İsrail’in ‘milli park projesi’ iki devletli çözüme sıkılan son kurşun olarak addedildi

Kalkilya’da Filistinli bir çiftçinin topraklarına ulaşımını engelleyen bir İsrail askeri. (AFP)  
Kalkilya’da Filistinli bir çiftçinin topraklarına ulaşımını engelleyen bir İsrail askeri. (AFP)  
TT

İsrail’in ‘milli park projesi’ iki devletli çözüme sıkılan son kurşun olarak addedildi

Kalkilya’da Filistinli bir çiftçinin topraklarına ulaşımını engelleyen bir İsrail askeri. (AFP)  
Kalkilya’da Filistinli bir çiftçinin topraklarına ulaşımını engelleyen bir İsrail askeri. (AFP)  

İsrail’in, Kudüs ile Ölü Deniz arasında, işgal altındaki Filistin topraklarının yaklaşık bir milyon dönümü üzerinde turizm projeleri içeren yerleşim planı, bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasına engel teşkil edeceği için Filistinliler tarafından öfkeyle karşılandı.  
 Filistin Başbakanı Muhammed Iştiyye, “Bu sömürgeci plan iki devletli çözüm için geriye kalan fırsatlara son kurşunu sıkmak demektir, böylelikle Batı Şeria’nın kuzey ve orta bölümlerini güneyden tamamen ayırmaya çalışıyorlar” dedi.   
Dün kabine toplantısında konuşan Iştiyye, İsrail'i söz konusu planın sonuçları konusunda uyardı. Uluslararası toplumu ve iki devletli çözümü destekleyen tarafları bahsi geçen planın karşısında durmaya çağıran Başbakan Iştiyye, “Kudüs ile Ölü Deniz arasında bir milyon dönümlük bir alana bölgenin çehresini değiştirecek bir ‘milli park’ kurma planından söz ediliyor, bu bariz bir saldırganlıktır” ifadesini kullandı.  
Söz konusu projenin, kamuya bağlı bir şirket tarafından başlatıldığı, 17 yerel ve bölgesel Yahudi yerleşim konseyi ile ortaklaşa çalışıldığı öğrenildi. Projenin, tartışmalı E1 yerleşim planına alternatif olarak hazırlandığı belirtiliyor. E1 planına göre, Batı Şeria coğrafi olarak iki ayrı parçaya bölünüyor ve birleşik bir Filistin devletinin kurulmasına mani oluyor. Yeni projenin de aynı rolü oynadığı ifade ediliyor. Plana göre el konulacak bölge el-Cehalin Bedevi aşiretinin yaşadığı tek alan. Bu alan kuzeydoğudaki Kohav HaShahar’dan (Sihir yıldızı) başlayıp kuzeybatıda Beytüllahim, güneyde Eriha ve kuzeyde Ölü Deniz'e kadar uzanıyor. Han el-Ahmer köyü, bedevi topluluklarının yanı sıra Ortodoks Hıristiyanların Mar Saba Manastırı, Nebi Musa Camii ve Kasr el Yehud gibi çeşitli kutsal yerleri içeriyor. Ayrıca proje, Filistin devletine tahsis edilen işgal altındaki toprakların bir parçası olan Ölü Deniz'in tüm kuzey bölgesini ve eski ABD Başkanı Donald Trump'ın İsrail'e ilhak etmekten söz ettiği bölgenin çoğunu da kapsıyor. Kuzeybatıdaki bu bölgenin sınırları, Kudüs şehrine ait olan ve Filistin Yasama Konseyi'nin karargahını içeren Ebu Dis kasabasına kadar uzanıyor. 
 Proje henüz planlama aşamasında olup onaylanmasa da Filistinliler alarm zillerini çaldı. Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) söz konusu projeyi ‘hırsızlık planlaması’ olarak niteledi ve E-1 yerleşim planından daha tehlikeli olduğunu söyledi. FKÖ’den yapılan açıklamada, “Söz konusu projeye göre Batı Şeria’nın kuzey ve orta bölümlerinin güneyden tamamen ayrılması planlanıyor. Bu projenin siyasi olduğu açıktır dolayısıyla siyasi sonuçları olacaktır. İsrail sağı onlarca yıldır Kudüs’ün doğusunda E-1 yerleşim planının uygulanmasını talep ediyor, bunu alternatif olarak hazırlayarak Filistin’i yeniden bölmeyi ve iki devletli çözüm dosyasını kapatmayı umuyorlar. Sonuçlarına karşı uyarıyoruz” denildi.  
Söz konusu projenin planlamasını yapan kamu şirketi daha önce Filistinlilerin ‘siyasi proje’ iddialarını reddetmişti. Şirket müdürü Keren Geffen, şirketin yalnızca bölgenin turistik gelişimi ile ilgilendiğini iddia ederek, “Projenin hedefi, İsrail'de benzeri olmayan, bölge sakinlerinin de yararına olacak büyük bir milli park kurmaktır. Burada Yahudi, Hristiyan ve İslam kutsalları birbiriyle buluşacak. Mobil ve sabit restoranlar kafeler yapılacak, Ölü Deniz'in kuzeyinde bir otel ağı geliştirilecek” demişti.  
Geffen ayrıca şirketin, projenin kapsamlı stratejik haritasının hazırlanmasını tamamladığını, stratejik ortaklar ve finansörler bulmaya odaklandığını ifade etmişti.



Netanyahu, nükleer tehdit geri dönerse İran'a karşı harekete geçmek için ABD'den ‘yeşil ışık’ istiyor

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve ABD Başkanı Donald Trump Beyaz Saray'da (İsrail Başbakanlık Ofisi)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve ABD Başkanı Donald Trump Beyaz Saray'da (İsrail Başbakanlık Ofisi)
TT

Netanyahu, nükleer tehdit geri dönerse İran'a karşı harekete geçmek için ABD'den ‘yeşil ışık’ istiyor

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve ABD Başkanı Donald Trump Beyaz Saray'da (İsrail Başbakanlık Ofisi)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve ABD Başkanı Donald Trump Beyaz Saray'da (İsrail Başbakanlık Ofisi)

İsrailli bir yetkili, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun ABD Başkanı Donald Trump ile bugün yapacağı görüşmede, Tahran'ın nükleer programını yeniden inşa etmesiyle ilgili her türlü faaliyete karşı harekete geçmek için ‘yeşil ışık’ isteyeceğini söyledi.

Yetkili İsrail'in Jerusalem Post gazetesine verdiği demeçte, “Amaç Lübnan'dakine benzer bir yetki almak; yani nükleer tesislerde şüpheli faaliyetler tespit edilirse ya da ABD ve İsrail savaş uçakları tarafından bombalanan bölgelerden uranyum transfer edildiğine dair kanıtlar bulunursa, bunlara karşı harekete geçmek için önceden ABD onayı alınmış olacak” dedi.

İsrail, İran'ın nükleer programını yeniden inşa etmesini engellemek için ABD öncülüğünde bir mekanizma kurmayı hedefliyor.

“Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ile iş birliği yapmaması nedeniyle Snapback mekanizmasını (İran'a yeniden yaptırım uygulama mekanizması) da harekete geçirmek istiyoruz” diyen yetkili, İsrail'in Tahran üzerindeki baskıyı arttırmak istediğini belirtti.

Yetkili, UAEA müfettişlerinin geçen hafta ‘güvenlik gerekçesiyle İran'dan ayrıldığını, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın da UAEA ile iş birliğini askıya alan yasayı imzaladığını’ bildirdi.

Netanyahu dün Washington'a hareket etmeden önce gazetecilere yaptığı açıklamada, “İran'ın bizi yok etmeyi amaçlayan nükleer silah arayışını yenileme girişimlerine karşı uyanık kalmalıyız” dedi.

İsrail ordusu, haziran ayında sona eren İsrail-İran savaşının ardından odağını yeniden Hizbullah'ın altyapısını hedef almaya devam ettiği Güney Lübnan'a kaydırdı.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi CBS News'e verdiği demeçte, ABD'nin İran'ın Fordo Nükleer Tesisi’ni bombalamasının tesiste ‘ciddi ve ağır hasara yol açtığını’ ifade etti.

Arakçi, “Fordo'da tam olarak ne olduğunu kimse bilmiyor. Ancak şu ana kadar bildiğimiz şey tesislerin ciddi ve ağır hasar gördüğü” ifadelerini kullandı.