Avrasya ve Batı demokrasileri arasında uzun soluklu bir savaş: Ukrayna

Doğu Ukrayna’da Luhansk bölgesinde sokakta yürüyen bir çift. (EPA) 
Doğu Ukrayna’da Luhansk bölgesinde sokakta yürüyen bir çift. (EPA) 
TT

Avrasya ve Batı demokrasileri arasında uzun soluklu bir savaş: Ukrayna

Doğu Ukrayna’da Luhansk bölgesinde sokakta yürüyen bir çift. (EPA) 
Doğu Ukrayna’da Luhansk bölgesinde sokakta yürüyen bir çift. (EPA) 

Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı savaş, Moskova ile Batı arasındaki ilişkilerde köklü değişimlere sebebiyet verdi. Ukrayna savaşı ayrıca, Batı ile Avrasya cenahı arasında daha fazla kutuplaşmanın yanı sıra ülkelerin savaşın küresel etkileriyle mücadelede ulusal çıkarlarını öncelemelerine neden oldu. Birçok uzmana ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’e göre, savaşın uzun yıllar daha sürebileceği gerçeğine hazırlıklı olmalıyız. Bu da savaşın sebebiyet verdiği küresel değişikliklerin derinleşerek artacağı anlamına geliyor. Savaşın sonunda yeni bir dünya düzeninin kurulacağı öngörülse de bunun ne zaman gerçekleşeceği belirsizliğini koruyor.  
 Ukrayna’ya Rus saldırısının arifesinde, savaş çıkarsa, bunun Çin ve Rusya arasında, stratejik, askeri ve ekonomik bir ittifakının oluşmasına yol açacağını öngören bir okuma vardı. Bu iki büyük güç arasında gerçekleşecek müttefikliğin, coğrafi olarak komşu bölgelerinde ve uzaktaki nüfuz alanlarında büyük bir değişime yol açacağı değerlendirilmekteydi. Çin ve Batı dünyası arasındaki gerilimin odağında ise Tayvan bulunmaktaydı. Batı dünyası Asya-Pasifik bölgesindeki güçlerini yeniden organize etmeye girişti, Avustralya’nın bölgedeki rolü güçlendirilirken, Japonya Öz Savunma Kuvvetleri modernize edilmeye başlandı. Ayrıca ABD, Japonya, Avustralya ve Hindistan, Asya-Pasifik bölgesinde Çin etkisini kontrol altına almayı amaçlayan Dörtlü Güvenlik Diyaloğu’nu -QUAD- pekiştirme yoluna gitti. Bu ülkelere göre Tayvan kendileri için bir iç meseleyi temsil etmekteydi. Öte yandan Pekin, Tayvan adası etrafındaki askeri uçuşları arttırma yoluna gitti. Çin Savunma Bakanı Vey Fınghı, ABD'nin Asya-Pasifik bölgesinde Çin'i çevrelemek üzere çatışma ve cepheleşme yaratmayı amaçladığını belirterek, Tayvan’ı koparmaya çalışırlarsa savaşmaktan kaçınmayacaklarını açıkça ilan etti. Bu ifade siyasi denklemlerde değişimi haber verdiği için medya ve uzmanlar tarafından geniş bir ilgiyle karşılandı.  
 NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’e dönecek olursak, savaşın uzun yıllar sürebileceğini söylerken, aynı zamanda gıda ve yakıt fiyatlarının eşi görülmemiş yükseklikte olmasının da sonuçlarıyla yüzleşmek gerekeceğine işaret etti. Batı’nın savaş nedeniyle Ukrayna’ya sağladığı silah ve mali desteğin maliyetinden bağımsız olarak, Batılı demokrasilerin uzun yıllar sürecek bir savaşı daha ne kadar sürdürebileceği de bilinmiyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Batı'nın planının, Rus ekonomisini küstahça yok etmek olduğunu ancak bunun işe yaramadığını söyledi. St. Petersburg Ekonomi Forumu’nda konuşan Putin, Ukrayna dosyasında birlikte hareket eden Batı’nın gerileme ve çöküş aşamasına geçtiğinden emin görünmekteydi. Putin konuşmasında, AB’nin siyasi egemenliğini nihai olarak yitirdiğini, Avrupa'da eşitsizliğin daha da kötüleşeceğini ve bunun sonucunda ekonomideki hatalar nedeniyle toplumda bir bölünme olacağını, küresel para birimlerine olan güvenin, hırslar ve demode olmuş jeopolitik sanrılar uğruna sarsıldığını söyledi. Avrasya tezinin teorisyenlerinin yıllardır öne sürdüğü bu ‘çöküş meselesinin’ yüksek enflasyon ve paranın değer kaybında vücut bulduğu dillendirilmekteydi. Macaristan ve Fransa’daki seçimlerin sonuçları da Batı’daki fikir ayrılıklarının işaret fişeği olarak yorumlanmaktaydı.  
 Başkan Putin'in sözlerine bir ölçüde inanılırlık kazandıran bazı gerçeklere dikkat çekmemiz gerekiyor.  
Birincisi, Rus ordusunun Ukrayna bölgelerini yok etmek için ağır top atışlarına başvurmasıyla, Ukrayna'daki askeri durum birçok bölge ve şehirde Rusya lehine değişti. Stalin’in, ‘nicelik de bir tür niteliktir’ dediği iddia edilir. Yani Ruslar Batı’nın Ukrayna’ya sağladığı modern tanksavar ve uçaksavarlarla baş edemeyeceklerini anladıklarında, üstün oldukları topçu gücüne başvurdular. Yoğun bir bombardımanın ardından birliklerin ilerleyerek işgal etmesi daha az maliyetli oluyordu. Kiev’in savaşta dengeyi kendi lehine değiştirebilmesi için çok sayıda obüs ve topçu sistemine gereksinimi var, şimdilerde Batılı ülkelerden talep ettikleri de bu özellikte silahlar. İkinci gerçek ise, Ukrayna ve Rusya’da insani kayıplara farklı yaklaşımlar söz konusu. Ukrayna Başkanı Zelenskiy her gün yüz ila iki yüz askerin hayatını kaybettiğini duyurdu. Moskova ise askeri kayıpları ne kadar olursa olsun, kesin bir askeri zafer kazanarak müzakere masasına oturmak uğruna, çok daha fazla askerin hayatını feda etmeye hazır görünüyor. Ukraynalı yetkililerin, müzakere masasında ellerinin güçlü olması için Rus ordusunun yenilmesi gerektiği yönündeki sözleri ise gerçekçi durmuyor.  
 Ukrayna savaşı başladığında dolaşımda olan meşhur bir söz vardı: “Dünyanın geleceği bu savaşta belirlenecek.” Ukrayna bozkırları henüz kimin galip olacağını göstermese de bu sözün abartılı olmadığı anlaşılmıştır. Her iki taraf da sahada bir zafer elde ederek, bu zaferi dünya tasavvuru ve gelecekle ilgili vizyonuna dayalı bir barışa dönüştürmeyi umuyor.



Savaşa veda ediyoruz ve bir sonrakine hazırlanıyoruz

Rus askerleri cepheye gitmeden önce T-72 tankı kullanma eğitimi alıyor. (Reuters)
Rus askerleri cepheye gitmeden önce T-72 tankı kullanma eğitimi alıyor. (Reuters)
TT

Savaşa veda ediyoruz ve bir sonrakine hazırlanıyoruz

Rus askerleri cepheye gitmeden önce T-72 tankı kullanma eğitimi alıyor. (Reuters)
Rus askerleri cepheye gitmeden önce T-72 tankı kullanma eğitimi alıyor. (Reuters)

Küçük uluslar büyük dönüşümler sırasında nasıl davranır? Jeopolitik depremler karşısında rasyonalite ve siyasi gerçekçiliğin anlamı nedir? Bu ulusların kaderinde kaybet-kaybet durumu mu var ve yapabilecekleri tek şey kayıplarını mümkün olduğunca en aza indirmeye çalışmak mı? Tarih, tek bir ulustan oluşan tek bir imparatorluktan bahsetmez.

İmparatorluklar içindeki çok sayıda ulusa, itaat etmeleri ve iktidarın sınırlarına uymaları karşılığında güvenlik, barış ve refah vaat edilmiştir. Merkezi otoriteye karşı isyan, yok edilme noktasına varacak kadar ağır bir şekilde cezalandırılır.

İmparatorluktaki gücün merkezi evrenin ekseniydi. Işık ve güç bu eksenden çevreye sızarak belli bir siyasi modelin yanı sıra kültürel ve uygarlık mirasını da empoze ederdi. Merkez zayıfladığında, çevre gevşer ve kozmik eksen bir yerde düşer, ancak başka bir yerde ortaya çıkar. İmparatorluklar Anka kuşları gibidir. Yeni bir imparatorluk, selefinin küllerinden doğar.

Değişim zamanlarında, küçük uluslar iki olası seçim yapmak zorundadır: Birincisi, yeni güce karşı isyan etmek ve bedelini ödemek. İkincisi ise güçlerini birleştirmek ve ‘Yaşasın imparatorluk’ diyen bayrağı değiştirmek.

Fransız düşünür Jacques Attali, imparatorlukların yükselişinin belirli belirleyicileri ve gereklilikleri olduğunu, bunların en önemlilerinin coğrafi büyüklük, nüfus, zenginlik ve büyük projeyi finanse etme yeteneği olduğunu söyler. Ancak bunlardan en önemlisi, imparatorluğun dayandığı ve diğer ulusları ona gönüllü olarak katılmaya ikna eden fikirdir (The Idea). Deniz imparatorlukları olduğu gibi kıta imparatorlukları da vardır. Hırsları başarıya ulaşmış ve başarısız olmuş imparatorluklar vardır.

Jeopolitik-askerî değişimlerin göstergeleri!

İkinci Dünya Savaşı öncesindeki İspanya İç Savaşı, Alman silahlarının yanı sıra taktiklerin, askeri eğitimin ve askeri uzmanlık birikiminin test edildiği bir sahaydı.

Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaş ise 21. yüzyıl silahlarının test edildiği bir alan oldu. Bu savaş, her ne kadar Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarının formlarına tanıklık etmiş olsa da, yapay zeka ve sanal dünyalar çağında gerçekleşiyor. Bu savaşta insansız hava araçları (İHA) daha önce hiç yaşanmamış bir şekilde savaşa girerek askeri liderleri şaşırttı, savaştaki koruma denklemlerini değiştirdi ve çoğu askeri stratejideki (Military Doctrine) büyük boşlukları ortaya çıkardı. İHA’ların etkisi kara savaşıyla sınırlı kalmadı; hava, deniz, kara ve hatta siber olmak üzere savaşın diğer boyutlarına da yayıldı.

Gazze savaşı, şehir savaşı ve gerilla savaşının en önemli deneyiydi. Bu savaşta Hamas'ın dikey coğrafi derinliğini oluşturan ve İsrail ordusunun konvansiyonel askeri operasyonlarını zorlaştıran tünellerde de savaşıldı. Bu savaşın deneyimlerinden pek çok ders çıkarılacak. Özellikle de bazı askeri araştırmalara göre, kentleşmenin (Urbanization) hızlanması nedeniyle gelecekteki savaşların çoğu şehirlerde olacak. Gazze savaşında İsrail ordusu yapay zekayı iki programda kullandı: Hamas binaları ve altyapısıyla ilgili hedefler önermek için Gospel ve insan hedefleri önermek için Lavender. Bu programlar öldürme sürecini hızlandırdı ve bu da Gazze Şeridi'ndeki ölü sayısını açıklıyor.

xc svfbghn
İsrail ile Gazze Şeridi arasındaki sınıra yakın bir İsrail tankı (Reuters)

Lübnan savaşı birçok açıdan Gazze savaşından farklı bir deneyim oldu. İsrail ordusunun Hizbullah güçlerini yıpratma takibinin eşlik ettiği savunma savaşından (Positional) tüm boyutlarda saldırı savaşına geçildi. İsrail Hava Kuvvetleri, havadaki manevra kabiliyeti ve hareketliliğin bel kemiğini oluşturdu. Aynı zamanda, Mavi Hat üzerinde Hizbullah güçlerine karşı sınırlı kara manevrası, bu güçleri ‘çekiç ve örs’ arasına yerleştirmeyi amaçladı.

Mavi Hat'taki sınırlı kara saldırısı, hareketli de olsa örs rolünü oynadı. İsrail Hava Kuvvetleri ise çekiç rolünü belirgin bir şekilde yerine getirdi.

vfbghy
Dera yakınlarındaki Mankat al-Hatab'da bir otoyol üzerinde terk edilmiş tanklar (AFP)

Öte yandan Hizbullah, elinde kalan araçlarla, liderliği tarafından en kötü senaryo durumunda kullanılmak üzere geliştirilen stratejiyi uygulamaya devam etti. Nitelikli füzeler, orta ve kısa menzilli füzeler ve kalan İHA’lar kullanıldı, ancak orijinal planlarda belirlenen hedefe ulaşılamadı. Ancak Hizbullah, özellikle İHA’lar aracılığıyla İsrail'in planlarını bozdu.

Geleceğin savaşları ne olacak?

* Savaşın doğası siyasi hedefler için yapılan savaşlar olarak sabitken, savaşın özellikleri siyasi, ekonomik ve sosyal boyutlarda değişmektedir.

* 21. yüzyılın savaşları, özellikle bilgi toplama ve uygulama konularında yapay zekanın askeri makineye (Autonomous) girmesiyle karakterize olacaktır. Öldürme kararı halen insanların elindedir.

* Teknoloji artık devletin tekelinde ve kontrolünde değildir. Aksine, bu teknolojiyi üreten modern şirketlerin sahibi olan siviller jeopolitik oyuna girmiştir. ‘Verinin’ 21. yüzyılın petrolü olduğu söylenirken, dünyadaki veri toplama merkezlerinin çoğu, ABD’deki sivil şirketlerin elindedir.

* Teknolojinin hızla yayılması, ikili kullanım (Dual use) ve erişim kolaylığı nedeniyle devlet dışı aktör için savaş, düşük maliyet nedeniyle mümkün hale gelmiştir. Bereketli Hilal'de şu anda kim kiminle savaşıyor? Hizbullah İsrail'e karşı. Hamas İsrail'e karşı. Husiler İsrail'e karşı. Ve son olarak Heyetu Tahriru’ş-Şam (HTŞ) eski Suriye rejimine karşı.

*Bu analiz Şarku’l Avsat için bir askeri analist tarafından yapıldı