Libya’da yaşam şartları ve siyasi koşullar protesto ediliyor

Temsilciler Meclisi ve Devlet Yüksek Konseyi ‘seçim engelini’ aşmak için bayramdan sonra yeni bir toplantı düzenleyecek.

Libya geçici Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Dibeybe (sağda) Libya Yüksek Seçim Komisyonu Başkanı İmad es-Saih ile Trablus’ta bir araya geldi. (Ulusal Birlik Hükümeti)
Libya geçici Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Dibeybe (sağda) Libya Yüksek Seçim Komisyonu Başkanı İmad es-Saih ile Trablus’ta bir araya geldi. (Ulusal Birlik Hükümeti)
TT

Libya’da yaşam şartları ve siyasi koşullar protesto ediliyor

Libya geçici Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Dibeybe (sağda) Libya Yüksek Seçim Komisyonu Başkanı İmad es-Saih ile Trablus’ta bir araya geldi. (Ulusal Birlik Hükümeti)
Libya geçici Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Dibeybe (sağda) Libya Yüksek Seçim Komisyonu Başkanı İmad es-Saih ile Trablus’ta bir araya geldi. (Ulusal Birlik Hükümeti)

Trablus’ta silahlı milislerin ‘dışarı çıkılmaması, gösteri yapılmaması, kamu malına zarar verilmemesi ve sokakların kapatılmaması’ ile ilgili uyarılarına rağmen göstericiler dün şehrin merkezindeki Eş-Şuheda (Şehitler) Meydanı'nda toplandı. Göstericiler seçimlerin vakit kaybetmeden yapılması ve siyasi organların dağıtılması çağrısında bulunarak yaşam koşullarına ve elektrik kesintilerine tepki gösterdi. Ülkenin doğusundaki Tobruk ve el-Kubbe kentleri de benzer protestolara sahne oldu. Söz konusu protestolar, Libya’nın batısındaki ve doğusundaki yaşam şartlarına ve siyasi koşullara karşı yapıldı. Libya'nın yeni İstikrar Hükümeti’nin Başbakanı Fethi Başağa, Abdulhamid ed-Dibeybe liderliğindeki geçici Ulusal Birlik Hükümeti’nin (UBH) bakanlarını ‘güvenli bir çıkış’ olarak nitelendirdiği adımları atmaya çağırdı.
Vatandaşlar ve yerel medya, İstikrar Hükümeti’ne bağlı en-Nevasi milislerinin yoğun bir şekilde konuşlanmasına karşılık Dibeybe’ye bağlı ‘Anayasa ve Seçimleri Koruma Gücü’nün milislerinin başkent Trablus'un çeşitli bölgelerine yayıldığına şahit oldu.
‘Anayasaya Destek Gücü’ iki akşam önce yaptığı açıklamada, sokağa çıkılmaması, gösteri yapılmaması, kamu mallarına zarar verilmemesi ve sokakların kapatılmaması için uyarıda bulunarak “Bunlara meyleden herkes bilsin ki bu konuda caydırıcı tedbirler alacağız ve kimseye müsamaha göstermeyeceğiz” dedi. Ayrıca göstericileri başkentin güvenlik ve istikrarını bozanlar olarak nitelendirdi.
Diğer yandan Reuters haber ajansına göre dün birkaç Libya şehri devamlı yaşanan elektrik kesintileri nedeniyle protesto gösterilerine tanık oldu. Vatandaşlar, bunaltıcı yaz aylarında hayatı çekilmez hale getiren hükümetin başarısızlığı karşısında duydukları öfkeyi ifade etmek için silahlı gruplara meydan okudular. Trablus'un Eş-Şuheda Meydanı'nda yüzlerce kişi toplanarak bölgeye elektrik sağlanması için sloganlar attı ve rakip iki hükümeti de kınadı. Bu, en az iki yıldan beri ülkenin tanık olduğu en büyük protesto oldu. Bingazi, Tobruk ve bazı küçük beldelerde onlarca kişinin katıldığı daha küçük protestolar da gerçekleşti. Bu, ülkede birbiriyle yarışan tarafların kontrolü altındaki bütün bölgelerdeki duruma karşı duyulan öfkenin boyutunu gösteriyor.
Reuters haber ajansına göre Trablus'taki protestocular içinde bulundukları duruma duydukları öfkeyi ifade eden sloganlar attılar. Hükümetin değişmesi, elektriğin sağlanması ve seçimlerin yapılması için çağrıda bulundular. Silahlı polisler ve askerler Eş-Şuheda Meydanı çevresinde görüldü.
Libya’nın doğusundaki el-Kubbe kentinde onlarca kişi, düşük yaşam standartları nedeniyle tüm hükümetlerin ve siyasi oluşumların devrilmesini talep etti.
Libya elektrik sektörü yıllardır, yatırımların durmasına, bakım çalışmalarının aksamasına ve bazen de altyapının zarar görmesine sebep olan savaşların ve siyasi kaosun yansımalarından muzdarip.
Geçen yıl kurulan geçici UBH, sorunları çözeceğine dair söz verdi. Ancak bazı elektrik üretim santrallerinde çalışmaların yapılması için sözleşmeler yapmasına rağmen bu santrallerin hiçbirinde çalışmalara başlanmadı. Siyasi çekişmeler herhangi bir çalışma yapılmasını engelledi.
İstikrar Hükümeti’nin Başbakanı Fethi Başağa iki gün önce Sirte şehrinde barış ve istikrarı desteklemek için şeyhlerin, önde gelen isimlerin ve sivil toplum örgütlerin (STK) katılımıyla düzenlenen Libya Genel Forumu’nda yaptığı konuşmada rakibi Dibeybe’nin hükümetinin bakanlarını Trablus'tan ‘güvenli bir şekilde çıkmaya’ davet etti. Ayrıca hükümetinin başkentteki karargahını ‘çok yakında’ teslim alacağını vurguladı. Başağa, Dibeybe hükümetinin bakanlarının ‘Trablus'taki hükümet karargahını işgal ettikleri için koltuklarında oturmalarının gayrimeşru ve kanuna aykırı olduğunu’ vurguladı. Başağa konuşmasının devamında şunları söyledi:
“Trablus içindeki karargahı aldığımızda -ki bu çok yakındır- hükümet reform yapma, güvenliği sağlama, askeri kurumu birleştirme ve yolsuzlukla mücadele etme görevlerini yerine getirecek. Var gücümüzle ulaşmaya çalıştığımız ve desteklediğimiz cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri yapıldığında iktidarı devredeceğiz.”
Başağa ayrıca ‘Libya’da tek bir hükümetin olmayışı sonucunda, hayatın her alanını etkileyen ve ülkenin dört bir yanına yayılan yolsuzluğun şiddetlenmesi nedeniyle ülkedeki durumun daha da kötüleştiğine’ dikkat çekti.
Diğer yandan Dibeybe iki gün önce Libya Yüksek Seçim Komisyonu Başkanı İmad es-Saih ile yaptığı görüşmede, gelecek ulusal seçimlerin düzenlenmesi için komisyona tam desteğini bir kez daha vurguladı. Seçimlerin yapılması için komisyon ve hükümet arasındaki olumlu işbirliğine övgüde bulundu.
Diğer yandan Temsilciler Meclisi, ülkede geçen yılın sonundan bu yana ertelenen cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin yapılmasında esas alınacak olan ‘anayasal zemini’ tamamlamak için Kurban Bayramı tatilinin ardından Libya Devlet Yüksek Konseyi (DYK) ile tekrar bir araya geleceğini duyurdu. Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih iki gün önce yaptığı açıklamada DYK ile bir sonraki toplantının bayram tatilinin hemen ardından yapılacağını belirterek şunları söyledi:
“Parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin şeffaf bir şekilde belirlenen zamanda düzenlenmesini sağlamak için engelleri aşacağımızı umuyoruz. Temsilciler Meclisi ve DYK arasındaki anlaşmazlık noktalarının çoğu üzerinde uzlaşma sağlandı. Üzerinde anlaşmaya varılamayan nokta, yabancı uyrukluların cumhurbaşkanlığı ve yönetici pozisyonlara aday olma hakkı ile ilgili. Bu konunun çözülmesi için konunun iki meclise havale edilmesi üzerinde anlaşıldı. Senato'nun üç bölgeden eşit sayıda temsilci ile oluşması, Temsilciler Meclisi'nin Bingazi şehrinde, Senato'nun Sebha'da bulunması ve Arapça'nın devletin resmi dili olması kararlaştırıldı. Ayrıca gelirlerin adil ve otomatik bir şekilde dağıtılmasıyla hiçbir kesim dışlanmaksızın Libya toplumunun tüm bileşenlerinin haklarının gözetilmesi konusunda da mutabakata varıldı.”
Salih, Cenevre toplantısının sonuçlarının, Libya halkının özgür iradesini gösterdiğini ve ülke için bir anayasa hazırlama ve cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerini yapma arzularının gerçekleşmesinin bir ifadesi olduğunu söyledi. Libyalılar arasında eşitlik ilkesine dayanan sivil ve demokratik bir devlet inşa etmeyi amaçlayan ve devletin inşasında, siyasi ve ekonomik kararların oluşturulmasında ve uygulanmasında herkese katılma hakkı tanıyan bir anayasa taslağının kabul edildiğini kaydetti.



Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

TT

Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

Amerikan yönetimi Sudan’daki çatışmanın taraflarına ülkedeki savaşı durdurmaya yönelik bir yol haritasını kabul ettirmeye çalışırken, ABD ve Sudanlı kaynaklar, Port Sudan yönetiminin Rusya’dan silah desteği almak için Moskova ile temas kurduğunu bildirdi. Kaynaklara göre Port Sudan, gelişmiş silahlar karşılığında Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma imkânı ve maden ile altın yatırımları teklif etti. Bu durum, Sudan’daki savaşın, küresel ölçekte kritik öneme sahip deniz geçişlerinden birinde, ABD baskıları ile Rusya’nın cazip teklifleri arasında daha geniş bir güç mücadelesine dönüşmesi riskini artırıyor.

Bu gelişmelerle eş zamanlı olarak, ABD’nin Sudan’da ateşkes için hazırladığı yeni öneriye ilişkin daha fazla ayrıntı ortaya çıktı. Teklifin, İslamcı akım ve Müslüman Kardeşler’i dışarıda bırakan, askeri, insani ve siyasi alanları kapsayan üç paralel yol haritası içerdiği belirtildi.

Rusya için deniz üssü ve altın

ABD’nin yoğun diplomatik girişimleri sürerken, Wall Street Journal dün yayımladığı haberinde, geçici başkent olarak Port Sudan’ı kullanan hükümetin Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma ve maden ile altın alanlarında yatırım yapma teklifinde bulunduğunu aktardı. Habere göre bu teklif, Sudan ordusunun Rusya’dan gelişmiş silahlarla yeniden donatılması karşılığında yapıldı.

fvbg
Kızıldeniz'deki Port Sudan limanı (Getty Images)

Gazetenin adını vermediği Sudanlı yetkililere dayandırdığı habere göre, Sudan’ın Rusya’ya ilettiği teklif, 25 yıllık bir anlaşmayı kapsıyor. Buna göre Rusya, Port Sudan Limanı’nda veya Kızıldeniz kıyısındaki başka bir deniz tesisinde, aralarında nükleer güçle çalışan savaş gemilerinin de bulunduğu dört deniz unsurunu ve en fazla 300 askeri konuşlandırabilecek.

Amerikan gazetesi, böyle bir üssün Rusya’ya Süveyş Kanalı üzerinden geçen ve küresel ticaretin yaklaşık yüzde 12’sini oluşturan deniz hattını izleme imkânı vereceğine dikkat çekti.

ABD uyarısı

Gazete ayrıca, üst düzey bir ABD yetkilisinin, Port Sudan ya da Libya’da kurulacak bir Rus askeri üssünün Moskova’nın güç kullanma kapasitesini artırabileceği ve daha az kısıtlamayla hareket etmesine yol açabileceği uyarısında bulunduğunu aktardı. Emekli Tümgeneral Mark Hicks’in değerlendirmesine göre ise böyle bir deniz üssü, Rusya’nın uluslararası konumunu güçlendirecek ve bölgedeki nüfuz alanını genişletecek.

fv
Sudan Ordusu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Bu gelişme, Port Sudan’daki askeri yönetimin yeni silah kaynakları arayışını sürdürdüğü bir dönemde ortaya çıktı. Gazetenin adını açıklamadığı bir Sudanlı yetkili, ülkenin gelişmiş silah sistemlerine ve hava savunma kapasitesine ihtiyaç duyduğunu, ancak bu tür bir anlaşmanın ABD ve Avrupa Birliği (AB) ile sorun yaratabileceğini belirtti.

Gazetenin değerlendirmesine göre Washington, savaşı durduracak ve sivil yönetime geçiş sürecini başlatacak bir yol haritasına odaklanırken, Port Sudan yönetimi ise Rusya ile yakınlaşmanın getireceği askeri ve ekonomik kazanımları önceliklendiriyor.

Ateşkes ve uluslararası mekanizma

Bu çerçevede, ABD’nin Sudan’da ateşkese yönelik yeni önerisine ilişkin ayrıntılar da ortaya çıkmaya devam ediyor. Al Arabiya’ya konuşan kaynaklar, teklifin askeri, insani ve siyasi başlıklardan oluşan üç paralel süreci kapsadığını ve İslamcı akım ile Müslüman Kardeşler’in bu süreç dışında tutulduğunu aktardı.

Mısır kaynaklarına dayandırılan habere göre, askeri başlık, ülke genelinde kapsamlı bir ateşkesi öngörüyor. Buna göre ateşkesten sonra geniş ölçekli bir insani operasyon başlatılacak, yardım kuruluşlarının erişimi sağlanacak ve temel hizmetler yeniden tesis edilecek. Ayrıca ateşkesi denetlemek üzere, sahada gözetim mekanizmalarına sahip bir uluslararası komite kurulması planlanıyor. Bu komite, insani koridorların güvenliğini sağlamak, sivilleri korumak ve olası ihlalleri takip etmekle görevlendirilecek.

cdfrgt
ABD Başkanı Donald Trump’ın Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu Başdanışmanı Massad Boulos (AFP)

İnsani sürecin başarısı, ateşkesin kalıcılığına ve yardımın ülke geneline etkin biçimde ulaşmasına bağlanıyor. Buna göre sağlam bir ateşkes, insani operasyonların başlaması için temel koşul olacak; bu da yardım ekiplerinin erişimini kolaylaştırarak yerinden edilmiş kişiler ile mültecilerin güvenli dönüşü için gerekli ortamın hazırlanmasına katkı sağlayacak.

Siyasi sürece ilişkin öneri ise eski rejim mensupları ve İslamcılar hariç, sivil güçlerin öncülüğünde bir geçiş süreci öngörüyor. Bu süreç, ordunun ve Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) ateşkese onay vermesiyle eş zamanlı olarak başlayacak ve savaşın sonlandırılmasına giden yolun ilk adımını oluşturacak.

Askeri alanda kapsamlı reform

Yol haritası ayrıca kapsamlı bir askeri reform sürecini de içeriyor. Buna göre Sudan İslami Hareketi ve Müslüman Kardeşler çizgisine yakın isimlerin ordu ve güvenlik kurumlarından çıkarılması, silahlı grupların entegrasyonu ve iki tarafla birlikte savaşan milis yapılanmalarının tasfiyesi planlanıyor. Amaç, sivil otoriteye tabi, birleşik ve profesyonel bir ordu ile yeniden yapılandırılmış güvenlik kurumları oluşturmak. Bu süreçte karar merciinin ordu veya HDK olmayacağı özellikle vurgulanıyor.

Öte yandan, eylül ayında ABD’li arabulucu Massad Boulos tarafından sunulan planın, Sudan hükümeti ile HDK temsilcilerine ateşkes ve kapsamlı bir insani süreç önerdiği biliniyor. Ancak Boulos 25 Kasım’da her iki tarafın da plana henüz onay vermediğini açıklamıştı.

Boulos o dönemde yaptığı açıklamada, tarafların ateşkesi ‘ön koşul olmadan’ kabul etmesinin önemine dikkat çekmiş; bunun can kayıplarını azaltmak, siyasi sürecin yeniden başlamasını sağlamak ve ülkenin sivil yönetime geçişi için gerekli koşulları oluşturmak açısından kritik olduğunu ifade etmişti.


Netanyahu, ABD elçisiyle Lübnan'daki durumu görüştü

Beyrut'un güney banliyölerinde son İsrail saldırısının gerçekleştiği yer (Şarku'l Avsat)
Beyrut'un güney banliyölerinde son İsrail saldırısının gerçekleştiği yer (Şarku'l Avsat)
TT

Netanyahu, ABD elçisiyle Lübnan'daki durumu görüştü

Beyrut'un güney banliyölerinde son İsrail saldırısının gerçekleştiği yer (Şarku'l Avsat)
Beyrut'un güney banliyölerinde son İsrail saldırısının gerçekleştiği yer (Şarku'l Avsat)

Papa 14. Leo'nun uçağı Beyrut'tan ayrılır ayrılmaz İsrail'e ait insansız hava araçlarının (İHA) yeniden şehrin semalarında uçmaya başlaması, ziyarete eşlik eden sakinliğin hesaplanmış, geçici ve ziyaretle ilgili kaygılarla dayatılan bir durum olduğunu gösteriyor.

İsrail Yayın Kurumu, Başbakan Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yisrael Katz'ın, Lübnan'a yönelik İsrail tehditleri arasında, ABD elçisi Morgan Ortagus'la, Lübnan'ın başkenti Lübnan'a yapacağı ziyaret öncesinde bir araya geldiğini bildirdi.

Ayrıca İsrail ordusu sözcüsü Avichay Adraee, "X" hesabından paylaştığı videoda, "Hizbullah"ın 121. Birimi'nin, 2020'deki Beyrut limanı patlamasıyla ilgili ipuçlarını ortaya çıkarmak üzere oldukları için Joseph Skaff, Munir Ebu Racili, Joe Bejjani ve Lokman Slim olmak üzere dört önemli Lübnanlı ismin öldürülmesinin arkasında olduğunu söyledi.

Papa Leo, liman patlamasının yaşandığı yeri ziyaret ederek, patlamada hayatını kaybedenlerin ruhları için sessizce dua etti ve kendisini gözyaşlarıyla karşılayan, ellerinde sevdiklerinin fotoğrafları olan çok sayıda vatandaşla tokalaştı.


İsrail: Hizbullah, Beyrut limanındaki patlamayla bağlantılı olarak 4 Lübnanlıyı öldürdü

Beyrut limanındaki tahrip olmuş tahıl silosu sütunlarından bazıları, büyük patlamadan üç yıl sonra görülebiliyor (DPA)
Beyrut limanındaki tahrip olmuş tahıl silosu sütunlarından bazıları, büyük patlamadan üç yıl sonra görülebiliyor (DPA)
TT

İsrail: Hizbullah, Beyrut limanındaki patlamayla bağlantılı olarak 4 Lübnanlıyı öldürdü

Beyrut limanındaki tahrip olmuş tahıl silosu sütunlarından bazıları, büyük patlamadan üç yıl sonra görülebiliyor (DPA)
Beyrut limanındaki tahrip olmuş tahıl silosu sütunlarından bazıları, büyük patlamadan üç yıl sonra görülebiliyor (DPA)

İsrail, Lübnanlı Hizbullah örgütünü, 2020 yılında Beyrut limanında meydana gelen ölümcül patlamada örgütün rolünü ifşa edebilecekleri gerekçesiyle çok sayıda Lübnan vatandaşını öldürmekle suçladı.

İsrail ordusunun dün yaptığı açıklamaya göre dört kurban, patlamanın Hizbullah'ın yüksek patlayıcı amonyum nitrat depolamasından kaynaklandığını ortaya koymuş olabilir.

İsrail ordusu, ölen kişilerin Hizbullah ile patlama arasında bir bağlantı olduğunu ileri süren gümrük memurları ve gazeteciler olduğunu iddia etti.

Bilgiler bağımsız kaynaklarca doğrulanamadı. Hizbullah daha önce patlamanın sorumluluğunu reddetmişti.

Ağustos 2020'de Beyrut limanında meydana gelen patlamada 200'den fazla kişi hayatını kaybetmiş, 6 bin kişi yaralanmış ve mahalleler yerle bir olmuştu.

Patlamaya, güvenlik önlemleri alınmadan yıllarca depolanmış yüzlerce ton yüksek patlayıcı amonyum nitrat neden oldu. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre bu, dünyanın en büyük nükleer olmayan patlamalarından biriydi.

Patlamadan bugüne kadar kimse sorumlu tutulmadı.

Soruşturma, öncelikle siyasi nüfuz, yargısal engeller ve yaygın yolsuzluk nedeniyle tıkandı.

Yetkililer soruşturmadan kaçıyor ve hâkimler engelleniyor.

Hükümet, yılın başında soruşturmayı yeniden başlatacağını duyurdu. Bu girişim, siyasi açıdan güçlü Hizbullah'ın İsrail'le savaş nedeniyle zayıflaması ve soruşturmaların yıllardır ilerlemesinin engellenmesiyle de desteklendi.