Batı, Rusya’yı enerji alanında Ortadoğu’dan hareket ederek mi kuşatmayı planlıyor?

Mısır, İsrail ve Avrupa Birliği arasındaki, gaz ihracatıyla ilgili ‘üçlü anlaşma’ bazı soruları gündeme getirdi

Mısır, İsrail ve Avrupa Birliği arasında Avrupa’ya doğal gaz tedariki konusunda yapılan ‘üçlü anlaşma’ Rusya-Ukrayna savaşı bağlamında siyasi ve ekonomik mesajlar içeriyor. (AFP)
Mısır, İsrail ve Avrupa Birliği arasında Avrupa’ya doğal gaz tedariki konusunda yapılan ‘üçlü anlaşma’ Rusya-Ukrayna savaşı bağlamında siyasi ve ekonomik mesajlar içeriyor. (AFP)
TT

Batı, Rusya’yı enerji alanında Ortadoğu’dan hareket ederek mi kuşatmayı planlıyor?

Mısır, İsrail ve Avrupa Birliği arasında Avrupa’ya doğal gaz tedariki konusunda yapılan ‘üçlü anlaşma’ Rusya-Ukrayna savaşı bağlamında siyasi ve ekonomik mesajlar içeriyor. (AFP)
Mısır, İsrail ve Avrupa Birliği arasında Avrupa’ya doğal gaz tedariki konusunda yapılan ‘üçlü anlaşma’ Rusya-Ukrayna savaşı bağlamında siyasi ve ekonomik mesajlar içeriyor. (AFP)

Tarık Fehmi   
Mısır, İsrail ve Avrupa Birliği arasındaki, gaz ihracatıyla ilgili ‘üçlü anlaşma’ bazı soruları gündeme getirdi. 
Mısır, İsrail ve Avrupa Birliği (AB) arasında Avrupa’ya doğal gaz tedariki konusunda yapılan anlaşma, Avrupa’nın ‘petrol piyasasındaki çalkantıları’ atlatmaya yönelik bir girişimi olarak değerlendirilebilir. Petrol ve gaz konusunda Ortadoğu’ya ağırlık verilmesinin başlıca mesajı ise Rusya’ya yöneliktir.
Söz konusu üçlü anlaşma, Avrupa Birliği’nin ‘alternatif enerji kaynakları’ arayışı çerçevesinde gerçekleşti. Ukrayna savaşının kış aylarında da süreceği tahmin edilirken, bahsi geçen anlaşmanın Rusya’yı ekonomik ve siyasi olarak çevreleme politikaları çerçevesinde mi gerçekleştiği merak ediliyor. Atılan adımların Rusya ve Batı arasındaki çatışmadan bağımsız olarak değerlendirilemeyeceği açıktır.  

Önemli öncüller
Mısır, İsrail ve Avrupa Birliği arasındaki doğal gaz ticareti anlaşması, Doğu Akdeniz Gaz Forumu (daha sonra bölgesel bir örgüte dönüştü) şemsiyesi altında gerçekleştirildi. Bu anlaşma, Rusya’nın Avrupa’ya yönelik ‘gaz savaşı’ diye adlandırılan uygulamaları başlatmasının ardından imzalandı. Gazprom, 14 Haziran’da yaptığı açıklamada, Kuzey Akım Boru Hattı üzerinden Almanya’ya yapılan gaz sevkiyatının 167 milyon metreküpten 100 milyon metreküpe düşürüldüğünü bildirmişti. AB Komisyonu Başkanı Von der Leyen, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısının ardından AB'nin Rusya'dan fosil enerji alımını azaltma ve enerji kaynaklarını çeşitlendirme kararı aldığını duyurmuştu. Mısır’ın başkenti Kahire’de, Rusya’ya olan enerji bağımlılığını azaltmak amacıyla Avrupa Birliği (AB), İsrail ve Mısır üçlü doğal gaz anlaşması imzaladı. Üçlü enerji mutabakat muhtırası, bir çerçeve anlaşma mahiyetinde ve Ortadoğu ülkelerindeki gazın Avrupa Birliği üyesi ülkelere aktarımı için yol ve yöntemler üzerinde çalışılmasını öngörüyor. İlk etapta İsrail'den Mısır'a doğal gaz boru hattı kurulacak ve Mısır'da sıvılaştırılan doğal gaz Avrupa'ya ulaştırılacak.  
Söz konusu üçlü mutabakat üç yıl süreli olarak öngörülmüş ve bu süre bittiğinde sözleşme iki yıllığına kendiliğinden yenilenecek. Sözleşmenin taban süresi dokuz yıldan az olarak belirlenmiş, çünkü Avrupa Birliği fosil yakıtlara olan bağımlılığını azaltma kapsamında uzun süreli bir anlaşmaya imza atmak istemiyor. Ayrıca fiyatların düşmesi umuduyla AB sabit fiyattan uzun süreli enerji satın almak da istemiyor.  
Anlaşma uyarınca AB, Avrupalı şirketleri, İsrail ve Mısır’daki gaz arama ve çıkarma ihalelerine katılmaya teşvik edecek. Anlaşmaya göre Mısır’dan Avrupa’ya ihraç edilen sıvılaştırılmış gaz miktarlarında artış kaydedilecek. Ciddi bir artışın yaşanmasının ise iki yılı bulabileceği tahmin ediliyor. Mısır halihazırda bir doğal gaz üreticisi, ancak iç piyasa talebinin yüksek olması ihracat miktarlarını düşürüyor. Mısır birçok Avrupa ülkesine halihazırda doğal gaz ihraç ediyor. Mısır’ın Türkiye’deki sıvılaştırılmış doğalgaz piyasasında 906 milyon dolar değerinde yüzde 23,28’lik bir payı bulunuyor. İtalya’ya her yıl 408, İspanya’ya ise 349 milyon dolar değerinde doğal gaz ihraç ediyor.  
Üçlü anlaşma çerçevesinde Mısır’ın sıvılaştırılmış doğal gaz ihracatının 2022'de 2,5 ile 3 milyar metreküp arasında değişeceği, ardından 4 milyar metreküpe çıkacağı değerlendiriliyor. Mısır’ın bu ihracatının Avrupa’nın Rusya’dan ithal ettiği doğal gaz miktarlarıyla kıyaslanması mümkün değil. Avrupa’nın Rusya’dan ithal ettiği gazın yıllık 155 milyar metreküp olduğu tahmin ediliyor. Ancak Mısır ve İsrail’in dışında, Avrupa’nın alternatif enerji kaynakları olarak Azerbaycan ve başta Nijerya olmak üzere bazı Afrika ülkelerine de yöneleceği biliniyor. İtalya, Cezayir’den ithal ettiği gaz oranlarını yükseltmek için girişimde bulunurken, Almanya Katar’la sıvılaştırılmış gaz ithalatıyla ilgili temaslarda bulunuyor.  
Avrupa’nın 2022’de Mısır’dan toplamda 7 milyar metreküp sıvılaştırılmış doğal gaz ithal etmesi bekleniyor. Daha önce kararlaştırılan miktar yaklaşık 5 milyar metreküp civarında idi. Bu miktarın bir sonraki yıl iki katına çıkarılması için çalışma yapılması üzerinde uzlaşıldı. Son aylarda Mısır’ın Türkiye ve Avrupa’ya ihraç ettiği gaz seviyelerinde ciddi artışlar gözleniyor.  

Ciddi problemler 
1-Üçlü anlaşmayla üzerinde uzlaşılan arz miktarları, Rusya ve Batı ülkeleri arasındaki anlaşmazlıktan kaynaklı sorunların Batılı perspektiften çözümü için yeterli olmayacaktır. Son anlaşma Mısır’dan Avrupa’ya sağlanacak sıvılaştırılmış doğal gazın arttırılmasıyla ilgili bir takvimi netleştirmiş değildir. Ayrıca, İsrail’den Mısır’a uzanacak doğal gaz boru hattının yapımına ne zaman başlanacağı da belirsizliğini korumaktadır. Bu da Rusya’nın Avrupa’daki enerji piyasalarına uzun bir süre daha hakim olacağını göstermektedir. Rusya Ukrayna ile ilgili planlarını sürdürecek ve Avrupa’ya ‘enerji kartıyla’ baskı yapmaya devam edecektir.  
2-Üçlü gaz anlaşmasının, EastMed (Doğu Akdeniz doğal gaz boru hattı) olarak isimlendirilen, İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs arasında 2020’de üzerinde anlaşılan doğal gaz boru hattına alternatif olup olmadığı merak konusu. Akdeniz’de inşa edilecek boru hattının tahmini maliyeti 6 milyar dolar olarak gösteriliyordu. Avrupa’nın gaz ihtiyacının yüzde 10’unu karşılayabilecek bu projenin önünde ise çok sayıda engel bulunmakta.  
3-Orta Doğu’daki gaz taşıma projeleri oldukça karmaşık. Katar dünyadaki doğal gaz rezervinin yaklaşık yüzde 14’üne sahip. Katar doğal gazını Avrupa’ya taşımak için Suudi Arabistan, Suriye ve Türkiye’den geçecek bir doğal gaz boru hattı inşa etmeyi planlıyordu. Mısır ve İsrail arasında da yeni bir doğal gaz boru hattı inşa edilmesi planlanmaktaydı. Mısır Ariş ile İsrail Aşkelon arasındaki doğal gaz hattının da geliştirilmesi planlanıyor. İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs ise Akdeniz boyunca devasa bir boru hattının inşasını kararlaştırdı. Avrupa Birliği 2025’te tamamlanması planlanan projeye destek sunacağını duyurdu ancak henüz somut bir gelişme kaydedilmedi. Ayrıca ilk etapta 200 kilometre mesafede İsrail ile Güney Kıbrıs, sonrasında da İtalya’ya uzatılması planlanan bir doğal gaz taşıma hattı projesi de söz konusu ve bu projenin maliyetinin 6 milyar dolar olması tahmin ediliyor.  
4-Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile Mısır arasında doğal gaz boru hattı inşası için 2018’de bir anlaşma imzalandı. Akdeniz’de su altından ilk uzun boru hattının inşasını öngören anlaşmaya göre, Kıbrıs’ın doğal gazı Mısır’da sıvılaştırılarak ihraç edilecekti. Anlaşma uyarınca, Kıbrıs'taki Afrodit sahasından Mısır'a gaz aktarılması öngörülmekteydi. Ürdün Enerji Bakanlığı da İsrail gazını ithal etmek için bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşmaya göre İsrail ile Ürdün arasında 64 kilometre uzunluğunda bir boru hattının inşa edilmesi gerekiyor.   
5-Avrupa Birliği, EastMed (Doğu Akdeniz doğal gaz boru hattı) ve diğer hatları desteklemek konusunda tereddütler yaşıyor. Bunun sebebi, denizden geçecek hatların yüksek maliyetli olmaları ve Avrupa Birliği’ni uzun süre fosil yakıtlara bağımlı yapmaları. Avrupa yenilenebilir enerjiyi geliştirme planları yapıyor. Ayrıca Türkiye, kendi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti adına söz konusu hatta itiraz ederek, Akdeniz’deki bazı sahalarda hak iddia ediyor.  
Sonuç olarak; Avrupa Birliği, İsrail ve Mısır arasında yapılan üçlü anlaşma, Avrupa’nın Rus gazına alternatif enerji arayışları kapsamındadır. Ancak bu anlaşma, Avrupa’nın ihtiyaçlarını karşılamada esas teşkil etmekten uzaktır. Rusya bunu gayet iyi bilmekte ve bu bilgiyi dikkate alarak hareket etmektedir. Nitekim Rusya söz konusu anlaşmayla ilgili herhangi bir itiraz dillendirmediği gibi, Ukrayna savaşının sona ermesiyle birlikte, uzun vadede Avrupa ile krizin diplomatik çözümlerle aşılmasını ummaktadır. Ortadoğu’daki tüm gaz projeleri ile (İsrail, Mısır, Güney Kıbrıs, Türkiye ve diğerlerinin yer aldığı) Avrupa’nın günlük 3 milyar metreküpten fazla gaz ihtiyacının karşılanması mümkün değildir. Tüm bu projeler Avrupa’nın doğal gaz ihtiyacının ancak yüzde 10’unu karşılayabilir. Her ne kadar gaz ihtiyacını önemli oranda karşılayamasa da özellikle Mısır’ın doğal gazı önemli bir alternatif kaynak olarak öne çıkmaktadır. Mısır’ın mevcut gaz üretiminin yanı sıra yeni keşiflerle gaz rezervinin önemli miktarda artacağı öngörülmektedir. Bununla birlikte Avrupa’nın Rus gazından bütünüyle vazgeçemeyeceği açıktır.
Nihayetinde bu anlaşma Mısır’ın bölgesel bir gaz ihracatçısı statüsünü elde etmesine başlangıç teşkil edecektir. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre Mısır’ın gaz ihracatının artması için en az iki yıllık bir süre gerekmekte. Anlaşmanın üçlü tarafları ile ABD arasında büyük siyasi, stratejik bağlar olduğu ve bu bağların orta ve uzun vadede korunacağı da gözden kaçırılmamalıdır.



Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek için gösteri düzenledi

Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)
Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)
TT

Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek için gösteri düzenledi

Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)
Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)

İsrail ve Hamas arasında iki yıldan uzun süredir devam eden kanlı savaşın harap ettiği Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilere destek olmak için dün Paris'te binlerce kişi gösteri düzenledi.

Organizatörlerin yaklaşık 50 bin, Paris polisinin ise yaklaşık 8 bin 400 kişi olduğunu tahmin ettiği kalabalık, "Gazze, Gazze, Paris seninle" ve "Paris'ten Gazze'ye direniş!" gibi sloganlar atarak yürüdü. Filistin bayrakları ve "Filistin, sessiz kalmayacağız" ve "Soykırımı durdurun" yazılı pankartlar taşıdılar.

Yürüyüşe, başta Boyun Eğmeyen Fransa Partisi lideri Jean-Luc Mélenchon olmak üzere birçok sol görüşlü siyasi isim katıldı.

Fransa-Filistin Dayanışma Derneği Başkanı Anne Tuyon, ateşkesin 10 Ekim'de yürürlüğe girmesinden yedi hafta sonra AFP'ye yaptığı açıklamada, "Henüz hiçbir şeyin yolunda olmadığını unutmamalıyız" dedi. Dernek, gösteriye çağrıda bulunan 80 STK, siyasi parti ve sendikadan biri.

frgt
Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)

"Ateşkes sadece bir sis perdesi... İsrail bunu her gün ihlal ediyor, Gazze'ye insani yardımların girmesini engellemeye devam ediyor ve Gazze'deki altyapıyı ve evleri yıkmaya devam ediyor. Kalıcı bir ateşkes ve soykırımın sona ermesini talep ediyoruz."

ABD'nin arabuluculuğunda varılan ateşkes anlaşmasının şartları uyarınca, İsrail ordusu Gazze Şeridi'nden "sarı hat"ın gerisine çekildi ve bu hat, İsrail'e bölgenin yüzde 50'sinden fazlasının kontrolünü hâlâ sağlıyor.

Ancak, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail'e saldırmasının ardından patlak veren savaşta ateşkes son derece kırılgan olmaya devam ediyor.

Anne Tuyon, "İsrail'in uluslararası hukuka uymasını sağlamanın tek yolu yaptırımlar uygulanmasıdır" diyerek, işgal altındaki Batı Şeria'da yerleşimci şiddetinin "eşi benzeri görülmemiş boyutlara" ulaştığı "yerleşim faaliyetlerindeki şaşırtıcı hızlanma"yı kınadı.

Tam adını vermek istemeyen 72 yaşındaki Saliha, Gazze'deki "soykırıma" karşı düzenlenen bir yürüyüşe katılmak için geldiğini söyledi.

"Tüm insanlık çaresizce izliyor. Bu tam bir dokunulmazlık," diyerek, "İnsanların bunu görüp de hiçbir şey yapamaması son derece şok edici. Yapabileceğimiz tek şey seferber olmak" ifadelerini kullandı.

İsminin açıklanmasını istemeyen 42 yaşındaki Bertrand ise perşembe günü işgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Cenin'de İsrail polisi ve ordusunun ortak operasyonunda öldürülen iki adamın videolarının da kanıtladığı gibi, "katliam ve soykırımın devam ettiğini" söyledi. Birleşmiş Milletler, "bir başka yargısız infaz gibi görünen" olayın soruşturulması çağrısında bulundu.

Protestocular, ekonomik ve mali yaptırımların olmaması nedeniyle, "Sokaklarda ve seçilmiş yetkililer aracılığıyla baskı yapmaya devam etmeliyiz" diye düşünüyor.


İtalya Suudi Arabistan ile savunma alanında iş birliğini artırmaya hazır

Suudi Arabistan - İtalya Yatırım Forumu önümüzdeki salı günü 500'den fazla İtalyan şirketinin katılımıyla başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)
Suudi Arabistan - İtalya Yatırım Forumu önümüzdeki salı günü 500'den fazla İtalyan şirketinin katılımıyla başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)
TT

İtalya Suudi Arabistan ile savunma alanında iş birliğini artırmaya hazır

Suudi Arabistan - İtalya Yatırım Forumu önümüzdeki salı günü 500'den fazla İtalyan şirketinin katılımıyla başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)
Suudi Arabistan - İtalya Yatırım Forumu önümüzdeki salı günü 500'den fazla İtalyan şirketinin katılımıyla başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)

İtalya'nın Riyad Büyükelçisi Carlo Baldocci, ülkesinin Suudi Arabistan ile savunma alanındaki iş birliğini derinleştirmeye hazır olduğunu ve bu hayati alanda yerelleştirme, endüstriyel kapasite geliştirme ve beceri geliştirme konularında Vizyon 2030 hedefleriyle tam uyum içinde olduğunu söyledi.

Büyükelçi Baldocci, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, şu an çeşitli İtalyan şirketlerin Suudi ortaklarıyla deniz platformları, helikopterler, elektronik savunma ve gelişmiş gözetleme teknolojileri dahil olmak üzere çok çeşitli sistemler üzerinde iş birliği yaptığını açıkladı.

Büyükelçi Baldocci, Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman ile İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin geçtiğimiz yıl el-Ula'da gerçekleştirdiği görüşme ve stratejik ortaklık anlaşmasının imzalanmasının enerji, altyapı, kültür, inovasyon ve savunma sektörlerinde iş birliğinin hızla genişlemesine yol açtığını açıkça ifade etti.

Büyükelçinin açıklamaları, Suudi Arabistan-İtalya Yatırım ve İş Forumu'nun salı günü başkent Riyad'da 500'den fazla İtalyan şirketin katılımıyla iki ülke arasında sürdürülebilir endüstriyel ortaklıklar kurmak amacıyla başlamasına eşlik etti.

El-Ula toplantısının meyveleri

İtalya’nın Riyad Büyükelçisi Baldocci, Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakan Muhammed bin Selman ile İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin katılımıyla el-Ula'da imzalanan stratejik ortaklık anlaşmasının rekor sürede somut ilerlemeler sağladığını açıkladı.

Büyükelçi Baldocci, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Enerji, altyapı, kültür, inovasyon ve savunma alanlarında iş birliğinin hızla genişlediğini gördük. 10 milyar avronun üzerinde değere sahip anlaşmaların imzalanması, bu yeni aşamanın derinliğini ve ciddiyetini yansıtıyor. Daha da önemlisi, kurumlarımız arasındaki diyalog daha düzenli, yapılandırılmış ve ileriye dönük hale gelerek, uzun vadeli planlamaya imkan veren bir güven ortamı yarattı.”

cvf
Suudi Arabistan Veliaht Prensi, İtalya Başbakanı'nı geçtiğimiz yıl el-Ula'da ağırladı (SPA)

Savunma iş birliğinin derinleştirilmesi

Ülkesinin Suudi Arabistan ile savunma alanındaki iş birliğini, yerelleştirme, endüstriyel kapasite geliştirme ve beceri geliştirme konularında Vizyon 2030 hedeflerine tam olarak uygun şekilde artırmaya hazır olduğunu vurgulayan İtalya Büyükelçisi Baldocci, İtalyan şirketlerinin, İtalya'nın uluslararası alanda tanınan uzmanlığa sahip olduğu çok çeşitli sistemlerde Suudi Arabistan’dan muadilleriyle ortaklık kurduğunu belirtti. Söz konusu sistemler arasında deniz platformları, helikopterler, elektronik savunma ve ileri gözetleme teknolojileri yer alıyor.

Bu bağlamda, iki ülkenin savunma bakanlıklarının iş birliğiyle Riyad'da düzenlenen İtalyan Sanayi Günleri, İtalyan yeteneklerini sergilemek ve pratik iş birliği biçimlerini tartışmak için önemli bir platform sağlayan Büyükelçi Baldocci, “Bu etkinlik, İtalyan şirketlerinin Krallık'taki kurumlar ve endüstri ile doğrudan iletişim kurmasına ve yerelleştirme, ortak eğitim ve endüstriyel gelişme gibi alanlarda fırsatları keşfetmesine olanak tanıdı. Temeller sağlam ve her iki taraf da bu iş birliğini zaman içinde güçlendirmeye kararlı” ifadelerini kullandı.

Suudi Arabistan-İtalya Yatırım Forumu

İki ülke arasındaki ortaklığın güçlendirilmesinde bir sonraki adımın bu iş birliğinin sürekliliğini sağlamak olduğunu vurgulayan Büyükelçi Baldocci, her iki tarafın da şu anda bakanlıklar, kurumlar ve özel sektör arasındaki koordinasyonu güçlendirmek için çalıştığını ve böylece büyük projelerin net yol haritaları ve ortak öncelikler doğrultusunda ilerlemesini sağlamak için çaba gösterdiğini belirtti.

sdfgt
Suudi Arabistan-İtalya Yatırım Forumu, İtalya’dan 500'den fazla şirketin katılımıyla önümüzdeki salı günü başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)

İtalyan Büyükelçiye göre, Riyad'da 25 ve 26 Kasım tarihlerinde 500'den fazla İtalyan şirketini bir araya getirecek olan Suudi Arabistan-İtalya Yatırım ve İş Forumu, stratejik ortaklık hedefini sürdürülebilir endüstriyel ortaklıklara, ortak yatırımlara ve daha derin kurumsal diyaloga dönüştürmeye yardımcı olacak önemli bir dönüm noktası olacak. Büyükelçi Baldocci, Suudi Arabistan-İtalya Yatırım ve İş Forumu'nun özel oturumlar ve doğrudan iş toplantıları aracılığıyla bu sektörlerin çoğuna odaklanarak somut ortaklıkları keşfetmek için benzeri görülmemiş bir platform sağlayacağını belirtti.

Vizyon 2030 fırsatları

Suudi Arabistan Vizyon 2030 projesinin İtalya’nın endüstriyel güçleriyle son derece uyumlu bir yatırım ortamı yarattığını belirten Büyükelçi Baldocci, altyapı ve mobilitenin en cazip sektörler arasında yer almaya devam ettiğini, İtalyan şirketlerinin şu anda büyük ölçekli kentsel gelişim projelerine, sürdürülebilir ulaşım çözümlerine ve inşaat işlerine katkıda bulunduğunu ve Vizyon ile bağlantılı stratejik projelerde ek fırsatların ortaya çıkacağını ifade etti.

Büyükelçi Baldocci, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Enerji sektöründe, İtalyan grupların yenilenebilir enerji, hidrojen, şebeke modernizasyonu ve enerji verimliliği teknolojileri alanlarında faaliyet göstermesi ile iş birliği hızla genişliyor. Bu alanlar, Suudi Arabistan’ın temiz enerji gündemini hızlandırması açısından öncelikli. Suudi Arabistan’ın yeşil hidrojen konusunda küresel bir merkez olma hedefi, özellikle Avrupa pazarlarına tedarik sağlamak açısından ortak yatırımlar için en umut verici alanlardan birini oluşturuyor.”

xscdfrg
Suudi Arabistan ve İtalya hükümetleri arasında Stratejik Ortaklık Konseyi'nin kurulmasına ilişkin imza töreninden bir kare (SPA)

Suudi Arabistan’ın yapay zeka, siber güvenlik, yarı iletkenler, veri merkezleri ve akıllı şehir uygulamalarına yoğun yatırım yaptığı ileri teknolojilerden de bahseden İtalyan Büyükelçi, ülkesinin endüstriyel otomasyon, özel yazılım, ileri üretim ve dijital çözümler alanlarında bu öncelikleri tamamlayan rekabetçi yeteneklere sahip olduğunu belirtti.

İki ülke arasındaki ticaret hacminin büyümesi

İki ülke arasındaki ticarette görülen güçlü artışın, Suudi Arabistan’ın Vizyon 2030 programı kapsamında geçirdiği dönüşüm ile İtalya’nın sanayisinin kapasiteleri arasındaki yapısal uyumu yansıttığını ifade eden Büyükelçi Baldocci, “İtalya'nın ihracatı, altyapı, enerji dönüşümü ve ileri teknolojiler alanındaki büyük yatırım döngüsünün etkisiyle, makine, ilaç, elektrikli ekipman ve özel endüstriyel bileşenler gibi neredeyse tüm başlıca kalemlerde büyüme kaydetti” dedi.

İtalyan Büyükelçi, ikinci faktörün İtalya'nın Ulusal İhracat Planı’nda Suudi Arabistan’ın öncelikli ülkeler arasında yer alması ve bu sayede İtalyan şirketlerinin Suudi pazarına daha verimli bir şekilde girmesine yardımcı olan tanıtım programları, kurumsal destek araçları ve ticari düzenlemeler başlatması olduğunu söyledi. Büyükelçi Baldocci, İtalyan ihracatının yüzde 28 gibi dikkat çekici bir artışla 6,2 milyar euroya ulaştığını hatırlattı.

Üçüncü faktörün ise iki ülke arasındaki iş ortamının iyileşmesi olduğunu ifade eden Büyükelçi Baldocci, “Kurumsal misyonların yoğunluğu, yatırımı kolaylaştırmak için yeni kanalların etkinleştirilmesi ve ekonomik kurumlar arasındaki yakın diyalog, engellerin azaltılmasına ve ticaret alışverişinin hızlanmasına katkıda bulundu” diye ekledi.


Muhammed bin Selman, Starmer ve Erdoğan ile son gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
TT

Muhammed bin Selman, Starmer ve Erdoğan ile son gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman bin Abdulaziz ile Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer arasında dün yapılan telefon görüşmesinde, bölgedeki anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesi gerektiği vurgulandı.

Görüşmede, bölgedeki son gelişmeler ve İsrail'in İran'a yönelik askeri operasyonlarının yansımaları ele alınırken, tüm anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesi ve gerilimin azaltılması için her türlü çabanın sarf edilmesinin önemine değinildi.

Diğer yandan İsrail'in İran'a yönelik saldırısı bağlamında Suudi Arabistan ve Türkiye, gerilimin düşürülmesi ve itidalli davranılması için her türlü çabanın sarf edilmesi gerektiğini ve diyaloğa dönülerek tüm anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesinin önemini vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA’dan aktardığına göre, Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki telefon görüşmesinde, İsrail'in İran'a yönelik saldırısının ardından bölgede yaşanan gelişmeler gözden geçirildi ve söz konusu gelişmelerin krizin çözümüne yönelik mevcut diyaloğun kesintiye uğramasına yol açtığı ifade edildi.

Türk devlet televizyonu TRT, iki tarafın bölgesel ve küresel konuları ele aldığını belirtti. Erdoğan'ın, Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki İsrail'in ‘bölgenin istikrar ve güvenliğine en büyük tehdidi oluşturduğunu’ söylediği ve bu tehdidin İran'a yönelik saldırıyla bir kez daha ortaya çıktığını belirttiği aktarıldı.

Erdoğan, ABD ile İran arasında nükleer müzakereler yoluyla uzlaşma arayışlarının sürdüğü bir dönemde İsrail'in İran'a yönelik saldırısının barış çabalarını baltalamayı amaçladığını ve İsrail saldırılarının İsrail'in ‘bölgesel ve küresel güvenliği sorumsuzca tehdit ettiğini’ bir kez daha ortaya koyduğunu belirtti.

Görüşme sırasında Erdoğan, ‘bölgenin yeni bir krizi kaldıramayacağı ve yıkıcı bir savaşın bölgedeki tüm ülkelere düzensiz göç dalgaları yaratabileceği’ uyarısında bulunarak, ‘nükleer anlaşmazlığın ancak devam eden müzakereler yoluyla çözülebileceğini’ vurguladı.