Nükleer silah sahibi 9 ülke Viyana’daki toplantıya katılmayı reddetti

Rapora göre, NATO ve Moskova arasında nükleer gerilimin yaşanması halinde saatler içinde 100 milyon can kaybı olması bekleniyor.

Avusturya Diplomasi Konferansı Başkanı Alexander Kmentt, “1950 ve 60’lara ve dönemin silahlanma yarışına dönme tehlikesiyle karşı karşıyayız” dedi. (AFP)
Avusturya Diplomasi Konferansı Başkanı Alexander Kmentt, “1950 ve 60’lara ve dönemin silahlanma yarışına dönme tehlikesiyle karşı karşıyayız” dedi. (AFP)
TT

Nükleer silah sahibi 9 ülke Viyana’daki toplantıya katılmayı reddetti

Avusturya Diplomasi Konferansı Başkanı Alexander Kmentt, “1950 ve 60’lara ve dönemin silahlanma yarışına dönme tehlikesiyle karşı karşıyayız” dedi. (AFP)
Avusturya Diplomasi Konferansı Başkanı Alexander Kmentt, “1950 ve 60’lara ve dönemin silahlanma yarışına dönme tehlikesiyle karşı karşıyayız” dedi. (AFP)

“Soğuk Savaş’tan bu yana nükleer gerilimin tırmanması tehlikesi hiçbir zaman bugünkü kadar hissedilmemişti” Avusturya Dışişleri Bakanı Alexander Schallenberg dün Viyana’daki toplantının açılışını bu sözlerle yaptı. Ukrayna savaşının ardından nükleer silahların kullanılması riskinin arttığına işaret ederek, nükleer silahsızlanmanın önemini vurgulayan Schallenberg, “Demokles’in kılıcı bize yaklaşıyor” dedi.
Diplomatlar, aktivistler ve uzmanlar, Rus tehdidi üzerine 86 imzacı ülkeden 65 ülkenin onayladığı Nükleer Silahların Yasaklanmasına İlişkin Anlaşma’yı (TPNW) aktifleştirmek için dün (Salı) başlayan ve yarına (Perşembe) kadar sürecek toplantılarda bir araya gelecek. Anlaşma ilk kez 2021'in başında yürürlüğe girdi.
Anlaşmayı imzalayan ülkelerin nihai hedefi nükleer silahların tamamen, geri döndürülemez ve teyit edilebilir şekilde ortadan kaldırılması. Anlaşma "nükleer testler sırasında daha yüksek dozda radyasyona maruz kalan mağdurların dikkate alınması” gibi yenilikçi konuları içeriyor. Yarım asırdır yürürlükte olan Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'nın (TNP) “tamamlayıcısı” niteliğindeki bu yeni anlaşma, nükleer güce sahip ülkelerin de anlaşmayı imzalaması için bir son tarih belirleyecek.
Uluslararası Nükleer Silahları Ortadan Kaldırma Kampanyası (ICAN) Sözcüsü Jean-Marie Collin, AFP’ye verdiği demeçte, “Bugün tanık olduğumuz gibi bir savaş bağlamında silahsızlanma konusunda ilk kez bir toplantı yapılıyor. Hiçbir şey yapmamak, felakete doğru gittiğimiz anlamına gelir. Bunun (nükleer tırmanışın) asla olmayacağı doktrinine güvenemeyiz.
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) bu ayın başlarında yayınladığı bir rapora göre, dünyadaki nükleer cephaneliğin 35 yıldan uzun bir süredir istikrarlı bir şekilde azaldıktan sonra bugün artan gerilimlerin dünyanın önde gelen güçlerini "askeri stratejilerinde nükleer silahların önemini artırmaya sevk ediyor”.
Konferansa başkanlık eden ve anlaşmanın arkasındaki başlıca isimlerden biri olan Avusturyalı diplomat Alexander Kmentt, 1950'lere ve 60'lara geri dönme tehlikesi karşısında endişe duyduklarını belirterek, o dönemin silahlanma yarışına dikkat çekti. Kmentt bunun aksine mevcut çatışmada “riskli ve tehlikeli nükleer caydırıcılık modelinden uzaklaşmak için bir uyarı ateşi” görmek istediğini ifade etti.
AFP’ye konuşan Kmentt, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in atom bombası kullanma olasılığına yaptığı atıfların “bu tür bir sistemin kırılganlığını gösterdiğini dile getirdi.
Washington merkezli Silah Kontrol Derneği Direktörü Daryl G. Kimball, Viyana’daki konferansta yaptığı konuşmada, “ABD ve NATO ülkeleri, nükleer silahlarına övgüde bulunuyorlar ancak bu silahların Rusya'nın Ukrayna'ya karşı saldırganlığını önlemede yararsız olduğu kanıtlandı” dedi.
Kimball, Nükleer silahları sayesinde güçlü olan Rusya'nın "daha tehlikeli" olabilecek bir saldırı başlatması konusunda uyardı.
Kimball, ABD’nin Princeton Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen ve Rusya ile NATO arasındaki bir nükleer çatışmanın "sadece ilk birkaç saat içinde" 100 milyon insanın ölebileceğini gösteren yakın tarihli simülasyonuna atıfta bulunarak, feci sonuçların olabileceği konusunda uyardı.
Nükleer silah sahibi devletlerin (İngiltere, Çin, Fransa, Hindistan, İsrail, Kuzey Kore, Pakistan, Rusya ve ABD) hiçbiri henüz TPNW’yi imzalamadı veya bu hafta Viyana’da yapılan konferansa gözlemci göndermedi.
Fransız Le Monde gazetesinde geçen hafta yayınlanan bir yazıda, 56 Fransız parlamenter ve Avrupa Parlamentosu üyesi Paris'e Putin'in yaptığı "referanslar" karşısında meydanı boş bırakmama çağrısı yapıldı. Fransa Dışişleri Bakanlığı ise bu TPNW’nin “nükleer silahların yayılmasını önleme sisteminin temel taşı olan Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşmasını (TNP) zayıflatmasından” endişe ediyor.
Kmentt, “Bu ülkeleri (nükleer silah sahibi ülkeleri) ikna etmeliyiz. Fakat bu zaman alacak. Sihirli bir değnek hareketiyle nükleer silahları ortadan yok etmeyeceğiz” dedi.
Uluslararası Nükleer Silahları Ortadan Kaldırma Kampanyası (ICAN) 4 NATO ülkesi: Almanya, Norveç, Belçika ve Hollanda’nın Viyana’daki toplantıya temsilci göndermesini memnuniyetle karşıladı. Toplantıya ayrıca ABD nükleer şemsiyesinden yararlanan Avustralya da katılıyor.
Nükleer saldırılara maruz kalan tek ülke olmasına rağmen Washington'un müttefiki Japonya sürece katılmayı reddetti.
82 yaşındaki Japon aktivist Sochi Kido, pazartesi günü Viyana’da Nagazaki ve Hiroşima belediye başkanları bir aradayken yaptığı konuşmada “Bu reddetme niye?” diye sordu. Atom bombasından kurtulanlar arasında yer alan Kido, atom bombasını, canlıları bir çırpıda öldüren ve hayatta kalanların huzur içinde yaşamasına izin vermeyen "mutlak kötülüğün silahı" diye niteledi.
Öte yandan Kanada Ulusal Savunma Bakanı Anita Anand, ülkesinin Kuzey Kutbu’nda ABD ile ortaklaşa kurduğu hava savunma sistemini modernize edeceklerini duyurdu. Bakan Anand bu yeni kararın arkasında, Rusya’dan gelen askeri tehditlerin artması ve ses hızını aşan süpersonik füzeler gibi düşmanın yeni teknolojiler üretmesi olduğunu kaydetti. Kanada’nın Ontario Eyaletine bağlı Trenton kentinde bulunan ülkenin en büyük hava üssünde düzenlenen basın toplantısında konuşan Anand, modernizasyon için gelecek 6 yılda 4,9 milyar dolar (3.6 milyar Euro) harcayacaklarını duyurdu. Bu fon, bombardıman uçaklarını veya füzeleri tespit edebilen kara tabanlı radarlar ve uyduların yanı sıra havadan ve denizden Kuzey Kutbu’na yaklaşan nesneleri izlemek için "gizli yeteneklere" sahip sensör ağların inşası için harcanacak.
Rusya’nın Şubat ayında Ukrayna’yı işgal etmesi modernizasyon sürecini hızlandırdı. Yeni sistemler, Soğuk Savaş döneminden kalma ve artık modern füzeleri izlemekte yetersiz kalan 50 istasyona sahip Kuzey Uyarı Sistemi'nin yerini alacak. Bakan Anand yeni harcamanın "yaklaşık kırk yılın en önemli modernizasyonunu" temsil ettiğini sözlerine ekledi. Kanada hükümeti Mart ayında 88 adet F-35 satın alma planını duyurmuştu. Hükümet, Kanada’nın eski hava filosunun yerini alacak bu uçakların, ülkenin kuzeyinde devriye uçuşları gerçekleştireceğini ifade etmişti.



Witkoff: Ukrayna ile yapılan görüşmelerde “önemli ilerleme” kaydedildi

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Berlin'deki görüşmeleri öncesinde Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in yanında ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile tokalaşıyor (Almanya Federal Hükümeti Enformasyon Bürosu/Guido Bergmann)
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Berlin'deki görüşmeleri öncesinde Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in yanında ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile tokalaşıyor (Almanya Federal Hükümeti Enformasyon Bürosu/Guido Bergmann)
TT

Witkoff: Ukrayna ile yapılan görüşmelerde “önemli ilerleme” kaydedildi

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Berlin'deki görüşmeleri öncesinde Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in yanında ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile tokalaşıyor (Almanya Federal Hükümeti Enformasyon Bürosu/Guido Bergmann)
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Berlin'deki görüşmeleri öncesinde Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in yanında ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile tokalaşıyor (Almanya Federal Hükümeti Enformasyon Bürosu/Guido Bergmann)

ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff dün, Rusya ile savaşa diplomatik bir çözüm bulmak amacıyla Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile Berlin'de yapılan görüşmelerde ‘önemli ilerleme’ kaydedildiğini açıkladı.

Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, Trump’ın Özel Temsilcisi Witkoff ve damadı Jared Kushner arasındaki görüşme beş saatten fazla sürdü. Witkoff’un sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamaya göre görüşmede, 20 maddelik barış planı, ekonomik programlar ve diğer konular hakkında derinlemesine tartışmalar yapıldı. Witkoff, bu sabah başka bir toplantı daha yapılacağını da sözlerine ekledi.

ABD’nin Ukrayna'daki savaşı sona erdirmek için öne sürdüğü öneriyle yürütülen Ukrayna-Rusya müzakerelerini yöneten Witkoff'un Berlin’e gönderilme kararı, Washington'ın savaşı sona erdirme planının şartları konusunda Kiev ile kalan anlaşmazlıkları çözme konusundaki aciliyetinin arttığını gösteriyor. Ukrayna ve Rusya arasındaki saldırılar devam ederken ve kayıplar artarken, ABD Başkanı Trump, 2022 şubatında Rusya'nın Ukrayna'ya karşı açtığı ve yüz binlerce kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olan savaşı çözme planıyla ilgili görüşmelerde ilerleme sağlanamaması nedeniyle hayal kırıklığına uğradığını açıkça dile getirdi.

Zelenskiy daha önce Washington'ın, Ukrayna'nın doğusundaki Donetsk bölgesinin kontrol ettiği kısmından Ukrayna ordusunun çekilmesini talep ettiğini açıklamıştı. Bu bölgenin silahtan arındırılmış bir ‘serbest ekonomik bölge’ haline getirilmesi planlanıyor. Ancak Washington, Ukrayna topraklarını işgal eden Rusya ordusundan aynı talepte bulunmuyor.

Öte yandan Trump'ın planı, Rusya ordusunun Sumi, Harkiv ve Dnipropetrovsk bölgelerinde (kuzey ve kuzeydoğu) ele geçirdiği küçük alanlardan çekilmesini, ancak Herson ve Zaporijya'da (güney) kontrol ettiği daha geniş toprakları elinde tutmasını öngörüyor.


Güney Kore polisi Birleşme Kilisesi'nin ofislerine baskın düzenledi

Güney Kore'deki Birleşme Kilisesi genel merkezinin girişi (EPA)
Güney Kore'deki Birleşme Kilisesi genel merkezinin girişi (EPA)
TT

Güney Kore polisi Birleşme Kilisesi'nin ofislerine baskın düzenledi

Güney Kore'deki Birleşme Kilisesi genel merkezinin girişi (EPA)
Güney Kore'deki Birleşme Kilisesi genel merkezinin girişi (EPA)

Güney Kore polisi bugün, başkent Seul ve çevresindeki Birleşme Kilisesi'nin ofislerine ve tesislerine baskın düzenlediğini açıkladı. Baskın düzenlenen yerler arasında başkentin kuzeydoğusunda bulunan ve uluslararası genel merkez olarak kullanılan lüks bir saray da yer aldı. Polis, aramanın kiliseye ait on farklı yerde yapıldığını duyurdu.

Yonhap Haber Ajansı, aramanın bazı mevcut ve eski hükümet yetkilileri ile milletvekillerinin kiliseden rüşvet aldıkları iddialarıyla ilgili olduğunu bildirdi. Olayda adı geçenler arasında kilise lideri Hak Ja Han da yer alıyor.

Denizcilik ve Balıkçılık Bakanı Chung Jae-soo, geçtiğimiz hafta yanlış olduğunu söylediği iddiaları çürütmeye odaklanmak ve davanın Cumhurbaşkanı Lee Jae Myung’un hükümetinin çalışmalarını etkilemesini önlemek istediğini belirterek istifa etmişti.

sdfrgt
Birleşme Kilisesi'nin lideri Hak Ja Han, Seul'deki özel savcıların talebi üzerine hakkında çıkarılan tutuklama emrinin yeniden değerlendirilmesi için mahkemeye geldi (Arşiv - Reuters)

Kilise tarafından geçtiğimiz hafta yapılan açıklamada, tek bir eski kilise yetkilisinin karıştığı iddia edilen ve ‘aşırılıklar’ olarak nitelendirilen olaylarla Kilise’nin hiçbir ilgisi olmadığı belirtildi.

Birleşme Kilisesi lideri Hak Ja Han, avantajlı iş olanakları karşılığında eski First Lady Kim Keon-hee'ye rüşvet teklif ettiği iddiasıyla yargılanıyor. Ancak Kilise lideri bu iddiaları reddediyor.


Avustralya Başbakanı’dan, Sidney saldırısı sonrası ‘antisemitizmi’ ortadan kaldırma sözü

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese saldırının gerçekleştiği yeri ziyaret etti (EPA)
Avustralya Başbakanı Anthony Albanese saldırının gerçekleştiği yeri ziyaret etti (EPA)
TT

Avustralya Başbakanı’dan, Sidney saldırısı sonrası ‘antisemitizmi’ ortadan kaldırma sözü

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese saldırının gerçekleştiği yeri ziyaret etti (EPA)
Avustralya Başbakanı Anthony Albanese saldırının gerçekleştiği yeri ziyaret etti (EPA)

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese bugün yaptığı açıklamada, Bondi Plajı'na düzenlenen terör saldırısını kınadı, bunu “saf kötülük eylemi” olarak nitelendirdi. Öte yandan Avustralya polisi, dün meydana gelen silahlı saldırıda en az 16 kişinin öldüğünü teyit etti.

efrty
Avustralya Başbakanı Albanese düzenlediği basın toplantısında (EPA)

Başbakan Albanese düzenlediği basın toplantısında, ‘bugünün Bondi'de neşeli bir kutlama olması gerektiğini, ancak yaşananlarla bu kutlamanın sonsuza kadar lekelendiğini’ söyledi.

Albanese, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Dün gördüğümüz şey, saf kötülük, antisemitizm ve Avustralya'nın simgesel bir yerinde, bizim kıyılarımızda işlenen bir terör eylemiydi.”

Avustralya'nın ‘antisemitizmi ortadan kaldırmak için ne gerekiyorsa yapacağını’ vurgulayan Başbakan Albanese, “Avustralya asla bölünmeye, şiddete veya nefrete boyun eğmeyecek ve bunu birlikte aşacağız. Onların bizi bir ulus olarak bölmelerine izin vermeyeceğiz. Buna yanıt vermek için gerekli her türlü kaynağı seferber edeceğiz. Dün, ülkemizin tarihinde gerçekten karanlık bir gündü. Ancak bir ulus olarak, bunu yapan korkaklardan daha güçlüyüz” ifadelerini kullandı.

dfgt
Sidney'deki silahlı saldırı olay yerinde polis (AP)

Öte yandan Avustralya polisi dün akşam Sidney'de Yahudi bayramı Hanuka kutlamaları sırasında 16 kişiyi öldüren iki silahlı saldırganın 50 yaşındaki bir adam ve 24 yaşındaki oğlu olduğunu açıkladı.

Yeni Güney Galler Polis Komiseri Mal Lanyon, gazetecilere yaptığı açıklamada baba saldırganın öldürüldüğünü, oğul saldırganın ise şu anda hastanede tedavi gördüğünü söyledi. Lanyon, “Başka saldırganlar aradığımızı söyleyemem” diye ekledi.

Saldırı, yaklaşık 2 bin Yahudi’nin Sidney'deki Bondi Plajı'nda Hanuka kutlamalarına katıldığı sırada gerçekleşti.

Görgü tanıkları, kimliği belirsiz bir kişinin kutlama alanının yakınlarındaki bir arabadan inip ateş açtığını bildirdi.

Raporlara göre ateş yakınlardaki bir köprüden açıldı.

Olay yerinden çekilen görüntülerde, uzun namlulu silahlara sahip saldırganlar kutlama yerine doğru ilerlerken panik içindeki kalabalığın her yöne kaçıştığı görüldü.

Videolarda, kaosun ortasında çimlere uzanmış insanlar görülüyor. Kutlamaya katılan bir Yahudi, olayı kendileri için bir ‘felaket’ olarak nitelendirdi.

Saldırıdan birkaç saat sonra konuşan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ağustos ayında Avustralya Başbakanı Anthony Albanese'ye bir mektup göndererek Canberra'yı ‘antisemitizmi körüklemekle’ suçladığını söyledi.

Diğer bir deyişle Netanyahu, Albanese'nin Filistin devletini tanımayı da içeren politikalarının ‘sokaklarınızda yıkıma yol açan Yahudilere karşı nefreti teşvik ettiğini’ söyledi. İsrail Başbakanı, “Antisemitizm, liderler sessiz kaldıkça yayılan bir kanserdir. Zayıflığı eylemle değiştirmelisiniz” diye ekledi.

Saldırının ‘korkunç’ olduğunu söyleyen Netanyahu, “Soğukkanlı bir cinayet. Ne yazık ki, kurbanların sayısı her dakika artıyor. En büyük kötülüğü gördük” dedi. Yoldan geçerken saldırganlardan birinin silahını elinden alan ve Yahudi olduğunu söylediği bir kişiye atıfla “Aynı zamanda en büyük Yahudi kahramanlığını da gördük” ifadelerini kullandı.

Netanyahu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Küresel anti-Semitizmle mücadele ediyoruz ve bununla savaşmanın tek yolu onu kınamak ve mücadele etmek, başka yolu yok. İsrail'de yaptığımız da bu. İsrail ordusu ve güvenlik güçlerimiz, hükümetimiz ve halkımızla birlikte bunu yapmaya devam edecek.”

Avustralya hükümetini üstü kapalı eleştiren Netanyahu, “Olayı kınamayan, aksine teşvik edenleri kınamaya devam edeceğiz. Onlardan özgür ulusların liderlerinden bekleneni yapmalarını talep etmeye devam edeceğiz. Pes etmeyeceğiz, boyun eğmeyeceğiz ve atalarımızın yaptığı gibi mücadeleye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.