeleri’nde yaptığı askeri tatbikattan bir kare (AFP)
TT

Suriye'de harici ve dahili olması muhtemel değişiklikler

İsrail’in 13 Haziran’da işgal altındaki Golan Tepeleri’nde yaptığı askeri tatbikattan bir kare (AFP)
İsrail’in 13 Haziran’da işgal altındaki Golan Tepeleri’nde yaptığı askeri tatbikattan bir kare (AFP)

Suriye’de protestoların başlamasının ve çatışmaların patlak vermesinin üzerinden geçen 11 yılın ardından ve ülkedeki üç ayrı nüfuz bölgesi arasındaki temas hatlarının iki yılı aşkın bir süredir süregelen bir istikrar kazanmasından sonra bir değişiklik olasılığı var mı? Eğer varsa bu harici bir değişiklik mi yoksa dahili bir değişiklik mi?
Suriye’de son on yıl içinde birçok askeri ve siyasi karışıklık yaşandı. Bazı alanlar genişledi, bazıları daraldı. Suriye sahnesi, ülkenin; birincisi Rusya ve İran desteğiyle hükümet kontrolünde, ikincisi, ABD liderliğindeki uluslararası koalisyonun desteklediği Kürtlerden ve Araplardan oluşan Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) yönetimi altında ve üçüncüsü Türkiye destekli grupların kontrolü altında olan üç ayrı devlete bölünebileceği beklentilerini artırdı, diğer beklentileri ise azalttı.
Bu üç nüfuz alanı arasındaki temas hatlarındaki çıkmaz, coğrafi kontrolün 11 yılda istikrara kavuştuğu en uzun dönem olan 27 ayı aşkın bir süredir devam ediyor. Bu alanlar, yıkılan şehirler, köyler ve mahalleler, demografik değişimler, yerinden edilmiş insanlar ve mülteciler üzerine kurulu. 12 milyonu aşan Suriye nüfusunun yarısı, ülkelerini terk etti. Bir milyondan fazlası Batı ülkelerinde olmak üzere ülkeyi terk eden yedi milyondan fazla insan var.
Göç akışı hiç durmadı. Bunun sebebi ise ne askeri ne de siyasiydi. İnsanlar ekonomik nedenlerden ötürü göç etmeye devam etti. Nerede olurlarsa olsunlar Suriyelilerin ortak çilesi ekonomik kriz oldu. Ne Arap ülkeleri ile normalleşme ne de Arap Gaz Boru Hattı’nın süresinin uzatılması ekonomik sorunlarını çözmedi.  ABD’nin Caesar (Sezar) Yasası’nın kılıcı ve Batı ülkelerinin yaptırımları yürürlükte olduğu sürece hiçbir işe yaramadılar.  Öyle ki dün ülke saatlerce karanlığa gömüldü. Bu üç ‘devlet’ arasında yapılmış bir takım iş birlikleri, anlaşmalar, ticaret faaliyetleri ve uzlaşılar söz konusu. Her birinin aktörleri, bu çıkmazın uzun bir süre devam edeceği ve ‘çözümün başka yönden geleceği’ varsayımıyla hareket ediyorlar.
Bu tabloda bir değişiklik olasılığı var mı?
Dış güçler arasında yapılan takaslardan sonra bazı denklemlerin kurulduğu ve Suriyelilerin artık bu denklemlerde köklü bir değişiklik yapamayacakları ortada. Bu yüzden dışarıdan bir değişiklik olacaktır.  Yabancı dört askeri güçten gelen dört olasılık var:
1- Türkiye: Türk yetkililer sık ​​sık ülkenin kuzeyinde bir askeri operasyon başlatma niyetini dile getiriyorlar. Ukrayna savaşının ve bu savaş çerçevesinde Rusya ile Batı arasında yaşanan gerilimin, Suriye ve bölgedeki diğer meselelere ilişkin müzakere kartlarını güçlendirdiğine inanıyorlar. Suriye'nin kuzeyindeki güney sınırlarında herhangi bir Kürt varlığının oluşması ihtimalini zayıflatacak bir operasyonla bu duruma yatırım yapmaya çalışıyorlar. Türkiye, ABD’nin daha derinlemesine kontrol ettiği Fırat'ın doğusundaki bir tırmanışın yanı sıra, ABD’nin müttefiklerinin kontrolünde olan Menbiç’e ve Rusya'nın ortaklarının kontrolünde olan Tel Rıfat’a odaklı.
Türkiye’nin Rusya, Rusya’nın ortakları, ABD ve ABD’nin müttefikleri ile herhangi bir uzlaşıya varılmaksızın herhangi bir operasyon başlatması, hem temas hatlarının değişmesine yol açacak hem de yeni bir askeri tırmanışa kapı aralayacaktır. Peki, bu değişimin sınırları ne olur ve kartlar yeniden karılır mı?
2 - İran: Rusya’nın Ukrayna savaşıyla meşgul olması ve bu savaşın uzaması ihtimali karşısında İran ve diğerleri, Suriye'deki boşluğu doldurmaya çalışıyorlar. İsrail ise buna İran’ın Suriye'deki stratejik noktalarına yönelik askeri operasyonlarını yoğunlaştırarak karşılık veriyor. İsrail bu operasyonların sonuncusunda Şam Uluslararası Havalimanı'nı vurdu ve Suriye’nin başkenti Şam’ı dünyadan tecrit etti.
Tahran ve Tel Aviv arasındaki ‘gölge savaşı’ ise İsrail'in ‘ahtapotun başı’ stratejisiyle ilgili söylemiyle İran'ın kalbine taşındı. Rusya, İran ile İsrail arasında Suriye'de yaşanan gerilimi ne kadar kontrol ediyor? Suriye doğrudan bir çatışma ve İran'ın Suriye topraklarından silahlı insansız hava araçları (SİHA) saldırıları düzenleyebileceği bir arenaya mı dönüşecek?
3 - Rusya: Rusya ve ABD orduları arasında 2017 yılının ortalarından bu yana geçerli olan, Fırat Nehri’nin batısından Moskova'ya, Fırat’ın doğusundan Washington'a kadar ‘sürtüşmeyi önlemeye’ yönelik bir anlaşma var. Zaman zaman bazı çatışmalar yaşansa da stratejik olarak anlaşma korundu. Yeni olan ise her iki taraf arasında Ukrayna meselesinde yaşanan gerginlik karşısında Rusya, Suriye’deki ABD güçlerini, Suriye'nin güneydoğusundaki veya kuzeyindeki et-Tanf Askeri Üssü üzerinden test etmeye başlaması oldu. İki ülkenin aralarındaki gerilim nereye kadar devam eder? Suriye, ABD’den ya da Rusya'dan intikam alma arenasına dönüşür mü?
4 - ABD: ABD’nin Suriye’deki askeri varlığı, Başkan Joe Biden'ın Beyaz Saray’a gelişinden bu yana özellikle ‘Afganistan aşağılanmasından’ sonra, ABD ordusu ve müttefik güçlerin Suriye’deki varlığının akıbeti attığı tweetlere bağlı olan eski Başkan Donald Trump’ın yönetimi sırasındaki durumun aksine istikrar kazandı. Peki, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in maceraları karşısında Biden'ın kararı sabit kalacak mı? Başkanlık seçimlerine yaklaşık iki yıl kala işler değişecek mi?
Suriyelilerin çoğunluğu ya da bir kısmı, kendi ülkelerindeki oyunun ve alınan kararların dışında olduklarını, Suriye'nin oyuncu olmaktan çıkıp bir stadyuma dönüştüğünü biliyorlar. Hepsi, ya yabancı müttefiklerden bir sürprizin gelebileceğini ya da yerel rakibini dış araçlarla vuracak bir gerilemenin yaşanacağını düşünüyorlar. Bu iyi ile kötü arasında Suriyeliler, çektikleri acılarla bir yandan uykuları kaçarken diğer yandan karanlıkta uyuyarak bir gün refaha kavuşmayı bekliyorlar.



Suudi Arabistan, uluslararası topluma Gazze Şeridi ve Lübnan'da ateşkes sağlanması için harekete geçme çağrısında bulundu

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, İtalya'da düzenlenen G7 dışişleri bakanları ikinci toplantısının genişletilmiş oturumuna katıldı. (SPA)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, İtalya'da düzenlenen G7 dışişleri bakanları ikinci toplantısının genişletilmiş oturumuna katıldı. (SPA)
TT

Suudi Arabistan, uluslararası topluma Gazze Şeridi ve Lübnan'da ateşkes sağlanması için harekete geçme çağrısında bulundu

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, İtalya'da düzenlenen G7 dışişleri bakanları ikinci toplantısının genişletilmiş oturumuna katıldı. (SPA)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, İtalya'da düzenlenen G7 dışişleri bakanları ikinci toplantısının genişletilmiş oturumuna katıldı. (SPA)

Suudi Arabistan dün bazı Arap ülkeleriyle birlikte G7 dışişleri bakanlarının ikinci toplantısının genişletilmiş oturumunda, uluslararası toplumun sorumluluklarını üstlenmesi, acil ateşkes için harekete geçmesi, yardımların sınırsız bir şekilde ulaştırılmasını sağlaması ve iki devletli çözüm yoluyla bağımsız bir Filistin devletinin kurulması için çalışması gerektiğini vurguladı. Suudi Arabistan ayrıca, bölgesel ve uluslararası zorluklarla mücadele etmek için çoklu ortaklıkların güçlendirilmesinin önemine değindi.

Suudi Arabistan'ın tutumu, toplantının genişletilmiş oturumuna katılan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan'ın Gazze Şeridi ve Lübnan'daki gelişmeleri ele aldığı konuşmasında yer aldı. Faysal bin Ferhan, Lübnan'da gerilimin azaltılması ve egemenliğine saygı gösterilmesi gerektiğinin yanı sıra, Sudan'daki krize kalıcı bir çözüm bulunması ve oradaki insani acıların sona erdirilmesi gerektiğini vurguladı.

‘Ortadoğu'yu İstikrara Kavuşturmak için Birlikte’ başlıklı oturum Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Katar, Mısır ve Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt'ın katılımıyla gerçekleştirildi.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, İtalya Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Antonio Tajani ile görüştü. (SPA)Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, İtalya Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Antonio Tajani ile görüştü. (SPA)

Diğer yandan Prens Faysal bin Ferhan ve İtalya Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Antonio Tajani, iki ülke arasındaki ikili ilişkileri ve bu ilişkileri çeşitli alanlarda geliştirme yollarını ele almanın yanı sıra, ortak ilgi alanlarına giren bölgesel ve uluslararası konuları görüştüler.

Daha sonra Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı ve Kanadalı mevkidaşı Melanie Joly, iki ülke arasındaki ikili ilişkileri ele alarak, bölgesel ve uluslararası arenadaki son gelişmeleri ve bu konularda sarf edilen çabaları konuştu.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, İtalya'da Kanadalı mevkidaşı Melanie Joly ile görüştü. (SPA)Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, İtalya'da Kanadalı mevkidaşı Melanie Joly ile görüştü. (SPA)

Suudi Arabistan'ın İtalya Büyükelçisi Prens Faysal bin Sattam bin Abdulaziz, iki görüşmeye de katıldı.

Ortadoğu'daki mevcut durumun ele alınacağı Fiuggi bakanlar toplantısının genişletilmiş oturumuna katılmak üzere pazar günü İtalya'ya gelen Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, İtalya'da bulunduğu süre zarfında bölgesel ve uluslararası arenadaki en önemli konuların ele alınacağı bir dizi ikili görüşme ve toplantı gerçekleştirecek.