Tenis klasiği Wimbledon tartışmaların gölgesinde başlıyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Tenis klasiği Wimbledon tartışmaların gölgesinde başlıyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Avustralya Açık, Fransa Açık (Roland Garros) ve ABD Açık ile tenis sezonunun en önemli dört turnuvasından biri olan Wimbledon, bu yıl 27 Haziran-10 Temmuz tarihlerinde organize edilecek.
İngiltere'nin başkenti Londra'daki All England Lawn Tenis Kulübü, ilk kez 1877 yılında düzenlenen Wimbledon'ın maçlarına 135. kez ev sahipliği yapacak.
İki haftalık programın ortasındaki pazar günü maç oynanmaması geleneği, merkez kortun 100. yıl dönümünün kutlanacağı 2022'de terk edilecek. Böylece maç oynanan gün sayısı 13'ten 14'e yükselecek.
1877'den bu yana her yıl temmuz ayında düzenlenen iki haftalık turnuvada, ortadaki pazar günü "Middle Sunday" olarak anılıyor ve o gün karşılaşma yapılmıyordu. Kural, yağmurun maç programını sıkıştırması yüzünden sadece 1991, 1997, 2004 ve 2016'da esnetilmişti.
2022 Wimbledon'ın toplam para ödülü, 40,35 milyon sterlinle organizasyon tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı. Toplam para ödülü, 2021'e kıyasla yüzde 11,1, yeni tip koronavirüs salgını öncesindeki 2019'a kıyasla ise yüzde 5,4 oranında yükseldi.
Buna göre organizasyonun tekler şampiyonları 2 milyon sterlin para ödülü kazanacak. Tek kadınlar ve tek erkekler şampiyonlarına 2019'da 2,35 milyon, geçen yıl ise 1,7 milyon sterlin ödül verilmişti.

Rus ve Belaruslu sporculara yasak
Rusya'nın Ukrayna'ya Belarus destekli gerçekleştirdiği askeri müdahale nedeniyle iki ülkenin sporcularının, 2022'nin üçüncü grand slam turnuvası Wimbledon'a katılmasına izin verilmemesi, tartışmalara yol açtı.
Profesyonel Tenisçiler Birliği (ATP) ve Kadınlar Tenis Birliği (WTA) dışında Rafael Nadal, Novak Djokovic, Andy Murray gibi isimler de kararı eleştirdi. Devamında ATP ve WTA, 2022 Wimbledon'da sporculara sıralama puanı verilmeyeceğini açıkladı.
Erkekler dünya 1 numarası Daniil Medvedev ve kadınlar klasmanının 6. basamağındaki Aryna Sabalenka başta olmak üzere birçok seribaşı tenisçi bu yüzden turnuvada mücadele edemeyecek.
Erkeklerde Andrey Rublev (dünya 8 numarası), Karen Khachanov (22), kadınlarda ise Daria Kasatkina (13), Victoria Azarenka (20), Veronika Kudermetova (22) ve Ekaterina Alexandrova (28) da karardan etkilenecek.

Nadal 3'te 3 yapmayı deneyecek
Kariyerinde ilk kez sezonun ilk iki büyük turnuvasını (Avustralya Açık, Fransa Açık) kazanan Nadal, sol ayağındaki sakatlığa rağmen Wimbledon'da mücadele edecek.
36 yaşındaki Nadal, Wimbledon'da 2010'dan beri ilk, toplamda 3. kez zafere ulaşıp kendisine ait en fazla grand slam şampiyonluğu kazanan erkek tenisçi rekorunu 23'e çıkarmaya çalışacak.
İspanyol raket, bu sezon 3'te 3 yapması halinde gözünü ABD Açık'a dikecek ve aynı yıl içinde 4 grand slam turnuvasını da kazanan 3. erkek tenisçi olmak için uğraşacak.
Erkeklerde bunu başaran ilk isim 1938'de ABD'li Don Budge oldu. Avustralyalı Rod Laver da 1962 ve 1969'da tüm grand slam turnuvalarını kazandı. "Takvim yılı grand slam"i yapmayı başaran kadın tenisçiler listesi ise ABD'li Maureen Connolly (1953), Avustralyalı Margaret Court (1970) ve
Alman Steffi Graf'dan (1988) oluşuyor.
Kuraya göre Nadal'ın (2 numaralı seribaşı) final yolundaki muhtemel rakipleri, 4. turda 2017 finalisti Marin Cilic (14), çeyrek finalde Felix Auger-Aliassime (6) veya Taylor Fritz (11), yarı finalde ise Stefanos Tsitsipas (4) ya da 2021 finalisti Matteo Berrettini olacak.
Son 3 organizasyon da dahil Wimbledon'ı 6 kez kazanan Novak Djokovic'in (1) başı çektiği ana tablonun diğer yarısında ise Casper Ruud (3), Carlos Alcaraz (5), Hubert Hurkacz (7), Jannik Sinner (10) ve Denis Shapovalov (13) bulunuyor.

Serena bir yıl sonra korta dönüyor
Serena Williams, sol bacağından sakatlanarak sahayı terk etmek zorunda kaldığı 2021 Wimbledon'ın ilk turundan bu yana ilk tekler karşılaşmasına çıkmaya hazırlanıyor.
2017 Avustralya Açık zaferinden sonra oynadığı 4 grand slam finalini de kaybeden ABD'li tenisçinin, kadınlar dünya sıralamasında 1204. basamağa kadar gerilemesinin ardından göstereceği performans merakla bekleniyor.
40 yaşındaki Williams, Wimbledon'da 8. kez zafere ulaşırsa 24 şampiyonlukla "tarihin en fazla grand slam turnuvası kazanan tenisçisi" unvanının sahibi Margaret Court'u yakalayacak.
Erkekler ve kadınlarda tarihin en fazla grand slam şampiyonluğu bulunan tenisçiler listesinin zirvesinde Court'u, Serena Williams (23), Steffi Graf (22) ve Nadal (22) izliyor.

Swiatek 35 maçtır kaybetmiyor
Geçen yılın şampiyonu Ashleigh Barty'nin tenisi bırakmasının ardından kadınlar dünya sıralamasında zirveye çıkan Iga Swiatek, bu sezon gösterdiği performansla bir numaralı şampiyonluk adayı.
21 yaşındaki Swiatek, yarı final oynadığı sezonun ilk grand slam turnuvası Avustralya Açık sonrası çıktığı 37 karşılaşmada tek yenilgi yaşadı. Son 35 maçını kazanan Swiatek, bu süreçte Roland Garros dahil 6 şampiyonluk elde etti.
Turnuvaya özel davetle katılan Serena Williams, Swiatek (1 numaralı seribaşı) ile ana tablonun aynı yarısına düştü. İlk maçını dünya 113 numarası Harmony Tan ile oynayacak Williams'ın sonraki turlarda karşılaşabileceği rakipleri arasında Paula Badosa (4), 2021 finalisti Karolina Pliskova (6), Jessica Pegula (8), 2017 şampiyonu Garbine Muguruza (9), Coco Gauff (11), 2019 şampiyonu Simona Halep (16), 2011 ve 2014 şampiyonu Petra Kvitova (25) da yer alıyor.
Ana tablonun diğer bölümünde ise Anett Kontaveit (2), Ons Jabeur (3), Maria Sakkari (5), Danielle Collins (7), Emma Raducanu (10), Jelena Ostapenko (12), Belinda Bencic (14), 2018 şampiyonu Angelique Kerber (15) dikkati çekiyor.

Zverev ve Fernandez katılamayacak
Fransa Açık yarı finalinde sağ ayak bileğinden sakatlanan erkekler dünya 2 numarası Alexander Zverev ve sağ ayağında stres kırığı bulunan kadınlar klasmanının 16 numarası Leylah Fernandez, turnuvada yer almayacak.

Wimbledon'ı diğerlerinden ayıranlar
En eski tenis turnuvası özelliğini taşıyan Wimbledon, ilk defa 9 Temmuz 1877 tarihinde yalnızca erkeklerden oluşan Britanyalı 22 tenisçinin katılımıyla düzenlendi.
23 Temmuz 1868'de kroket (krikete benzer bir açık hava oyunu) oynanması için kurulan, 1877'de ise "All England Lawn Tenis ve Kroket Kulübü" adını alan tesislerdeki ilk turnuvayı, Spencer Gore kazandı. 1884 yılında tek kadınlar ve çift erkekler kategorileri de turnuvaya eklenirken, çift kadınlar ve karışık çiftler ise 1913 yılında organizasyona dahil edildi.
Tenisin en prestijli organizasyonları arasında yer alan Wimbledon Turnuvası, kendine özgü kurallarıyla ayrı bir yere sahip. 1909'dan beri "koyu yeşil" ve "mor"un resmi renkler kabul edildiği turnuvada, yönetmelik gereği kortların arkasındaki fonun ''koyu yeşil'' olma zorunluluğu var. Yazılı olmasa da tenisçilerin "beyaz giyinme zorunluluğu", korta giriş ve çıkış protokolü gibi birtakım kurallar da bulunuyor. Kurallar, yalnızca 2012 Londra Olimpiyat Oyunları'nda uygulanmadı.
Wimbledon, çim kortta oynanan tek grand slam turnuvası olma özelliğini de taşıyor. Çim yüzeyde top, sert ve toprak korttan daha yüksek bir hıza kavuşuyor. Topların yerden fazla yükselmediği çim kort, hızlı servisleri ve güçlü vuruşları olan oyunculara avantaj sağlıyor.
Maç sırasında yağmur yağması halinde merkez kort dışındaki sahaların üzeri brandayla kapanıyor ve karşılaşmalara yağmur molası veriliyor. 2009'dan beri açılır-kapanır çatıya sahip merkez korttan sonra 2019'da da 1 numaralı kort, kapanabilir tavan sistemine kavuştu.

Wimbledon'ın rekorları
Tek erkeklerde İsviçreli Roger Federer'in 8, tek kadınlarda ise ABD'li Martina Navratilova'nın 9 şampiyonlukla rekoru elinde tuttuğu Wimbledon Tenis Turnuvası'na ait bazı istatistikler şöyle:
Teklerde en fazla kazananlar

Erkekler:
Roger Federer (İsviçre) - 8 kez
*William Renshaw (Büyük Britanya) - 7
Pete Sampras (ABD) - 7
Novak Djokovic (Sırbistan) - 6

Kadınlar:
Martina Navratilova (ABD) - 9
*Helen Wills Moody (ABD) - 8
Steffi Graf (Almanya) - 7
Serena Williams (ABD) - 7
*Dorothea Lambert Chambers (İngiltere) - 7

Üst üste en fazla kazananlar
Erkekler:

*William Renshaw (Büyük Britanya) - 6 kez
Björn Borg (İsveç) - 5
Roger Federer (İsviçre) - 5
Kadınlar:
Martina Navratilova (ABD) - 6
*Suzanne Lenglen (Fransa) - 5

Son 10 yılın kazananları
Erkekler:

2011 - Novak Djokovic (Sırbistan)
2012 - Roger Federer (İsviçre)
2013 - Andy Murray (Büyük Britanya)
2014 - Novak Djokovic (Sırbistan)
2015 - Novak Djokovic (Sırbistan)
2016 - Andy Murray (Büyük Britanya)
2017 - Roger Federer (İsviçre)
2018 - Novak Djokovic (Sırbistan)
2019 - Novak Djokovic (Sırbistan)
2021 - Novak Djokovic (Sırbistan)

Kadınlar:
2011 - Petra Kvitova (Çekya)
2012 - Serena Williams (ABD)
2013 - Marion Bartoli (Fransa)
2014 - Petra Kvitova (Çekya)
2015 - Serena Williams (ABD)
2016 - Serena Williams (ABD)
2017 - Garbine Muguruza (İspanya)
2018 - Angelique Kerber (Almanya)
2019 - Simona Halep (Romanya)
2021 - Ashleigh Barty (Avustralya)

En genç kazanan
Erkekler:
Boris Becker (Almanya) (1985) - 17 yaşında
Kadınlar: Lottie Dod (Büyük Britanya) (1887) - 15

En düşük sıradan kazanan
Erkekler:
Goran Ivanisevic (Hırvatistan) (2001) - Dünya 125'incisiyken
Kadınlar: Venus Williams (ABD) (2007) - Dünya 31'incisiyken
 



Kanatsız uçuş: Kayakla atlama hakkında her şey

Kayakla atlamada sporcular saatte 100 kilometre hızı aşabiliyor (Reuters)
Kayakla atlamada sporcular saatte 100 kilometre hızı aşabiliyor (Reuters)
TT

Kanatsız uçuş: Kayakla atlama hakkında her şey

Kayakla atlamada sporcular saatte 100 kilometre hızı aşabiliyor (Reuters)
Kayakla atlamada sporcular saatte 100 kilometre hızı aşabiliyor (Reuters)

Adrenalin'den herkese merhaba. Bu hafta motor sporları ve dövüş etkinliklerinden değil, adrenalinin doruk noktasına ulaştığı bir başka spor dalı olan kayakla atlamadan bahsedeceğiz. 

Kayakla atlama, kış sporları içinde hem tarihi hem de görsel etkisiyle en çarpıcı dallardan biri. Bir sporcunun onlarca metre yükseklikten kendini boşluğa bırakıp rüzgarla mücadele ederek süzülmesi, bu branşı yalnızca bir yarış değil, aynı zamanda bir cesaret gösterisine dönüştürüyor.

  
Kayakla Atlama Dünya Kupası da bu sporun geldiği noktayı görmek için en doğru adreslerden biri. Ancak bu noktaya gelene kadar kayakla atlama uzun bir yolculuktan geçti.

Kayakla atlamanın kökleri 19. yüzyıl Norveç'ine uzanıyor. İlk dönemlerde bu spor, bugünkü anlamda bir yarıştan çok, kimin daha uzağa atlayabildiğini görmek için yapılan yerel denemelerden ibaretti.

Ahşap kayaklar, basit rampalar ve neredeyse hiçbir güvenlik önlemi olmadan yapılan atlayışlar, sporun ne kadar riskli başladığını açıkça gösteriyor. Zamanla bu denemeler organize yarışlara dönüştü ve kayakla atlama, İskandinav ülkelerinin sınırlarını aşarak Avrupa'nın geri kalanına yayıldı.

Bu gelişimin en önemli dönüm noktalarından biri, 1925'te düzenlenen ilk Kayakla Atlama Dünya Kupası oldu. O dönemde yalnızca erkek sporcuların katıldığı bu organizasyon, kayakla atlamayı uluslararası bir spor haline getirdi.

İlk şampiyonalarda atlayış mesafeleri bugüne kıyasla oldukça kısa olsa da sporcuların cesareti ve rekabet duygusu bugünküyle yarışır düzeydeydi. Dünya Kupası, yıllar içinde hem sporcular hem de organizatörler için bir referans noktası haline geldi.

Erkekler Kayakla Atlama Dünya Kupası tarihine bakıldığında, bazı ülkelerin bu spora damga vurduğu hemen fark ediliyor. Norveç, Finlandiya, Avusturya ve Almanya, uzun yıllar boyunca hem teknik hem de sportif açıdan öne çıktı.

Özellikle Finlandiyalı Matti Nykanen, kayakla atlama dendiğinde akla gelen ilk isimlerden biri oldu. Nykanen'in Dünya Kupaları ve Olimpiyatlar boyunca sergilediği performans, bu sporun küresel popülaritesini ciddi şekilde artırdı. Onun ardından gelen nesiller, kayakla atlamanın sınırlarını biraz daha ileri taşımaya başladı.

Zaman içinde pistler büyüdü, tepe boyutları arttı ve sporcular daha uzun mesafelere ulaşmaya başladı. Bununla birlikte ekipman teknolojisi de ciddi bir değişim geçirdi.

Eski dönemlerde ağır ve kontrolü zor kayaklar kullanılırken, günümüzde daha hafif ve aerodinamik malzemeler öne çıkıyor.

Sporcuların giydiği tulumlar bile rüzgarla etkileşim göz önünde bulundurularak tasarlanıyor. Bu gelişmeler, performansı artırırken aynı zamanda kuralların da sıkılaşmasına neden oldu.

Kayakla atlamada kadınların Dünya Kupası sahnesine çıkması ise çok daha geç bir tarihte gerçekleşti.

Kadınlar, ilk kez 2009'da Kayakla Atlama Dünya Kupası'nda resmi olarak yarışma fırsatı buldu. Bu geç başlangıç, sporda uzun süre tartışma konusu oldu.

Ancak kadın kayakla atlamanın kısa sürede gösterdiği gelişim, bu tartışmaları büyük ölçüde geride bıraktı. Japonya, Almanya, Avusturya ve Norveçli sporcular, kadınlar kategorisinde üst düzey rekabetin oluşmasında başrol oynadı.

Kadın kayakla atlamanın simge isimlerinden biri olan Sara Takanashi, bu alandaki dönüşümün en net örneklerinden biri.

Dünya Kupası yarışlarında kırdığı rekorlar ve performansları, kadın sporcuların teknik ve fiziksel olarak bu branşta ne kadar ileri gidebileceğini gösterdi. Kadınlar yarışlarının şampiyona programına eklenmesi, yalnızca bir sportif gelişme değil, aynı zamanda kayakla atlamanın geleceği açısından da önemli bir adım oldu.

Kayakla Atlama Dünya Kupası, hem erkekler hem de kadınlar için benzer bir yarış yapısıyla ilerliyor. Normal tepe ve büyük tepe yarışları, sporcuların farklı koşullara ne kadar hızlı uyum sağlayabildiğini ortaya koyuyor.

Takım yarışlarıysa bireysel yeteneklerin yanı sıra ülkelerin sistemli çalışmasının da ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Rüzgarın yönü, hızındaki küçük değişimler ve pistin durumu, yarışın kaderini saniyeler içinde değiştirebiliyor.

Bu yüzden kayakla atlama, yalnızca fiziksel güçle açıklanabilecek bir spor değil. Sporcular, atlayış sırasında vücut pozisyonlarını milimetrik hesaplarla ayarlamak zorunda kalıyor.

En ufak bir hata, metrelerce mesafe kaybı anlamına gelebiliyor. Dünya Kupası da tam olarak bu noktada devreye giriyor ve en istikrarlı, en soğukkanlı sporcuları öne çıkarıyor.

Kayakla atlamanın bugünkü haline ulaşmasında organizasyonların ve uluslararası federasyonların da payı büyük.

Güvenlik önlemleri yıllar içinde ciddi şekilde artırıldı. Pist tasarımları, sporcuların iniş sırasında daha kontrollü bir şekilde yere basmasını sağlayacak biçimde geliştirildi.

Aynı zamanda ekipman kontrolleri sıkılaştırıldı ve herkes için eşit koşullar yaratılmaya çalışıldı. Bu sayede spor, geçmişe kıyasla çok daha güvenli bir yapıya kavuştu.

Kayakla atlama dışarıdan bakıldığında kısa bir koşu, bir sıçrayış ve ardından süzülmeden ibaret gibi görünebilir. Oysa işin teknik tarafı, atlayışın her saniyesine yayılan karmaşık bir denge ve kontrol sürecine dayanıyor. Bir sporcunun havadayken ne kadar ileri gideceğini belirleyen şey yalnızca gücü değil; hız, vücut pozisyonu, kayak açısı ve rüzgarla kurduğu ilişki oluyor.

Her şey pistin başında, iniş rampasına girmeden önce başlıyor. Sporcu, mümkün olan en dengeli ve ritmik kaymayla maksimum hıza ulaşmaya çalışıyor. Bu noktada amaç, hızlanırken vücudu gereksiz yere hareket ettirmemek. En ufak bir dengesizlik, rampa sonunda yapılacak sıçramayı doğrudan etkiliyor.

Sporcular, rampaya yaklaşırken dizlerini hafif kırık tutuyor ve gövdeyi öne doğru sabit bir açıyla konumlandırıyor. Bu duruş, sıçrama anında gücün doğrudan kayaklara aktarılmasını sağlıyor.

Sıçrama, yani "take-off" anı, uçuşun kaderini belirleyen en kritik nokta. Sporcu, rampanın ucunda kayakları pistten ayırırken ne çok erken ne de geç davranabiliyor.

Erken sıçrama, hız kaybına yol açarken; geç sıçrama, açıyı bozarak havalanmayı zorlaştırıyor. Bu nedenle sporcular, rampanın ucundaki milimetrik noktayı defalarca antrenman yaparak ezberliyor. Bacaklardan gelen itiş, gövde ve kalça pozisyonuyla birleştiğinde sporcu havaya düzgün bir şekilde yükseliyor.

Havalanma sonrası başlayan uçuş evresi, kayakla atlamanın görsel açıdan en tatmin edici ama aynı zamanda en teknik bölümü. Günümüzde neredeyse tüm sporcular "V stili" adı verilen tekniği kullanıyor.

Bu teknikte kayaklar önde açılarak V harfi şeklini alıyor. Kayakların bu şekilde açılması, havayla temas yüzeyini artırıyor ve sporcuya daha fazla kaldırma kuvveti sağlıyor.

Ancak V stilinin etkili olabilmesi için kayakların açısı, sporcunun vücut pozisyonuyla uyum içinde olmalı. Aksi halde bu avantaj hızla dezavantaja dönüşebiliyor.

Uçuş sırasında gövde neredeyse kayaklarla paralel hale geliyor. Sporcu, göğsünü kayaklara yaklaştırarak havayı "yakalamaya" çalışıyor. Kollar genellikle vücuda yakın tutuluyor, çünkü açılan kollar hava direncini artırarak dengeyi bozabiliyor.

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Viessmann FIS Ski Jumping World Cup (@fisskijumping)'in paylaştığı bir gönderi

Başın pozisyonu da büyük önem taşıyor. Sporcu genellikle bakışlarını ileriye sabitliyor ve boynu mümkün olduğunca sabit tutuyor. Bu duruş, hem aerodinamik yapıyı koruyor hem de havadayken ani hareketlerin önüne geçiyor.

Rüzgar, uçuş kontrolünde en büyük dış etkenlerden biri. Karşıdan gelen hafif bir rüzgar, sporcunun daha uzun süre havada kalmasına yardımcı oluyor. Yandan esen rüzgarlarsa dengeyi ciddi şekilde zorlayabiliyor.

Bu nedenle sporcular, havadayken küçük vücut hareketleriyle dengeyi sürekli ayarlıyor. Dizlerin ve ayak bileklerinin çok küçük hareketleri, kayakların açısını ve yönünü kontrol etmeye yardımcı oluyor. Bu ayarlamalar dışarıdan fark edilmese de uçuşun birkaç metre daha uzamasını sağlayabiliyor.

İnişe yaklaşırken uçuş tekniği yeniden değişiyor. Sporcu, yavaş yavaş V stilini daraltıyor ve kayakları birbirine yaklaştırıyor. Amaç, yere en stabil şekilde temas etmek. İniş sırasında ağırlık genellikle öne veriliyor ve dizler darbe emici bir görev üstleniyor. Denge kaybı yaşanmaması için gövde hafif öne eğik tutuluyor. Hakemler, inişin temizliğine ve sporcunun dengesini koruyup korumadığına özellikle dikkat ediyor.

Kayakla atlamada kullanılan ekipman da uçuş kontrolünün önemli bir parçası. Kayakların uzunluğu, sporcunun boyu ve kilosuna göre belirleniyor. Çok uzun kayaklar daha fazla kaldırma sağlarken, kontrolü zorlaştırabiliyor. Tulumlarsa rüzgarı belirli bir şekilde yönlendirecek biçimde tasarlanıyor ancak kurallar bu konuda son derece katı. Tulumun vücuda tam oturması gerekiyor; fazla bol kıyafetler avantaj sağladığı için kabul edilmiyor.

Tüm bu teknik detaylar, kayakla atlamayı reflekslerden çok bilgi ve tekrar üzerine kurulu bir spor haline getiriyor. Uçuş sırasında yapılan her küçük ayar, yıllar süren antrenmanların ve sayısız denemenin sonucu. Dünya Kupası gibi üst düzey organizasyonlarda fark yaratan da tam olarak bu oluyor: Havadayken sakin kalabilen, vücudunu rüzgarla uyum içinde yönlendirebilen ve inişi temiz yapabilen sporcular, birkaç metrelik farklarla zirveye çıkıyor.

Kayakla atlamada uçuş, boşluğa bırakılan bir an değil, başından sonuna kadar kontrol edilen, hesaplanan ve hissedilen bir süreç. Sporcu pistten ayrıldığı anda işi bitmiyor, asıl mücadele tam da o anda başlıyor.

Kış sporları Eurosport kanallarından takip edilebiliyor.

Kaynaklar: Red Bull, TKF, FIS


Basketbolu bırakan NBA yıldızı, balıkçı oldu

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Basketbolu bırakan NBA yıldızı, balıkçı oldu

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

NBA yıldızı Ben Simmons, üst düzey basketbola olası dönüşünü erteleyip profesyonel balıkçılık kariyerine yönelmeyi tercih etti.

Sport Fishing Championship'te (SFC) takım satın alan 29 yaşındaki oyuncu, South Florida Sails'ı yönetecek.

2021'de kurulan SFC'de 16 elit balıkçılık kulübü, profesyonel açık deniz tuzlu su balıkçılığı yapıyor.

Üç kez NBA All-Star'a (2019–2021) seçilen Simmons, ligdeki son maçını 13 Nisan'da LA Clippers formasıyla Golden State Warriors'a karşı oynamış ve Kaliforniya'daki kısa süreli macerasını yılda 1,1 milyon dolarlık minimum sözleşmeyle tamamlamıştı.

NBA'de 9 yıl geçiren Simmons, bu sürede 203 milyon dolar kazandı. 2016'da draft edilen oyuncu, yıldızını Sixers'ta parlatmıştı.

2022'de Nets'e geçtikten sonra, 2024'te yıl Clippers'a katılmıştı.

Simmons, bu sezon geri dönüşüyle ​​ilgili sorulan soruya "Sadece orada bulunmak için yer doldurmanın anlamı olduğunu düşünmüyorum" dedi.

Bunun biraz bencilce olduğunu düşünüyorum... Ama rekabet edebilmek için en yetenekli halime ve fiziksel zirveme ulaşmak istiyorum. Aksi takdirde bana hiçbir faydası olmaz. Belki bu yılın ortasını, hatta belki de gelecek sezonu düşünüyorum.

Balıkçılık sporuna yönelik tutkusunu sosyal medyada sergileyen Simmons, bunun "sıkıcı ve zorlu" olabileceğini kabul etse de sonuçta "çok eğlenceli" olduğunu vurguladı.

Simmons, Andscape'e, "Çok niş bir spor" diye konuştu.

Ve bilmeyince bilinmiyor. Ama bir kez deneyimlenince ve oraya gidip neyle ilgili olduğu görülünce, sporun doğasına hayran kalınıyor. Ve bu, balıkçılık sporunda her zaman ilgimi çeken bir şey. Teknik. Ve bunun içinde insanların anlamadığı çok şey var. Milyon dolarlık gemilerde balık tutan bu adamlar günlerce denizde kalıyor. Yani yorucu ve zorlu ama çok eğlenceli. Bu, deneyimlenmesi, içine girilmesi ve neyle ilgili olduğunun görülmesi gereken dünyalardan biri.

Independent Türkçe


Afrika Kupası’nda Regragui’yi düşündüren kriz: Fas’ta savunma hattı sakatlıklarla sarsıldı

Fas Milli Takımı kaptanı Romain Saiss (AFP)
Fas Milli Takımı kaptanı Romain Saiss (AFP)
TT

Afrika Kupası’nda Regragui’yi düşündüren kriz: Fas’ta savunma hattı sakatlıklarla sarsıldı

Fas Milli Takımı kaptanı Romain Saiss (AFP)
Fas Milli Takımı kaptanı Romain Saiss (AFP)

2025 Afrika Uluslar Kupası’na galibiyetle başlayan Fas Milli Takımı’nda skor ve genel hava güven verse de, savunma hattındaki sakatlıklar teknik direktör Walid Regragui’nin ilk haftadan itibaren hesaplarını zorlaştırdı.

Komorlar maçında Romain Saiss’in karşılaşmanın ilk dakikalarında sakatlanarak oyundan çıkması dikkat çekti. Tecrübeli savunmacının yerine Jawad El Yamiq dahil olurken, Katar’ın Al Sadd kulübünde forma giyen Saiss’in kapsamlı sağlık kontrollerinden geçeceği ve turnuvanın geri kalanında oynayıp oynayamayacağının bu tetkiklerin ardından netleşeceği belirtildi.

Savunmadaki sıkıntılar bununla da sınırlı kalmadı. Nayef Aguerd’in durumu da belirsizliğini koruyor. Bazı kaynaklar oyuncunun grup maçlarının kalanında forma giyemeyebileceğini öne sürerken, diğer kaynaklar yapılan kontrollerin uyluk bölgesindeki ağrılar nedeniyle tamamen önlem amaçlı olduğunu ve henüz resmî bir sakatlık tespiti bulunmadığını ifade ediyor.

Adam Masina’nın da sağlık kontrolünden geçirilmesi bekleniyor. Tecrübeli oyuncu açılış maçında yedek kulübesinde kalırken, fiziksel durumu hakkında henüz resmî bir açıklama yapılmadı.

Teknik ve sağlık ekibi, Saiss, Aguerd ve Masina’nın durumuna ilişkin sessizliğini koruyor. Çarşamba sabahı itibarıyla üç oyuncunun da sağlık durumunu ve grup maçlarındaki olası durumlarını netleştiren resmî bir bilgilendirme yayımlanmadı.

Saiss ve Aguerd’in yokluğunun kesinleşmesi hâlinde Regragui’nin savunmada Jawad El Yamiq ile Abdelhamid Ait Boudlal’dan oluşan tamamen yeni bir ikiliye yönelmesi gerekecek. Bu durum, turnuvanın erken aşamasında uyum ve savunma istikrarı açısından ciddi bir sınav anlamına geliyor.

Fas Millî Takımı, gruptaki bir sonraki maçında cuma günü Mali ile karşılaşacak, grup etabını ise pazartesi günü Zambiya maçıyla tamamlayacak.