Lübnan'da memurların grevi iletişimi ve gıda güvenliğini tehdit ediyor

Krizin ekmeği de vurduğu Lübnan’da vatandaşlar fırınlara akın etti. (Reuters)
Krizin ekmeği de vurduğu Lübnan’da vatandaşlar fırınlara akın etti. (Reuters)
TT

Lübnan'da memurların grevi iletişimi ve gıda güvenliğini tehdit ediyor

Krizin ekmeği de vurduğu Lübnan’da vatandaşlar fırınlara akın etti. (Reuters)
Krizin ekmeği de vurduğu Lübnan’da vatandaşlar fırınlara akın etti. (Reuters)

Lübnan'da memurların yaklaşık üç haftadır sürdürdüğü grev, ülkedeki krizi daha da kötü hale getirdi. Durum gıda güvenliğini dahi tehdit eder hale gelirken grev resmi dairelerdeki işlemlerini tamamlayamayan vatandaşları da mağdur ediyor.
Lübnan’da greve giden memurlar maaşlarının enflasyon karşısında erimesinin ardından zam talep ediyor. Ayrıca ulaşım ödeneklerinin ve sağlık yardımlarının artırılmasını istiyor.
Telekomünikasyon şirketi Ogero’nun  akaryakıt krizi ve Maliye Bakanlığı'nın Bakanlar Kurulu'nda onaylanan hazine avanslarını memurların grevinden dolayı şirkete ödeyememesi üzerine ardı ardına santrallerini kapatmaya başladığı iddia ediliyor.
Ogero kaynakları konuyla ilgili herhangi bir açıklama yapmazken İletişim Bakanı Johnny el-Karm, Şarku'l Avsat'a şunları aktardı:
“Çalışanların grevi nedeniyle Maliye Bakanlığı'ndan gerekli ödeneği alamadığımız için bu konuda sıkıntı yaşıyorduk. Sorun ele alındı ve çözüldü. Ancak greve son verilmediği takdirde kriz tekrarlayacak.”
Uluslararası alanda eğitim konusunda araştırmalar yürüten Muhammad Şemseddin de bu grevin kayıplarının, ekonomik aktivitenin durması ve gelirlerdeki düşüş sonucu günlük 12 milyar Lübnan sterline ulaştığını kaydetti.
Belki de grevin en ciddi yansımaları, Lübnan'daki ithal gıda maddeleri ve hammaddelerle dolu yüzlerce konteynerin ülkeye girişinin sağlanamaması sonucu gıda güvenliğinin tehlikeye girmesi oldu.  Memurların grevi nedeniyle ilgili bakanlıklardaki işlemler tamamlanamadı ve Beyrut Limanı’nda konteynerlar yığıldı.
Gıda İthalatçıları Sendikası başkanı Hani Bohsali, ‘kriz çok büyük" uyarısında bulunarak’ gıda ürünlerinin üç hafta boyunca biriktiğine ve tahmini konteyner sayısının şu anda gıda maddeleri içeren bin ila bin 500 konteynere ulaştığına dikkat çekti.
Şarku'l Avsat'a konuşan Bohsali şu ifadeleri kullandı:
“Günlük depolama maliyeti 100 bin ila 150 bin dolar arasında ve biriken konteyner sayısı da artıyor. Bu hem ithalatçılar hem de tüketiciler için bir kayıp olacak. Sorun malları denetleyen ve numune alan çalışanların greve gitmesi. Bu dairedeki Ekonomi Bakanlığı çalışanları haftanın iki günü işe dönecek. Bu, çok fazla birikmiş mal ve ardı ardına gelecek diğer mallar hesaba katıldığında işin en azından yüzde 30 oranında gerçekleşebileceği anlamına geliyor. Burada gıda güvenliğinden bahsettiğimizi düşünürsek, yaşananlar acil olarak müdahalede bulunulması gereken bir felakettir. Liman patlamasının ardından bile, dört gün sonra konteyner departmanında işler yapılmaya başlandı. Bugün ise haftalardır çalışmalar askıda.”
Bakanlık kaynakları, Şarku'l Avsat'a şu açıklamayı yaptı:
"Turizm sezonunda olduğumuz ve Kurban Bayramı’na yaklaştığımız için bu krize hızlı çözümler bulmak zorunlu hale geldi. Gıda ürünlerine ihtiyaç var. Gıdaların birçoğu bozulma tehdidi altında. Bu kriz kamu maliyesi ile ilgili. Mesele Başbakan ve Maliye Bakanlığı’na bakıyor."
Grev yapan memurlar ve başbakan arasında koordineli bir şekilde krize çözüm bulmak için haftalardır uğraşan Genel İşçi Sendikası Başkanı Beşare el-Esmer, Şarku’l Avsat’a şu açıklamalarda bulundu:
“Önerilen tüm çözümler, uzun vadeli kanunlara, kararnamelere ve yasama oturumlarına ihtiyaç duyarken kriz için hızlı pratik çözümler gerekiyor. Kamu çalışanları için aylar önce yarım maaş ve ulaşım ödeneği artışının onaylanmasının ardından bütçenin tamamlanmasını hızlandırmak gerekiyor. Çabalar, memurların vatandaşların çıkarlarını sağlamak için haftada en az bir gün çalışmalarını teşvik etmeye odaklanıyor. Aksi takdirde insanlar birbirleriyle karşı karşıya gelecek. Vatandaşların işlemlerinin tamamlanması gerekiyor.”
Geçtiğimiz aylarda hükümet, mali yardımın ödenmesi ve ulaşım ödeneğinin değerini günlük 64 bin pounda çıkarmak da dahil olmak üzere kamu kuruluşlarını işletmek için önlemler aldı. Ayrıca ABD doları karşılığında ve en az sayıda çalışanla iş yapan departmanlarda çalışma günlerinin azaltılması kararlaştırıldı. Ancak kriz nedeniyle söz konusu yardımlar düzenli olarak ödenemiyor.”



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24