Suriye’nin güneyinde uyuşturucu şebekeleriyle bağlantılı bir rejim komutanı suikast sonucu öldürüldü

Suikast timi sorumlusu kendisini hedef alan suikasttan sağ kurtuldu.

Dera vilayetinin kent merkezi Dera el-Mahatta (Dera24 haber sitesi)
Dera vilayetinin kent merkezi Dera el-Mahatta (Dera24 haber sitesi)
TT

Suriye’nin güneyinde uyuşturucu şebekeleriyle bağlantılı bir rejim komutanı suikast sonucu öldürüldü

Dera vilayetinin kent merkezi Dera el-Mahatta (Dera24 haber sitesi)
Dera vilayetinin kent merkezi Dera el-Mahatta (Dera24 haber sitesi)

Suriye’nin güneyindeki Dera vilayetinde bulunan rejimin komutanlarına ve unsurlarına yönelik suikast eylemlerinde son iki gündür artış gözlemleniyor. Bu suikastların başında Suriye rejimine bağlı Hava İstihbarat Servisi’nde görevli Astsubay Üstçavuş Muhammed Huluv’u hedef alan saldırı geliyor. Dera24 isimli haber sitesinde yer alan habere göre, çarşamba gecesi Huluv ve beraberindeki 4 kişiyi taşıyan askeri aracın El-Hemamme kavşağından geçişi sırasında bir el yapımı patlayıcı infilak etti. Haberde, saldırı sonucu Huluv ve beraberindekilerin yaralandığı bilgisine yer verildi.
Huluv, Dera’nın doğu kırsalındaki Sayda beldesinde faaliyet gösteren suikast timinin kurucusu olarak biliniyor. Rusya destekli 8. Tümen’den Tümgenerali Hamid Şabbane’ye göre söz konusu birim 8. Tümen unsurlarını suikast eylemleriyle hedef alıyor.
Suriye rejimine bağlı Sınır Muhafızları’nda yarbay rütbesinde bir komutan ise salı akşamı kimliği belirlenemeyen kişilerce hedef alındı. Dera’nın batısındaki Yermuk Havzası’nda yer alan Cemle ve Ayn Zikr beldeleri arasındaki bağlantı yoluna tuzaklanan el yapımı patlayıcının infilak etmesi sonucu komutan ve beraberindekiler öldü.
Horan Özgürleri Topluluğu’nun aktardığına göre, Lazkiye vilayetinin El-Karadihe kentinin nüfusuna kayıtlı olan komutan Suriye-Ürdün sınır hattında yer alan askeri birliklerin ve kontrol noktalarının denetiminden sorumluydu. Söz konusu hat 2018’de Dera vilayetinde yapılan uzlaşı anlaşmalarından önce DEAŞ’ın kontrolündeydi. Ayrıca Golan Tepeleri ile sınır noktaları bu hat üzerinde yer alıyor. Komutanın bölgedeki Lübnan Hizbullahı ve İranlı milislerle bağlantısı vardı. Horan Özgürleri Topluluğu’na göre komutanın, Ürdün topraklarına uyuşturucu madde kaçakçılığının yapılmasında önemli rolü bulunuyordu ve önde gelen bazı uyuşturucu tacirleriyle yakın ilişkilere sahipti.
Dera’nın doğu kırsalındaki El-Hirak ilçesi yakınlarında bir rejim unsuru, bir yakıt istasyonunda bulunduğu sırada, kimliği belirlenemeyen kişilerin açtığı ateş sonucu öldürüldü.
Suriye’nin güneyindeki aktivistler, bölgenin ekonomik durumunun kötüye gitmesi ve uyuşturucu kullanımının yaygınlaşması sebebiyle meydana gelen hırsızlık ve gasp olayları sonucu cinayet vakalarının arttığına işaret ediyor. Nitekim son bir hafta içinde üç sivil cinayete kurban gitti. Dün (perşembe) Busra eş-Şam kentinden eğitim danışmanı Rabal Mikdad yüzü maskeli kişilerin kullandığı minibüsten indirilerek yakın mesafeden tabancayla vurularak öldürüldü. Bu olaydan önce bölge sakinleri Dail ve İbta beldeleri arasındaki yolun üzerinde Abdulmuvali Hasan isimli gencin cansız bedenini buldu. Cesedin üzerinde kurşun izlerinin olduğu öğrenildi. Daha sonra bu olayın, öldürülen gencin motosiklet çalması nedeniyle yaşandığı ortaya çıktı. Dera’nın doğusundaki Sayda ilçesinin girişinde Rami Salih isimli vatandaş, kimliği belirlenemeyen kişiler tarafından yakın mesafeden silahla vurularak öldürüldü. Maktül, Dera’nın doğu kırsalındaki Maraba beldesinden olduğu ve beldesinde bir yakıt istasyonu işletiyordu. Saldırganlar Salih’i gasp ederek aracını çaldı.
Bu ayın tamamlanmasıyla birlikte Suriye’nin güneyindeki uzlaşı sürecinin üzerinden tam bir yıl geçmiş olacak. Birinci süreç 2018’de Rusya’nın garantörlüğünde işlemişti.
Geçen yıl yaz aylarında bölgedeki hafif ve orta silahların teslim edilmesini öngören uzlaşı anlaşmasının yapılmasına rağmen bu anlaşma güvenlik zafiyetini, istikrarsızlığı ve suçları önleyemedi.



Hizbullah savaşçılarını Lübnan ordusuna entegre etme fikri gerçeklerle çarpışıyor

21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
TT

Hizbullah savaşçılarını Lübnan ordusuna entegre etme fikri gerçeklerle çarpışıyor

21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın Hizbullah savaşçılarının, 1990 iç savaşından sonra olduğu gibi Lübnan ordusuna entegre edilmesi önerisi siyasi çevrelerde ve uzmanlar arasında tartışma konusu oldu.

Ordunun çeşitli sebeplerle bu savaşçıları bünyesine katamaması nedeniyle öneri henüz yaygın kabul görmezken, uzmanlar bu meselenin doğuracağı sonuçlar konusunda uyarıda bulundu. Bunun ‘silahlarını devlete teslim etmesi karşılığında Hizbullah için bir teselli ödülü’ olduğunu belirten uzmanlar, ‘dini emir alan ve ideolojik inanca sahip olan unsurların orduda yer alamayacağını’ vurguladı.

Cumhurbaşkanı Avn basına verdiği demeçte, “Ordu içinde Hizbullah savaşçılarından oluşan bağımsız bir birim oluşturmak mümkün değil. Ancak 1990'ların başında Lübnan'daki iç savaşın sonunda çeşitli taraflarla olduğu gibi üyeleri orduya katılabilir ve kurslara tabi tutulabilir” ifadelerini kullandı.

Bu öneriyi yorumlayan Güçlü Cumhuriyet Bloğu Milletvekili Giyas Yazbek, ordunun ‘Hizbullah'ın dış uzantılarla ordusunu oluşturduğunu iddia ettiği 100 bin savaşçıyı absorbe edemeyeceğini’ söyledi. Şarku’l Avsat'a konuşan Yazbek, “Hizbullah'ın 25 bin savaşçısı olsa bile, şu anda subaylarının ve üyelerinin maaşlarını dış yardımlarla güvence altına almaya çalışan askeri kuruma bunları dahil etmek imkânsız” dedi.

Yazbek, ‘ordunun cumhurbaşkanı ve hükümetle birlikte geliştirdiği ulusal güvenlik stratejisinin henüz Lübnan'ın ordu ve güvenlik güçlerinin sayısına olan ihtiyacını belirlemediğini’ vurguladı. Yazbek, “Sınırlarımızı çizdiğimizde, savaşın nedenlerini ortadan kaldırdığımızda ve Lübnan'da siyasi bir çözüme doğru ilerlediğimizde, ordunun mevcut subay ve personel sayısı yeterli olacak ve artacaktır” şeklinde konuştu.

Hizbullah savaşçılarının durumu

Askeri uzman Halid Hamade'ye göre, ‘Taif Anlaşması'ndan sonra silahlı milislerin dağıtılmasında olduğu gibi bugün de Hizbullah savaşçılarının orduya alınması önerisi, Cumhurbaşkanı'nın Hizbullah'ı silahlarını devlete teslim etmeye ikna etme çabaları bağlamında Hizbullah için bir teselli ödülüdür.’

Hamade, ‘Hizbullah savaşçılarının orduya entegre edilmesinin, özellikle ateşkes anlaşmasının imzalanmasının ardından yaşanan gelişmelerden sonra, birçok engelle karşı karşıya olduğunu’ savundu.

fvdgh
Hizbullah Genel Sekreteri Haşim Safiyuddin'in 24 Şubat 2025 tarihinde Lübnan'ın güneyindeki Deyr Kanun en-Nahr kasabasında düzenlenen cenaze töreni sırasında Hizbullah üyeleri (Reuters)

“İç savaşın sona ermesinin ardından Lübnan devletinin yüzlerce milisi orduya ve güvenlik güçlerine katmayı başardığı doğrudur, ancak Hizbullah'ın durumuyla karşılaştırma yapmak artık mümkün değildir” diyen Hamade, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Ulusal Mutabakat Belgesi imzalandığında milis liderleri belgeyi tanıdı, milislerin feshedildiğini duyurdu, silahlarını gönüllü olarak devlete teslim etti ve siyasi sürecin bir parçası oldu. Hizbullah ise ateşkes anlaşmasını tanımıyor ve silahlarını teslim etmeyi kabul etmiyor. Dolayısıyla siyasi sürecin bir parçası haline geldiğini ve artık askeri bir kanadı olmadığını kabul etmeden milislerini orduya dahil etmekten bahsetmek bağlamdan kopuktur.”

Hizbullah'ın ideolojisi

Yazbek'e göre Hizbullah'ın ideolojisi, savaşçılarının orduya entegrasyonunun önündeki en büyük engel. Yazbek, “Hizbullah, Lübnan'ı İran'ın uzantısı olan coğrafi bir nokta olarak görüyor. Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım'ın silahları teslim etmeyeceğini ve silahların devletin elinde olmasıyla ilgili konuşmalarla ilgilenmediğini açıklamasının da gösterdiği gibi bu doktrin halen varlığını sürdürüyor” ifadelerini kullandı.

ukıo
24 Şubat 2025 tarihinde düzenlenen cenaze töreninde eski Hizbullah Genel Sekreteri Haşim Safiyuddin'in tabutunu taşıyan Hizbullah savaşçıları (AP)

‘Lübnan iç savaşı sırasında milisleri olan ve devlet şemsiyesi altına giren liderlerin Lübnanlı liderler olduğunu, kararlarının Lübnanlıların kararı olduğunu’ hatırlatan Hamade, “Hizbullah ise organik olarak bölgesel bir otoriteye bağlıdır ve hem Lübnan içinde hem de dışında tehlikeli askeri ve güvenlik rolleri oynamıştır” dedi. Hizbullah'ın ‘Tahran'dan ayrıldığını, yerel bir siyasi bileşen olmayı kabul ettiğini ve askeri kolunu feshettiğini açıklamadığına, böylece savaşçılarının ordu içinde absorbe edilmesi konusunun tartışılabileceğine’ dikkat çeken Hamade sözlerini şöyle sürdürdü: “Veliyyül Fakih tarafından verilen ve uygulanması gereken meşru yetki çerçevesinde faaliyet gösteren askeri bir grup ile anayasal makamlar tarafından demokratik mekanizmalar çerçevesinde alınan siyasi bir karar çerçevesinde faaliyet gösteren başka bir grubu uzlaştırmak nasıl mümkün olabilir? İster sivil idarelerde ister güvenlik kurumlarında milislerin devlete entegre edilmesi deneyimi tekrarlanabilecek kadar başarılı oldu mu?”

Ordu disiplini

Bazılarının iddia ettiği gibi iç savaş sürecindeki milislerin orduya alınmadığını belirten Yazbek, ‘güvenlik ve askeri kurumlara alınanların Lübnan'ı yöneten Suriye rejimine yakın olduğunu, ülkenin egemenliği için savaşan ve Suriye işgaline karşı çıkanların ise kovalandığını, hapsedildiğini ve birçoğunun Lübnan'ı terk etmek zorunda kaldığını’ vurguladı. Yazbek ayrıca, ‘ordu personeli tarafından uygulanan disiplinin Hizbullah savaşçıları için geçerli olmadığını, çünkü milislerin orduyla, ordunun da onlarla uyumlu olmadığını’ belirtti.

Hamade, “Hizbullah savaşçılarının Lübnan ordusuna ve diğer devlet kurumlarına dahil edilmesinin artıları ve eksileri ne olursa olsun, doğru yol Hizbullah'ın silahlarını devlete teslim etmesiyle başlamalı. Hizbullah üyeleri Lübnan toplumundan izole edilmiş bir grup değildir ve topluma entegre edilmelidir. Ancak Hizbullah’ın silahlarını teslim etmesi için bir tür ayartma olarak özümsenmeleri konusunu gündeme getirmekte acele etmek hedefe ulaşılmasını sağlamayacaktır. Gerekli olan, Hizbullah’ın öncelikle devleti, silahların yalnızca devletin elinde olmasını, savaş ve barış kararının devletin elinde olduğunu ve bu konuda meydana gelebilecek herhangi bir düzenlemenin başlangıcı olarak uluslararası kararları uygulama ihtiyacını tanımasıdır” dedi.