Irak: Mukteda es-Sadr, Cumhurbaşkanı Salih’in İsrail ile normalleşmeyi suç sayan yasayı bizzat onaylamamasını eleştirdi

Sadr’ın tweet’i Irak siyasetini yeniden karıştırdı.

Irak: Mukteda es-Sadr, Cumhurbaşkanı Salih’in İsrail ile normalleşmeyi suç sayan yasayı bizzat onaylamamasını eleştirdi
TT

Irak: Mukteda es-Sadr, Cumhurbaşkanı Salih’in İsrail ile normalleşmeyi suç sayan yasayı bizzat onaylamamasını eleştirdi

Irak: Mukteda es-Sadr, Cumhurbaşkanı Salih’in İsrail ile normalleşmeyi suç sayan yasayı bizzat onaylamamasını eleştirdi

Irak’ta Sadr Hareketi’nin 73 milletvekilinin istifa etmesinin ardından hareketin lideri Mukteda es-Sadr’ın vekillerini Meclis’ten çekme kararının üzerinden 10 gün geçti. Bu karar siyasi çevrelerde hâlâ tartışma konusu olmaya devam ederken, Sadr bu sefer Cumhurbaşkanı Berhem Salih’i hedef aldı.
Sadr, Twitter hesabından paylaştığı mesajda, Cumhurbaşkanı Salih’in İsrail ile normalleşme yasasını imzalamasına tepki gösterdi. Nitekim Sadr Hareketi yasanın Meclis’ten geçmesine öncülük etmişti. Mukteda es-Sadr, mesajında, “Sözde Irak Cumhurbaşkanı’nın normalleşmeyi suç sayan yasayı imzalamaması oldukça yüz kızartıcı. Halkın normalleşmeden yana olan ve milli olmayan bir cumhurbaşkanına sahip olması utanç verici. Ben, Allah’ın huzurunda ve Irak halkının önünde onun suçundan beriyim. Daha önce ve daha sonraları (Salih’in) cumhurbaşkanlığına aday gösterilmesinden üzüntü duyuyorum” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı resmî sitesinde dün yayınlanan yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanı Salih’in söz konusu yasanın Meclis’ten gönderildiği şekliyle ve üzerinde herhangi bir düzeltme yapmadan ele alınması talimatı verdiği belirtildi. Yasanın 20 Haziran 2022’de resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdiğine işaret edilen açıklamada, Cumhurbaşkanı Salih’in, Filistin meselesini, Filistin halkının meşru haklarını elde etmesi ve vatanını Siyonist oluşumdan kurtarmasını destekleme konusunda kararlı bir duruş sergilediği ifade edildi. Açıklamada, Cumhurbaşkanı Salih’in Birleşmiş Milletler Genel Kurul toplantıları sırasında ulusal ve uluslararası platformlarda bu hususu defalarca tekrarladığı vurgulandı.
Irak Meclisi Mayıs sonlarında İsrail ile normalleşmeyi suç kabul eden yasa tasarını yasalaştırdı. Tasarı, Sadr Hareketi tarafından ve müttefikleri Sünni Egemenlik İttifakı ile Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP) işbirliğiyle Meclis’e sunuldu. Meclis, tasarıyı oy birliğiyle onayladı.
Yasa, normalleşme konusunda bir ilk sayılıyor. Irak’ta 1969 tarihli Ceza Kanunu’nun 201’inci maddesi, Siyonizmi savunan kişilere idam cezası öngörüyordu. Ancak yeni yasa farklı olarak müebbet veya geçici hapis cezaları içeriyor. Yasanın birinci maddesi “İşgalci Siyonist oluşum ile diplomatik, siyasi, askeri, ekonomik, kültürel veya başka herhangi bir ilişkinin kurulmasını engellemeyi” hedefliyor.
Irak yasalarına göre, Meclis’in çıkardığı yasalar, cumhurbaşkanı onaylamış olsun ya da olmasın, 15 günlük beklemenin ardından onaylanmış kabul edilir. Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmaması anayasal bir engel olarak görülmez.
Cumhurbaşkanı Salih’in normalleşmeyi suç sayan yasayı “Gerekli işlemi yapmak üzere” ibaresiyle Meclis Başkanlık Divanı’na göndermesinin ardından ilgi yasa, Başkanlık Divanı Başkanı imzasıyla, Irak devleti yasaları ve mevzuatlarının yayınlandığı “El-Vakai El-Irakiyye” isimli resmî gazetede yayınlandı.
Ancak bazı siyaset ve hukuk çevrelerinin değerlendirmesine göre, Sadr, yasanın bizzat Cumhurbaşkanı Salih tarafından imzalanmamasına itiraz etti. Çünkü Salih’in, formalite bile olsa, yasayı imzalamaması ve sadece “Gerekli işlemi yapmak üzere” ibaresiyle Meclis Başkanlık Divanı’na göndermesi, onun yasaya karşı tavır aldığı anlamı taşıyor.
Öte yandan Irak’ta siyasi gelişmeleri takip eden gözlemciler, Sadr’ın Cumhurbaşkanı Salih’i hedef aldığı Twitter paylaşımını, Salih’in yeniden dönem cumhurbaşkanı seçilme yolundaki son fırsatına indirilen “ölümcül darbe” diye nitelendirdi. Gözlemciler özellikle Şii Koordinasyon Çerçevesi ile Sadr arasındaki gergin ilişkilere işaret ederek, bu paylaşımın siyaseti kilitlemeyi amaçladığını belirtiyor. Gözlemcilere göre, Sadr’ın paylaşımının ardından Koordinasyon Çerçevesi, cumhurbaşkanı seçimi sırasında Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP) cumhurbaşkanı adayı Reber Ahmed’e karşılık Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYB) adayı Salih’e ‘evet’ oyu vermekte zorlanabilir.
Diğer bazı çevreler ise geçtiğimiz süreçte KYB ile ittifak kuran Koordinasyon Çerçevesi’nin, cumhurbaşkanı seçiminde Salih’e oy verip vermeme kararını milletvekillerinin tercihine bırakabileceğini değerlendiriyor.



Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
TT

Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)

Tunus ana muhalefet partisi Ulusal Kurtuluş Cephesi (NSFT) üyesi ve siyasi aktivist Şeyma İsa, tutukluluk koşullarını protesto etmek için başladığı açlık grevinde dokuzuncu gününe girdi.

1 Aralık'ta muhalefet tarafından düzenlenen yürüyüşe katılan İsa, devlet güvenliğine karşı komplo kurmak suçundan Temyiz Mahkemesi tarafından verilen bir kararla sivil polisler tarafından gözaltına alındı. Muhalif aktivist, hapishaneye girer girmez açlık grevine başladı.

Şeyma İsa (45), 2023 yılının şubat ayında yakalanmış, gözaltında tutulmuştu ve aynı yılın temmuz ayında serbest bırakılmıştı. Birinci Derece Mahkemesi tarafından 18 yıl hapis cezasına çarptırılan İsa’nın cezası temyiz sonucunda 20 yıla çıkarılmıştı.

İsa'nın yanı sıra aynı davayla bağlantılı olarak NSFT lideri, tanınmış siyasetçi Ahmed Necib eş-Şabi (82) de tutuklandı ve 12 yıl hapis cezasına çarptırdı. Muhalif Avukat Ayaşi Hammami (66) de terör suçlamasıyla beş yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölümü Müdür Yardımcısı Bessam Havaci, “Tunus muhalefetinin önemli simalarının tutuklanması, Cumhurbaşkanı Kays Said'in tek başına iktidarına alternatif olan her şeyi ortadan kaldırma planının son adımıdır. Bu tutuklamalarla Tunuslu yetkililer, siyasi muhalefetin çoğunu etkili bir şekilde hapse atmayı başardı” değerlendirmesinde bulundu.

Tunus muhalefeti ve NSFT, 25 Temmuz 2021'de olağanüstü hal (OHAL) ilan edip ardından yeni bir siyasi sistem kurarak geniş yetkilerle iktidarını sürdüren Cumhurbaşkanı Kays Said'in yönetimine karşı çıkıyor ve demokrasinin yeniden tesis edilmesini talep ediyor. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre buna karşın yetkililer tutuklananları hükümeti devirmeye ve devlet kurumlarını yıkmaya teşebbüs etmekle suçluyor. Muhalefet ise mevcut rejimi tutuklulara karşı siyasi suçlamalar uydurmak ve yargıyı emirlerine boyun eğdirmekle suçluyor.


Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
TT

Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)

Hamas, ateşkesin ikinci aşamasına geçilmesini desteklediklerini ve silah bırakmaya açık olduklarını duyurdu.

Adının paylaşılmaması şartıyla Times of Israel'e konuşan Hamas yetkilisi, Filistin devletinin kurulmasını sağlayacak müzakerelerin başlatılması halinde silah bırakacaklarını söylüyor:

Bu zorla veya ültimatomlarla yapılamaz. İsrail iki yıl boyunca Hamas'ı silahsızlandırmak için tüm askeri gücünü kullandı ama işe yaramadı. Silah bırakma meselesi siyasi bir sorunla bağlantılıdır ve bu nedenle siyasi bir çözüm gerektirir.

Yetkili, Filistinlilerin 78 yıllık İsrail işgaline karşı silahlı mücadele hakkının olduğunu belirterek, 1967 sınırlarının esas alınacağı bir Filistin devleti kurulması taleplerini yineliyor.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye Uluslararası İstikrar Gücü (ISF) konuşlandırılması öngörülüyor.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. Haberde, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin yüzde 53'ünü kontrol ettiği belirtiliyor.

İsrail, Hamas'ın elindeki 28 rehinenin hepsini teslim etmeden ikinci aşamaya geçilmeyeceğini duyurmuştu. Filistinli örgüt şimdiye dek 27 rehineyi İsrail'e gönderdi. Ancak 7 Ekim saldırısında öldürülen İsrailli polis memuru Ran Gvili'nin naaşı hâlâ Gazze'de. Hamas yetkilisi, cesedin yerini bulmak için çalışmaların sürdüğünü söylüyor.

İkinci aşama kapsamında Barış Kurulu üyelerinin belirlenmesi ve Gazze'ye güvenlik gücü konuşlandırılması hedefleniyor. Bu aşamaya geçiş için Hamas'ın silah bırakmayı kabul etmesi gerekli. Bunun ardından İsrail askerleri daha gerideki bir hatta çekilecek.

Trump ikinci aşamaya "çok yakında geçileceğini" söylemiş fakat bir takvim açıklamamıştı. Ocak itibarıyla Gazze'ye ISF askerlerinin gönderilmesi planlanıyor.

Hamas yetkilisi, 7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nda esir alınan kişileri ilk etapta operasyondan kısa süre sonra bırakmayı düşündüklerini söylüyor.

Ancak İsrail'in saldırıları durdurmaması ve arabulucular tarafından savaşın sonlandırılacağına dair garantiler sunulmaması nedeniyle bu plandan vazgeçtiklerini ifade ediyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın öncülüğünde hazırlanan plana göre ISF, Hamas'ın silahsızlandırılmasında da rol oynayacak.

Öte yandan Hamas yetkilisi, ISF kontrolündeki böyle bir sürece yanaşmayacaklarını belirterek, güvenlik gücü askerlerinin Gazze'de İsrail ordusuyla Filistin halkı arasında "tampon bölge" görevi görmesi gerektiğini savunuyor.

Ayrıca silahsızlanma karşılığında İsrail ordusunun tamamen Gazze'den çekilmesini talep ettiklerini aktarıyor.

7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nın sonuçlarından pişmanlık duymadıklarını söyleyen Hamas yetkilisi, dünya kamuoyunun İsrail'in gerçek yüzünü görmesini sağladıklarını vurguluyor:

Tarihi değiştirmeyi başardık. Dünya gözlerini açtı, Filistinlilerin yaşadıklarını ve İsrail'in ne suçlar işlediğini gördü.

IDF ve Yahudi yerleşimciler işbirliği yapıyor

Diğer yandan İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF), Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimcilerle aktif işbirliği yaptığı aktarılıyor.

İsrail'in kamu yayıncısı Kan'ın hazırladığı Zman Emet (Gerçek Zamanlı) programına katılan Tuğgeneral Avi Bluth, ISF'nin "sınır bölgelerinde çiftlikler kurmaları için yerleşimcilerle tam işbirliği içinde hareket ettiğini" söyledi.

Bluth, bu işbirliğinin özellikle geçen yıl temmuzda hızlandırıldığını belirtti.

Independent Türkçe, Times of Israel, Haaretz


Muhammed bin Salman ve eş-Şara Suriye ekonomisini canlandırma çabalarını görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
TT

Muhammed bin Salman ve eş-Şara Suriye ekonomisini canlandırma çabalarını görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman bin Abdulaziz, dün Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'dan telefon aldı.

Prens Muhammed bin Salman ve Ahmed eş -Şara, Suudi Arabistan ve Suriye arasındaki ikili ilişkilerin çeşitli yönlerini ve bu ilişkileri bir dizi alanda güçlendirme fırsatlarını gözden geçirdiler.

İki taraf ayrıca ortak ilgi alanlarına giren konuları ve Suriye'de güvenlik ve istikrarın pekiştirilmesi ile ekonomik toparlanmanın sağlanması çabalarını görüştü.