Tunus’ta greve katılan hakimlerin maaşlarından kesinti yapılacak

Tunus’ta hakimlerin büyük çoğunluğu üç haftadır süren genel greve katılıyor. (Reuters)
Tunus’ta hakimlerin büyük çoğunluğu üç haftadır süren genel greve katılıyor. (Reuters)
TT

Tunus’ta greve katılan hakimlerin maaşlarından kesinti yapılacak

Tunus’ta hakimlerin büyük çoğunluğu üç haftadır süren genel greve katılıyor. (Reuters)
Tunus’ta hakimlerin büyük çoğunluğu üç haftadır süren genel greve katılıyor. (Reuters)

Tunus’ta hakimler, Cumhurbaşkanı Kays Said’in meslektaşlarını görevden almasını protesto etmek amacıyla üç haftadır genel grev uyguluyor. Yapılan açıklamalar grevin dördüncü haftada da sürdürüleceği yönünde. Tunus Adalet Bakanlığı ise greve iştirak eden hakimlerin, grev sürelerinde maaşlarından kesintiye gidilmesi prosedürlerinin uygulanmaya devam edeceğini duyurdu. Adalet Bakanlığı hakimlere grevi bırakma ve göreve dönüp sorumluluklarını üstlenerek davaların olağan seyrini sağlamaya çağırdı. Tunus Hakimler Derneği, 4 Haziran’da yaptığı açıklamada Said'in yargı kararnamesine karşı genel grevin yanı sıra tüm yargı binalarında oturma eylemleri düzenlenmesi ve görevden alınan hakimlerin yerine aday olunmaması yönünde karar aldıklarını duyurmuştu. Hakimler Derneği, 6 Haziran’da başlatılan genel grevin bugünden itibaren bir hafta daha uzatıldığını duyurdu.  
Diğer yandan Tunus Genel İşçi Sendikası (TGS), 16 Haziran’da uyguladıkları bir günlük grevin ardından ilk toplantısını dün gerçekleştirdi. Sendika toplantısının ana gündemi ise 25 Temmuz'daki halk referanduma katılım ya da boykot kararının tartışılmasıydı. TGS Sözcüsü Sami et-Tahiri basına yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“30 Haziran’da duyurulacak olan yeni anayasa taslağını inceleyeceğiz. Tunus halkının, özellikle ekonomik sosyal haklarının güvence altına alınması ve özgürlük isteklerini karşılayıp karşılamadığını değerlendireceğiz. Bu değerlendirmenin ardından evet ya da hayır oyu vereceğimize ya da boykot edip etmeyeceğimize karar vereceğiz.”
Tahiri açıklamasında, TGS’nin hükümetle ilişkileri sorulana da cevap verdi:
“Hükümetle müzakerelerin sürdürülebilmesi ya da sağlıklı bir toplumsal diyalog geliştirilmesi için imkan olduğuna dair işaretler yok. Hükümetin müzakerelerin sürdürülmesi gerektiği yönünde bir yaklaşımı da söz konusu değil. Bu bile tek başına olumsuz bir işarettir.”  

İşkenceler yargıya sevk edildi
Bu arada Tunus İşkenceyi Önleme Ulusal Kurumu Başkanı Fethi el-Ceraye, işkence ve kötü muamele şüphesi barındıran 100 olayın yargıya sevk edildiğini ancak henüz bir yargılama yapılmadığını söyledi. 26 Haziran İşkence Mağdurlarıyla Uluslararası Dayanışma Günü çerçevesinde başkent Tunus’ta, 9 Nisan Cezaevi’nde son bulan bir ‘işkence karşıtı yürüyüş’ düzenlendi. Yürüyüşe katılan Ceraye burada yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“İşkencenin tamamen son bulmasının uzun bir süre alacağını ve ülkemizde yargının genel olarak ağır işlediğini biliyoruz. Ancak henüz bir davanın dahi görülmemiş olması, 10 yılı aşkın süredir devam eden işkencecilerin cezadan sıyrılması olgusuna güçlü bir işarettir.
Yürüyüşe katılan sivil toplum temsilcileri ve aktivistler, ‘özgürlük, özgürlük, işkence suçtur’, ‘işkence ne zamana kadar?’, ‘işkencenin mazereti olmaz’ sloganları attılar.  
Mahkum ve tutukluların korunması ve işkenceye maruz kalmalarının önlenmesi için yasal güvencelerin oluşturulduğunu hatırlatan Ceraye, şu açıklamalarda bulundu:
“Tunus işkenceyle mücadele edilmesini öngören uluslararası anlaşmaları imzaladı, son yıllarda işkence oranlarında nispeten bir düşüş var. Ancak bununla birlikte kimse işkencenin sona erdiğini iddia edemez. Tunus devlet olarak işkenceye karşı olduğunu deklare etti. Bu durumda işkencecilerin soruşturması ve cezalandırılması gerekir. İşkencecilerin cezadan kaçmalarına olanak tanınmamalıdır. Mücadelemiz bu yöndedir.”  
25 Temmuz 2021’den sonra da ‘işkence olgusunun’ azalma yaşamaksızın devam ettiğine işaret eden Fethi Ceraye sözlerini şöyle sürdürdü:
“İşkenceciler yasalara saygılı davranmıyorlar. Tunus güvenlik güçlerinin yeni bir anlayış kazanması gerekiyor. Bu konuda yoğun eğitimler yapılmalı. İnsan haklarına saygılı olmaları gerektiğini benimsemeliler. Yasalar işkence ve kötü muamele eden görevlilere karşı kararlı bir şekilde uygulanmalıdır. İşkence ve kötü muamelenin gözaltı süreleri yaygın. Bir kişi herhangi bir suç şüphesiyle gözaltına alındığında kötü muamele ve işkence başlıyor. Bunun amacının kerhen itiraf etmesini sağlamak ya da faili olmadığı bir suçu üstlenmesini sağlamak olduğu açıktır. Bu durum yasalara ve insan haklarına aykırıdır. Güvenlik güçleri güvenilir olmak zorundadır. İşkencenin haklı bir gerekçesi olamaz. Üstelik çok uzun zaman önce işkencenin ıslah edici olmadığı ve daha fazla olumsuzluğa neden olduğu tespit edilmiştir.” 
İşkence Karşıtı Dünya Koalisyonu (OMCT) temsilcisi Üsame Buacile de ‘işkence karşıtı yürüyüşe’ katılanlar arasındaydı. Tunus haber ajansına açıklamada bulunan Buacile işkencecilerin yargılanmasının önemine dikkat çekti:
“Bu yürüyüşe aktif sivil toplum temsilcileri iştirak etti. Amacımız işkenceye karşı farkındalık oluşturmak ve işkencecilerin yargılanmasını sağlamaktır. Bu yıl ülkede gergin bir siyasi ortam var. Dolayısıyla işkence kurbanları yeterli ilgiyi görmüyor. İşkencenin sürdüğünü biliyoruz. Özellikle insan hakları aktivistlerini ve savunmasız grupları hedef alıyorlar. İşkencenin tamamen son bulması için mücadele ediyoruz.”  



Trump'ın elçisi: Irak kritik bir dönüm noktasında ve silahlı gruplar var olduğu sürece başarılı olamaz

ABD'nin Irak Büyükelçisi Mark Savaya (Irak medyası)
ABD'nin Irak Büyükelçisi Mark Savaya (Irak medyası)
TT

Trump'ın elçisi: Irak kritik bir dönüm noktasında ve silahlı gruplar var olduğu sürece başarılı olamaz

ABD'nin Irak Büyükelçisi Mark Savaya (Irak medyası)
ABD'nin Irak Büyükelçisi Mark Savaya (Irak medyası)

ABD Başkanı'nın Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya dün yaptığı açıklamada, Irak'ın kritik bir dönemeçte olduğunu ve silahlı grupların devletle rekabet edip devletin rolünü baltaladığı bir ortamda hiçbir ulusun başarılı olamayacağını söyledi.

Savaya, Irak'taki bölünmüşlüğün ülkenin uluslararası konumunu zayıflattığını, ekonomisini boğduğunu ve ulusal çıkarlarını koruma yeteneğini sınırladığını belirterek, hükümetin ülkeyi bölgesel çatışmalardan uzak tutan ve ulusal önceliklere odaklanan bir yaklaşım izlediğinde, istikrarın mümkün olduğunu kanıtladığını ifade etti.

Irak'ta istikrarın sağlanmasının sorumlu liderlik ve devleti ve kurumlarını güçlendirmeye yönelik kararlı bir yaklaşım gerektirdiğini vurgulayan yetkili, siyasi ve dini liderlerin kararlarının, Irak'ın egemenlik ve güç yolunda ilerleyip ilerlemeyeceğini veya parçalanma ve gerilemeye doğru kayıp kaymayacağını belirleyeceğini belirtti.

Trump'ın liderliğinde Amerika Birleşik Devletleri'nin bu kritik dönemde Irak'ı desteklemeye tamamen hazır olduğunu teyit etti.


Yoksulluk içinde boğulan Gazze, iki aylık kırılgan ateşkesi sona erdirdi

Filistinli bir anne, dün Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'nde soğuktan ölen kız bebeğinin yasını tutuyor (Reuters)
Filistinli bir anne, dün Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'nde soğuktan ölen kız bebeğinin yasını tutuyor (Reuters)
TT

Yoksulluk içinde boğulan Gazze, iki aylık kırılgan ateşkesi sona erdirdi

Filistinli bir anne, dün Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'nde soğuktan ölen kız bebeğinin yasını tutuyor (Reuters)
Filistinli bir anne, dün Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'nde soğuktan ölen kız bebeğinin yasını tutuyor (Reuters)

Gazze Şeridi, İsrail ve Hamas arasında geçen ekim ayında başlayan kırılgan ateşkes anlaşmasının üçüncü ayına dün girdi. Kuşatma altındaki halk, İsrail'in ihlalleri ve ciddi yardım eksikliğiyle birlikte iki ay geçirdi.

Gazze Şeridi'ni kasıp kavuran şiddetli hava koşulları ve yoğun yağışlar, halihazırda bir bebeğin soğuktan ölmesiyle sonuçlanan zorlu koşulları gidermek için gerekli malzemelerin ulaştırılmasının aciliyetini bir kez daha vurguladı. Birleşmiş Milletler Filistinli Mülteciler Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA), yağışların neden olduğu artan acıların "tıbbi ve yeterli barınma malzemeleri de dahil olmak üzere insani yardımın kesintisiz akışı yoluyla önlenebileceğini" belirtti.

Bu arada, İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı İtamar Ben-Gvir dün, Hamas'ın askeri kanadına adını veren, İsrail sınırları içinde bulunan tarihi lider İzzeddin el-Kassam'ın türbesini kaldırma sözü verdi. Ben-Gvir, güvenlik güçleri ve bir vinç eşliğinde, Suriye doğumlu el-Kassam'ın türbesinin yanına kurulan dua çadırını sökerken çekilmiş bir video yayınladı. Hamas, güvenlik bakanının eylemlerinin "kutsallığa karşı eşi benzeri görülmemiş bir ihlal ve kutsal yerlere saygısızlık" olduğunu ifade etti.


Ateşkesin zorlu eşiği: Silahsızlanma maddesi ABD–İsrail–Hamas üçgenini kilitliyor

TT

Ateşkesin zorlu eşiği: Silahsızlanma maddesi ABD–İsrail–Hamas üçgenini kilitliyor

Ateşkesin zorlu eşiği: Silahsızlanma maddesi ABD–İsrail–Hamas üçgenini kilitliyor

İsrail, ABD Başkanı Donald Trump’ın ekimde ilk aşaması uygulamaya giren Gazze ateşkes planı kapsamında Hamas’ın tamamen silahsızlandırılması şartında ısrarını sürdürüyor. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilerle Tel Aviv, Hamas’ın uzun süreli bir ateşkes karşılığında silahların “dondurulması” yönündeki önerisini reddetti.

Fransız Haber Ajansı AFP bugün (Perşembe) konuşan bir İsrailli yetkili, “20 maddelik plan çerçevesinde Hamas’ın geleceği yok; örgüt silahsızlandırılacak” dedi. Aynı yetkili, “Gazze tamamen silahtan arındırılmış olacak” ifadelerini kullandı.

Bu açıklamalar, Hamas’ın yurtdışı siyasi büro şefi Halid Meşal’in Al Jazeera’da yayımlanan röportajında, “Direnişin tamamen silahsızlanması kabul edilemez. Silahların dondurulması veya muhafaza edilmesi gibi seçenekler tartışılıyor” sözlerinin ardından geldi.

y
Hamas lideri Halid Meşal (X)

İsrail Ordu Radyosu da Tel Aviv’in “Gazze’nin tamamen silahsızlandırılması” talebini yinelerken, ABD ile konuya dair “sürekli koordinasyon” yürütüldüğünü aktardı.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşması, Hamas ve diğer silahlı grupların silahsızlandırılmasını öngörüyor.

ABD yönetimi son günlerde daha esnek bir yaklaşım sergiliyor

Hamas’ın üst düzey bir kaynağı, Şarku’l Avsat’a konuşarak Trump yönetiminin silahsızlanma vurgusunu sürdürmekle birlikte, son dönemde arabulucular ile hareket arasında dolaşan bazı önerilere “daha açık” bir tutum sergilediğini belirtti.

Aynı kaynak, “Hareketin sunduğu ve arabulucuların geliştirdiği çeşitli fikirler var. Hâlâ farklı taraflarca iletilen yeni formüller tartışılıyor; amaç ikinci aşamaya geçişi hızlandırmak” dedi.

Bu beklenti, ABD’nin son açıklamalarıyla çelişiyor. ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Mike Waltz, İsrail Cumhurbaşkanı İsaac Herzog’la görüşmesinde, Washington’un “Hamas’ın kendini yeniden inşa etmesine asla izin vermeyeceğini” söyledi.

f
ABD'nin Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Mike Waltz (AFP)

Hamas kaynakları, temasların sürdüğünü ve sürece dair “her zamankinden daha ciddi bir irade” oluştuğunu ifade ediyor. Hareket, silahların korunması, depolanarak “dondurulması” veya bir Arap ya da İslam ülkesinin gözetimine devredilmesi gibi formüllerin değerlendirilebileceğini düşünüyor.

Hamas içerisinden bir başka kaynak, arabulucuların “silahsızlandırma, uluslararası güç konuşlandırılması ve Gazze’nin yönetimi gibi konularda ABD ile geniş bir anlayış zemini yaratabileceğini” belirtti.

Meşal, “silahtan arındırma değil dondurma” önerisini anlatırken, “İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının tekrarlanmayacağına dair sağlam garantiler sağlayacak bir çerçeve oluşturmak istiyoruz” dedi.

“Filistin yönetiminin rolü”

İsrail, Hamas’ın elindeki son İsrailli rehinenin naaşı teslim edildikten sonra planın ikinci aşamasına geçilmesinde ısrar ediyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçişin “yakın” olduğunu belirtti ancak “Gazze’nin silahsızlandırılması gibi zorlu dosyalar bulunduğunu” ifade etti.

sdfrg
Filistin Ulusal Güvenlik Kuvvetleri'ndeki Özel Harekat Birimi 101 (Ulusal Güvenlik web sitesi)

Tartışmalar sürerken, Filistin yönetimi ise Gazze’de tam yetki devrinde ısrar ediyor. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, son günlerde Arap, İslam ve Avrupa liderleriyle temaslarında yönetimin Gazze’de sorumluluk üstlenmeye hazır olduğunu vurguladı.

Hamas, bu pozisyona kamuoyu önünde yanıt vermese de, hareketin üst düzey bir kaynağı Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Filistin yönetiminin Gazze’de sorumluluk üstlenmesine karşı değiliz; ancak bunun ulusal bir uzlaşı programına dayanması gerekir” dedi.

Kaynak, “İsrail’in Gazze’de Filistin yönetiminin herhangi bir rolünü reddettiğini ve bu engelin aşılması için uluslararası baskıların devrede olduğunu” belirtti.