Ukrayna: Rusya’nın saldırısında sivil can kayıpları 21’e yükseldi

Rusya’nın saldırısında kaydedilen can kaybı 21'e yükseldi. Katledilenler arasında çocuklar da var. Kiev, müttefiklerine füzesavar savunma sistemleri çağrısında bulundu.

1 Temmuz’da Odessa yakınlarında bir binanın bombalanmasının ardından bir ilk yardım ekibi enkazdaki yaralı kişiyi kurtarıyor (AFP)
1 Temmuz’da Odessa yakınlarında bir binanın bombalanmasının ardından bir ilk yardım ekibi enkazdaki yaralı kişiyi kurtarıyor (AFP)
TT

Ukrayna: Rusya’nın saldırısında sivil can kayıpları 21’e yükseldi

1 Temmuz’da Odessa yakınlarında bir binanın bombalanmasının ardından bir ilk yardım ekibi enkazdaki yaralı kişiyi kurtarıyor (AFP)
1 Temmuz’da Odessa yakınlarında bir binanın bombalanmasının ardından bir ilk yardım ekibi enkazdaki yaralı kişiyi kurtarıyor (AFP)

Ukrayna kuvvetleri, Donbas’ta stratejik bir şehir olan Lısıçansk’ta ‘çok zor’ bir durumla yüzleşirken, Kiev, Odessa’ı hedef alan Rus hava saldırısında en az 21 sivilin hayatını kaybetmesine neden olmasının ardından ‘Rusya’nın gözdağı’ vermesini kınadı ve Batı’dan füzesavar sistemleri almaya yönelik talebini yineledi.
Ukrayna askeri ve sivil makamlarına göre, cuma günü sabahın erken saatlerinde, Ukrayna’nın güneyindeki Odessa’ya yaklaşık 80 km uzaklıkta yer alan Sergeevka kasabasını hedef alan 3 Rus füzesi, aralarında 12 yaşında bir çocuğun da bulunduğu en az 21 kişi hayatını kaybetmesine neden olurken, büyük bir binayı ve bir turizm kompleksini de yok etti. Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir (Volodimir) Zelenskiy cuma akşamı “Bu, yalnızca hata veya tesadüfi bir hedef alış değil, Rusya’nın kasıtlı  gözdağı vermesidir” dedi. Yerel yetkililer de saldırı alanında ‘askeri bir hedef olmadığını’ doğruladı.
Ukrayna suçlamalarına yanıt olarak, Kremlin, “Rus silahlı kuvvetlerinin Ukrayna’daki sivil tesisleri hedef almadığını’ iddia etti. Berlin ise bu yanıtı “insanlık dışı ve kaba” olarak nitelendirdi. Kiev ayrıca, Sergeevka’nın bombalanmasının, ikisi kritik durumda olmak üzere 5 çocuk da dahil olmak üzere 38 kişinin yaralanmasına neden olduğunu bildirdi.
Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba Twitter hesabından yaptığı paylaşımda “Ortaklarımıza, Ukrayna’ya mümkün olan en kısa sürede füzesavar savunma sistemleri tedarik etmeye çağrısında bulunuyorum. Hayat kurtarmamıza yardım edin” ifadelerini kullandı ve Rusya’yı “terörist bir devlet’ olarak nitelendirdi.
Ukrayna ordusu Sergeevka’da kullanılan füzelerin, uçak gemilerini vurmak üzere tasarlanmış ve Soğuk Savaş döneminden kalmış Sovyetlere ait ‘Cruise’ füzeleri olduğunu belirtti. Bu füzenin, pazartesi günü gündüz vakti, Ukrayna’nın orta kesimindeki Kremençug’daki cepheye 200 km mesafedeki bir ticaret merkezini vuran füze ile aynı türden olduğu bildirildi. İlk yardım ekiplerinin açıklamalarına göre, en az 19 can kaybı tahmin ediliyor.


29 Haziran’da Rusların Mıkolayiv’i bombalamasının ardından enkazda ailesinin fotoğraflarını arayan bir Ukraynalı (AP)

Zelenskiy’nin durumun hala çok zor olduğunu belirttiği Lısıçansk’da, Rus güçleri tarafından desteklenen, Moskova yanlısı ayrılıkçılar cumartesi günü, son günlerde çatışmaların yoğunlaştığı Donbas’taki sanayi kentinin ‘tamamen’ kuşattıklarını duyurdu.
Rusya resmi haber ajansı TASS’a göre, Luhansk’taki ayrılıkçı güçlerin temsilcisi Andrei Maruchko: “Bugün Luhansk Halk Milisleri (ayrılıkçı güçler) ve Rus Silahlı Kuvvetleri, Lısıçansk’ın tamamen kuşatıldığından emin olmamızı sağlayan son stratejik noktaları işgal etti” ifadelerini kullandı. Lısıçansk Luhansk’ta henüz düşmemiş en büyük şehir ve Moskova’nın tamamen kontrol etmek istediği iki Donbas sanayi bölgesinden biri.
AFP’nin mahallede oturan bir kişinin cumartesi sabahı aktardığına göre, Donbas’ta Ruslar tarafından işgal edilen İzyum ve Lyman yakınlarındaki Slovyansk şehrinde, cuma akşamı evlere düzenlenen füze saldırısı, bahçesinde olan bir kadının hayatını kaybetmesine, kocasının ise yaralanmasına neden oldu.
Slovyansk Belediye Başkanı Vadim Ljah, Rus güçlerini Moskova’nın imzalamadığı uluslararası anlaşmalar kapsamında yasaklanmış olan kitle silahlarını kullanmakla suçladı. Donetsk Bölge Valisi Pavlo Kirilinko, cuma sabahından bu yana Slovyansk’ta 4 sivilin hayatını kaybettiğini ve 12 kişinin yaralandığını söyledi. Füzeler en az bir haftadır sürekli olarak Slovyansk’taki yerleşim bölgelerini hedef alıyor.
Kuzeyde Ukrayna’nın ikinci büyük şehri olan Harkov’da, yerel yetkili Oleg Senegubov öğleden sonranın sorunlu olduğunu, şehrin mahallelerinden birine füzelerin isabet ettiğini ancak herhangi bir can kaybına yol açmadığını belirtti.
Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü İgor Konaşenkov, hava kuvvetlerinin Harkiv’deki yerel traktör fabrikasını bombaladığını duyurdu. Fabrikada, Ukrayna ordusunun 10. tugayının birliklerinin konuşlandığını ve teçhizatın depolanmış olduğunu bildirdi.
Güney cephesi ile ilgili olarak, Konaşenkov Rus füze ve hava saldırılarının Mıkolayiv yakınlarındaki 39 komuta merkezini ve iki mühimmat deposunu vurduğunu söyledi. Ukrayna yerel yetkili Vitaliy Kim, öğleden önce patlamalar duyduğunu bildirirken, yetkililerin durumu değerlendirdiğini belirtti.
Rus haber ajanslarının aktardığına göre, Savunma Bakanlığı cumartesi günü, Rus kuvvetlerinin Donbas ve Mıkolayiv’deki Ukrayna askeri komutanlığına ait 5 bölgeyi yüksek hassasiyetli silahlar kullanarak imha ettiğini, Zaporijya bölgesindeki üç depolama alanını da bombaladığını belirtti. Bakanlık ayrıca, Rus Hava Kuvvetleri’nin Harkov’daki bir traktör fabrikasındaki silah ve teçhizat deposunu bombaladığını öne sürdü.
Ukrayna’nın daha fazla silah talebine yanıt olarak, Pentagon cuma günü 820 milyon dolar değerinde yeni bir askeri yardım sağlanacağını duyurdu. Söz konusu yardım, 150 bin kadar 155 mm roket güdümlü el bombası (RPG) ve yakın zamanda savaş alanına ulaşan ABD HIMARS çoklu roketatarları için yeni füzelerinin yanı sıra, orta ve yakın menzilli, karadan havaya füzeler fırlatabilen bir ABD-Norveç imalatı olan gelişmiş hava savunma sistemleri NASAMS’ı içeriyor. Norveç de yaklaşık bir milyar euroya denk gelen 10 milyar kronluk bir yardım sunulacağını açıkladı.

Ukrayna Türkiye’den müdahale istedi
Ukrayna’nın buğday ürünlerini ihraç etmesini engelleyen Rus deniz kuşatması ile mücadele için Kiev, cuma günü Türkiye’den, işgal altındaki Berdyansk Limanı’ndan yola çıkan binlerce ton Ukrayna tahılı taşındığından şüphelenilen bir Rus kargo gemisine müdahale etmesini istedi. Moskova’nın Ukrayna’ya dayattığı tahıl savaşı, gıda güvenliğini sağlamak için Ukrayna buğdayına güvenen birçok Afrika ülkesini endişelendiriyor. Ukrayna ordusu cuma akşamı yaptığı açıklamada, Rus ordusunun Yılan Adası’nı fosfor bombalarıyla iki kez bombaladığını, video kayıtlarıyla doğruladı. Rus ordusu cumartesi günü düzenlediği günlük basın konferansında bu suçlamalar hakkında yorum yapmadı.
Yılan Adası bölgedeki denizciliğin kontrolü için bir temel olarak görülüyor. Moskova perşembe günü, adadan çekilmesinin bir ‘iyi niyet işareti’ olduğunu belirtirken, Kiev, art arda yaptığı saldırıların ağırlığı altında Rusya’nın geri çekildiğini söyledi.



AB’nin “iki devletli çözüm” yol haritası büyük engellerle karşı karşıya

AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)
AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)
TT

AB’nin “iki devletli çözüm” yol haritası büyük engellerle karşı karşıya

AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)
AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)

Avrupa Birliği (AB), Gazze Savaşı'nın üzerinden 109 gün geçmesine rağmen, üyeleri arasında derinleşen anlaşmazlıklar ve kendi içinde her biri büyük ölçüde bağımsız bir çizgiyi takip eden üç bloğun oluşması nedeniyle ateşkes çağrısı yapan tek bir toplu bildiri yayınlamayı başaramadı.

Ancak Pazartesi günü geçekleştirilen Dışişleri Bakanları toplantısında Suudi Arabistan, Mısır ve Ürdün Dışişleri Bakanları ile Arap Birliği Genel Sekreteri’nin yanı sıra Filistin ve İsrail ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell tarafından Gazze savaşındaki gelişmeleri “ertesi gün” olarak adlandırılan gün konusunda bir paradoks görüldü. Buradaki ironi, Avrupalıların bölünmelerine rağmen AB, Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan ve Arap Birliği'nin düzenlediği "barışa hazırlık konferansı düzenlenmesi" çağrısına dayanan bir plan üzerinde anlaşması oldu. Filistinli ve İsrailli tarafların yokluğunda düzenlenebilecek konferansa ABD ve Birleşmiş Milletler (BM) de davet edildi. Amaç, “iki devletli çözümü” sahada gerçeğe dönüştürmek.

Avrupa planı, "barış için yol haritası" olarak adlandırılabilir. AB Ortadoğu Barış Süreci Özel Temsilcisi Sven Koopmans tarafından hazırlanan plan, Pazartesi günkü toplantıdan önce AB’nin 27 üyesine dağıtıldı. Hollanda, Danimarka ve Baltık Denizi ülkelerinin yanı sıra Almanya, Avusturya ve Çek Cumhuriyeti ağırlıklı olmak üzere AB içinde İsrail'e en yakın grubun buna karşı çıkmadı.

Onayın ana sinyali, bugüne kadar sadece diplomatik ve siyasi olarak değil, özellikle Alman ordusunun sahip olduğu en son silah ve teknolojileri sağlayarak kesinlikle İsrail'in yanında olmayı taahhüt eden Almanya'dan geldi. Berlin'in yaptığı son şey, Uluslararası Adalet Divanı önünde İsrail'e verdiği desteği teyit etmek ve İsrail'in Gazze'de “soykırım” yapmadığını tekrar tekrar iddia etmek oldu.

Paris'teki siyasi kaynaklar, Avrupalıların, yönelimleri ne olursa olsun, "Bugün Gazze savaşının İsrail'in sorunlarını çözmeyeceği ve bu başarılsa bile Hamas'ın ortadan kaldırılacağı kanaatine vardıklarını" ancak Hamas’ın yerini başka nesillerin alacağını ve bunun son olmayacağını söylüyor. Bu kaynaklar, Avrupalıların bugün İsrail'i kendisinden daha doğrusu onun yetkililerinden kurtarmaları gerektiğini düşündüklerini ve bunu başarmanın yolunun da İsrail'den geçtiğini aktarıyor.

srftbn
Netanyahu 18 Ocak'ta Tel Aviv'de basına konuşuyor (DPA)

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock yaptığı açıklamada, “Böyle bir çözüm duymak istemediklerini söyleyenler başka bir alternatif de sunmadı” diyerek, barışın bölgenin tüm sakinlerini kapsamadığı sürece sağlanamayacağını ifade etti. Borrell, "Akıllarında başka hangi çözümler var? Tüm Filistinlilerin ayrılmasını sağlamak mı? Ya da hepsini öldürmek mi? Amacın, Hamas'ı ortadan kaldırmak olduğunu söylemek tek taraflı. Çünkü bu, Hamas'ın ne zaman yeterince zayıf olduğuna karar vermenin İsrail'e bağlı olacağı anlamına geliyor. Bu şekilde çalışmaya devam edemeyiz” dedi.

Gerçek şu ki, Avrupalıların ortaya attığı şey yeni bir şey değil, çünkü “barışın belirleyicileri” yıllardır biliniyor ve iki devletli çözüm, John Kirby'nin başarısız olduğu 2014'ten bu yana tartışılmıyor. Eski ABD Başkanı Barack Obama’nın danışmanı olan Kirby, İsraillileri Batı Şeria'daki yerleşim hızını azaltmaya ikna edemedi. Ancak bugün yeni olan şey, AB’nin farklılıklarını ve bölünmelerini bir kenara bırakmayı başarması.

AB’nin 7 Ekim'den bu yana sağladığı sınırsız desteğe rağmen AB’nin yayınladığı her açıklamaya İsrail’de büyük şüpheyle bakılıyor. Bunun son kanıtı, Fransız gazetesi Le Monde'un, İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz'ın Avrupa Birliği dışişleri bakanlarıyla yaptığı toplantıda aktardığı haber. Haberde Katz, İsrail’in tek müttefiki olduğunu bunun da ABD olduğunu ifade etti. Bu da Tel Aviv’in Brüksel’in değil yalnızca Washington’un planını kabul edeceği anlamına geliyor. Katz planı tartışmayı reddetti ve bunun yerine iki video kaset yayınladı. Birincisi İsrail'in Gazze Şeridi'ne liman olarak istediği yapay adayı, diğeri ise İsrail'i Hindistan'a bağlayan tren hattının güzergahını gösteriyor.

sdcevr
ABD Başkanı Joe Biden, 19 Ocak'ta ABD belediye başkanlarının toplantısı vesilesiyle Beyaz Saray’da konuşuyor (Reuters)

Avrupa Birliği'nin aradığı çözümün, İsrail'i tüm uluslararası forumlarda savunan, ona silah, teçhizat ve her türlü desteği sağlayan ABD tarafından benimsenmeden gün ışığına çıkamayacağına dair köklü bir kanaat var. Dolayısıyla onları etkileyebilecek ve bu tür bir çözümü kabul etmeye itebilecek olan taraf da AB. Geçtiğimiz hafta ABD Başkanı Joe Biden ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında geçtiğimiz Pazar günü gerçekleşen son telefon görüşmesi, Netanyahu'nun reddettiği iki devletli çözüm konusunda aralarındaki derin anlaşmazlığı kamuoyuna ortaya çıkardı.

Pek çok analist, Netanyahu'nun cesaretini ve Biden'ı kızdırma isteğini iki devletli çözümü reddetmesini iki ana faktörle tekrarlayarak açıklıyor: Bunlardan biri, aşırı sağla olan siyasi ittifaka esir olması, iki devletli çözüme açılması durumunda bu ittifakın sürekli çökmesi ve Knesset'te sahip olduğu küçük çoğunluğu kaybetmesi tehdidi, ikinci ise Biden, başkanlık mücadelesinde İsrail'i desteklemek için Yahudi seslerine ve ABD'de İsrail adına çalışan dernek ve kuruluşların etkisine yöneldi. Ayrıca, Biden  İsrail Avrupalıların, Arapların ve dünya ülkeleri ve halklarının ezici çoğunluğunun istediği barışçıl çözümü kabul etmesi için İsrail'e ciddi baskı uygulayabilecek bir konumda.

Netanyahu iki devletli çözüme her zaman karşı çıktı ve bunu yalnızca bir kez ve gönülsüzce kabul etti. Burada, Avrupa'nın Washington'un tutumunun değişeceği yönündeki iddiası muhtemelen kaybedilecek ve eski Başkan Donald Trump'ın önümüzdeki Kasım ayında başkanlığı kazanması durumunda boşa çıkacak.

Soru şu, Avrupalıların elinde ne var? İsrail'in planlarına uymayı reddederek onlarla yüzleşmesi durumunda ellerindeki baskı araçlarına başvurmaya hazırlar mı? Bu soruları cevaplamak zor. Ancak bunun tersine, Tel Aviv'in geleneksel olarak Brüksel'de sahip olduğu siyasi ilişkiler ve diplomatik desteğe paralel olarak İsrail'in Birlik ile yakın ekonomik, ticari, bilimsel ve yatırım ilişkilerinin olduğu ve bu nedenle Avrupalıların İsrail üzerinde ciddi baskı kartlarının olduğu doğrulanabilir. Ancak İsrail'le daha önceki birleşme deneyimlerinden yararlanmak cesaret verici değil ve dolayısıyla buna güvenmek de garanti değil.