Hong Kong'un devrinin 25. yıldönümü: Çin Devlet Başkanı Şi "gerçek demokrasi" derken, muhalifler öfkeli

2019'da yaklaşık bir milyon kişinin katıldığı protestolardan sonra Avustralya'ya kaçan Hui, "Hukuk sistemi, bağımsız medya ve demokratik toplum yok edildi" dedi

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping (EPA)
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping (EPA)
TT

Hong Kong'un devrinin 25. yıldönümü: Çin Devlet Başkanı Şi "gerçek demokrasi" derken, muhalifler öfkeli

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping (EPA)
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping (EPA)

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Hong Kong'un 1997 yılında Birleşik Krallık'tan (BK) devrinin 25. yıldönümü için yaptığı konuşmada, "gerçek demokrasinin başladığını" söyledi. Fakat muhalifler Şi'yle aynı görüşte değil.
Cuma günü düzenlenen törende, Hong Kong Özel İdari Bölgesi Baş Yöneticisi olarak seçilen John Lee Ka-chiu ve hükümeti yemin töreniyle görevine başladı. Lee, Hong Kong'da mayısta düzenlenen seçimlerde eski Hong Kong Baş Yöneticisi Carrie Lam'in aday olmayacağını açıklamasıyla seçimi tek başına kazanmıştı. 
Törende konuşma yapan Şi, "Anavatana dönüşünün ardından Hong Konglu yurtseverler kendi işlerini yönetmeye başladı. Burayı yüksek seviyede bir özerklikle yönetti. Bu da Hong Kong'da gerçek demokrasinin başlangıcıydı" dedi.
Şi söz konusu özerkliğin "tek ülke, iki sistem" ilkesiyle sağlandığını vurgulayarak, bunun temelde Hong Kong'un kalkınmasını amaçladığını belirtti.

En son 2017'de Hong Kong'a giden Şi'nin ziyareti, Kovid-19'un başından bu yana liderin Çin anakarası dışına çıktığı ilk gezi niteliğinde (AP)

"Tek ülke ve iki sistem ilkesinin uygulanmasından geri adım atmamalıyız" diyen devlet başkanı, bu ilkenin Hong Kong'u Pekin'in dünyaya açılan penceresi haline getirdiğini de söyledi.
Konuşmasında 2019'daki hükümet karşıtı protestolara da değinen lider, "Hong Kong halkı artık şehrin yeniden kaosa sürüklenmemesi gerektiğinin farkında, kalkınmasının bir daha sekteye uğratılmaması gerektiğini biliyor" dedi.
Öte yandan bazı Hong Konglular, Şi'nin özerklik ve demokrasi vurgusu yaparak savunduğu argümanların gerçeği yansıtmadığını düşünüyor.
2019'daki protestolara katıldığı gerekçesiyle tutuklanan ve kefaletle serbest bırakıldıktan sonra Avustralya'ya kaçan Hong Konglu siyasetçi Ted Hui, cuma günü Facebook'tan yaptığı paylaşımda "kalbindeki öfkenin asla dinmediğini" belirtti.
Muhalif siyasetçi, "Hong Kong'da şu anda 1000'den fazla siyasi mahkum var. Buna ek olarak hukuk sistemi, bağımsız medya ve demokratik toplum kötücül bir Ulusal Güvenlik Yasası'yla yok edildi" ifadelerini kullandı.
2020'de BK'ye kaçan muhalif siyasetçilerden Nathan Law ise perşembe günkü Facebook paylaşımında, eskiden yaşadığı Hong Kong'un artık tanınmaz hale geldiğini söyledi.
Çin'i eleştirenler arasında BK Başbakanı Boris Johnson da vardı.
Perşembe günkü açıklamasında Johnson, Çin'in "tek ülke, iki sistem" ilkesi kapsamındaki vaatlerini yerine getirmesini sağlamak için ellerinden geleni yaptıklarını söyledi.
Johnson, "Pekin, son dönemde sorumluluklarını yerine getirmiyor. Bu durum hem Hong Kongluların haklarını ve özgürlüklerini hem de yurtlarının ilerlemesini ve refahını tehdit ediyor" ifadelerini kullandı.
ABD de Hong Kong'a dair tutumu gerekçesiyle Çin'i eleştirdi.
Dışişleri Bakanı Antony Blinken, "Hong Kong ve Pekin yönetimlerinin demokratik katılımı, temel özgürlükleri ve bağımsız medyayı 'tek ülke, iki sistem' çerçevesinin bir parçası olarak görmediği artık net" dedi.

Ulusal Güvenlik Yasası ve Hong Kong protestoları
Hong Kong'da 9 Haziran 2019'da yaklaşık bir milyon yurttaş sokaklara dökülmüş ve özerk bölgede yaşayan suçluların Çin Komünist Partisi (ÇKP) tarafından kontrol edilen mahkemelerde yargılanması için Çin anakarasına teslim edilmesini öngören yasayı protesto etmişti.
Bunun üzerine Çin, Ekim 2019'da yasayı geri çekmiş fakat 28 Mayıs 2020'de tartışmalı Ulusal Güvenlik Yasası'nı uygulamaya koymuştu.
Yasa kapsamında Hong Kong'da, Çin merkezi hükümetini yıkma, isyana teşvik, vatana ihanet ve terörle ulusal güvenliği tehlikeye atma niteliğindeki eylemlerin yasaklanmasına karar verilmişti.  
 
Hong Kong sokaklarını dolduran protestocular, özerk yönetime ve Pekin hükümetine karşı yürüyüş düzenlemişti (Reuters) 
Dönemin Hong Kong Baş Yöneticisi Carrie Lam, yasanın "ulusal güvenliği tehdit eden çok küçük bir azınlığı cezalandıracağını" savunmuştu. Öte yandan Pekin yönetimi, Hong Konglu muhaliflerin ve Batı'nın tepkisini toplamış, bölgenin özerk yönetim yapısı üzerinde tahakküm kurmaya çalışmakla eleştirilmişti.

Hong Kong'un statüsü
Hong Kong, 1898'de imzalanan "kira sözleşmesi" kapsamında uzun yıllar Birleşik Krallık sömürgesi olarak kaldıktan sonra 1997'de Çin'e devredilmişti.
İmzalanan ortak anlaşma çerçevesinde Çin, Hong Kong'a 2047'ye kadar basın, ifade, toplanma, inanç ve serbest akademik çalışma gibi alanlarda özgürlük hakkı tanımış, bölgenin bağımsız idari ve hukuki yapısının korunacağını taahhüt etmişti.
Hong Kong şu anda Çin'e bağlı olmasına rağmen kendisine ait para birimi, hukuk sistemi ve kimlik kullanıyor. Özerk yapılı bölgenin sadece savunma ve dış politika gibi konularda Pekin'e bağlı olduğu bu yönetim modeli, "bir ülke, iki sistem" olarak adlandırılıyor.



(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.


Almanya: Noel pazarına saldırı planlamak şüphesiyle beş kişi gözaltına alındı

Alman polisi (EPA)
Alman polisi (EPA)
TT

Almanya: Noel pazarına saldırı planlamak şüphesiyle beş kişi gözaltına alındı

Alman polisi (EPA)
Alman polisi (EPA)

Münih savcılığı, Almanya'nın güneyindeki bir Noel pazarına saldırı planlamakla suçlanan beş kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Alman Haber Ajansı'na (DPA) göre savcılık, bu kişilerden dördü hakkında resmi tutuklama emri çıkarıldığını, beşinci kişinin ise Bavyera'nın güneyindeki Dingolfing'deki bir Noel pazarına saldırı planlamak şüphesiyle önleyici gözaltına alındığını belirtti.

Savcılar, saldırının arkasında İslamcı bir motif olduğundan şüpheleniyor.

Geniş çapta tanınan Bild gazetesi daha önce olayla ilgili haber yapmıştı.

Gözaltıların cuma günü gerçekleştiği ve zanlıların dün soruşturma hakimi önüne çıkarıldığı düşünülüyor.


Trump: DEAŞ bize tekrar saldırırsa Suriye'de onlara karşılık vereceğiz

ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
TT

Trump: DEAŞ bize tekrar saldırırsa Suriye'de onlara karşılık vereceğiz

ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, Suriye'de bir silahlı saldırgan tarafından üç ABD askerinin öldürülmesiyle ilgili olarak, tekrar saldırılması halinde ABD'nin DEAŞ güçlerine karşılık vereceğini söyledi.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre Trump, Beyaz Saray dışında gazetecilere yaptığı açıklamada, üç Amerikalının bir pusu sonucu öldürüldüğünü belirtti.

Trump ayrıca Truth Social platformunda "Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara bu saldırıdan dolayı çok öfkeli ve üzgün" ifadelerini kullandı.

ABD ordusu, dün bir DEAŞ militanının ABD ve Suriye güçlerinden oluşan bir konvoya düzenlediği saldırıda üç personelinin (iki asker ve bir sivil tercüman) öldüğünü açıkladı.

ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM), üç ABD askeri personelinin de yaralandığını bildirdi.

Açıklamada, tek başına hareket eden bir silahlı saldırgan tarafından gerçekleştirilen saldırının, Suriye'nin merkezindeki Palmira şehrinde "askerlerin önemli bir komutanla çatışma halinde olduğu sırada" meydana geldiği belirtildi.

ABD Savunma Bakanı Pete Higseth ise "müttefik güçlerin" saldırganı öldürdüğünü ifade etti.