Bölünmeler Sudan Ulusal Kongre Partisi’ni tehdit ediyor

Hartum’daki gösteriler sırasında bir protestocu Sudan bayrağını sallıyor (Reuters)
Hartum’daki gösteriler sırasında bir protestocu Sudan bayrağını sallıyor (Reuters)
TT

Bölünmeler Sudan Ulusal Kongre Partisi’ni tehdit ediyor

Hartum’daki gösteriler sırasında bir protestocu Sudan bayrağını sallıyor (Reuters)
Hartum’daki gösteriler sırasında bir protestocu Sudan bayrağını sallıyor (Reuters)

Hasan et-Turabi’nin kurucusu olduğu Halk Kongresi Partisi’nin (HKP) Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) saflarında bölünmeler yaşanıyor. Parti üyelerinin bir kısmı, bazı üyeleri, feshedilmiş Ulusal Kongre Partisi’nin (UKP) önde gelen liderlerinin emriyle sivil yönetime karşı darbe yapmakla suçlanan bazı askeri komutanları desteklemekle suçladılar. Yaşanan çetin anlaşmazlıklar, HKP’de olası bir bölünmeye işaret ediyor. Seçimle iktidara gelen hükümete karşı 30 Haziran 1989 tarihinde düzenlenen ve ‘Ulusal Kurtuluş Devrimi’ olarak adlandırılan askeri darbeye katılmakla suçlanan ve Hartum’un kuzeyindeki Kober Merkez Hapishanesi'nde tutulan yöneticilerinden çıkacak kararlara göre partinin iki gruba ayrılması bekleniyor.
Parti üyelerinden bir grubun, Şura Konferansı’nın toplanması çağrısında bulunmasının ardından partide derin çatlaklar ortaya çıktı. Genel Sekreterlik partinin en yüksek örgütsel organı olan Şura Konferansı’nın toplanması çağrısına karşı çıktı. Buna karşın Şura Konferansı, Genel Sekreter'in üç yardımcısının görev sürelerinin uzatılmasını reddetti ve Siyasi Sekreter Kemal Ömer ile parti organlarındaki diğer yetkililerin atanma işlemleri iptal edildi.
HKP Şura Konseyi, Genel Sekreter Ali el-Hac Muhammed'in görev süresini, parti Olağan Kurultayı yapılana kadar uzatılması kararı aldı, ancak kurultayın yapılacağı tarihi belirmedi.
HKP Siyasi Sekreteri Kemal Ömer, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, yaşananları ‘darbe şurası’ olarak adlandırılabileceğini söyledi. Ömer, toplantı çağrısında bulunan gruptan hesap sorulabileceğini, görevden alınabileceklerini ve cezai yaptırımlara tabi tutulabileceklerini ifade etti.
Bahsi geçen grubun darbeci duygularla ve feshedilen UKP’ye göre hareket ettiğini ve Şura Konseyi’ni temsil etmediklerini söyleyen Ömer, partideki 360 üyeden yüzde 10'unun Şura Konferansı’na katıldığını, bunların bir kısmının Şura Konseyi üyesi olmadığını, bazılarının davranışlarının da iktidardan tecrit edilen tarafa daha yakın olduğunu kaydetti.
Gelişmeleri, parti içinde yaşanan bir bölünme olarak nitelemekten kaçınan Ömer, bu grubun HKP ilkelerinden saptığını ve yüzde 1’lik bir kesimi temsil ettiğini vurgulayarak “Parti içi örgütlenmede bir takım düzenlemelere gideceğiz ve bazı kararlar alacağız” ifadelerini kullandı.
Bu girişimin ‘tarihin çöplüğüne’ gideceğini söyleyen Ömer, “Bu, daha önce büyük partileri içlerinde bölünmelere yol açarak vuran ve partileri gruplara ayırmaya çalışan totaliter hükümetin çarpık davranış ve uygulamalarının bir ürünüdür” dedi.
‘Gerçek’ HKP’nin devrimi, sokak hareketini ve değişimi desteklediğini belirten Siyasi Sekreter, “Bu sahte şura ise darbe ve iktidardan uzaklaştırılmış UKP ile birlikte hareket ediyor” şeklinde konuştu. Söz konusu grubun geri adım atmayacağını düşünen Ömer, bunun nedenini olarak ise arkasında başka hedeflere ulaşmak isteyen taraflar olması olduğunu iddia etti.
Ömer, Parti Genel Sekreteri Ali el-Hac’ın Şura Konferansı'nın sonuçlarına uyulmaması yönünde kararlar aldığını ve konuyla ilgili komitelerin oluşturulmasının planlandığını da sözlerine ekledi.
HKP Basın Sorumlusu İvad Filistini ise yapılanların yasalara aykırı olduğunu ve bunların Şura Konseyi’ni temsil etmediğini belirterek parti tüzük ve yönetmeliklerine göre yasal nisabın tamamlanmadığı geçersiz işlemler olarak niteledi.
Şura Konferansı’nı düzenleyen grubun, Genel Sekreter ile görüşmek ve konferansın sonuçlarını kendisine iletmek üzere bir komite, Genel Sekreterliğin ise parti liderinin yanıtını beklemek ve buna göre atılacak adımları belirlemek üzere bir komite oluşturduğunu söyleyen Filistini, konferansın milyarlarca liralık devasa maliyetinin nasıl karşılandığını sorguladı. Bu masrafların ödendiği paranın kaynağı bilinmeyen ve şüpheli olduğunu söyleyen Filistini,   parti faaliyetlerinin finansmanında Genel Sekreterlik tarafından yürütülen özel düzenlemelere göre bir takım prosedürlerin uygulandığının altını çizdi.
Filistini, genel Sekreterliğin görevlerini yerine getirdiğini ve parti tüzüğü dışında herhangi bir prosedürü tanımadığını vurguladı.
Öte yandan Parti Genel Sekreterliği’nden Cumartesi günü yapılan açıklamada, “Şura Konseyi Konferansı’nın toplanması parti tüzüğüne aykırıdır. Şura Konseyi Başkanı ve yardımcısının görev süresi sona erdiği için bu toplantı için çağrı yapma hakları yoktur” denildi.
Şura Konferansı’nı düzenleyen grup, ordunun 25 Ekim'de iktidarı ele geçirmek için attığı adımları desteklemek için HKP’yi feshedilen UKP ile birleştirmeye çalışmakla suçlanıyor.
HKP daha önce feshedilen UKP liderlerini Genel Sekreter Ali el-Hac'ı devirmek için komplo kurmakla ve onun hapsedilme atılmasının arkasında olmakla suçlamıştı.
Ulusal İslami Cephe’nin (UİC) kurucusu Hasan et-Turabi, iktidardan uzaklaştırılan eski Devlet Başkanı Ömer el-Beşir’in kendisini 1989 yılında Ulusal Kurtuluş Hükümeti'nin karar vericileri arasından çıkardığı, İslamcılar arasındaki ünlü takas anlaşmasının ardından 1999 yılında HKP’yi kurmuştu.



Lübnan ordusu ülkenin güneyinde Hizbullah tüneli buldu

Hizbullah tünelini denetleyen Lübnan Ordusu, Litani Nehri'nin güney bölgesindeki tüneli etkisiz hale getirdi (Lübnan Ordusu Rehberlik Müdürlüğü)
Hizbullah tünelini denetleyen Lübnan Ordusu, Litani Nehri'nin güney bölgesindeki tüneli etkisiz hale getirdi (Lübnan Ordusu Rehberlik Müdürlüğü)
TT

Lübnan ordusu ülkenin güneyinde Hizbullah tüneli buldu

Hizbullah tünelini denetleyen Lübnan Ordusu, Litani Nehri'nin güney bölgesindeki tüneli etkisiz hale getirdi (Lübnan Ordusu Rehberlik Müdürlüğü)
Hizbullah tünelini denetleyen Lübnan Ordusu, Litani Nehri'nin güney bölgesindeki tüneli etkisiz hale getirdi (Lübnan Ordusu Rehberlik Müdürlüğü)

Lübnan basını, Lübnan ordusunun Mekanizma Komitesi’nin talebi üzerine yapılan soruşturma sonucunda, ülkenin güneyindeki Tulin beldesinde Hizbullah tarafından inşa edilen tünellerden birini keşfettiğini bildirdi. Basında yer alan haberlerde, bu bölgenin daha önce İsrail tarafından bombalandığı belirtildi.

Lübnan ordusu, daha önce de Mekanizma Komitesi ve Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Barış Gücü (UNIFIL) arasındaki koordinasyon çerçevesinde Mekanizma Komitesi'nin talebi üzerine ve İsrail'in tehdidi sonrasında bazı yerleri ortaya çıkarmıştı. Bu son olay ise geçtiğimiz hafta İsrail'in bir evi bombalamakla tehdit etmesinin ardından Lübnan ordusunun güneydeki Yanuh beldesinde bir binayı kapsamlı bir şekilde aramasının ardından geldi. Yapılan aramada evde herhangi bir silah bulunamadı.

Bu olay, İsrail’in Lübnan’ın güneyinde bombardımanlarına devam ettiği ve çarşamba günü Kefer Kila beldesini hedef alan bir hava saldırısı düzenlediği bir dönemde meydana geldi. Ulusal Haber Ajansı (NNA), saldırının el-Aziziye ve eş-Şahrub beldeleri arasındaki Sari Tepesi’ni hedef aldığını bildirdi, ancak herhangi bir can kaybından bahsetmedi.

Başbakan Yardımcısı Mitri: Lübnan Ordusu sonraki aşamalara geçmeye hazır

Öte yandan Lübnan Başbakan Yardımcısı Tarık Mitri, Mekanizma Komitesi’ni bir tartışma forumu ve anlaşmalara uyumu denetleme ve doğrulama çerçevesi olarak nitelendirdi.

Beyrut'ta düzenlenen Carnegie Ortadoğu Merkezi'nin sekizinci konferansının ilk oturumunun açılışına katıldığı sırada İsrail'in sık sık tekrarlanan ihlallerine karşın, Lübnan'ın ilk günden itibaren bu anlaşmalara bağlılığını teyit eden Mitri, Hizbullah'ın silahlarına ilişkin olarak “Genelkurmay Başkanı Rudolf Heykel, ordunun kapasitesinin güçlendirilmesiyle başlayan beş aşamalı bir plan önerdi” dedi. Litani Nehri çevresindeki bölgede devlet otoritesinin genişlemesinin kademeli bir ilerleme kaydettiğini ve ordunun Litani Nehri'nin güneyindeki görevini tamamlamak üzere olduğunu ve sonraki aşamalara geçmeye hazırlandığını vurguladı.

jgıu
Sınır kasabası Alma eş-Şaab'da bir askeri aracın üzerinde duran Lübnan askerleri, 28 Kasım 2025 (Reuters)

Yeniden yapılanma konusunda uluslararası toplumun desteğinin ön koşulu olarak devletin otoritesini tesis etmesini istediğini belirten Mitri, Arap ülkelerinin uluslararası ilişkiler yoluyla destekleyici bir rol oynayacağını umduğunu ifade etti.

Lübnan ve İsrail'den sivillerin katıldığı ikinci oturum

Olay, Lübnan-İsrail müzakerelerinde Lübnan heyetinin başkanı Büyükelçi Simon Kerem'in, aralık ayı başlarında gerçekleşen önceki oturumda İsrailli bir sivil ile birlikte iki ülke arasındaki ilk doğrudan görüşmelerde bulunduktan sonra katılacağı ikinci oturum olacak olan ateşkesin izlenmesinden sorumlu Mekanizma Komitesi'nin 19 Aralık'ta yapılması planlanan yeni oturumundan iki gün önce yaşandı. Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, çarşamba günü Kerem ile bir araya geldi ve komitenin yaklaşan toplantısı öncesinde kendisine talimatlarını iletti.

Ateşkes İzleme Komitesi'nde Lübnan, İsrail, Fransa, ABD ve BM yer alıyor. Ateşkes anlaşması, düşmanlıkların durdurulmasını ve Hizbullah'ın Litani Nehri'nin kuzeyine çekilmesini, bunun sonucunda Lübnan genelinde silahsızlandırılmasını ve İsrail ordusunun son savaş sırasında ilerlediği mevzilerden çekilmesini öngörüyor. Ancak İsrail, Lübnan topraklarındaki beş stratejik noktada askeri olarak varlığını sürdürürken, Hizbullah silah bırakmayı reddediyor.


Lübnan ordusunu desteklemek için "Paris toplantısında" üç öncelik belirlendi

Ordu Komutanı General Rudolph Heykel, pazartesi günü güneyde silahsızlanma planının ilk aşamasının uygulanmasını gözden geçirmek üzere yaptığı ziyarette büyükelçiler, diplomatlar ve askeri ataşelerle bir araya geldi (Yönlendirme Müdürlüğü)
Ordu Komutanı General Rudolph Heykel, pazartesi günü güneyde silahsızlanma planının ilk aşamasının uygulanmasını gözden geçirmek üzere yaptığı ziyarette büyükelçiler, diplomatlar ve askeri ataşelerle bir araya geldi (Yönlendirme Müdürlüğü)
TT

Lübnan ordusunu desteklemek için "Paris toplantısında" üç öncelik belirlendi

Ordu Komutanı General Rudolph Heykel, pazartesi günü güneyde silahsızlanma planının ilk aşamasının uygulanmasını gözden geçirmek üzere yaptığı ziyarette büyükelçiler, diplomatlar ve askeri ataşelerle bir araya geldi (Yönlendirme Müdürlüğü)
Ordu Komutanı General Rudolph Heykel, pazartesi günü güneyde silahsızlanma planının ilk aşamasının uygulanmasını gözden geçirmek üzere yaptığı ziyarette büyükelçiler, diplomatlar ve askeri ataşelerle bir araya geldi (Yönlendirme Müdürlüğü)

İsrail'in Lübnan ile ateşkes anlaşmasını bozabilecek bir gerilime yol açabileceği endişeleri arasında, Lübnan ordusuna destek yollarını görüşmek ve Hizbullah'ı silahsızlandırma çabalarını gözden geçirmek üzere bugün Paris'te Fransa, Suudi Arabistan, Amerika Birleşik Devletleri ve Lübnan temsilcilerinin katılımıyla dörtlü bir toplantı düzenleniyor.

Fransız kaynakları, İsrail'in savaşa geri dönme yönündeki tekrarlanan ve aleni tehditleri göz önüne alındığında, Paris'in Lübnan üzerinde ciddi bir tehlike hissettiğini belirtiyor.

Paris'teki bilgili kaynaklar, bugün yapılacak toplantının üç ana öncelik çerçevesinde gerçekleştiğini söylüyor; bunlardan ilki, İsrail ve Lübnan arasındaki düşmanlıkların sona ermesini izlemekle görevli mekanizmanın gözden geçirilmesi ve geliştirilmesinin değerlendirilmesidir.

Lübnan'da İsrail'in gerilimi tırmandırmasını engellemek, toplantının ikinci önceliği olacak. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre toplantıya Lübnan Ordu Komutanı General Rudolph Heykel de katılacak ve silahların devletin elinde kalmasını sağlamaya yönelik Lübnan çabalarına dair bir genel bakış sunacak.

Üçüncü öncelik, ABD elçisi Morgan Ortagus'un ülkesinin Lübnan'daki planlarıyla ilgili olarak ne söyleyeceği ile ilgilidir.


Sadr, Irak’ta iki ilde askeri kanadını dondurdu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Sadr, Irak’ta iki ilde askeri kanadını dondurdu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

Irak’ta Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr, Salı günü yaptığı açıklamada, hareketin askeri kanadı olarak bilinen “Seraya es-Selam”ın Basra ve Vasıt (Kût) vilayetlerinde faaliyetlerinin dondurulmasına karar verdiğini duyurdu. Açıklama, hareket mensuplarının bir kamu görevlisini darp ettiği görüntülerin sosyal medyada yayılmasının ardından geldi.

Irak makamları zaman zaman, belediye mevzuatına aykırı biçimde inşa edilen yapıları yıkım kararıyla kaldırıyor. Yerel halk arasında “tecevüz” olarak bilinen bu kaçak yapılar sorunu, çoğu zaman siyasi ve toplumsal gerilimlere neden oluyor.

Son olarak, sosyal medyada paylaşılan videoda Sadr Hareketi’ne bağlı kişiler olduğu belirtilen bir grup, Basra’nın merkezinde kaçak yapıların yıkımından sorumlu Makal Belediyesi Müdürü Esir el-Ubeydi’yi darbediyor. Görüntülerde, Ubeydi’nin, hareket mensuplarına ait olduğu öne sürülen kaçak bir evi yıktığı için hedef alındığı belirtiliyor. Video ülkede geniş yankı uyandırdı ve tepkiye yol açtı.

Basra’daki kaynaklara göre, yıkılan ev Sadr Hareketi’ne bağlı din adamı Şeyh Kusay el-Esedi’ye ait. El-Esedi’nin dinî eğitim gören, cuma imamı ve Seraya es-Selam’da görevli bir isim olduğu aktarılıyor. Ev, kentin en değerli bölgelerinden birinde izinsiz olarak kullanılıyordu.

Sadr’a yakınlığıyla bilinen ve X platformunda açıklama yapan “Salih Muhammed el-Iraki” isimli hesap, Seraya es-Selam’ın Basra ve Vasıt’ta altı ay süreyle “dondurulması ve tüm merkezlerin kapatılması” talimatını duyurdu. Açıklamada, kararın, “Seraya es-Selam’ın adını kirleten ihlallerin ve hakaretlerin önüne geçmek amacıyla” alındığı belirtildi.

Iraki mesajında, söz konusu davranışların “harekete karşı dış çevreler tarafından kasıtlı olarak yapılmış olabileceğini” öne sürerek “Seraya es-Selam’ın itibarı benim için varlıklarından daha önemlidir” ifadelerini kullandı.

Seraya es-Selam mensupları, 2014’ten bu yana özellikle Samarra kentinde yoğun şekilde konuşlanmış durumda. Kentte, 2006’da El Kaide tarafından bombalanan İmam Ali el-Hadi ve İmam Hasan el-Askeri türbeleri bulunuyor ve saldırının ardından bölgede mezhepsel çatışmalar patlak vermişti.

Örgütün ayrıca Bağdat ve Şii nüfusun çoğunlukta olduğu orta ve güney vilayetlerinde yaygın merkezleri bulunuyor. Hareket mensupları geçmişte de sosyal medyada Sadr’a yönelik sert eleştiriler yapan kişilere saldırmakla gündeme gelmişti.

sdvfg
Irak'ın güneyindeki Basra kentinde bulunan Şatt el-Arab sahil şeridinin önünden araçlar geçiyor (AFP)

Sadr hareketi, son hükümette ve parlamentoda temsil gücünü kaybetmiş olsa da, Seraya es-Selam ve hareket tabanı pek çok bölgede hâlâ ciddi nüfuza sahip.

Basra Valisi Esad el-İydani, saldırı sonrasında Sadr ile iletişime geçtiğini açıklayarak, “Sadr bu ihlali reddetti ve sorumluların cezalandırılacağını söyledi” dedi.

‘Mutsuz bir durumdayım’

Saldırıya uğrayan belediye yetkilisi Esir el-Ubeydi, yaşananları “mutsuz ve trajik bir durum” olarak tanımladı. Basra valisine gönderdiği ses kaydında, “Bu muameleyi hak edecek ne yaptığımı bilmiyorum” ifadelerini kullanarak korunma talep etti.

Ubeydi, görevini güvenlik güçleri ve yıkım ekipleri eşliğinde yürüttüğünü belirterek, evinin iki gündür akrabaları tarafından korunmak zorunda kaldığını anlattı. Yaptığı açıklamada, “Dört gündür uyuyamıyorum. Şikâyet için karakola gittiğimde bile hareket mensupları benden önce oradaydı” dedi.

Basra’da kaçak yapıların sayısına ilişkin net veri bulunmasa da, kentte nüfus artışı ve çarpık kentleşme nedeniyle sorun giderek büyüyor. Yerel yönetim son dönemde çok sayıda kaçak yapıyı yıktı ancak bu operasyonlar çoğu zaman bölgede gerginliklere yol açıyor.