Çin’de 5 yeni koronavirüs vakası görüldü

Avrupa’da on binlerce yeni vaka tespit edildi.

Pakistan'ın Karaçi kentinde koronavirüs vakalarının artmasının ardından önleyici tedbirler hız verildi. (Reuters)
Pakistan'ın Karaçi kentinde koronavirüs vakalarının artmasının ardından önleyici tedbirler hız verildi. (Reuters)
TT

Çin’de 5 yeni koronavirüs vakası görüldü

Pakistan'ın Karaçi kentinde koronavirüs vakalarının artmasının ardından önleyici tedbirler hız verildi. (Reuters)
Pakistan'ın Karaçi kentinde koronavirüs vakalarının artmasının ardından önleyici tedbirler hız verildi. (Reuters)

Yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) küresel olarak yayılmasına ilişkin veriler, geçtiğimiz kısa dönemde olduğu çok gibi son iki günde de çok fazla değişmedi. Buna paralel olarak salgın Çin anakarasında ve Güneydoğu Asya'nın bazı bölgelerinde düşük oranda görülüyor. Durum, Batı Avrupa ülkelerinde ise farklı. Uluslararası haber ajansları tarafından bildirilen rakamlara göre bu ülkelerde vaka sayısı ardı ardına ikinci haftada da yükseldi.
Alman Robert Koch Enstitüsü (RKI), Almanya’da 89 bin 336 yeni vaka kaydedildiğini duyurdu. Bir önceki hafta bu sayı 80 bin 264 idi. Geçtiğimiz hafta koronavirüs kaynaklı ölüm sayısı 58 iken bu hafta 84’e yükseldi. RKI, resmi verilere göre her 100 bin kişide 6 bin 329 vaka görüldüğünü aktardı. Ancak bu oran, enfeksiyon durumunun tam bir resmini yansıtmıyor. RKI, pandeminin başlangıcından bu yana 27 milyon 771 bin 111 vaka kaydedildiğini bildirdi.
ABD John Hopkins Üniversitesi’ne göre Fransa’da son 48 saat içerisinde 49 ölü ve 79 bin 310 yeni vaka kaydedildi. Son verilerle birlikte toplam 30 milyon 714 bin 200 vaka tespit edilen Fransa’da koronavirüs kaynaklı ölüm sayısı 150 bin oldu.
İtalya'da önceki gün 56 bin 386 vakaya kıyasla son 24 saat içinde 48 bin 456 yeni bulaş kaydedildi. Önceki gün 40 kişi yaşamını yitirirken dün ölü sayısı ise 44’e yükseldi. Toplam 18 milyon 184 bin 917 vakanın olduğu İtalya’da 168 bin 58 kişi ise koronavirüs nedeniyle yaşamını yitirdi.
Johns Hopkins Üniversitesi verilerine göre Norveç’te yalnızca 150 yeni vaka kaydedilirken Yunanistan’da dün son 24 saat içinde 9 bin 294 yeni vaka tespit edildi. 16 kişi ise öldü.
Çin Ulusal Sağlık Komitesi’nden dün alınan resmi verilere göre Çin anakarasında üçü Pekin ve ikisi Şanghay’da olmak üzere 5 yeni vaka kaydedildi.
Sağlık yetkililerinin bildirdiğine göre Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in bölgede Çin yönetiminin 25’nci yıl dönümünü kutlamak için yapacağı ziyaretten önce vaka sayılarının artmaya devam ettiği Hong Kong’da bin 917 yeni vaka kaydedildi. Bloomberg’in haberine göre yetkililer vakalardan 118’inin yurt dışında dönenler kaynaklı olduğunu bildirdi.
Güney Kore 3 bin 500 yeni vaka duyurusu yaparken komşusu Kuzey Kore vaka sayısının ardı ardına üçüncü gün on binin altına düştüğünü kaydetti. Kuzey Kore acil salgın önleme merkezi, son 24 saat içerisinde 7 bin 300 vakanın görüldüğünü bildirirken, ölü sayısı hakkında ise bilgi vermedi.
The Straits Times’ın haberine göre Singapur Başbakan Yardımcısı Lawrence Wong, artan vaka sayıları sebebiyle koronavirüsle mücadele kısıtlamalarının yeniden sıkılaştırılması olasılığının göz ardı edilemeyeceğini vurguladı.
Lawrence Wong’un dün bir aşı merkezi ziyareti sırasında yerel gazetecilere yaptığı açıklamalar, bazı siyasetçilerin vakalarda yeni bir artış olasılığına ilişkin uyarılarının ve yaşlılara ek dozlar alma çağrılarının ardından geldi.
Singapur, aşı yaptıran yolcuların testlerinin iptal edilmesi ve toplanma sayısının sınırlandırılması da dahil olmak üzere salgınla ilgili birçok kısıtlamayı hafifletirken kapalı yerlerde maske takma zorunluluğu gibi bazı kısıtlamaları ise sürdürüyor.
Diğer yandan Filistin Sağlık Bakanı Mey Keyle dün yaptığı açıklamasında, Filistin topraklarında koronavirüs salgının altıncı dalgaya girdiğini söyledi. WAFA haber ajansına göre Mey Keyle, Filistin’deki epidemiyolojik durumun ‘endişe verici’ hale geldiğine işaret ederek vaka ve hastaneye yatış sayısında önemli bir artış olduğunu duyurdu. Önceki gün Batı Şeria’da yaklaşık bin yeni vaka kaydedildi. Filistinli Bakan, özellikle camii, kilise, düğün salonları ve restoran gibi kapalı yerlerde maske takılmasını, yaşlı ve kronik hastalığı olanların ise ek doz aşı olması çağrısında bulundu.



Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi
TT

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

İmralı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Abdullah Öcalan, 19 Haziran 2025 tarihli mektubunda PKK’nin Fesih Kongresi’ne atıfla “varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketinin sona erdiğini” belirtti. Demokratik siyaset ve toplumsal barış vurgusu yapan Öcalan, “silahların gönüllüce bırakılmasını” talep etti. TBMM çatısı altında kurulacak komisyonun önemine dikkat çeken Öcalan, “Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmelidir” dedi.

İşte Öcalan’ın çağrısından öne çıkan bölümler:

“27 Şubat 2025 tarihli Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı savunmaya devam etmekteyim”

Sizlerin PKK’nin 12. Fesih Kongresi’yle, buna kapsamlı oldukça doğru bir içerikle pozitif yanıt vermenizi tarihi bir karşılık olarak değerlendirmekteyim. Tarihi bir dönüşüm sayılması gereken bir Demokratik Toplum Manifestosu hazırladım. Bu manifesto, yaklaşık 50 yıllık ‘Kürdistan Devriminin Yolu’ manifestosunu başarıyla ikame edecek niteliktedir.

“Varlık tanındı, ana amaç gerçekleşti”

Öcalan, mektubunda PKK’nin kuruluş amacına işaret ederek bu amacın gerçekleştiğini belirtti:

Varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaş stratejisine son verilmiştir. Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir. Gerisi aşırı tekrar ve açmaz olarak değerlendirilmiştir. Bu temelde kapsamlı eleştiri-öz eleştiri devam edecektir.

“Silahları bırakın, mekanizmaları kurun”

Barış sürecinin somutlaşması için atılması gereken adımlara dikkat çeken Öcalan, mektubunda şunları kaydetti:

Sürecin geneli olarak silahların gönüllüce bırakılması ve TBMM’de yetkili ve kanunla kurulması düşünülen kapsamlı komisyon çalışması önemlidir. Silah bırakma mekanizmasının kurulması süreci ileri taşıyacaktır. Yapılan silahlı mücadele aşamasından demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllüce geçiştir. Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmek durumundadır.

“Kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim”

Abdullah Öcalan, bireysel özgürlüğü kolektif özgürlük bağlamında ele alarak şu değerlendirmeyi yaptı:

Ben hiçbir zaman kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim. Felsefi olarak da kişi özgürlüğü toplumdan soyut olamaz. Birey özgürleştiği oranda toplum, toplum özgürleştiği oranda birey özgür olabilir.

“Demokratik Modernite Güçleri yeni evreye hazırlanmalı”

Öcalan, mektubunun son bölümünde yeni bir stratejik döneme işaret ederek şu çağrıyı yaptı:

Bu tartışmalar tüm ülke, bölge, küresel düzeyde bizleri, Demokratik Modernite Güçlerini yeni bir teorik program, stratejik ve taktik evreye ulaştıracağına, şimdiden bunun hazırlık çabası içinde olunduğuna dair çok iyimser ve hazır olduğumu, arzulu ve coşkulu olarak belirtirim. Önümüzdeki döneme çağrım, kongre kararları ve en son bu yazıda dile getirdiğim görüş ve öneriler doğrultusunda yüklenelim ve başarı temelinde gelişmeler sağlayalım.

Mektubun tamamı şöyle:

Değerli yoldaşlar

Komünalist yoldaşlık hareketimizin geldiği aşamayı, yaşadıkları somut durumu, sorun ve çözüm yollarına ilişkin kapsamlı bir mektupla tekraren de olsa açıklayıcı ve yaratıcı yanıtlar vermeyi, sizlere karşı etik bir görev saymaktayım.

27 Şubat 2025 tarihli Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı savunmaya devam etmekteyim.

Sizlerin PKK’nin 12. Fesih Kongresi’yle, buna kapsamlı oldukça doğru bir içerikle pozitif yanıt vermenizi tarihi bir karşılık olarak değerlendirmekteyim.

Gelinen nokta oldukça değerli ve tarihi nitelikte sayılmak durumundadır. Bu arada köprü ilişkide bulunan yoldaşların çabası aynı değerde ve takdire şayandır.

Tüm yaşanan gelişmeler sonunda tarihi bir dönüşüm sayılması gereken bir Demokratik Toplum Manifestosu hazırladım. Bu manifesto, yaklaşık 50 yıllık ‘’Kürdistan Devriminin Yolu’’ manifestosunu başarıyla ikame edecek niteliktedir. Sadece Kürt tarihsel toplumu için değil, bölgesel ve küresel toplum için de tarihsel toplumsal bir içerik taşıdığına inanmaktayım. Tarihi manifesto geleneğinin başarılı bir örneğini teşkil ettiğinden kuşku duymamaktayım.

Tüm bu gelişmelerin İmralı’da gerçekleştirdiğim görüşmeler neticesinde yaşandığını açıkça belirtmek durumundayım. Görüşmelerin özgür irade temelinde yürütülmesine azami dikkat gösterilmiştir.

Varılan aşama, yeni adımlarla pratiğe geçmeyi gerekli kılmaktadır. Bu aşamanın ve gerekli adımların da tarihi nitelikte olduğunun önemle belirtilmesi, anlaşılması ve gereklerine bağlı kalınması, yol alınması açısından kaçınılmazdır.

Varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaş stratejisine son verilmiştir. Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir. Miadını doldurma bu anlamdadır. Gerisi aşırı tekrar ve açmaz olarak değerlendirilmiştir. Bu temelde kapsamlı eleştiri-öz eleştiri devam edecektir.

Siyaset boşluk tanımayacağına göre, boşluk, Barış ve Demokratik Toplum başlıklı program, ‘’demokratik siyaset’’ stratejisi ve temel taktik olarak bütüncül hukukla doldurulmak durumundadır. Tarihsel nitelikte ve kader belirleyici bir süreçten bahsediyoruz.

Sürecin geneli olarak silahların gönüllüce bırakılması ve TBMM’de yetkili ve kanunla kurulması düşünülen kapsamlı komisyon çalışması önemlidir. Kısır mantıklı, önce sen-ben kısırlığına düşmeden, adımların atılmasında dikkat ve hassasiyetin gösterilmesi şarttır. Atılan adımların boşa çıkmayacağını biliyorum. Samimiyeti görüyor ve güveniyorum.

Dolayısıyla daha da pratik ve somut kilit açıcı adımlara geçilmeye çalışılmaktadır. Benim tarafımdan ileri sürülen tezlerin belli başlı olanları şunlardır:

Herkesin üzerine düşeni yapması, Barış ve Demokratik Toplum hedefine ulaşılması, pozitif entegrasyonalist bir perspektifle mümkündür. Tüm anlatılanlardan çıkarılan sonuç: PKK ulus devletçi bir amaçtan vazgeçmiş, bu temel amaçtan vazgeçişle birlikte temel savaş stratejisinden de vazgeçmiş, varlığını sona erdirmiştir. Gelinen tarihi noktanın daha da ileriye götürülmesi beklenmektedir.

Gerek TBMM ve komisyon için anlam ifade edecek, gerek kamuoyundaki şüpheleri giderecek ve sözümüzün gereğini karşılayacak şekilde silahların bırakılmasını, ilgili çevre ve kamuoyuna açık olarak temin etmeniz doğal karşılanmalıdır. Silah bırakma mekanizmasının kurulması süreci ileri taşıyacaktır. Yapılan silahlı mücadele aşamasından demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllüce geçiştir. Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmek durumundadır. Silah bırakmaya ilişkin detaylar belirlenecek ve hızlıca hayata geçirilecektir.

Meclisin çatısı altında bulunan DEM, diğer partilerle birlikte bu sürecin başarıya ulaşması için üzerine düşeni yapacaktır.

Bu arada tüm karar metinlerinde vazgeçilmez bir şart olarak benim özgür kalma durumuma gelince; biliyorsunuz ki ben hiçbir zaman kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim. Felsefi olarak da kişi özgürlüğü toplumdan soyut olamaz. Birey özgürleştiği oranda toplum, toplum özgürleştiği oranda birey özgür olabilir. Bu eğilimin gereğine bağlı kalınacağı tabidir. 

Silahın değil, siyasetin ve toplumsal barışın gücüne inanıyorum. Ve sizi de bu ilkeyi hayata geçirmeye çağırıyorum.

Son günlerde bölgede yaşanan gelişmeler, attığımız bu tarihi adımın önemini ve aciliyetini açıkça teyit ediyor.

Sürece yönelik her türlü eleştiri ve önerilerinizi, katkılarınızı dört gözle beklediğimi belirtmeliyim. Bu tartışmalar tüm ülke, bölge, küresel düzeyde bizleri, Demokratik Modernite Güçlerini yeni bir teorik program, stratejik ve taktik evreye ulaştıracağına, şimdiden bunun hazırlık çabası içinde olunduğuna dair çok iyimser ve hazır olduğumu, arzulu ve coşkulu olarak belirtirim.

Önümüzdeki döneme çağrım, kongre kararları ve en son bu yazıda dile getirdiğim görüş ve öneriler doğrultusunda yüklenelim ve başarı temelinde gelişmeler sağlayalım.

Daimi yoldaşça selam ve sevgiyle kalın.

19 Haziran 2025 / Abdullah Öcalan

Independent Türkçe