Sisi'nin Körfez turu: Bölgesel hedefler ve ikili çıkarlar

Umman Sultanı Heysem bin Tarık önceki gün Maskat'ta Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’yi kabul etti (Şarku'l Avsat)
Umman Sultanı Heysem bin Tarık önceki gün Maskat'ta Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’yi kabul etti (Şarku'l Avsat)
TT

Sisi'nin Körfez turu: Bölgesel hedefler ve ikili çıkarlar

Umman Sultanı Heysem bin Tarık önceki gün Maskat'ta Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’yi kabul etti (Şarku'l Avsat)
Umman Sultanı Heysem bin Tarık önceki gün Maskat'ta Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’yi kabul etti (Şarku'l Avsat)

Kahire, Rusya ile Batı arasında denge politikası yürütmeye çalışıyor.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişiminin patlak vermesiyle çıkan küresel kriz karşısında Mısır, Arap ülkeleri arasında ortak bir tutumu da netleştirmeye çalışıyor. Kriz özellikle de bölgenin enerji ve gıda arzının yanı sıra güvenlik sorunlarını ve İran nükleer dosyasının çıkmazını etkiledi.
Şarku'l Avsat'a konuşan gözlemci ve yetkililere göre Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’nin başlattığı Körfez turu, Arap ülkelerinin ortak tutumunu güçlendirmeyi amaçlıyor. Diplomatik tur sonucunda çeşitli alanlarda altı mutabakat zaptı, iki anlaşma, imzalandı. Üç yürütme programı ve işbirliği konusunda anlaşmaya varıldı.
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın 20 Haziran’da ziyaret ettiği Kahire ile Körfez ülkeleri arasında diplomatik çalışmalar sürüyor. Söz konusu ziyaretin öncesinde Cumhurbaşkanı Sisi, Bahreyn Kralı Hamad bin İsa ve Ürdün Kralı 2. Abdullah'ı bir araya getiren üçlü bir toplantı gerçekleştirildi. Ayrıca Sisi, geçtiğimiz hafta Katar Emiri Temim bin Hamad Âl Sâni'yi Kahire'de kabul etmişti.
Mısır Cumhurbaşkanı, geçtiğimiz Pazartesi günü Kuveyt Emiri Şeyh Nevaf el-Ahmet el-Cabir es-Sabah’a yazılı bir mesaj aldı. Kuveyt Haber Ajansı, mesajın ‘iki ülke arasındaki güçlü kardeşlik ilişkilerinin pekiştirilmesi ve güçlendirilmesi ile ilgili olduğunu’ bildirdi.
Şarku’l Avsat’a konuşan eski Mısır Dışişleri Bakanı Büyükelçi Muhammed el-Urabi'ye göre, Arap dünyasında şu anda yoğun bir şekilde gerçekleştirilen istişareler, bölgenin güvenliğine yönelik çok sayıda küresel tehdit, aktif Rus-Batı rekabeti ve küresel ittifakları kendi tarafına çekmeyi hedefleyen Çin gibi faktörler çerçevesinde yapılıyor. Urabi, her ülke ve diğeri arasında siyasi konumlarda farklılıklar olduğu için birleşik ve kapsamlı bir vizyona ulaşmayı uzak görüyor.
Mısırlı diplomat Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, görüşmelerin Temmuz ayı ortasında Suudi Arabistan Krallığı'nda Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri, Ürdün Kralı 2. Abdullah ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi’nin katılımıyla yapılması planlanan ve özellikle İran nükleer dosyası ile enerji ve gıda krizlerinin görüşüleceği ‘ABD Başkanı Joe Biden Zirvesi’nin önünü açmayı’ hedeflediğini söyledi.
Arap yetkililerin son zamanlarda bahsettiği ‘Ortadoğu NATO’su’ fikri hakkında konuşmayı önemsiz gören Urabi, ‘çoklu kutuplaşmaların bu aşamasında bunun yararsız bir önerme olduğuna’ işaret etti. Urabi, “Mısır da dahil olmak üzere bölgedeki birçok ülke arasında büyük bir kabul görmüyor gibi görünüyor. İsmin kendisi kabul edilemez. İsrail'in böyle bir teklife üye olması bazı Arap ülkelerinde çekincelere neden olacaktır” şeklinde konuştu.
Mısırlı diplomat, daha uyumlu olabilecek alternatif ve pragmatik bir teklif sunuyor. Urabi’nin önerisi ‘bölge güvenliğini destekleyen ve Ortadoğu ülkeleri arasında karşılıklı çıkarları sağlayan ortak anlaşmalara uygun olarak birleşik güvenlik önlemlerinin oluşturulması’ yönünde.
Mısır Senatosu Dış, Arap ve Afrika İşleri Komitesi Müsteşarı Dr. Sema Süleyman’a göre Sisi'nin Umman ve Bahreyn'deki turu, Mısır'ın çeşitli siyasi, ekonomik ve yatırım düzeylerinde karşılıklı çıkarlar ağı çerçevesinde başta Körfez ülkeleri olmak üzere tüm Arap ülkeleriyle siyasi ve ekonomik ilişkilerini pekiştirme çabalarının bir parçası olarak geliyor. Sadece güvenlik ve siyasi koordinasyon için değil, aynı zamanda ekonomik ve ticari ilişkilerin boyutlarını da ele alıyor.
Süleyman, Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Mısır ve Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri arasındaki koordinasyon, özellikle Katar ile uzlaşmanın tamamlanması ve Türkiye ile istişarelerin geri dönüşü ile büyük ölçüde uyum sağladı” ifadelerini kullandı. Dr. Süleyman, uluslararası ve bölgesel durumların bölgedeki tüm ülkelerin bu sürekli iş birliğine sahip olmasını gerektirdiğini vurguladı.
Mısırlı parlamentere göre ziyaretin önemi, ‘önerilen ABD gündeminin önünde bir Arap pozisyonu formüle etme’ açısından ABD Başkanı’nın bölgeye yaptığı ziyaretten önce gelen zamanlamasında yatıyor. Ziyaretin ‘Körfez ülkelerine, Körfez güvenliğinin Mısır'ın ulusal güvenliğinden bir parça olduğu konusunda güven verici bir mesaj’ olduğunu kaydetti.



Hamas, anarşi ve casuslukla suçlanan kişilerle savaşıyor

 Haziran ayında Gazze Şeridi'nde gıda yardımı dağıtılan bir alanın yakınında eşek arabasının üzerine uzanmış yaralı bir Filistinli kadın (AP)
Haziran ayında Gazze Şeridi'nde gıda yardımı dağıtılan bir alanın yakınında eşek arabasının üzerine uzanmış yaralı bir Filistinli kadın (AP)
TT

Hamas, anarşi ve casuslukla suçlanan kişilerle savaşıyor

 Haziran ayında Gazze Şeridi'nde gıda yardımı dağıtılan bir alanın yakınında eşek arabasının üzerine uzanmış yaralı bir Filistinli kadın (AP)
Haziran ayında Gazze Şeridi'nde gıda yardımı dağıtılan bir alanın yakınında eşek arabasının üzerine uzanmış yaralı bir Filistinli kadın (AP)

Hamas, dün şafak vakti Gazze Şeridi'nin orta kesiminde büyük bir aşiretin üyelerini, diğer suçlamaların yanı sıra anarşi ve yardım tırlarının yağmalanması olaylarına karıştıkları iddiasıyla öldürdü. Olay, İsrail'in, Hamas ile El Fetih'e bağlı bazı aktivistler ya da bazı Filistinli aileler arasındaki farklılıkları istismar etmeye ve onları Gazze Şeridi'ndeki Hamas yönetimini zayıflatmak için ordusuyla koordineli çalışan silahlı milisler haline gelmiş gibi göstererek kendi çıkarlarına hizmet etmek için kullanmaya çalıştığı bir dönemde meydana geldi.

İsrail, Gazze Şeridi'nde 20 aydır sürdürdüğü savaşın başından bu yana, El Fetih aktivistlerinin ya da Gazze Şeridi'ndeki bazı aşiret üyelerinin Hamas'a yönelik düşmanlıklarını istismar ederek, Hamas'a karşı silahlı gruplar oluşturmaya çalıştı. Ekim 2023'ten bu yana savaşta yaşadığı gerilemelere rağmen Gazze Şeridi'ni yönetmeye devam eden Hamas ise bu yaklaşıma, İsrail'le bağlantısı olduğundan şüphelenilen bir dizi kişiyi infaz ederek karşılık verdi.

Hamas'ın son operasyonunda dün şafak vakti Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta büyük bir aşirete mensup yaklaşık 12 Filistinli öldürüldü. Söz konusu aşiretin üyeleri, Deyr el-Balah'ın doğusunda İsrail güçlerinin konuşlandığı bölgelerde ya da yakınlarında bulunuyordu.

Şarku’l Avsat'a konuşan saha kaynakları, öldürülenlerin bir kısmının son zamanlarda yaşanan anarşinin ve yardım tırlarını yağmalama girişimlerinin arkasında olduklarından şüphelenildiğini bildirdi. Bazılarının ise İsrail için casusluk faaliyeti yürüttüklerini iddia eden kaynaklar, bunun da Hamas kaynakları tarafından doğrulandığını söyledi.

İsrail'in Hamas'la mücadele etmek için desteklemeye çalıştığı, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ın bazı bölgelerinde, İsrail'in tamamen işgal ettiği ve sakinlerini yerinden ettiği bölgelerde bulunan Yaser Ebu Şebab silahlı grubu gibi pek çok benzer vaka olduğu açık. Filistin Yönetimi, Ebu Şebab'ın kendisiyle olan ilişkisini reddetmiş olsa da Ebu Şebab, Filistin Yönetimi'ne atıfta bulunarak defalarca ‘Filistin meşruiyeti’ altında faaliyet gösterdiğini iddia etti.

Yedioth Ahronoth gazetesinde yayınlanan bir habere göre İsrail ordusu, Gazze ve Han Yunus'ta faaliyet gösteren ve üyeleri El Fetih üyesi ya da Filistin Yönetimi güvenlik servisleri mensubu olan iki silahlı grupla koordinasyon kurmaya başladı. Bu gruplar Gazze Şeridi'ndeki Hamas yönetimini zayıflatmak amacıyla mali destek alıyor.

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta yiyecek almaya çalışan Filistinli çocuklar, 30 Haziran (AFP)Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta yiyecek almaya çalışan Filistinli çocuklar, 30 Haziran (AFP)

Haberde Rami Halas adlı bir kişinin liderliğindeki silahlı grubun, Gazze şehrinin Şucaiye mahallesinde faaliyet gösterdiği ve mahalle içindeki Hamas mensuplarına karşı operasyonlar düzenlediği, ikinci grubun ise Yaser Hanidek tarafından yönetildiği ve Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta faaliyet gösterdiği belirtildi.

Haberde bu iki grubun İsrail'den silah ve insani yardım desteği aldığı, üyelerinin ise Filistin Yönetimi'nden maaş aldığı iddia edildi.

Söz konusu haber üzerine Yaser Hanidek bir video yayınlayarak, İsrail'in iddialarını yalanladı ve kendisine yöneltilen suçlamaları reddettiğini vurgulayarak halen Han Yunus'ta olduğunu, normal bir şekilde çalıştığını, anarşiyi reddettiğini, direnişin yanında yer aldığını ve direnişin sırtında bir hançer olmayacağını söyledi. Bununla birlikte, iki kardeşinin ölümüne neden olan ailevi anlaşmazlıkların kendisini silahlanmaya ittiğini belirterek, İsrail, El Fetih ya da Filistin Yönetimi'nin herhangi bir kurumuyla hiçbir bağı olmadığını açıkladı.

Öte yandan, tanınmış Halas ailesi vatanseverlik dışı her türlü eylemi reddeden bir açıklama yayınlayarak, Filistinlilerin genel tutumunun dışındaki her türlü davranışı reddettiklerini vurguladı.

Bu ailenin mensuplarınn çoğu El Fetih'e mensup, ancak aralarında Hamas ve İslami Cihad Hareketi üyeleri de var.

Gazze Şeridi’ndeki İçişleri ve Ulusal Güvenlik Bakanlığı Ebu Şebab'a teslim olması için 10 gün süre vermiş, ‘vatana ihanet’, ‘casusluk’, ‘silahlı hücre kurmak’ ve ‘silahlı isyan’ ile suçlamış, teslim olmaması halinde gıyabında yargılamakla tehdit etmişti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bir aydan uzun bir süre önce İsrail'in Hamas'a muhalif silahlı grupları desteklediğini itiraf etmişti.

Hamas sık sık kamuoyu önünde İsrail'i Gazze Şeridi'ndeki kaosun arkasında olmakla suçluyor ve daha önceki açıklamalarına göre ‘vatandaşların güvenliğine müdahale etmeye cesaret eden herkese karşı demir yumrukla saldıracağını’ vurguluyor.

Hamas, Gazze Şeridi'ndeki büyük kaos ortamında güvenlik durumunun kontrolünü yeniden ele geçirmek için ateşkesten faydalanıyor ki bunu, iki aydan fazla süren bir önceki ateşkes sırasında da yapmıştı. Hareket son zamanlarda silahlı adamlara, tüccarlara, çetelere, hırsızlara ve İsrail'le iş birliği yapanlara karşı daha kapsamlı güvenlik operasyonları düzenlemeye ve bu kişileri infaz etmeye ya da yaralamaya başladı.