Moskova nükleer müzakerelerde Tahran’a olan desteğini yineledi

Abdullahiyan, Viyana müzakerelerinin yakın gelecekte başlamasını umduğunu söylerken, Lavrov 2015 nükleer anlaşmasının ‘istisna ya da ekleme olmaksızın’ canlandırılması çağrısında bulundu.

İran Dışişleri Bakanı Abdullahiyan ve Rus mevkidaşı Lavrov Tahran’da görüştü  (EPA)  
İran Dışişleri Bakanı Abdullahiyan ve Rus mevkidaşı Lavrov Tahran’da görüştü  (EPA)  
TT

Moskova nükleer müzakerelerde Tahran’a olan desteğini yineledi

İran Dışişleri Bakanı Abdullahiyan ve Rus mevkidaşı Lavrov Tahran’da görüştü  (EPA)  
İran Dışişleri Bakanı Abdullahiyan ve Rus mevkidaşı Lavrov Tahran’da görüştü  (EPA)  

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov dün Tahran'da, İran ile küresel güçler arasındaki ‘2015 nükleer anlaşmasının’ yeniden canlandırılması amacıyla yürütülen müzakerelerin yeniden başlatılması çağrısında bulundu. Resmi davet üzerine Tahran’da bulunan Lavrov, İranlı mevkidaşı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile görüştü. Abdullahiyan, yakın gelecekte Viyana’daki nükleer görüşmelerin yeniden başlayacağını umduğunu belirterek, kısa sürede bir sonuca varabileceklerini kaydetti. Abdullahiyan, Lavrov ile ikili ilişkilerin en önemli konularını ele aldıklarını, bölgesel ve uluslararası konuların yanı sıra iki ülke arasındaki Kapsamlı Uzun Vadeli Stratejik İşbirliği Anlaşması’nı değerlendirdiklerini belirtti. Lavrov ise, Moskova’nın ‘istisna ya da ekleme olmaksızın’ ‘2015 nükleer anlaşmasının’ yeniden canlandırılmasını desteklediğini ve İran’a uygulanan tüm yaptırımların kaldırılması gerektiğini kaydetti.  
Tahran ve ABD Başkanı Joe Biden yönetimi arasında, Kapsamlı Ortak Eylem Planı olarak bilinen ‘nükleer anlaşmanın’ yeniden canlandırılması için Viyana’da yürütülen dolaylı müzakereler mart ayında durdurulmuştu. Müzakerelerin durmasının başlıca nedeni, Tahran’ın, Devrim Muhafızları Ordusu’nun ABD’nin ‘yabancı terör listesinden’ çıkarılmasında ısrar etmesi olarak görülüyor. ABD yönetiminden daha önce yapılan açıklamalarda, nükleer anlaşma kapsamı dışında taleplerin son bulması gerektiği ifade edilmişti. Abdullahiyan, Lavrov ile düzenlediği ortak basın toplantısında bu konuya atıfta bulunarak, “Nükleer anlaşmanın canlandırılabilmesi için İran’a uygulanan tüm yaptırımlar kaldırılmalıdır” dedi ve müzakerelerin durdurulmasının sorumluluğunu ABD’ye yükledi.  
Reuters haber ajansının aktarımına göre Abdullahiyan, "Pozisyonumuzdan ödün vermeden anlaşmanın tamamıyla geri getirilmesine çalışıyoruz, yakın gelecekte Viyana’daki nükleer görüşmelerin yeniden başlayacağını umuyoruz” dedi. ABD’yi olumlu bir tutum takınarak müzakerelerin son aşamasına girilmesine katkı sunmaya davet eden Abdullahiyan, “Nükleer anlaşmanın canlandırılması ve ülkemize yönelik yaptırımların kaldırılması için Viyana’daki müzakerelerin sürdürülmesini umuyoruz, bu konudaki planlamalar takvimimizde yer alıyor. İran sürdürülebilir iyi bir anlaşmaya varmakta kararlıdır, doğru diplomatik süreci sürdüreceğiz, ABD’yi bir kez daha nihai anlaşmaya varabilmemiz için gerçekçi olmaya çağırıyoruz” diye konuştu.  Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Yönetim Kurulu’nda İran'ın çıkarlarını ve pozisyonlarını desteklemede verdiği katkı için Rusya'ya teşekkür eden Abdullahiyan, İran Başmüzakerecisi Ali Bakıri Kani’nin, Avrupalı koordinatör Enrique Mora ve AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ile müzakerelerle ilgili temas halinde olduğunu söyledi.  

- Bölgesel ve uluslararası meseleler 
 Abdullahiyan, Lavrov ile, Suriye, Yemen ve Afganistan dahil olmak üzere ikili ilişkilerin en önemli konularını, bölgesel ve uluslararası konuların yanı sıra iki ülke arasındaki Kapsamlı Uzun Vadeli ve Stratejik İşbirliği Anlaşması’nı görüştüklerini ve toplantılarının son derece verimli geçtiğini kaydetti. Rusya ile enerji alanında işbirliğini arttırmayı kararlaştırdıklarını ifade eden İranlı Bakan, Astana Toplantıları çerçevesinde, Tahran’da, Rusya, Türkiye ve İran devlet başkanlarının katılımıyla bir zirve düzenlenmesini umduklarını söyledi. Moskova Ukrayna savaşı nedeniyle geniş çaplı Batılı yaptırımlara maruz kalırken, Tahran yönetimi ABD’nin 2018’de nükleer anlaşmadan çekilmesinin ardından kendisine uygulanan yaptırımlar nedeniyle ekonomiyi ayakta tutmakta zorlanıyor. Lavrov, Rusya ve İran’ın petrol ve doğal gaz piyasalarında istikrarın sağlanması için işbirliği içinde olduklarını belirtti.  
 Rusya dahil olmak üzere bazı ülkelere uygulanan yasadışı yaptırımlara karşı çıktıklarını belirten Abdullahiyan, Ukrayna savaşının başlıca sebeplerinden birinin ABD’nin NATO içindeki uygulamaları olduğunu savundu. Abdullahiyan, “Bununla birlikte İran İslam cumhuriyeti savaşı bir çözüm olarak görmüyor ve bu konuyla ilgili siyasi müzakereleri memnuniyetle karşılıyor” dedi.  
 Bilimsel işbirliği kapsamında teknolojik yenilik için bir merkez kurma konusunda Rusya ile anlaştıklarını aktaran Abdullahiyan, iki ülke arasındaki genel vize muafiyetinin karşılıklı olması ve ilk aşamada ticari vizelerin kaldırılmasına İran'ın hazır olduğunu belirtti.  
Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov önceki gün İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile görüşmüştü.  
Cumhurbaşkanı Reisi, İran ile Rusya arasında yürütülen görüşme ve toplantıların, iki ülkenin yeni bir stratejik işbirliği dönemini şekillendirme konusundaki ciddi iradesini gösterdiğini söylemiş, Ukrayna’daki savaşın bir an önce sonlandırılmasının önemini ve İran’ın diplomatik çözüm için yardımcı olmaya hazır olduğunu vurgulamıştı.



Musk, DOGE’dan pişman: “Bir daha uğraşmam”

Ocak ayında Musk liderliğinde kurulan DOGE, kasımda kapatılmıştı (Reuters)
Ocak ayında Musk liderliğinde kurulan DOGE, kasımda kapatılmıştı (Reuters)
TT

Musk, DOGE’dan pişman: “Bir daha uğraşmam”

Ocak ayında Musk liderliğinde kurulan DOGE, kasımda kapatılmıştı (Reuters)
Ocak ayında Musk liderliğinde kurulan DOGE, kasımda kapatılmıştı (Reuters)

Elon Musk, Hükümet Verimliliği Bakanlığı'nda (DOGE) geçirdiği süreyi değerlendirdi.

Musk, 2017-2019'ta İç Güvenlik Bakanlığı'nda basın sözcüsü yardımcısı olarak görev yapan Katie Miller'ın podcast'ine katıldı.

Teknoloji milyarderi, ABD Başkanı Donald Trump'ın Beyaz Saray Özel Kalem Müdür Yardımcısı Stephen Miller'ın eşiyle yaptığı söyleşide, DOGE'un tartışmalı federal bütçe kesintilerine dair şunları söyledi:

Biraz başarılı olduk. Bir dereceye kadar başarılı olduk. Hiç mantıklı olmayan, tamamen israfa yol açan birçok fonlamayı durdurduk.

Trump'ın seçim kampanyasına yaptığı desteklerle gündeme gelen Musk, ABD Başkanı tarafından DOGE'un başına getirilmişti.

Yönetimin ilk 5 ayında federal kurumlarda gerçekleştirdiği kesintilerle tartışma yaratan Tesla CEO'su, nisanda yaptığı açıklamada elektrikli otomobil şirketiyle ilgilenmek için DOGE'da geçirdiği süreyi azaltacağını duyurmuş, mayısta da görevden ayrılmıştı.

DOGE'un kesintileri nedeniyle binlerce federal çalışanın işine son verilmesi ABD'de tepki çekmişti. ABD'nin yanı sıra bazı Avrupa şehirlerinde de Tesla'ların kundaklandığı bildirilmişti.

Salı günü yayımlanan podcast'te Musk, bir daha DOGE gibi bir projenin başına geçmek istemediğini belirtti:

DOGE'la uğraşmak yerine, esasen şirketlerim üzerinde çalışmalıydım. Böylece ürettiğimiz arabaları kundaklamazlardı.

Space X CEO'su, DOGE'un başına geçtikten sonra katıldığı bir konferansta Nazi selamı verdiği iddiasıyla da yoğun eleştirilerin hedefi olmuştu.

Analistlere göre Tesla'nın net kârının bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 71 oranında düşmesinde, Musk'ın DOGE’a odaklanması büyük rol oynamıştı.

Teknoloji milyarderiyle ABD Başkanı'nın arası, Trump'ın tartışmalı vergi indirimi tasarısı nedeniyle bozulmuştu. Sosyal medya üzerinden atışmaların ardından ikili daha sonra "dostluk mesajları" paylaşmıştı.

Independent Türkçe, Reuters, Axios


‘Tek bir tık bir ülkeyi yıkmaya yeter’... İsrailli bir yetkiliden ‘nadir’ uyarı

Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)
Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)
TT

‘Tek bir tık bir ülkeyi yıkmaya yeter’... İsrailli bir yetkiliden ‘nadir’ uyarı

Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)
Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)

İsrail Ulusal Siber Güvenlik Müdürlüğü Başkanı Yossi Karadi, nadir görülen bir uyarıda bulunarak, siber tehditlerin ülkeleri anında çökme noktasına getirebileceğini söyledi. Şarku’l Avsat’ın Yediot Ahronot’tan aktardığına göre Karadi, elektrik, su, trafik ışıkları ve hastane ağlarına yapılan siber saldırıların artık savaş aracı haline geldiğini ve bu saldırıların çoğunlukla saldırganın kimliğini gizlemek için vekil gruplar üzerinden gerçekleştirildiğini belirtti. Karadi dün Tel Aviv Üniversitesi’nde düzenlenen Siber Güvenlik Haftası konferansında yaptığı konuşmada, son altı ayda İsrail’in yürüttüğü savunma faaliyetlerinden bir kısmını paylaştı ve ‘ilk siber savaş’ olarak nitelendirdiği durumun endişe verici bir tablosunu çizdi.

Karadi, “Giderek savaşların dijital alanda başlayıp biteceği bir çağa doğru ilerliyoruz” dedi ve ‘dijital kuşatma’ terimini tanıttı. Karadi, bu senaryoda enerji santrallerinin duracağı, trafik ışıklarının çalışmayacağı, iletişim sistemlerinin çökeceği ve su kaynaklarının kirlenebileceğini vurgulayarak, “Bu hayali bir gelecek senaryosu değil, oldukça gerçekçi bir eğilim” ifadesini kullandı.

Karadi, dijital kuşatma kavramının sadece çekici bir ifade olmadığını, 15 yıl süren bir gelişimin sonucu olduğunu belirtti. Geçmişte devletler arasındaki siber savaşların çoğunlukla sessiz casusluk veya yalnızca askeri tesisleri hedef alan operasyonlar olduğunu söyleyen Karadi, son yıllarda durumun değiştiğini ve yeni düşmanın yalnızca sır çalmayı değil, sivil yaşamı kesintiye uğratmayı amaçladığını ifade etti.

Yediot Ahronot’a göre, siber savaşların başlangıç noktası olarak kabul edilen olay, 2010 yılında Stuxnet virüsünün ortaya çıkmasıydı. Yabancı raporlara göre virüs, İran’ın Natanz Nükleer Tesisi’ndeki santrifüjleri hedef almak için İsrail ve ABD tarafından kullanılmıştı ve yalnızca belirli endüstriyel kontrol birimlerini etkileyerek sivil bilgisayarlar veya alakasız altyapıya zarar vermekten kaçınıyordu.

Karadi, dönüm noktasının ise geçen on yılın ortalarında Doğu Avrupa’da yaşandığını belirtti. Rus hacker grubu Sandworm, teorik olarak mümkün görülmeyen bir adım atarak Ukrayna elektrik şebekesini hackledi ve yüz binlerce evi dondurucu soğukta karanlığa gömdü. Bu olaydan sonra siber operasyonlar, yalnızca askeri hedeflere yönelik silahlar olmaktan çıkarak, sivil nüfusu hem psikolojik hem fiziksel olarak etkileme aracına dönüştü. Ayrıca, 2017’de Kuzey Kore’ye atfedilen WannaCry fidye yazılımı saldırısının, siber silahların nasıl kontrolden çıkabileceğini gösterdiği ve dünya genelinde hastaneler ile acil servisleri rastgele etkileyerek felce uğrattığı ifade edildi.

Bir Amerikan siber güvenlik şirketi, Sandworm siber hack grubunun faaliyetlerini tespit etti. (Reuters)Bir Amerikan siber güvenlik şirketi, Sandworm siber hack grubunun faaliyetlerini tespit etti. (Reuters)

Tehlikeli bir artış

Karadi, İran’ın siber terör doktrinini benimsemiş olmasının tehlikeli bir örneğini paylaştı: 2020 yılında İsrail su şebekesindeki klor seviyesini değiştirmeye yönelik girişim, başarılı olsaydı kitlesel zehirlenmeye yol açabilirdi.

Karadi, o tarihten bu yana İran’ın siber saldırılarının İsrail’de sivil altyapıyı hedef aldığını, hastaneler, alarm sistemleri ve elektrik şebekesine yönelik tekrar eden girişimlerin bu kapsamda olduğunu belirtti.

Hastanelere yönelik saldırıların yeni bir boyut kazandığını vurgulayan Karadi, yakın zamanda Shamir Tıp Merkezi’ne yapılan siber saldırıyı örnek gösterdi. Saldırının arkasında, sıradan bir suç örgütü gibi görünen ‘Qilin’ adlı bir grup bulunuyordu. Karadi, bu durumun devletlerin, sorumluluğu gizlemek için vekil siber gruplar aracılığıyla saldırılar düzenlemesi trendini gösterdiğini ve bunun yalnızca İsrail’e özgü olmadığını aktardı. ABD ve Avrupa istihbarat raporları da benzer eğilimleri doğruluyor.

Çin’de de ‘Volt Typhoon’ gibi grupların, kâr amacı gütmeden ABD’nin kritik altyapısına sızmalar yaparak olası bir gelecekteki saldırıya hazırlık yaptıkları tespit edilmiş durumda.

Karadi, İran saldırılarında karma bir taktik gözlendiğini söyledi: Weizmann Enstitüsü’ne bir füze atılırken, aynı zamanda güvenlik kameralarına sızılarak çarpma anı gerçek zamanlı olarak kaydedildi ve psikolojik etkisi artırıldı. Aynı zamanda çalışanlara tehdit mesajları ve sızdırılmış kişisel bilgiler gönderildi.

Bu yöntem, Ukrayna savaşında görülen siber saldırılarla benzerlik taşıyor; Rus hackerlar, internet servis sağlayıcılarını hedef alarak bilgi akışını engelliyor ve korku yayıyordu.

Konuşmasını yapay zekâ çağının getirdiği fırsatlar ve risklerle tamamlayan Karadi, “Dijital sistemlere tamamen bağımlılık ve yapay zekâdaki hızlı gelişim, büyük fırsatlar sunuyor, ancak saldırganlara da sınırsız hareket alanı sağlıyor” uyarısında bulundu.

Yediot Ahronot gazetesi, Karadi’nin mesajını özetleyerek, “Gelecek savaşta klavye, roketten daha az öldürücü olmayacak” ifadeleriyle duyurdu.


İran'ın başkentinde aylardır ilk kez yağmur yağdı

Bugün Tahran'daki Valiasr Meydanı'nda İran bayrağı şeklinde dev bir reklam panosunun önünden geçen bir kadın (EPA)
Bugün Tahran'daki Valiasr Meydanı'nda İran bayrağı şeklinde dev bir reklam panosunun önünden geçen bir kadın (EPA)
TT

İran'ın başkentinde aylardır ilk kez yağmur yağdı

Bugün Tahran'daki Valiasr Meydanı'nda İran bayrağı şeklinde dev bir reklam panosunun önünden geçen bir kadın (EPA)
Bugün Tahran'daki Valiasr Meydanı'nda İran bayrağı şeklinde dev bir reklam panosunun önünden geçen bir kadın (EPA)

İran'ın başkentinde aylardır ilk kez bugün yağmur yağdı ve bu durum, yüzyılı aşkın süredir en kurak sonbaharını yaşayan ülke için rahatlama getirdi.

Şarku’l Avsat’ın AP’den aktardı habere göre kuraklık, Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın, başkent çevresindeki barajları dolduracak kadar şiddetli yağmur yağmazsa, İran'ın aralık ayı sonuna kadar hükümetini Tahran dışına taşıması gerekebileceği uyarısında bulunmasına yol açmıştı.

Meteorologlar bu sonbaharı ülke genelinde 50 yıldan fazla süredir yaşanan en kurak sonbahar olarak tanımladı; bu durum, 1979 İslam Devrimi'nden bile öncesine denk geliyor ve tarım için büyük miktarda suyu verimsiz bir şekilde tüketen sistemi daha da zorluyor. Ajans, su krizinin ülkede siyasi bir mesele haline geldiğini, özellikle de İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun, iki ülke arasında geçen haziran ayında 12 gün süren bir savaş yaşanmasına rağmen, İran'a bu konuda defalarca yardım teklifinde bulunmasının ardından bu durumun daha da belirginleştiğini belirtti.

20 Mayıs 2025'te Tahran dışındaki Lar Barajı'nın uydu görüntüsü (Planet Labs - AP)20 Mayıs 2025'te Tahran dışındaki Lar Barajı'nın uydu görüntüsü (Planet Labs - AP)

Netanyahu, 2018'de yayınlanan bir tanıtım videosunda İran halkına şahsen seslenerek, "milyonlarca insanın hayatını tehdit eden ciddi su kıtlığı" sorununu ele almak üzere Farsça bir internet sitesinin açılışını duyurdu. İranlıların su ihtiyaçlarına yardımcı olmayı amaçlayan yeni bir İsrail girişimi olan "İran Halkı İçin Yaşam"ı şahsen desteklemeye hazır olduğunu belirtti. Batı Kudüs'teki ofisinde çekilen video, Netanyahu'nun bir tuz arıtma tesisinden geldiğini iddia ettiği kaptan kendine bir bardak su doldurmasıyla başlıyor. Ardından İranlıların karşı karşıya olduğu vahim su krizinden bahsediyor.

Netanyahu, 12 günlük savaşın ardından geçen ağustos ayında İranlılara mesajını yineleyerek şunları söyledi: “Liderleriniz 12 günlük savaşı bize zorla dayattılar ve ezici bir yenilgiye uğradılar. Her zaman yalan söylüyorlar.” Sözlerine şöyle devam etti: “İran'da her şey çöküyor. Bu kavurucu yazda, çocuklarınız için temiz, soğuk su bile yok. Bu, İran halkına karşı gösterilen en büyük ikiyüzlülük ve saygısızlıktır. Bu durumu hak etmiyorsunuz.”