Karaciğer kanseri riskini önceden belirleyen kan testi geliştirildi

Karaciğer kanseri riskini önceden belirleyen kan testi geliştirildi
TT

Karaciğer kanseri riskini önceden belirleyen kan testi geliştirildi

Karaciğer kanseri riskini önceden belirleyen kan testi geliştirildi

ABD’deki yetişkinlerin dörtte birinin alkolden bağımsız karaciğer yağlanması hastalığı (NAFLD) olduğu tahmin ediliyor. Karaciğer hücrelerinde kronik inflamasyona ve hasara neden olabilen aşırı yağ, karaciğer kanseri riskini artırıyor. Güneybatı ABD Üniversitesi'nden araştırmacılar, ‘medicalexpress’ internet sitesinde yer alan habere göre hangi NAFLD hastalarının karaciğer kanseri geliştirme olasılığının daha yüksek olduğunu tahmin etmek için basit bir kan testi geliştirdiler.
UTSW'de gastroenteroloji ve hepatoloji bölümünden dahiliye alanında çalışmalar yürüten Doçent Harold C. Simmons, Kapsamlı Kanser Merkezi üyesi ve Science Translational Medicine'de yayınlanan makalenin kıdemli yazarı Eugene Hoshida şunları söyledi:
“NAFLD, ABD’de kronik karaciğer hastalığının önde gelen bir nedeni olarak hızla ortaya çıkıyor. Artan obezite ve diyabet oranları ile hastalıkaların artmaya devam etmesi bekleniyor. Araştırmalar, NAFLD'lı kişilerin karaciğer kanseri geliştirme riskinin on yedi kat arttığını tespit ettiler. Doktorlar, kanser geliştirme riskinin yüksek olduğu düşünülen NAFLD hastaları için altı ayda bir karaciğer ultrasonu içeren zorlu bir tarama programı öneriyorlar. Bununla birlikte, bu gruptaki hastaları belirlemek zor. Teşhis genellikle invaziv biyopsi yapmayı gerektiriyor.”
Diğer yandan, Hoshida'nın laboratuvarında araştırmacı bilim insanı Dr. Naoto Fujiwara ve meslektaşları, NAFLD hastalarından alınan kan örneklerinin, karaciğer kanserinin en yaygın şekli olan hepatosellüler karsinom (HCC) geliştirme riski yüksek olan kişileri tespit edip edemediğini araştırdılar. Yeni çalışmada, 15 yıllık bir takip döneminde karaciğer kanseri gelişen hastalarda, ortalamanın üstünde veya altında olarak ifade edilen 133 gen için 409 alkolsüz yağlı karaciğer hastasından alınan numuneleri analiz ettiler. Hastalar daha sonra bu genlerin ekspresyon miktarına göre yüksek ve düşük risk gruplarına ayrıldı. 15 yıldan fazla süreyi içeren örneklemenin ardından yüksek risk grubundaki hastaların yüzde 22,7'sine HCC teşhisi kondu. Düşük risk grubundaki herhangi bir hastaya ise teşhis konulamadı.
Hoshida'ya göre bu test, özellikle kimin düşük risk grubunda olduğunu göstermesi açısından oldukça iyi sonuçlar verdi.
UTSW'deki Karaciğer Tümörü Araştırma Programını yöneten Hoshida, "Bu hastaların yakın takip gerektirmediğini artık daha güvenle söyleyebiliriz" açıklamasında bulundu.
Araştırmacılar ayrıca karaciğer gen panelini, risk değerlendirmesini kolaylaştırmak için seviyeleri kan örneklerinde ölçülebilen dört proteine dönüştürdü.
Hastalar bu proteinlere göre yüksek ve düşük risk gruplarına ayrıldığında, 15 yıllık takip döneminde yüksek risk grubundaki hastaların yüzde 37,6'sına HCC tanısı konurken, düşük risk grubundaki hastaların herhangi birine tanı konulamadı.
Karaciğer kanseri riskini tahminde kullanılan genlerin ve proteinlerin çoğu, karaciğer kanseri gelişiminde inflamasyonun önemini gösteren bağışıklık ve inflamatuar moleküllerdi. Ayrıca araştırmacılar, obezite cerrahisi, kolesterol ilaçları ve immünoterapi de dahil olmak üzere hepatit ve karaciğer kanseri riskini azalttığı bilinen tedavilerle bağlantılı olarak molekül seviyelerinin değiştiğini gösterdi.

Dr. Hoshida Konya dair şu açıklamayı yaptı:
"Bu, hastaların zaman içinde ne kadar iyi durumda olduklarını izlemek veya tıbbi müdahalelerin karaciğer kanseri riskini azaltmak ve potansiyel etkinliğini bildirmek için molekül panellerini gerçekten kullanabileceğimiz anlamına geliyor."
Örneğin, PLSec-NAFLD adı verilen bir protein kan testi, devam eden bir klinik denemede bir kolesterol ilacının karaciğer kanseri riskini azaltmadaki etkinliğini izlemek için halihazırda kullanılıyor.
Dr. Hoshida'nın ekibi, dünya çapında daha büyük hasta gruplarında PLSec-NAFLD'nin yararlılığını değerlendirmeye devam etmeyi planlıyor. Gelecekte, hepatit B ve alkol bağlantılı gibi diğer büyük karaciğer hastalıklarında kanser riskini ölçmek için kan testleri geliştirilebileceği belirtiliyor.



Leonardo DiCaprio'dan 28 yıl sonra Titanik itirafı: Hiç izlemedim

O dönemde 23 yaşında olan Leonardo DiCaprio (solda), Titanik için deneme çekimi yapmayı reddettiği için neredeyse Jack rolünü alamayacaktı (20th Century Fox)
O dönemde 23 yaşında olan Leonardo DiCaprio (solda), Titanik için deneme çekimi yapmayı reddettiği için neredeyse Jack rolünü alamayacaktı (20th Century Fox)
TT

Leonardo DiCaprio'dan 28 yıl sonra Titanik itirafı: Hiç izlemedim

O dönemde 23 yaşında olan Leonardo DiCaprio (solda), Titanik için deneme çekimi yapmayı reddettiği için neredeyse Jack rolünü alamayacaktı (20th Century Fox)
O dönemde 23 yaşında olan Leonardo DiCaprio (solda), Titanik için deneme çekimi yapmayı reddettiği için neredeyse Jack rolünü alamayacaktı (20th Century Fox)

Leonardo DiCaprio, gişe rekorları kıran 1997 yapımı filmi Titanik'i (Titanic) hiç yeniden izlemediğini söyledi.

Oscar ödüllü oyuncu, Variety ve CNN'in birlikte hazırladığı Actors on Actors programının 17 Aralık Çarşamba günü yayımlanan bölümünde Jennifer Lawrence'la bir araya geldi.

Söyleşinin bir bölümünde, 2021 yapımı Don't Look Up'taki rol arkadaşı Lawrence, DiCaprio'ya "Titanik'i hiç yeniden izledin mi?" diye sordu. 51 yaşındaki DiCaprio ise "Hayır. Hiç izlemedim" yanıtını verdi.

Bunun üzerine 35 yaşındaki Lawrence, "İzlemelisin. Eminim şimdi izlesen çok hoşuna gider, film gerçekten çok iyi" dedi.

DiCaprio ise, "Ben filmlerimi pek izlemem, sen izler misin?" diye karşılık verdi.

Lawrence, "Hayır" diye yanıtlayarak şakayla karışık şunları ekledi:

Titanik gibi bir filmde hiç oynamadım. Öyle bir filmim olsaydı mutlaka izlerdim. Bir keresinde çok sarhoştum ve Düzenbaz'ı (American Hustle) açtım. 'Acaba oyunculukta iyi miyim?' diye düşünmüştüm. Filmi açtım ama sonucun ne olduğunu hatırlamıyorum.

DiCaprio, ağustosta Savaş Üstüne Savaş'ın (One Battle After Another) yönetmeni Paul Thomas Anderson'la köklü Amerikan dergisi Esquire'a verdiği röportajda da projelerini nadiren yeniden izlediğini söylemişti.

"Filmlerimin neredeyse hiçbirini izlemem" diyen DiCaprio, sözlerini şöyle sürdürmüştü:

Ama dürüst olmak gerekirse, diğerlerinden daha fazla izlediğim bir film var: Göklerin Hakimi (The Aviator). Bunun nedeni, benim için çok özel bir anı temsil etmesi. New York Çeteleri'nde (Gangs of New York) Marty Scorsese'yle çalışmıştım ve Howard Hughes hakkında bir kitabı 10 yıl boyunca yanımda taşımıştım.

O filmi hayata geçirdiğinde 30 yaşında olduğunu belirten DiCaprio, şunları eklemişti:

Bir oyuncu olarak ilk kez, sadece bir rolü oynamak için tutulmuş biri değil, yapımın gerçekten bir parçası olduğumu hissettim. İlk kez bu kadar derin bir sorumluluk duygusu yaşadım. Bu film, sektörde büyümemin ve ilk kez gerçek bir işbirlikçi rolüne geçmemin çok önemli bir parçası olarak her zaman benim için özel kaldı.

James Cameron'ın yönettiği Titanik, tüm zamanların en yüksek hasılat yapan filmlerinden biri olmuştu. Filmde DiCaprio, Kate Winslet'la birlikte başrolü paylaşmıştı.

DiCaprio, 2016'da Deadline'a verdiği röportajda da Titanik deneyimini şöyle anlatmıştı:

Titanik, Kate Winslet'la benim için adeta bir deneydi. İkimiz de o zamana kadar bağımsız filmler yapmıştık. Onu oyuncu olarak çok seviyordum ve bana 'Bunu birlikte yapalım, başarabiliriz' dedi. Yaptık ve ortaya, asla öngöremeyeceğimiz bir şey çıktı.

Oyuncu sözlerini şöyle tamamlamıştı:

Bunun böyle bir şeye dönüşeceğini hiç tahmin etmemiştik. Ben de 'Tamam, biraz yavaşlayalım. Bu dalga geçsin, sonra asıl yapmak istediklerimize geri döneriz' dedim. O noktada benden belli beklentiler olduğunu biliyordum ama en baştaki niyetlerime geri dönmem gerektiğinin de farkındaydım.

Independent Türkçe, Variety, CNN, People, Page Six, Deadline, Esquire


Bulgaristan'da bulunan 6 bin yıllık kafatasında aslan saldırısı izi saptandı

Fotoğraf: Veselin Danov
Fotoğraf: Veselin Danov
TT

Bulgaristan'da bulunan 6 bin yıllık kafatasında aslan saldırısı izi saptandı

Fotoğraf: Veselin Danov
Fotoğraf: Veselin Danov

Yeni bir araştırmaya göre, 6 bin yıldan uzun süre önce ergenlik çağındaki bir çocuk, aslan saldırısından kurtulup birkaç ay daha yaşamayı başarmış.

Uzmanlar, 16-18 yaşlarında  olduğu tahmin edilen ergen erkeğin avlanırken bir aslan tarafından yere düşürülüp kafasından defalarca ısırılmış olabileceğini söylüyor.

Arkeologlar, çocuğun kalıntılarını bugünkü Bulgaristan'da keşfetti. Araştırmanın yazarları çocuğun kafatasında birkaç delik olmasına rağmen çarpıcı bir şekilde saldırıdan sonra en az iki ila üç ay daha yaşadığına, ancak muhtemelen ileri seviyede engelli olduğuna inanıyor.

Journal of Archaeological Science: Reports'ta yayımlanan araştırmada gencin kafatasındaki iki "belirgin ısırık izi" analiz edilerek neden ve nasıl öldüğü ortaya çıkarıldı.

Araştırmacılar, saldırıyı gerçekleştiren hayvanı tespit etmek için izleri ayı ve aslan gibi bir dizi yırtıcı hayvanın kafatasından alınan diş izleriyle karşılaştırdı. İzlerden birinin "özel" şekli, çocuğun kafatasının bir aslanın kesici dişi tarafından delindiğine inanmalarına yol açtı. Aslanların ağzının arkasında bulunan kesici dişler, eti parçalama işlevi görüyor.

Arkeolojik bulgular aslanların Neolitik Çağ'dan, Demir Çağı'nın yaklaşık 2 bin yıl önceki son dönemlerine kadar Doğu Avrupa'nın çeşitli bölgelerinde yaşadığını gösteriyor.

fvd
Arkeologlar, gencin beynindeki çeşitli delikleri analiz ettiler (Karastoyanova ve ekip arkadaşları/Journal of Archaeological Science: Reports)

Bilim insanları ısırıkların, gencin meninkslerinde (kafatasının içini kaplayan zarlar) hasar bırakmış olabileceğini ve beyin bütünlüğünü "sorgulanır" hale getirerek ciddi sakatlıklara yol açmış olabileceğini düşünüyor.

Bulguların dikkat çekici bir şekilde gösterdiği üzere çocuk saldırıdan sonra en az iki ila üç ay hayatta kalmış. Arkeologlar, bunun "Bakır Çağı'nda fiziksel engelli bireylere sağlanan sosyal bakım ve toplumsal destek" hakkında "sorular gündeme getirdiğini" söylüyor.

Çalışmanın yazarları, "Lezyonların analizi, bireyin bir aslan tarafından saldırıya uğradığını, yere düşürüldüğünü ve defalarca ısırıldığını gösteriyor" diyor.

Hayatta kalması ve yaralarının iyileşmesi, kendisine bakıldığını ve tedavi edildiğini gösteriyor.

vdf
Genç çeşitli yaralar aldı (Karastoyanova ve ekip arkadaşları/Journal of Archaeological Science: Reports)

Lezyon analizine göre birey muhtemelen yürümekte zorluk çekiyordu ve beyin sorunları yaşamış olabilir. Yine de hayatta kaldı ve topluluk tarafından bakıldı, bu da topluluğun engelli üyeleriyle ilgilendiğine işaret ediyor. Bu sadece Bulgaristan'da Geç Bakır Çağı'nda aslanların faunası, yayılma alanı ve davranışları hakkında değil, aynı zamanda Kozareva höyüğünde yaşayan toplumun sosyal yapısı ve statüsü hakkında da fikir veriyor.

Çalışma, York'ta Roma dönemine ait bir iskelette saptanan ısırık izlerinin, insanların gladyatör dövüşlerinde hayvanlarla savaştığına dair ilk fiziksel kanıtı sunmasının ardından geldi.

Akademisyenler, kemiklerin belirgin lezyonlar taşıdığını ve modern zoolojik diş izleriyle karşılaştırıldığında büyük bir kediden geldiğinin belirlediğini söylemişti.

Independent Türkçe


Uzun ömrün sırrı avcı-toplayıcıların genlerinde mi saklı?

Yaşlı bir kişi elini yüz maskesinin üzerine koyuyor (AFP)
Yaşlı bir kişi elini yüz maskesinin üzerine koyuyor (AFP)
TT

Uzun ömrün sırrı avcı-toplayıcıların genlerinde mi saklı?

Yaşlı bir kişi elini yüz maskesinin üzerine koyuyor (AFP)
Yaşlı bir kişi elini yüz maskesinin üzerine koyuyor (AFP)

100 yaşını gören İtalyanların eski çağlardaki avcı-toplayıcılardan miras aldığı DNA oranının, genel nüfusa kıyasla daha yüksek olduğunu bulan bir araştırma, yaşlanmayı daha iyi anlamamızı sağlayabilir.

Daha önceki çalışmalar, atalardan gelen "iyi" genlerin, çevre ve günlük alışkanlıklar gibi diğer faktörlerle birlikte insanların daha uzun yaşamasına katkı sağladığını göstermişti.

Önceki araştırmalar İtalya'nın, 100 yaşını geçen kişi oranının en yüksek olduğu ülkelerden biri olduğunu göstermiş olsa da, bunun kesin nedenleri belirsizliğini korumaya devam ediyor.

Bilim insanları bunu anlamak için 100 yaşını geçmiş 300'den fazla kişinin ve 50 yaş civarında yaklaşık 700 sağlıklı yetişkinin genomunu analiz etti.

Araştırmacılar daha sonra bu bireylerin DNA'sını, modern İtalyanları oluşturan 4 eski grubun genomlarıyla karşılaştırdı.

Bu gruplar, Buzul Çağı'ndan sonra Avrupa'nın ilk sakinleri olan Batılı Avcı-Toplayıcılar, Anadolu'nun Neolitik çobanları, Bronz Çağı göçebe grupları ve İran'la Kafkasya bölgelerinden eski grupların soyundan geliyor.

Bilim insanları 100 yaşına ulaşan kişilerin, ortalama bir insana göre daha fazla Batılı Avcı-Toplayıcı (Western Hunter-Gatherer / WHG) DNA'sı taşıma eğilimi gösterdiğini saptadı.

Araştırmacılar hakemli dergi GeroScience'ta yayımlanan çalışmada şöyle yazıyor: 

Bu çalışma, WHG soyunun... İtalyan nüfusunun uzun ömürlülüğüne katkıda bulunduğunu ilk kez gösteriyor.

Çalışmada örnek alınan İtalyanlar, 4 eski grubun DNA'sının bir karışımını taşısa da sadece WHG genetik materyalinin uzun ömürle bağlantılı olduğu bulundu.

Çalışmada, avcı-toplayıcı DNA'sındaki her küçük artışın, kişinin 100 yaşını aşma şansını yüzde 38 artırdığı tespit edildi.

Araştırmaya göre bu eski DNA oranı daha yüksek olan kadınların 100 yaşına ulaşma olasılığı, erkeklere göre iki kat daha fazla.

Bilim insanları, "Bu özellikle [uzun ömür] ilişkili varyantların çok eski bir zamanda İtalyan gen havuzuna girmiş olabileceğini düşünüyoruz" diye yazıyor.

Araştırmacılar bu genlerin, atalarımızın sınırlı gıda kaynaklarıyla son derece zorlu koşullarda hayatta kalmaya çalıştığı Son Buzul Çağı'nda öne çıkmış olabileceğini düşünüyor.

Bilim insanları bu genlerin bazılarının, gıdaları daha verimli bir şekilde işlemek ve vücudu yaşa bağlı stresten korumak için metabolizmayı iyileştirdiğinden şüpheleniyor.

Araştırmacılar şu ifadeleri kullanıyor:

Batılı Avcı-Toplayıcı atalarının, 100 yaşına ulaşan İtalyanlara daha büyük bir katkı sağladığını gösterdik. Bu da Son Buzul Maksimum'dan sonra Avrupa'da meydana gelen nüfus değişiklikleriyle bağlantılı bu Neolitik öncesi genetik bileşenin, günümüzde uzun ömür için faydalı olabileceğine işaret ediyor.

Independent Türkçe