İsrail-Fas ilişkileri ABD gözetiminde güçleniyor

İsrail İçişleri Bakanı, ülkesinin Fas'ın Sahra üzerindeki egemenliğine verdiği desteği doğruladı

Fas Dışişleri Bakanı Burita, İsrail İçişleri Bakanı Shaked ile bir araya geldi (Fas Dışişleri Bakanlığı)
Fas Dışişleri Bakanı Burita, İsrail İçişleri Bakanı Shaked ile bir araya geldi (Fas Dışişleri Bakanlığı)
TT

İsrail-Fas ilişkileri ABD gözetiminde güçleniyor

Fas Dışişleri Bakanı Burita, İsrail İçişleri Bakanı Shaked ile bir araya geldi (Fas Dışişleri Bakanlığı)
Fas Dışişleri Bakanı Burita, İsrail İçişleri Bakanı Shaked ile bir araya geldi (Fas Dışişleri Bakanlığı)

Hasan el-Eşref
İsrail İçişleri Bakanı Ayelet Shaked'in üst düzey bir heyet eşliğinde gerçekleştirdiği Fas ziyareti, Rabat hükümetinden üst düzey yetkililer ve bakanlarla yapılan ikili görüşmelerin ardından Fas ve İsrail arasındaki ikili ilişkileri pekiştirmiş oldu.
Salı günü Fas İçişleri Bakanı Abdulvafi Leftit ve Dışişleri Bakanı Nasır Burita ile bir araya gelen İsrail İçişleri Bakanı Ayelet Shaked'in bugün son bulacak ziyaret kapsamında çok sayıda bakan ve yetkiliyle bir araya gelmesi bekleniyor.
İsrail İçişleri Bakanı’nın söz konusu Fas ziyareti, Fas, İsrail ve ABD arasında imzalanan ortak üçlü anlaşmanın ardından kaydedilen üçüncü üst düzey ziyaret sayılıyor. Dışişleri Bakanı Yair Lapid geçen sene Ağustos ayında, Savunma Bakanı Benny Gantz ise Kasım ayında Fas ziyaretinde bulunmuştu.
Fas, İsrail ve ABD 22 Aralık 2020'de başkent Rabat'ta üçlü bir anlaşma imzalamıştı. Anlaşma kapsamında milyonlarca dolar değerinde ticaret anlaşmalarının yanı sıra Rabat ve Tel Aviv arasında tam diplomatik ilişkilerin kurulması da öngörülüyordu.

Sahra konusunda işbirliği ve desteği
Leftit ile Shaked’in iki ülkenin içişleri bakanlıklarından çok sayıda üst düzey yetkilinin de katıldığı görüşmelerinin ardından Fas İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, görüşmenin Fas, ABD ve İsrail arasında Aralık 2020'de imzalanan ortak anlaşma kapsamında gerçekleştirildiği belirtildi. Aynı zamanda toplantının iki ülkedeki mevkidaşlar arasında tam resmi temasların sürdürülmesi kararına bağlılığı yansıttığı kaydedildi. Ayrıca toplantının, iki bakan arasında kendi sektörlerinin ilgi alanına giren konular ve ikili iş birliği hususlarında umut verici beklentiler hakkında fikir alışverişinde bulunduğu ifade edildi. Görüşmede aynı zamanda ortak çıkarları ilgilendiren çeşitli konularda istişare için mekanizmalar geliştirmenin önemi vurgulandı.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre söz konusu görüşmelerde ortak çıkarların bulunduğu meselelere, iki ülke arasındaki ilişkileri geliştirmenin yollarına, ayrıca iletişim ofisleriyle yetinmek yerine tam diplomatik temsilciliklerin kurulması üzerine odaklanıldı.
Görüşmenin ardından basına verdiği demeçte ülkesinin Fas'ın Batı Sahra üzerindeki egemenliğini desteklediğini vurgulayan İsrail İçişleri Bakanı Shaked, “Sayın Burita ile görüşmemizde yakın ikili ilişkilerimizi ve ortak projelerimizi ele aldık” açıklamalarında bulundu.
İsrail’den resmi bir yayın kurumunun bildirdiğine göre Lapid, Fas Dışişleri Bakanı'nın birkaç gün önce gerçekleştirdiği İsrail ziyareti sırasında İsrail'deki Fas Büyükelçiliği’nin yakında açılacağını açıklamıştı. Büyükelçiliğin bir ya da iki ay içinde açılması bekleniyor.

Güvenlik sözleşmesine ayak uydurulması
Gözlemciler, İsrail İçişleri Bakanı'nın son günlerdeki Fas ziyaretinin daha önce açıklananlarla, yani inşaat ve hemşirelik sektörlerinde çalışılması üzerine Fas işgücünün İsrail’e çekilmesi planı ile sınırlı olmadığına inanıyor.
Resmi ziyaret başlamadan önce İsrail İçişleri Bakanlığı ofisinden yapılan açıklamada, İsrail'deki inşaat piyasasını desteklemek amacıyla ‘Faslı işçilerin denetim ve kontrole tabi tutularak istihdam edileceği’ açıklanmıştı. Anlaşmanın aynı zamanda ‘İsrail'deki yaşlılar için Faslı hemşirelerin desteklenmesine’ de katkıda bulunulacağı belirtilmişti.
Gözlemciler ise söz konusu ziyaretin bu hususlardan çok daha fazlasını kapsadığı, zirâ bu dosyanın sıradan idari ve bakanlık görevlilerine teslim edilebileceği görüşünde.
Konuyla ilgili veriler, bu ziyaretin Fas ile İsrail’in daha önceden imzaladıkları bir anlaşmanın uygulanması kapsamında geldiğini gösteriyor. Söz konusu anlaşma mucibince Rabat’in İsrail teknolojik ekipmanını satın alması öngörülmüştü.

İbrahim Anlaşmaları’nın ardından
İsrail meseleleri üzerine çalışmalar yürüten araştırmacı Abdurrahim Şehibi, Independent Arabia’ya verdiği demeçte, Shaked'in Fas ziyaretinin, İbrahim Anlaşmaları ardından Fas-İsrail ilişkilerini pekiştirme kapsamında kaydedildiği görüşünü dile getirdi.
Şehibi aynı zamanda “Fas ve İsrail arasındaki bu ilişkiler, 2000’li yılların başlarında ilk denemede duran telekomünikasyon ofisleriyle sınırlı olan öncekiler kadar geleneksel değil. İsrailli yetkililerin Fas'a art arda gerçekleştirdiği ziyaretler, İsrail'in sadece iletişim büroları düzeyinde kalmaması gereken diplomatik ilişkileri geliştirme arzusunu doğrular nitelikte” açıklamalarında bulundu.
Analist Şehibi, yakın zamanda Rabat'ta İsrail büyükelçiliğinin, diğer birçok şehirde ise İsrail konsolosluk temsilciliklerinin, bunun karşılığında Tel Aviv'de bir Fas büyükelçiliğinin, Kudüs'te ise diplomatik temsilciliğin kurulacağı görüşünde.

İran ‘sızıntısı’ ile mücadele
Masadaki dosyalardan bahseden Şehibi, “Güvenlik boyutunu bir arada ele alan iki ana dosya mevcut: İlk dosya, her iki ülkeyi de tehdit eden terörle mücadele alanında iş birliğidir. Fas'ın bu yönde İsrail teknolojilerinden faydalanması, ayrıca deneyim ve istihbarat hususlarında alışverişte bulunulması konusunda bir anlaşma yapılması, terörle mücadele dosyalarında iki ülkedeki istihbarat ve güvenlik servisleri arasında ortak çalışma anlaşmasına varılması anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.
İkinci ana dosyanın ise özellikle güvenlik boyutunda İran ile ilgili olduğunu belirten Şehibi, “Şu anda Cezayir ve Polisario Cephesi ile ilişkisi sayesinde Fas sınırında bulunan İran, aynı zamanda Lübnan'da İsrail sınırında ve Gazze Şeridi'nde kendisine bir yer buluyor. Nitekim Fas ile İsrail’in İran sızıntısına karşı mücadele yollarına ilişkin iş birliği dosyası, bu ziyaret kapsamındaki görüşmelerde masada olacak” vurgusunda bulundu.
İki ülkenin aralarındaki operasyonları kolaylaştıran ilişkilerinin pekiştirilmesinde bir diğer önemli hususa işaret eden Şehibi, “Fas, Fas'ta yatırım yapmak isteyen İsrailliler için prosedürleri kolaylaştırmaya ve hareket özgürlüğü sağlamaya çağrılıyor. İsrail ise bilhassa inşaat ve hemşirelik mesleklerinde Fas iş gücünü çekebilir” açıklamalarında bulundu.



Rus denizaltı, Britanya sularında gezinmiş

Bir denizaltısavar Merlin Mk2 helikopterinin gemiyi takip ettiği görüldü (Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı)
Bir denizaltısavar Merlin Mk2 helikopterinin gemiyi takip ettiği görüldü (Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı)
TT

Rus denizaltı, Britanya sularında gezinmiş

Bir denizaltısavar Merlin Mk2 helikopterinin gemiyi takip ettiği görüldü (Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı)
Bir denizaltısavar Merlin Mk2 helikopterinin gemiyi takip ettiği görüldü (Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı)

Britanya çevresindeki kritik sualtı altyapısını haritalayan casus geminin yanında bir Rus denizaltının görevlendirildiği ortaya çıktı.

Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı (MoD), olayın fotoğrafını kamuoyuyla paylaştı. Fotoğrafta, resmi olarak Rus araştırma gemisi diye tanımlanan ve Britanya'yla İrlanda arasındaki doğalgaz boru hattını incelediği bildirilen Yantar'ı bir denizaltının takip ettiği görülüyor. Eşlik eden denizaltının Rusya tarafından özellikle sabotaj için inşa edilmiş denizaltılardan biri olup olmadığı net değil.

Geçen yıl kasımda İrlanda Denizi'nde Yantar'ı takip eden bir denizaltısavar Merlin Mk2 helikopteri ve yakınlarda yüzeye çıkmış bir Britanya denizaltısı da fotoğrafta görülebiliyor.

Sunday Times'a göre, bunun Rus denizaltılarının Yantar'a Britanya Adaları'na yakın sularda eşlik ettiği birkaç operasyondan biri olduğuna inanılıyor.

Kraliyet Donanması Komutanı General Sör Gwyn Jenkins bu ay, son iki yılda "Britanya sularındaki Rus ihlallerinde yüzde 30'luk artış" olduğunu söylemişti.

Bu faaliyetin en belirgin şekilde Birleşik Krallık (BK) sularının yakınında faaliyet gösteren Yantar gibi casus gemilerinin varlığında görüldüğünü belirten yetkili, "Beni en çok endişelendiren şey, dalgaların altında olup bitenler" uyarısında bulundu.

Geçen hafta Sör Gwyn, Rusya'nın GUGI diye bilinen seçkin derin denizaltı birimine yaptığı yatırımı yenilediği konusunda uyarıda bulunmuştu. BK, Rusya'nın sualtı istihbarat toplama operasyonlarının geliştirilmesine öncülük eden Rus askeri teşkilatına bu yıl haziranda yaptırım uygulamıştı.

Savunma Bakanlığı Sözcüsü şunları söyledi:

Savunma Bakanı'nın da söylediği gibi, Başkan Putin'e mesajımız açık: Sizi görüyoruz, ne yaptığınızı biliyoruz ve bu ülkeyi korumak için güçlü bir şekilde harekete geçmekten çekinmeyeceğiz. Rusya'nın hem BK'ye hem de müttefiklerimize ait denizaltı kablolarını, ağlarını ve boru hatlarını haritalama girişimlerini de içeren tehdidinin son derece farkındayız ve bu tehditlerle doğrudan mücadele ediyoruz. Bu nedenle başbakan, Soğuk Savaş'tan bu yana en büyük sürekli savunma harcaması artışını açıkladı; bu artış, Nisan 2027'den itibaren GSYİH'nin yüzde 2,5'ine kadar harcama taahhüdünü ve ekonomik ve mali koşullar elverdiği takdirde bir sonraki parlamentoda GSYİH'nin yüzde 3'üne kadar harcama yapma hedefini içeriyor. Ayrıca, Rusya rejimi altındaki bireylere, kuruluşlara ve gemilere karşı 900 yeni yaptırım uyguladık ve ileri seviye denizaltısavar teknolojisinin geliştirilmesini ve konuşlandırılmasını hızlandırdık.

BK hükümeti, otonom gemileri, yapay zeka destekli sensörleri, savaş gemilerini ve uçakları entegre ederek kritik denizaltı altyapısını gelişen zorluklara karşı korumayı amaçlayan Atlantik Kalesi programının, BK ve NATO için Kuzey Atlantik'i güvence altına alarak Rusya'nın gelişen denizaltı gücünün tehdidine karşı koymaya katkı sunacağına inanıyor.

Independent Türkçe


Trump'la görüşmeye Gazze için alternatif planla giden Netanyahu'nun hedefinde İran var

ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı  (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı  (AFP)
TT

Trump'la görüşmeye Gazze için alternatif planla giden Netanyahu'nun hedefinde İran var

ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı  (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı  (AFP)

Miami’deki Mar-a-Lago’da pazartesi günü yapılması planlanan Donald Trump– Binyamin Netanyahu görüşmesi öncesi İsrail’de kulisler hareketlenirken, siyasi kaynaklar bu zirveyi Netanyahu’nun siyasi kaderini şekillendirecek bir dönüm noktası olarak tanımlıyor. Ancak görüşmenin, Netanyahu’nun Beyaz Saray’ın Gazze planını hayata geçirme konusundaki ivmesini frenleme çabalarını da gündeme taşıması bekleniyor.

Taraflar arasında öncelikler konusunda ciddi bir görüş ayrılığı olduğu belirtiliyor. İsrailli siyasi kaynaklar, “Walla” sitesine yaptıkları değerlendirmede, “ABD yönetimi Netanyahu’dan rahatsız ve onu Trump’ın planını engellemekle suçluyor. Buna karşın Trump, Netanyahu’ya olan güvenini koruyor, onu kolluyor ve azarlamak yerine uzlaşma arayışında olacak. Trump, görüşmenin merkezine Gazze’yi koyarken, Netanyahu öncelikleri değiştirerek gündemi İran’la başlatmak istiyor” ifadelerini kullandı.

İsrailli yetkililer, Netanyahu’nun “İran’a yönelik, özellikle İsrail-ABD ortak bir saldırısının, gelecekteki nükleer anlaşma açısından daha iyi sonuçlar doğuracağı ve hatta Tahran’daki rejimi sarsabileceği” görüşünü savunduğunu aktarıyor.

Şarku’l Avsat’ın Yediot Ahronot gazetesinden aktardığı habere göre İran, Trump’ın girişimlerini boşa çıkarmak amacıyla Hizbullah ve Hamas’a büyük yatırımlar yapıyor. Gazete, bu örgütlerin silahsızlanmayı reddetmesinin Devrim Muhafızları’nın teşvikiyle gerçekleştiğini ileri sürüyor.

Gazze planında değişiklik arayışı

Aynı kaynaklara göre Netanyahu, Gazze dosyasını soğutmayı hedefleyen bir yol haritası önermeye hazırlanıyor. Bu planın, Trump’ın Gazze planını hayata geçirme konusundaki “görünen aceleciliğini” durdurmayı, süreci yavaşlatmayı ve hatta Beyaz Saray’da çizilen yol haritasının yerine İsrail önceliklerini esas alan yeni bir plan koymayı amaçladığı belirtiliyor.

“Maariv” gazetesine göre Trump’a sunulması planlanan İsrail önerisi, Hamas’ın fiilen silahsızlanmasına kadar Gazze Şeridi’nin yüzde 75’ine varan bir alan üzerinde İsrail kontrolü öngörüyor. İsrail’in mevcut anlaşmalar kapsamında şu anda Gazze’nin yüzde 53’ünü kontrol ettiği, son bir ayda bu oranı yüzde 58’e çıkardığı ifade ediliyor.

h
ABD Başkanı Donald Trump'ın planına göre Gazze Şeridi'nden çekilme aşamalarının haritası (Beyaz Saray)

Trump ise Gazze konusunda farklı bir yaklaşım benimsiyor. ABD Başkanı, Gazze’de ilerleme sağlanmasının İran’ı izole edeceğini ve diplomatik sürece yönelteceğini düşünüyor. İsrail değerlendirmelerine göre Trump, silahsızlanma sürecini zamana yayılan bir aşama olarak görüyor ve derhal ikinci aşamaya geçilmesini, yeniden imar sürecine odaklanılmasını istiyor. Bu çerçevede İsrail’den engel çıkarmamasını ve Gazze’de yeni bir çekilmeye hazırlanmasını talep ediyor.

Bu nedenle, Yediot Ahronot Netanyahu’nun, Trump’ın taleplerinin savaşta elde edilen kazanımları aşındıracağı endişesini taşıyan İsrail ordusunu da sürece dâhil ettiğini yazıyor. Netanyahu’nun, “ileri ve önleyici savunmayı da içeren yeni bir güvenlik doktrininin” merkezde yer almasını isteyeceği ve bu yaklaşım için ABD’den siyasi ve askeri destek talep edeceği belirtiliyor. Gazeteye göre Netanyahu ayrıca, Trump çevresinde etkili olan Türkiye ve Katar’ın nüfuzunu dengelemeye çalışacak.

Çatışma endişesi ve temkinli yaklaşım

Netanyahu, bu önerilerin Trump ve ekibiyle ciddi tartışmalara, hatta bir krize yol açabileceğinin farkında. Gazetenin stratejik işler muhabiri Ron Ben-Yişay, İsrail liderliğinin Trump ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy arasında Beyaz Saray’da yaşanan “küçük düşürücü” karşılaşmayı hatırladığını ve Trump’ın Netanyahu’ya karşı da ani bir tutum değişikliğine giderek İsrail’i “nankörlükle” suçlayabileceğinden endişe duyduğunu yazıyor.

csdfvgh
Trump ve Netanyahu, 29 Eylül 2025’te Beyaz Saray’daki basın toplantısının sonunda tokalaşırken (AFP)

Haberde, İsrail tarafının son derece temkinli davranmak zorunda olduğunun farkında olduğu vurgulanırken, Netanyahu’nun ikili ilişkiler kapsamında birçok talebi bulunduğu belirtiliyor. Bunlar arasında, önümüzdeki yılları kapsayan çok yıllı güvenlik yardımı planı çerçevesinde İsrail’in niteliksel askeri üstünlüğünün korunması ve bölge ülkelerine gelişmiş silah satışlarına kısıtlamalar getirilmesi de yer alıyor.

Bölgesel başlıklarda ise Türk meselesinin de Mar-a-Lago’daki görüşmede gündeme gelmesi bekleniyor. Netanyahu’nun, Gazze’de ve Suriye’nin orta ve güney kesimlerinde Türkiye’nin askeri varlığına İsrail’de geniş bir karşıtlık bulunduğunu savunacağı, bu varlığın İsrail’in güvenlik tehditlerini bertaraf etme kabiliyetini sınırladığını ileri süreceği belirtiliyor. Ancak Trump’ın bu konuda farklı bir tutum sergileyebileceği ve Netanyahu’nun muhalefetini yumuşatmak zorunda kalabileceği değerlendiriliyor.

İsrailli yorumculara göre Trump, Mar-a-Lago zirvesinde Netanyahu’dan, seçim yılı olması nedeniyle İsrail’deki sağ tabanı rahatsız edebilecek tavizler isteyebilir. Bu nedenle Netanyahu’nun her başlıkta sert bir pazarlık yürütmesi bekleniyor. İsrail basınına göre bu görüşme, Netanyahu için Florida sahillerinde “rahat bir gezinti” olmayacak.


Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud: Ortadoğu’daki çatışmanın topraklarımıza sıçramasına izin vermeyeceğiz

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (SONNA)
Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (SONNA)
TT

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud: Ortadoğu’daki çatışmanın topraklarımıza sıçramasına izin vermeyeceğiz

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (SONNA)
Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (SONNA)

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, bugün yaptığı açıklamada, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Somaliland’ı bağımsız bir devlet olarak tanıma kararının ‘kabul edilemez bir adım, uluslararası normların ihlali ve ülkenin bağımsızlığına açık bir saldırı’ olduğunu söyledi.

İsrail, cuma günü tek taraflı olarak ilan edilen Somaliland’ı ‘bağımsız egemen devlet’ olarak resmen tanıyan ilk ülke oldu.

Bu karar, bölgesel dinamikleri yeniden şekillendirecek, Somali'nin uzun süredir devam eden ayrılıkçılığa karşı muhalefetini sınayacak ve Tel Aviv'e Afrika kıtasının en uzun deniz sınırına sahip ülkede, hassas Afrika Boynuzu bölgesinde bir dayanak noktası oluşturacak.

Somali Cumhurbaşkanı Şeyh Mahmud, parlamentoda yaptığı konuşmada, ‘Ortadoğu’daki çatışmanın ülkemize taşınmasını’ reddettiğini belirterek “Birliği sağlamak için Somaliland ile diyalog konusunda kararlıyız” dedi. Şeyh Mahmud, ülkesinin, saldırıların başlatılabileceği askeri üslerin kurulmasını kabul etmeyeceğini vurguladı.

Arap Birliği'nin olağanüstü toplantısı

Öte yandan Somali'nin Kahire Büyükelçisi ve Arap Birliği (AL) Daimi Temsilcisi Ali Abdi Avari bugün, Tel Aviv’in Somaliland’ı tanımasına atıfla, İsrail'in Filistin halkını topraklarından zorla çıkarmak amacıyla Somali'deki ayrılıkçı bir oluşumu desteklediğini söyledi.

j6y
Hargeisa Savaş Anıtı önünde Somaliland bayrağı taşıyan bir genç (AFP)

Avari, Arap Birliği’nin acil toplantısında “Somali, Filistinlileri topraklarından çıkarmaya yönelik hiçbir girişime taraf olmayacak” dedi.

Bu planları engellemek ve İsrail'in aleni emellerine karşı durmak için çalışacaklarını belirten Avari, İsrail'in Somaliland'ı tanıma kararının ‘tüm Arap ulusal güvenliğini ve Kızıldeniz'deki seyrüseferi etkileyen doğrudan bir saldırı’ olduğunu vurguladı.

Birleşmiş Millerler Güvenlik Konseyi (BMGK), İsrail'in Somaliland'ı bağımsız bir devlet olarak tanımasıyla ilgili olarak pazartesi günü acil bir toplantı düzenleyecek.

Avari, toplantı öncesinde, çoğu Müslüman olan 21 ülke dün geç saatlerde ortak bir bildiri yayınlayarak İsrail'in kararının ‘Afrika Boynuzu'ndaki barış ve güvenlik’ ile daha geniş kapsamda Kızıldeniz bölgesi üzerinde ‘ciddi yansımaları’ olacağı konusunda uyarıda bulundu.

Somali'nin kuzeyinde bulunan ve çoğunluğu Müslümanlardan oluşan nüfusu birkaç milyonu bulan Somaliland, otuz yılı aşkın bir süredir fiilen bağımsız bir bölge.