Katar ve İran'dan ikili ilişkiler ve iş birliği görüşmesi

Arşiv-AA
Arşiv-AA
TT

Katar ve İran'dan ikili ilişkiler ve iş birliği görüşmesi

Arşiv-AA
Arşiv-AA

Katar ve İran, iki ülke arasındaki ikili ilişkileri ve aralarındaki iş birliği yollarını görüştü.
Katar resmi ajansı QNA'nın haberine göre, Katar Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Ahmed bin Hassan el-Hammadi, Doha'yı ziyaret eden İran Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Başmüzakereci Ali Bakıri ile bir araya geldi.
Katar Bölgesel İşlerden Sorumlu Bakan Yardımcısı Muhammed el-Halifi'nin de hazır bulunduğu görüşmede iki ülke arasındaki ikili iş birliği ilişkileri gözden geçirildi.
Katar, 2015'te imzalanan nükleer anlaşmayı canlandırmak için ABD ile İran arasındaki dolaylı görüşmelere ev sahipliği yapmaktan memnuniyet duyduğunu açıklamıştı.
Katar Dışişleri Bakanlığı'ndan bugün yapılan yazılı açıklamada, Katar'ın diyaloğun başarılı olmasında tüm taraflara yardımcı olacak ortamı sağlamaya tam olarak hazır olduğu kaydedilmişti.
Açıklamada, Katar'ın bu hafta ABD ile İran arasında Avrupa Birliği Koordinatörlüğü'nün himayesindeki dolaylı görüşmelere ev sahipliği yapmaktan memnuniyet duyduğu ifade edilmişti.
Bu arada ABD'nin Doha Büyükelçiliği'nden yapılan açıklamada, ABD'nin İran İşlerinden Sorumlu Özel Temsilcisi Robert Malley'in, Katar Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile Doha'da bir araya geldiği belirtilmişti.

Borrell'in "müzakereler başlayacak" açıklaması
Avrupa Birliği Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, 25 Haziran’daki İran ziyaretinde, Tahran ve Washington'un bir süre ara verilen nükleer müzakerelere yeniden başlama kararından duyduğu memnuniyeti dile getirmişti.
Borrell, "Ziyaretimden sonra Viyana görüşmeleri başlayacak ve ekibim orada olacak. Bu çıkmazı kıracağız. Üç aylığına durduruldu ancak bugün görüşmelere devam edilmeli." demişti.

İran ile nükleer müzakereler
İran, nükleer programı hakkında 2015'te BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesi İngiltere, ABD, Çin, Fransa ve Rusya'nın yanı sıra Almanya ile anlaşma imzalamıştı.
ABD, Donald Trump'ın başkanlığı döneminde 2018'de anlaşmadan ayrıldı. Joe Biden'ın başkanlığa gelmesinden sonra İran ile ABD'nin anlaşmaya dönmesi için müzakereler başladı.
İran ile nükleer anlaşmanın tarafları arasında Nisan 2021'de Viyana'da başlayan müzakerelerde önemli ilerlemeler kaydedilse de İran'ın Devrim Muhafızları Ordusu'nun ABD'nin "yabancı terör örgütleri" listesinden çıkarılmasına ilişkin talebi başta olmak üzere çözüme kavuşamayan bazı meseleler nedeniyle görüşmeler çıkmaza girmişti.



Suriye İsrail ile barışa hazır mı?

BM barış gücü, Eylül 2014'te Suriye ile İsrail arasındaki tek sınır geçişi olan Kuneytra şehrini ve Kuneytra sınır kapısını izliyor (EPA)
BM barış gücü, Eylül 2014'te Suriye ile İsrail arasındaki tek sınır geçişi olan Kuneytra şehrini ve Kuneytra sınır kapısını izliyor (EPA)
TT

Suriye İsrail ile barışa hazır mı?

BM barış gücü, Eylül 2014'te Suriye ile İsrail arasındaki tek sınır geçişi olan Kuneytra şehrini ve Kuneytra sınır kapısını izliyor (EPA)
BM barış gücü, Eylül 2014'te Suriye ile İsrail arasındaki tek sınır geçişi olan Kuneytra şehrini ve Kuneytra sınır kapısını izliyor (EPA)

Suad Gross

İbrani medyasında yer alan ve “Suriye'ye yakın” bir kaynağa atfedilen açıklamalara göre, Suriye ve İsrail 2025 yılı sonuna kadar barış anlaşması imzalayacak. Bu açıklamalar, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara, Şam'ın diplomatik kanallar ve uluslararası arabulucularla dolaylı müzakereler yoluyla ülkenin güneyindeki İsrail saldırılarını ve ihlallerini durdurmak için çalıştığını ve “Suriye'nin egemenliğinin her şeyden önce geldiğini” vurguladıktan birkaç gün sonra geldi. Peki, Suriye barış anlaşması imzalamaya hazır mı?

İsrail'in Arapça yayın yapan “I24 NEWS” sitesi, “Suriye'den bilgili bir kaynak”tan, söz konusu barış anlaşmasının, İsrail'in 8 Aralık 2024 tarihinden sonra, tampon bölge içinde ilerlediği tüm Suriye topraklarından, Hermon Dağı'nın zirvesi de dahil olmak üzere, kademeli olarak çekilmesini öngördüğünü belirtti.

Şam hükümetine yakın kaynaklar, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, İsrail ile bölgesel ve uluslararası himaye altında dolaylı müzakerelerin sürdüğünü, Suriye Devlet Başkanı'nın bunu duyurduğunu ifade etti.

Kaynaklar, Suriye'nin, İsrail'in Suriye topraklarındaki saldırı ve ihlallerini durdurmasını ve 1974 anlaşmasına geri dönmesini talep ettiğini, İsrail'in ise bir tampon bölge oluşturmak istediğini ve muhtemelen gelecekte kapsamlı bir barış anlaşmasına zemin hazırlayacak yeni bir güvenlik anlaşması imzalanacağını açıkladı.

Kaynaklar, kalıcı bir anlaşmaya varılmasının mümkün olmadığını belirtirken, kalıcı bir barış anlaşmasına veya İbrahim Anlaşması'na zemin hazırlayacak bir anlaşmaya varılma olasılığını dışlamadı. Kaynaklar, durumun hızla geliştiğini belirterek, Şam'ın Suriye'nin egemenliğini koruyacak bir anlaşmaya varılması için Arap dünyasının rolüne güvendiğini, barış dosyasını Arap dünyasının gündemine taşıdığını ve ABD ile Batı ülkelerinin Suriye'deki istikrarı destekleme arzusu çerçevesinde, İsrail'e saldırıları durdurması için baskı yapmasını umduğunu kaydetti.

Ancak Suriye, İsrail ile kalıcı bir barış anlaşmasına hazır mı?

Kaynaklar, Suriye'nin “yeni doğmuş” bir ülke olarak mevcut durumda kalıcı barışa hazır olmadığını ve umduğu çözümün, değiştirilmiş bir güvenlik anlaşması veya 1974 anlaşmasına geri dönmek olduğunu belirtti. Halkın reddi devam ediyor, ancak bu red, karmaşık ve çetrefilli iç sorunlar ve Suriye topraklarında iktidar dışında, düşmanla barış ilkesini reddeden aşırı akımlar ve silahlı grupların varlığı nedeniyle daha az belirgin.

Golan Tepeleri ile Suriye arasındaki sınıra yakın bir İsrail aracı (Arşiv-Reuters)Golan Tepeleri ile Suriye arasındaki sınıra yakın bir İsrail aracı (Arşiv-Reuters)

Suriye'li siyasi araştırmacı ve “Ortadoğu Muhafazakarlar Birliği” sekreteri Wael Aleji, İsrail ile kapsamlı barışın “şu anda zamansız bir konu olduğunu ve Suriye'nin yeni hükümetinin daha acil öncelikleri olduğunu” belirtti.

Aleji, “Şam'ın şu anda herhangi bir dış güçle askeri çatışmaya hazır olmadığını, Suriye halkının savaşlardan ve önceki rejimlerin Filistin meselesini ve Arap-İsrail çatışmasını istismar etmesinden bıkmış olduğunu” söyledi.

Araştırmacının görüşüne göre, Suriye devletinin önceliği “şu anda tüm çabalarını Suriye halkının yaşam koşullarını iyileştirmeye, iç barışı ve ulusal birliği güçlendirmeye, mezhepçilik ve terörizmle mücadeleye odaklamak”tır. İsrail'e gelince, “Suriye halkının haklarını ve bir tarafın diğerinin topraklarını işgal ettiğini açıkça ortaya koyan uluslararası hukuk ve çok sayıda BM kararı” olduğunu belirten araştırmacı, “uluslararası hukuka ve uluslararası mekanizmalara başvurmanın her açıdan en iyi, en güvenli ve en ucuz seçenek” olduğunu vurguladı.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, birkaç gün önce Kuneytra ve işgal altındaki Golan'dan önde gelenlerle yaptığı toplantıda, Suriye'nin bu saldırıları ve ihlalleri durdurmak için diplomatik kanallar ve uluslararası arabulucular aracılığıyla dolaylı müzakereler yürüttüğünü belirterek, Suriye'nin egemenliğinin her şeyden önce geldiğini vurguladı.

Toplantıda, İsrail işgalinin tekrarlanan saldırıları altında halkın karşı karşıya olduğu hizmet, yaşam ve güvenlik sorunları ele alındı. Şara, önümüzdeki dönemde sınır bölgelerine daha fazla destek sağlanacağını vurguladı.