Libya'da ulusal uzlaşma kartı manipüle mi ediliyor?

29 milyon silahın yasal çerçevelerin dışında yayılması ve milislerin siyasi süreç zincirlerini kontrol etmesi, krizlerde bir tür kalıcılık yarattı.

Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi (AFP)
Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi (AFP)
TT

Libya'da ulusal uzlaşma kartı manipüle mi ediliyor?

Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi (AFP)
Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi (AFP)

Kerime Naci
Libya'daki ulusal uzlaşma projesi yeniden gündeme geldi. Libya'nın bilge isimleri ve ileri gelenleri, Başkanlık Konseyi tarafından 25 Haziran’da başlatılan projeye katılmaya hazır olduklarını teyit ettiler.
Konseyin açıklamasına göre bu teyit Libyalı bilge isimler ve önde gelen kişilerin Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi ile geçtiğimiz Cumartesi günü başkent Trablus'ta yaptığı bir toplantı sırasında yapıldı.
Libya'nın doğu (Berka), batı (Tripolitanya)  ve güney (Fizan) bölgeleri ve kentleri ile çeşitli sosyal bileşenlerinin yer aldığı toplantıda, Ortak Askeri Komite'nin (5+5) çabalarını destekleme ihtiyacına ve yaklaşan seçim faydalarına ek olarak Başkanlık Konseyi'nin geçtiğimiz Perşembe günü stratejik vizyonunu ortaya koyduğu ulusal uzlaşı projesi ele alındı.
Başkanlık Konseyi, geçtiğimiz Perşembe günü, ‘Libyalılar arasındaki anlaşmazlığı çözmeyi ve geçiş döneminin sonunu hızlandırmayı hedeflediğini’ vurgulayarak, başkent Trablus'ta ‘ulusal uzlaşı projesinin stratejik vizyonunu’ başlatmıştı.
Öte yandan Libya Temsilciler Meclisi Başkanı Akila Salih, ülkesinin geçmiş çatışmaları tarihe gömerek gerçek bir ulusal uzlaşmaya ulaşmayı hedeflediğini söyledi.
Aynı bağlamda, Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, herkesi uzlaşma etrafında toplanmaya çağırdı. Ebu Gayt, Birliğin siyasi gidişata yansıyacak ve sonuçları herkes tarafından kabul edilebilir seçimlere yol açacak olan süreci tamamlamak için her Libya çabasına destek verdiğini vurguladı.
Bazı gözlemciler, özellikle de Başkanlık Konseyi, 2021 yılının Eylül ayında ‘ulusal uzlaşı projesinin’ başladığını resmen duyurduğundan beri ulusal uzlaşma projesini pratik çerçevelerden geçmeden sözlü çerçevelerle sınırlı tutmanın nedenlerini merak ederken, diğerleri ‘ulusal uzlaşının, Başkanlık Konseyi'nin iktidarda kalması için sadece bir bahane’ olduğunu iddia ediyor.

En önemli zorluklar
Ulusal uzlaşı projesinin teorik bir çerçeveden pratik bir çerçeveye geçmesini engelleyen ikilemler ve zorluklar konusuna gelince Libya Şeyhleri ​​ve Ayanları Yüksek Konseyi Ofisinin Başkanı Muhammed el-Misbahi, uzlaşı projesini ‘bazı siyasi partilerin ulusal uzlaşmayı etkileyen faktörlere dikkat etmeden sadece seçkin hedeflerini geçmek için kullandıkları bir köprü olarak’ niteledi.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Misbahi yaptığı açıklamada, “Daha önce Başkanlık Konseyi tarafından Eylül 2021'de başlatılan ulusal uzlaşı girişiminin başarısını engelleyen, başta güvenlik ve siyasi faktör olmak üzere birçok ikilem var” ifadelerini kullandı.
Her kutup bu ulusal projeyi, ulusal değil de kişisel çıkarlarına dayalı olarak gördüğünden, Libya'nın birleşik bir ulusal uzlaşma kavramının formülasyonuna henüz ulaşmadığını vurguladı.
Ulusal uzlaşı kavramının ülkenin siyasi, güvenlik ve toplumsal gerçekliğine aşinalık gerektirdiğine, ardından Libya'nın ulusal seçimlere geçişi noktasında köprü görevi görecek bu girişimin başarısını garanti altına alacak mekanizmaların izlenmesi aşamasına geçildiğine dikkati çeken Misbahi, “Ancak ülkede yaşananlar bunun tam tersi. Ulusal uzlaşma projesi atlanarak seçimlere hazırlanılıyor bu da her defasında demokratik geçişin başarısız olmasına neden oluyor” şeklinde konuştu.
Misbahi, ulusal uzlaşıyı tesis etmenin kendisine verilen en önemli görev olduğunu göz önünde bulundurarak, Başkanlık Konseyi'ni hesap verebilirlik ve cezalandırma ve tazminata çarptırma dahil olmak üzere, bu projenin başarısını sağlamak için belirli mekanizmaların izlenmesi yoluyla bu konudaki rolünü oynamaya çağırdı.
Güvenlik ve siyasi meydan okumayla ilgili olarak, Misbahi, 29 milyon silahın yasal çerçeveler dışında yayılmasının ve milislerin siyasi sürecin ipleri üzerindeki kontrolünün altını çizdi. Misbahi ayrıca “Krizlerde bir tür kalıcılık yarattılar ve başta cezasızlık olmak üzere kendi politikalarıyla çeliştiği için ulusal uzlaşma yolunu bölen siyasi oluşumların ve güvenlik kutuplarının ortaya çıkmasına neden oldular” dedi.
Libya Şeyhleri ve Ayanları Yüksek Konseyi Ofisinin Başkanı, dış müdahale faktörünü ve ulusal uzlaşmayı bozmadaki rolünü ihmal etmedi. Ülkede yabancı yayılmacı gündemler taşıyan yabancı askeri üslerin varlığının, yürütme erkinin birleşmesini engellediğini vurguladı. Misbahi, “Libya karar alma odalarının, ülkedeki askeri ve siyasi kurumu birleştirmeye yönelik her girişimi yıkan bir kürek gibi olan ve ülkeyi silahlı kutuplara bölen dış iradeye tabi olduğu birçok kez ortaya çıktı” ifadelerini kullandı.

Hayatta kalmayı meşrulaştırmak
Uluslararası Hukukçu Prof. Dr. Sami el-Atraş, ulusal uzlaşı projesinde Başkanlık Konseyi’nin rolü hakkında yorumda bulunarak, “Genel Ulusal Kongre döneminde çıkarılan ve o dönemde yasama otoritesini temsil eden bir yasa var. Uzlaşma ve geçiş dönemi adaleti sürecini düzenleyen bir yasadır. Ancak ulusal uzlaşı projesi kriterlerine uygun şekilde uygulanmadı. Ardından Ulusal Birlik Hükümeti, 2013 yılında çıkarılan Ulusal Uzlaşma Yasasını ihlal eden bir karar yayınladı ve bu projenin yasal çerçevesini kapalı raflarda kilitli tutmak için uzlaşma sorunuyla ilgilenen yeni bir kurum oluşturdu” ifadelerini kullandı.
Atraş, “Başkanlık Konseyi, 2020 Cenevre Anlaşmasının ulusal uzlaşma görevini atadığı tek siyasi organdır. Ancak askeri kurumu birleştirme ve dış dünya ile güçlü uluslararası ilişkiler kurma konusundaki başarısızlığına benzer şekilde bunda da başarısız oldu” şeklinde konuştu.
Başkanlık Konseyi'nin siyasi yolculuğunun sonunda ulusal uzlaşı projesini başlatmaktan bahsetmeye dönüşünün, anayasal bir temeli olmadığı için güvenilemez olduğunu söyleyen Atraş “Sadece iktidarda kalmayı meşrulaştırmak ve genişletmek isteyen kâğıt üzerinde mürekkep kalacaktır” dedi.
Ulusal uzlaşı projesinin Libya krizini çözmek için güvenilecek ana yapı taşı olduğunu vurguladı. Bu nedenle de Ruanda gibi diğer halkların geçtiği uluslararası uzlaşı standartlarına uygun olarak gerçekleşmesi gereken geçiş dönemi adaleti gidişatı başta olmak üzere birkaç yol gerektiriyor.
Atraş, Başkanlık Konseyi'nin yaptıklarını (ulusal uzlaşı projesinin başlatılmasını) ‘siyasi arenanın duvarlarında herhangi bir fiili faaliyet görmediğimiz sayfalarını aklamaya yönelik bir girişim’ olarak nitelendirdi. Başkanlık Konseyi’nin, ‘uzatma için bir gerekçe elde etmek için ulusal uzlaşı kartını kullanmak istediğini’ vurguladı.
Uluslararası Hukuk Profesörü Sami el-Atraş, son olarak ülkenin şu anda ulusal uzlaşı projesinin başarısı için verimli bir zemin teşkil eden yasal ve anayasal unsurlara sahip olmadığına dikkat çekti.



Yardım adı altında katliam mı yapılıyor? GHF kapatılsın çağrısı

Çelik tellerle örülü yardım dağıtım noktaları İsrail ordusunun denetiminde (AFP)
Çelik tellerle örülü yardım dağıtım noktaları İsrail ordusunun denetiminde (AFP)
TT

Yardım adı altında katliam mı yapılıyor? GHF kapatılsın çağrısı

Çelik tellerle örülü yardım dağıtım noktaları İsrail ordusunun denetiminde (AFP)
Çelik tellerle örülü yardım dağıtım noktaları İsrail ordusunun denetiminde (AFP)

130'dan fazla yardım ve sivil toplum kuruluşu (STK), faaliyetleri kaosa yol açan ABD ve İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'nın (GHF) kapatılması için çağrı yaptı.

Oxfam, Save the Children ve Af Örgütü'nün de aralarında bulunduğu kuruluşların bugün yayımladığı ortak açıklamada, GHF'nin faaliyetlerini başlattığı 27 Mayıs'tan bu yana 500'den fazla Filistinlinin yardım bölgelerinde öldürüldüğüne dikkat çekiliyor.

Kuruluşlar, sivillere yönelik saldırılarda çoğunlukla çocukların öldürüldüğünü vurgulayarak, GHF'nin insani yardım çalışmalarının tüm normlarını ihlal ettiğini belirtiyor:

Gazze'deki Filistinliler imkansız bir seçimle karşı karşıya: Ya açlıktan ölecekler ya da ailelerini doyurmak için çaresizce yiyeceğe ulaşmaya çalışırken vurulacaklar.

İsrail askerlerinin erzak dağıtım bölgelerindeki Filistinli sivillere "rutin olarak" ateş açtığı, Washington ve Tel Aviv destekli vakfın Gazze'deki durumu daha da kötüleştirdiği ve faaliyetlerinin sonlandırılması gerektiği ifade ediliyor.

Filistinli yetkililer, Netzarim ve Refah bölgelerindeki GHF'ye ait erzak dağıtım noktalarının "insani yardım" kisvesi altındaki ölüm tuzaklarına dönüştüğünü ve İsrail'in sivilleri kasıtlı olarak hedef aldığını savunuyor. İsrail ordusuysa iddiaları reddederek kurallara uymayan kişilere "uyarı ateşi" açıldığını öne sürüyor.

İsrail gazetesi Haaretz'in cuma günkü haberinde, kimliklerinin gizli tutulmasını isteyen İsrailli askerler, erzak dağıtım noktalarında Filistinlilere ateş açma talimatı aldıklarını söylemişti. Askerler, Filistinlilerin orduya ait mevzilerden uzak tutulması için böyle bir emir verildiğini ancak "gereksiz yere ölümcül güç kullanmaktan endişe duyduklarını" belirtmişti.

İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) ise iddiaları yalanlayarak "dağıtım merkezlerindekiler de dahil hiçbir sivile kasten ateş etme emri verilmediğini" savunmuştu. Başbakan Binyamin Netanyahu da gazeteyi orduya karşı dezenformasyonla suçlamıştı.

Diğer yandan İsrail ordusu, erzak dağıtım noktalarında Filistinlilerin öldürülmesine dair soruşturma başlatıldığını da duyurmuştu. Ordudan dün yapılan açıklamada, GHF'nin yardım merkezlerine giden yollara yön ve uyarı levhaları yerleştirileceğini, sahalara erişimin iyileştirileceğini bildirmişti.

Independent Türkçe, BBC, Haaretz