Rusya, Litvanya sınırlarının yasallığını sorgulamaya başladı: ‘Sadece bacağına değil, kafasına da sıktı’

Saint Petersburg limanına demirlemiş bir kargo gemisi (AP)
Saint Petersburg limanına demirlemiş bir kargo gemisi (AP)
TT

Rusya, Litvanya sınırlarının yasallığını sorgulamaya başladı: ‘Sadece bacağına değil, kafasına da sıktı’

Saint Petersburg limanına demirlemiş bir kargo gemisi (AP)
Saint Petersburg limanına demirlemiş bir kargo gemisi (AP)

Moskova, Rusya'nın Kaliningrad yerleşim bölgesine mal sevkiyatına ilişkin kısıtlamalar konusundaki anlaşmazlığın artmasıyla birlikte Litvanya sınırlarının yasallığını sorgulamaya başladı.
Rusya Federal Uzay Ajansı (Roscosmos) Başkanı Dmitriy Rogozin, Cumartesi günü devlet televizyonuna verdiği demeçte, "Litvanya bu adımıyla sınırlarını sorguladı. Malların engelsiz geçişine izin verilmesi Rusya'nın eski bir Sovyet cumhuriyeti olan Litvanya’nın sınırlarını tanıması için bir şart. Litvanya son hamlesiyle sadece bacağına değil, kafasına da sıktı" dedi.
Kaliningrad Valisi Anton Alikhanov, inşaat malzemeleri ve mineraller de dahil olmak üzere Baltık Denizi'ndeki Rus yerleşim bölgesine taşınan tüm malların yaklaşık yüzde 40 ila 50'sinin yasak kapsamında olduğunu söyledi.
Rusya yasağı yasadışı olarak nitelendirdi ve Avrupa Birliği ve NATO üyesi Litvanya'ya karşı harekete geçmekle tehdit etti.
Rusya'nın şimdiye kadar yaptığı tehditler arasında Litvanya'yı ortak elektrik şebekesinden çıkarmak da var. Ancak, ülkenin sınırlarına ilişkin Rus-Litvanya anlaşmasının feshedilmesi anlaşmazlığı tırmandırabilir.
Diğer yandan Rusya'da, Kaliningrad yerleşim bölgesine bir ‘geçit’ yapılması için haftalardır TV programlarında çağrılar yapılıyor. Rogozin ise bu talepte bulunan ilk üst düzey Rus yetkili.



Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
TT

Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)

Temmuz 2021'de Havana yönetimine karşı düzenlenen büyük protesto eylemlerinin yankıları sürüyor.

ABD, Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in de aralarında bulunduğu Kübalı yetkilileri insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yaptırım listesine aldı. 

Karayipler'deki ada ülkesinin üst düzey yöneticilerine vize kısıtlamaları uygulanacağı da duyuruldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X hesabından yaptığı açıklamada "Temmuz 2021'deki protestolara katılanların haksız bir şekilde gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan ya da bu olaylarda suç ortaklığı yapan" yargı ve cezaevi çalışanlarının da vize kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. 

54 yaşındaki siyasetçi şu ifadeleri kullandı:

ABD, Küba halkının insan hakları ve temel özgürlüklerini desteklemeyi ve gayri meşru, dikta rejimlerinin yarıküremizde hoş karşılanmadığını net bir şekilde ortaya koymayı sürdürecek.

Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'le birlikte Küba Savunma Bakanı Álvaro López Miera ve İçişleri Bakanı Lázaro Álvarez Casas'ın da yaptırım listesine alınmasına Havana'dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de X'te açıklama yaparak ABD'nin Küba halkının ya da liderlerinin iradesini ipotek altına alamayacağını vurguladı. 

Küba Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'den sorumlu yetkililerinden Johana Tablada ise Rubio'yu "soykırım ve toplu sınırdışı savunucusu" diye niteledi. 

Elektrik kesintileri yüzünden Havana'nın defalarca karanlığa gömülmesinin ardından 11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestolar, tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 

Bir kişinin öldüğü eylemlerin bazılarında protestocular devlet binalarına ve kamu malına zarar vermiş, güvenlik görevlilerine ve mağazalara taş atarak saldırmıştı.

Batı medyası, eylemlerin herhangi bir muhalif örgüt tarafından organize edilmediğini bildirirken Küba yönetimi, onlarca yıldır süren ABD yaptırımları ve propagandasını sorumlu tutmuştu.

Yönetim destekçileri, yetkililerle birlikte tepki göstererek muhalif eylemleri bastırmaya çalışmıştı. 

Ekonomik kriz, gıda ve ilaç kıtlığına karşı başlayan gösterilerin ardından ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün aktardığına göre en az 1400 kişi gözaltına alınırken, yaklaşık 700 kişi hapse atılmıştı. 

2022'de Kübalı savcılar, 790 civarında kişinin bu eylemlerle ilgili olarak soruşturulduğunu açıklamıştı.

Davaları takip eden 11J adlı hak örgütü, 554 kişinin protesto gösterileriyle ilgili olarak aldıkları cezayı çektiği bilgisini 2024 sonunda vermişti. Bunlardan bazıları Papa Francis'in talebiyle şartlı tahliyeden faydalandı. Halihazırda hapiste kalan eylemci sayısının 360'la 420 arasında olduğu tahmin ediliyor.  

Independent Türkçe, France 24, AFP, AP