İsrail'in saldırılarının bedelini Tahran’daki önde gelen isimler ödüyor

Devrim Muhafızları’ndan üst düzey bir subayın, Tel Aviv için casusluk yaptığı suçlamasıyla tutuklandığını bildirildi.

Bir süre önce öldürülen Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani, (önde) Hüseyin Taib  (sağ arkada) ve tutuklandığı iddia edilen Ali Nasiri (sol arkada) (Fars)
Bir süre önce öldürülen Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani, (önde) Hüseyin Taib (sağ arkada) ve tutuklandığı iddia edilen Ali Nasiri (sol arkada) (Fars)
TT

İsrail'in saldırılarının bedelini Tahran’daki önde gelen isimler ödüyor

Bir süre önce öldürülen Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani, (önde) Hüseyin Taib  (sağ arkada) ve tutuklandığı iddia edilen Ali Nasiri (sol arkada) (Fars)
Bir süre önce öldürülen Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani, (önde) Hüseyin Taib (sağ arkada) ve tutuklandığı iddia edilen Ali Nasiri (sol arkada) (Fars)

New York Times gazetesi, İsrail'in İran'daki saldırılarının ve casusluk faaliyetlerinin İranlı üst düzey isimlerin görevden alınmasına sebep olduğunu iddia etti. Gazetenin haberinde, İran'ın istihbarat şefi 59 yaşındaki Hüseyin Taib’in geçen hafta aniden görevden alınması, İsrail’in faaliyetlerini engelleyememesi ile ilişkilendirildi. New York Times, İsrail ve İranlı yetkililer ile uzmanlara dayandırdığı haberinde, İsrail'in casusluk ağının İran güvenlik çevrelerinin derinlerine sızdığını yazdı. Haberde, Taib'in görevden alınması, İsrail'in İran'daki casusluk faaliyetlerini artırmasına bağlandı. 
Hüseyin Taib on yıldan fazla bir süredir İran'da en çok korkulan isimlerden biriydi ve en geniş istihbarat aygıtına başkanlık ediyordu. İçerideki muhalif halk hareketlerini ve rejime tehlike unsuru olduğu düşünülen siyasi figürleri işlevsiz hale getirdi. İran dışında yaşayan muhalifleri ve düşman isimleri hedef alan gizli operasyonları yönetti. 59 yaşındaki din adamı ve istihbarat şefi Hüseyin Taib uzun bir süredir dokunulmaz görünüyordu. Ancak İsrailli ve İranlı yetkililere göre Hüseyin Taib, İsrail’in İran’da düzenlediği operasyonları engelleyemediği için geçen hafta aniden görevden alındı.  
İsimlerinin gizli tutulmasını talep eden İsrailli istihbarat yetkililerine göre İran’ın Türkiye’deki İsraillileri hedef alma çabası başarısızlıkla sonuçlandı. Ayrıca bu girişimler, Ankara ile Tahran arasında diplomatik bir gerilime de neden oldu. Hüseyin Taib’in şansı ise bu aşamada yaver gitmedi ve dengeler aleyhine değişti. Taib’in görevden alınması, İran yönetiminin, İsrail tehditlerine karşı yeni bir güvenlik strateji benimsenmesi ve daha farklı kadrolarla hareket edilmesi ihtiyacını itiraf etmesi anlamına geliyor.  
İran’ın reformist kanattan Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi döneminde cumhurbaşkanı yardımcısı olan din adamı Muhammed Ali Abtahi, 2009 yılında muhafazakarlar tarafından devrildi ancak üst düzey ilişkilerini korumayı başardı. İran’daki son durumla ilgili telefonda bilgi veren Abtahi, "İran'daki güvenlik ihlalleri ve İsrail'in geniş kapsamlı operasyonları, en güçlü istihbarat örgütümüzü zaafa uğrattı. Her zaman güvenlik alanındaki gücümüz İran İslam Cumhuriyeti’nin temelini oluşturmuştur. Ancak bu geçen yıl ciddi anlamda zarar gördü” dedi.  
İran Devrim Muhafızları’nda önemli bağlantıları olan bir kaynağın aktardığına göre, Devrim Muhafızları’nın üst düzey subaylarından Ali Nasiri, İsrail için casusluk yaptığı gerekçesiyle gizlice tutuklandı. Nasiri’nin tutuklanması, Savunma Bakanlığı'nın füze geliştirme programında yer alan onlarca görevlinin, gizli askeri bilgileri ve tasarım planlarını İsrail’e sızdırma şüphesiyle gözaltına alınmasının ardından gerçekleşti. İsrail geçen yıl boyunca, Taib’in istihbarat aygıtının korumaktan sorumlu olduğu nükleer ve askeri tesisler de dahil olmak üzere İran içindeki saldırılarının kapsamını genişletti ve saldırılarını yoğunlaştırdı. İsrailli yetkililerden biri, uyguladıkları stratejinin bir bölümünün, siyasi liderler ile savunma ve istihbarat teşkilatı arasında bir çatışma yaratacağı umuduyla, Devrim Muhafızları'nın İsrail'e karşı yürüttüğü örtülü savaştaki başarısızlıklarını ifşa etmeyi içerdiğini söyledi. 
İsrail'in casusluk ağın, üst düzey İranlı yetkililerin itiraf ettiği gibi, İran güvenlik çevrelerinin derinlerine sızmayı başardı. Hatemi dönemi İstihbarat Bakanı Ali Yunusi geçen yıl, İranlı yetkililerinin hayatlarını korumak için dikkatli olmaları gerektiği uyarısında bulunmuştu. İsrailli ajanlar, uzaktan kumandalı robotlarla ve hızla seyir eden araçlardan ateş ederek suikastlar gerçekleştirdi. Ayrıca hassas füze ve nükleer tesislere yönelik insansız hava araçlarıyla saldırılar yaptı. İran Devrim Muhafızları ajanını kaçırarak İran içinde sorguya çekti. Tahran, İsrail’in geçtiğimiz mayıs ayında iki İranlı bilim insanını öldürdüğünden şüpheleniyor.  
Hüseyin Taib, tartışmalı cumhurbaşkanlığı seçimleri nedeniyle ülke çapında huzursuzluğun yaşandığı 2009 yılında Devrim Muhafızları istihbarat aygıtının başına getirildi. Taib daha önce İran-Irak savaşı sırasında kurulan Devrim Muhafızları’na bağlı paramiliter Besic güçlerinin başkanı olarak görev yapıyordu. İslam Devrimi Muhafızları Ordusu’nun ayrılmaz bir parçası olan gönüllü paramiliter güçler, ülke içindeki muhalif hareketleri bastırmada şiddet içeren yöntemler benimsedi. Taib’in başkanı olduğu süre zarfında Besic ülkedeki en korkulan aygıtlardan birine dönüştü. İran Dini Lideri Ali Hamaney'in güvenilir bir müttefiki olan Taib, Mir Hüseyin Musevi ve Mehdi Kerrubi gibi muhalifleri ev hapsinde tuttu. Çifte vatandaşlığa sahip aktivistleri tutukladı. Komşu ülkelerdeki muhaliflerin kaçırılmasını organize etti. Örneğin, yurt dışına kaçan bir gazeteci cebren ülkeye iade edilmesinin ardından idam edildi. Devrim Muhafızları, bu hafta yayınlanan bir video kaydında Taib’in bu icraatlarını, gurur verici eylemler olarak niteledi.  
İran hükümetinden Devrim Muhafızları’na yakın bir yetkiliye göre Hüseyin Taib bir süredir İsrail'in İran'daki casus ağının kökünü kazıması ve İsrail saldırılarına karşılık vermesi için yoğun bir baskıya maruz kalıyordu. Haziran ayında tutuklanan üst düzey askeri yetkili Ali Nasiri, Devrim Muhafızları'nın Bilgi Koruma biriminde üst düzey bir görevde yer alıyordu. Bu birimin başlıca görevi, Devrim Muhafızları üyelerini denetlemek ve bilgi sızdırılmasını engellemektir. Nasiri’nin tutuklanmasının, artan İsrail saldırılarıyla ilişkili olduğu tahmin ediliyor. İsrail’in saldırılarının artması Tahran’da büyük bir endişeye neden oldu ve Taibi’nin azledilmesi yönünde sesler yükseldi. İranlı bir kaynağa göre Taibi güvenlik ihlallerini engellemek için bir yıl daha görevde tutulmasını talep etti. Ancak Türkiye’deki İsraillilerin hedef alınması yönündeki planlamalar, Ankara ile Tahran arasında ciddi bir diplomatik gerginliğe neden oldu.  
Adını açıklamak istemeyen üst düzey bir İsrail istihbarat yetkilisi 18 Haziran’da yaptığı açıklamada, Mossad’ın elinde İran’ın Türkiye’deki İsrail vatandaşlarına yönelik saldırılar düzenlemeyi planladığına dair bilgiler olduğunu söyledi. Bu süreçte İsrail’in yurt dışı temsilciliklerinde güvenlik en üst seviyeye çıkarıldı. İsrail Dışişleri Bakanlığı, İstanbul’daki İsrailli turistlere otel odalarından ayrılmamaları uyarısı yaptı. İsrail bu süreçte Türk yetkililere, Hüseyin Taib’in İsrailli vatandaşlara yönelik saldırıların organizasyonunu yapan kişi olduğunu bildirdi. İran söz konusu planları, mayıs ayında suikasta maruz kalan Albay Seyyad Hüdayi’nin intikamını almak için yapmıştı. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatibzade geçen hafta konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Tahran’ın Türkiye’deki İsrail vatandaşlarına saldırı planladığı yönündeki iddiaların saçma olduğunu ve Türkiye ile ilişkilerinin bozulmasını amaçlayan bir senaryo kapsamında uydurulduğunu öne sürdü.  
Türk basınında yer alan haberlere göre geçtiğimiz günlerde İstanbul'da İsrailli turistlere saldırı planladığı iddia edilen İranlı casusluk çetesi üyeleri yakalandı. 5’i İran 3’ü Türk vatandaşı olan ‘casusluk çetesi üyeleri’ gözaltına alındı. Söz konusu kişilerin yanındaki belgelere ve susturucu takılmış silahlara el konuldu. İsrail Başbakanı Naftali Bennet geçen hafta, Türkiye ile her alanda koordinasyon ve iş birliğinin sürdüğünü duyurdu. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da ülkesinin bir ‘hesaplaşma noktası’ olmasına ya da terör saldırılarının gerçekleştirilmesine izin vermeyeceklerini vurguladı. Gözlemcilere göre bu son kriz Türkiye ve İsrail arasında daha fazla yakınlaşmaya yol açtı. İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, söz konusu krizi görüşmek üzere geçen pazartesi günü Ankara’yı ziyaret etti.  
 İran'daki bazı muhafazakar kaynaklar, Hüseyin Taib’in görev süresinin dolduğunu ve bu değişimin olağan şartlar dahilinde gerçekleştirildiğini savundu. Devrim Muhafızları Genel Komutanı Tümgeneral Hüseyin Selami'nin kararıyla, General Muhammed Kazımi, Devrim Muhafızları İstihbarat Kurumu’nun başına getirildi. Uzmanlar istihbarat ve güvenlik teşkilatlarının üst yönetimlerinde daha fazla değişiklik yapılacağı öngöründe bulunuyor.  



Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
TT

Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)

Filistin Enformasyon Merkezi, Gazze Şeridi'ndeki İç Güvenlik Teşkilatı yetkililerinden Yarbay Ahmed Zemzem’in bu sabah Gazze Şeridi'nin orta kesiminde yer alan Megazi Mülteci Kampı’nda silahlı kişiler tarafından düzenlenen silahlı saldırıda öldürüldüğünü bildirdi.

Gazze İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan kısa basın açıklamasında, ilgili makamların Yarbay Ahmed Zemzem suikastıyla ilgili ‘derhal soruşturma başlattığı’ ve suikasta karışan şüphelilerden birini tutukladığı, diğer şüphelilerin izini sürme çabalarının ise devam ettiği belirtildi. Açıklamada olayın arkasındaki koşulları ve nedenleri ortaya çıkarmak için çalışmaların sürdürüldüğü ifade edildi.

Olay, İsrail ordusunun dün akşam Gazze şehrinin batısındaki er-Raşid Caddesi’nde bir araca düzenlenen baskında Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları liderlerinden Raid Saad'ı öldürdüğünü açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden meydana geldi. İsrail, Saad'ın öldürüldüğü saldırıyla, Gazze'deki ateşkes anlaşmasını bir kez daha ihlal etti.


Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
TT

Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)

Cezayir’de Kabiliye bölgesi, ayrılıkçı “MAK” hareketinin Fransa’da ilan etmeyi planladığı “bağımsız Kabiliye devleti” girişimine karşı dikkat çekici bir toplumsal mobilizasyona sahne oldu. Cezayir yönetiminin, ülkenin toprak bütünlüğünü hedef almakla suçladığı bu girişime karşı bölgede çeşitli protesto ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştirildi.

Başkent Cezayir’in yaklaşık 250 kilometre doğusunda bulunan ve Kabiliye’nin en büyük kentlerinden biri olan Becaia (Bejaia) vilayetinde, vatandaşlar ve yerel aktörler ulusal birliğe zarar verecek her türlü projeye karşı olduklarını ortaya koyan çok sayıda inisiyatif gerçekleştirdi. Kent genelinde çok sayıda ev ve iş yerinin cephelerine Cezayir bayraklarının asıldığı gözlemlendi.

Becaia Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından “Cezayir tek ve bölünmezdir” sloganıyla düzenlenen, ulusal bayraklarla süslenmiş araçlardan oluşan bir konvoy, kent merkezinden hareket ederek çeşitli cadde ve köyleri dolaştı. Öte yandan Becaia Üniversitesi öğrencileri yayımladıkları bildiride, ayrılıkçı MAK hareketinin projesini reddettiklerini belirterek, “Cezayir’in birliği ve egemenliğine” olan bağlılıklarını vurguladı.


HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.