Türkmen doğal gazının Türkiye’ye taşınmasına ilişkin çalışmalarda sona yaklaşıldı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Türkmen doğal gazının Türkiye’ye taşınmasına ilişkin çalışmalarda sona yaklaşıldı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Türkmenistan doğal gazının Türkiye’ye ulaştırılması için 3 alternatif üzerinde çalışıldığını ve çalışmalarda sona yaklaşıldığını açıkladı.
Oktay, Türkmenistan’daki resmi temaslarını ve yapılan anlaşmaları değerlendirmek üzere, Türkiye’nin Aşkabat Büyükelçiliği rezidansında basın açıklaması yaptı.
Türkmenistan ile Türkiye arasındaki ilişkilerin 30 yıllık geçmişi olduğunu ifade eden Oktay, "Türkiye, Türkmenistan’ın bağımsızlığını tanıyan ve burada büyükelçilik açan ilk ülke. Ama onun çokta öncesine dayanan kadim bir geçmişimiz var" dedi.
Oktay, Türk dünyası ile Türkiye arasında gelişen bir ilişki gördüğünü belirterek, "Türk Devletleri Teşkilatı çerçevesinde, siyasi, ekonomik ve diğer birçok alanda ilişkilerin daha sistematik halde ve kurumsal yapıda geliştiğine şahit oluyoruz. Bunun için Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere Türk devletleri liderleri çok ciddi efor sarf ediyor. Tabii bu bölge barışına ve bölgenin ekonomik kalkınmasına çok ciddi katkı sağlayacak bir proje" diye konuştu.
Türkiye ile Türkmenistan arasındaki ilişkinin mercek altına alındığında gelişen bir grafik görüldüğünü söyleyen Oktay, "Türk Devletleri Teşkilatına gözlemci üye olarak katılan kardeş Türkmenistan’ı, Özbekistan’da yapılacak bir sonraki toplantıda daimi üye olarak görmeyi arzu ediyoruz" dedi.
Oktay, Ekonomik İşbirliğine Dair Hükümetlerarası Türk-Türkmen Komisyonu (HEK) Toplantısı'nda iki ülke arasındaki ilişkileri çerçeveye oturtma şansı bulduklarını ifade etti.
72 maddeden oluşan bir yol haritasının çizildiğini aktaran Oktay, halihazırda 2 milyar dolar olan ticari ilişkinin yıl sonuna kadar 3 milyar ve sonrasında 5 milyar dolar seviyesine çıkarmayı ve devamında 10 milyar doları hedeflediklerini ifade etti.
Oktay, enerji, ulaşım, tarım, sağlık ve inşaat sektörlerinde ilişkileri geliştirecek dantel gibi örülmüş çalışmaların olduğunu söyledi.
Türkmen doğal gazını Türkiye’ye ulaştırmak için birkaç alternatifin bulunduğunu ifade eden Oktay, "Hazar üzerinden TANAP hattının kullanılması, SWAP anlaşması veya gemiler ve gemilerden sonra boru hattı olmak üzere 3 alternatif üzerinde çalışıyoruz ve kısmet olursa sona yaklaştık" dedi.
Oktay, bu proje ile alakalı Türkmenistan Devlet Başkanı Serdar Berdimuhamedov’un da hemen sonuca ulaşılması konusunda ciddi desteği olduğunu belirtti.
Oktay, Rusya-Ukrayna arasındaki kriz nedeniyle kuzey koridorunun riskli hale geldiğini ve bunun orta koridoru çok daha cazip hale getirdiğini belirterek, "Birçok alanda orta koridoru aktif hale getirmek istiyoruz. Hazar geçişinin kullanılması ile deniz yolu, demir yolu ve hava yolu lojistik altyapısının oluşturulması önemli. Burada da karşılıklı kararlılığın ve samimi bir işbirliğinin olduğunu gördük" diye konuştu.
Tarım alanında da net bir işbirliğine karar verdiklerini ifade eden Oktay, ilgili bakanların çalıştığını ve hemen faaliyete geçeceğini söyledi.
Oktay, gübre üretiminde hammaddesi olan Türkmenistan ile ileriye dönük ortak tarımın yapılabileceğini dile getirdi.
Gümrük işlemlerinin kolaylaştırılması, ticaret ve yatırımda bürokratik engellerin hafifletilmesi ile alakalı ortak çalışma grubunu faaliyete geçireceklerini dile getiren Oktay, "İki tarafta da çok net bir işbirliği arzusunu görmüş bulunmaktayız. Dediğim gibi biz bunun altını dolduruyoruz, Cumhurbaşkanlarımız bir araya geldiğinde bunların sonuçlarını görüyor olacağız, imzaların atıldığı bir aşamaya geliyor olacağız" ifadelerini kullandı.
Oktay, basın açıklamasından sonra, Uluslararası Atçılık Spor Kompleksini ziyaret etti.
Oktay ve beraberindeki heyet, at üstünde yapılan çeşitli oyunları ve gösterileri izledi.
Daha sonra Halı Müzesi'ni gezen Oktay, buradaki halıları ve motiflerini inceledi.
Ziyaretinin ardından Oktay, beraberindeki heyetle ülkeden ayrıldı.



ABD ve Türkiye arasındaki LNG anlaşması, Rusya'yı nasıl etkileyecek?

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

ABD ve Türkiye arasındaki LNG anlaşması, Rusya'yı nasıl etkileyecek?

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

ABD ve Türkiye arasında geçen ay imzalanan sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ve nükleer enerji anlaşmasının yankıları sürüyor. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na (BMGK) katılmak için geçen ay ABD'ye gitmiş, Beyaz Saray'da Başkan Donald Trump'la bir araya gelmişti. 

İki ülke arasında imzalanan Stratejik Sivil Nükleer İşbirliği Mutabakat Zaptı kapsamında hem sivil nükleer enerji hem de LNG sektöründe ortak çalışılmasına karar verilmişti. BOTAŞ, 20 yıl boyunca toplamda yaklaşık 70 milyar metreküp doğalgaz eşdeğeri LNG almak için Mercuria ve Woodside Energy ile anlaşma yapmıştı. 

Reuters'ın analizinde, Türkiye'nin bu anlaşmayla doğalgaz üretimini artırıp ABD'den LNG ithal ederek 2028 sonuna kadar doğalgaz ihtiyacının yarısından fazlasını karşılayabileceği yazılıyor. 

Trump, 25 Eylül'deki açıklamasında Türkiye'nin Rusya'dan doğalgaz satın almasını istemediğini belirtmişti. Analizde, Ankara yönetiminin bunu göz önünde bulundurarak enerji tedarikini çeşitlendirmeyi amaçladığı yorumu yapılıyor. Böylelikle Türkiye'nin "enerji güvenliğini artırabileceği ve bölgesel bir doğalgaz merkezine dönüşme hedefinde ilerleyebileceği" belirtiliyor. 

Analizde, Türkiye'nin ithal ettiği LNG'yi ve kendi ürettiği doğalgazı Avrupa'ya yeniden ihraç edeceği, Rusya ve İran'dan aldığı doğalgazı da yurtiçinde kullanacağı savunuluyor. 

Diğer yandan Türkiye-ABD anlaşmasının, Rusya ve İran'ın Avrupa enerji piyasasındaki payını olumsuz etkileyeceğine dikkat çekiliyor. Rusya, Türkiye'nin en büyük gaz tedarikçisi ancak pazar payı 20 yıl önce yüzde 60 iken, sözkonusu oran bu yılın ilk yarısında yüzde 37'ye geriledi. Rusya'nın 2022'de Ukrayna'yı işgal etmesinin ardından Avrupa ülkelerinin çoğu doğalgaz ithalatını büyük ölçüde sınırladı veya durdurdu. 

Türkiye'nin Rusya'yla yaptığı Mavi Akım ve TürkAkım boru hatları üzerinden yıllık 22 milyar metreküp doğalgaz tedariki sağlayan sözleşmeler sona ermek üzere. İran'la yapılan 10 milyar metreküplük sözleşme 2026 ortasında sonlanacak, Azerbaycan'la yapılan toplamda 9,5 milyar metreküplük iki anlaşmanın biri 2030, diğeriyse 2033'te bitecek. 

Paris merkezli düşünce kuruluşu Akdeniz Enerji ve İklim Örgütü'nden Sohbet Karbuz, Türkiye'nin bu sözleşmelerin bir kısmını uzatabileceğini ancak tedarik çeşitliliğini artırmak için daha esnek şartlar ve daha küçük hacimlerde anlaşma yapmak isteyeceğini söylüyor. 

Analizde, Türkiye'nin Rusya'dan doğalgaz tedarikini azaltmaya yönelik adımlar atmak durumunda kalacağına da dikkat çekiliyor. Moskova merkezli Enerji ve Finans Enstitüsü'nden Aleksey Belogoryev "BOTAŞ'ın teorik olarak iki ila üç yıl içinde Moskova'dan ithalatı durdurabileceğini" savunuyor ve ekliyor: 

Bu bir ihtimal ancak böyle bir şey yapmayacaklar çünkü Rus gazı fiyat açısından rekabetçi ve BOTAŞ'ın diğer tedarikçilere baskı yapmak için kullanabileceği bir fazlalık yaratıyor.

Independent Türkçe, Reuters, Bloomberg


Savaş etkisi: Çin petrol depolarını büyütüyor

Çin petrole bağımlılığını farklı stratejilerle azaltmaya çalışıyor (Reuters)
Çin petrole bağımlılığını farklı stratejilerle azaltmaya çalışıyor (Reuters)
TT

Savaş etkisi: Çin petrol depolarını büyütüyor

Çin petrole bağımlılığını farklı stratejilerle azaltmaya çalışıyor (Reuters)
Çin petrole bağımlılığını farklı stratejilerle azaltmaya çalışıyor (Reuters)

Çin, Ukrayna savaşının etkisiyle petrol rezervi sahası inşaatlarını hızlandırdı.

Reuters'ın analizinde, Pekin yönetimine ait Sinopec ve CNOOC gibi petrol ve doğalgaz firmalarının, 2026'da 11 tesise en az 169 milyon varil depolama kapasitesi eklemeyi planladığı aktarılıyor.

Kimliklerinin paylaşılmaması şartıyla konuşan kaynaklara göre Çin, bunun 37 milyon varillik kısmının inşası halihazırda yapıldı. Yeni tesisler de tamamlandığında Çin'in iki haftalık net ham petrol ithalatının hepsinin tesislerde depolanabileceği belirtiliyor. Diğer yandan Pekin yönetiminin rezerv verilerini gizli tuttuğu ve gerçek rakamların değişebileceği ifade ediliyor. 

Dünyanın en büyük petrol ithalatçısı Çin, bu bağımlılığının yaratabileceği olası sorunlarla mücadele edebilmek için depolama kapasitesini artırmayı hedefliyor. 

Pekin yönetimi ayrıca yenilenebilir enerjide de hızlı atılımlar yapıyor. Benzin ve dizel talebi düşerken, genel petrol tüketiminin 2027'de zirveye ulaşması, daha sonra da düşüşe geçmesi öngörülüyor.

Çin ilk stratejik petrol rezerv tesisini 2006'da kurmuştu. Ancak analizde, Rusya-Ukrayna savaşının petrol piyasasında yarattığı dalgalanma ve Batı ülkelerinin Kremlin'in enerji sektörüne yaptırımları nedeniyle Pekin'in kendini güvenceye almak istediği yazılıyor.

Şi Cinping yönetiminin 2023 sonundan beri devlet destekli şirketlere petrol stoklama talimatı gönderdiğine de dikkat çekiliyor. 

Singapur merkezli emtia verisi şirketi Sparta Commodities'den analist June Goh, "Ham petrol ithalatına büyük ölçüde bağımlı olan Çin'in stok oluşturma stratejisiyle enerji güvenliğini garantiye almayı amaçladığını" belirtiyor. 

Bloomberg'ün analizinde de petrolünün yüzde 70'ini ithal eden Çin için stok ve rezerv kapasitesini geliştirmesinin "ulusal güvenlik meselesi" olduğuna dikkat çekiliyor. Özellikle Rusya ve İran'la ilgili jeopolitik gelişmelerin, bu ülkelerden yüksek miktarda petrol satın alan Pekin yönetimini doğrudan etkilediği ifade ediliyor.

Independent Türkçe, Reuters, Bloomberg


Altın, güvenli liman talebiyle ilk kez 3 bin 900 doları aştı

Londra'daki Hatton Garden Metals'deki kıymetli metal satıcılarında sergilenen altın külçeleri (Reuters)
Londra'daki Hatton Garden Metals'deki kıymetli metal satıcılarında sergilenen altın külçeleri (Reuters)
TT

Altın, güvenli liman talebiyle ilk kez 3 bin 900 doları aştı

Londra'daki Hatton Garden Metals'deki kıymetli metal satıcılarında sergilenen altın külçeleri (Reuters)
Londra'daki Hatton Garden Metals'deki kıymetli metal satıcılarında sergilenen altın külçeleri (Reuters)

Altın, bugün ilk kez ons başına 3 bin 900 doların üzerine çıktı. Bu yükseliş, zayıflayan yenin ardından oluşan güvenli liman talebi, ABD’de hükümetin kapanması ve FED’in faiz indirimlerine yönelik artan beklentilerin etkisiyle gerçekleşti. Spot altın, ons başına %1,1 artışla 3 bin 929,91 dolara yükseldi. ABD aralık vadeli altın işlemleri de %1,2 artışla bin 954,70 dolara yükseldi.

KCM Trade'de kıdemli piyasa analisti olan Tim Waterer, "Japonya'daki Liberal Demokrat Parti seçimlerinin ardından zayıflayan yen, yatırımcıların yöneldiği güvenli liman varlıklarının sayısını azalttı ve altın bundan faydalandı" dedi. "Devam eden ABD hükümetinin kapanması, ABD ekonomisi ve GSYİH üzerindeki potansiyel etkisi üzerinde hâlâ bir belirsizlik bulutunun asılı kaldığı anlamına geliyor."

Water, özellikle bu ay FED’in faiz indirimi beklentileri göz önüne alındığında, altının bu koşullar altında yatırımcılar için tercih edilen varlık olduğunu ifade etti.

Mali açıdan şahin bir isim olan Sanae Takaichi'nin iktidar partisinin başına geçmesi ve başbakan seçilmesinin ardından yen, ABD doları karşısında son beş ayın en büyük düşüşünü yaşadı.

Üst düzey bir Beyaz Saray yetkilisi dün yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Donald Trump'ın Kongre Demokratlarıyla kısmi hükümet kapanışını sona erdirmek için yapılan müzakerelerin "sonuç vermediğine" karar vermesi halinde, Trump yönetiminin federal çalışanları toplu olarak işten çıkaracağını söyledi.

Altın, 2024'te %27'lik bir artışın ardından bu yıl şimdiye kadar %49 değer kazandı. Bu yükseliş, merkez bankalarının agresif alımları, altın destekli borsa yatırım fonlarına (ETF) olan talebin artması, doların zayıflaması ve artan ticaret ve jeopolitik gerilimler nedeniyle korunma arayışında olan bireysel yatırımcıların artan ilgisiyle desteklendi.

Bu yükseliş, Federal Rezerv'in faiz oranlarını çeyrek puan düşürmesinin ve yılın geri kalanında borçlanma maliyetlerini istikrarlı bir şekilde azaltacağını göstermesinin ardından geçen ay yeniden destek buldu.

CME Group'un FedWatch aracına göre, yatırımcılar hem ekim hem de aralık aylarında sırasıyla %95 ve %83 olasılıklarla 25 baz puanlık ek faiz indirimini fiyatlıyor.

Spot altının ons fiyatı ilk olarak mart ayında 3 bin doları, eylül ortasında ise 3 bin 700 doları aştı. Bu yükseliş, birçok aracı kurumun iyimser olmasına yol açtı.

Diğer piyasalarda, spot gümüş %1,2 artışla ons başına 48,53 dolara, platin %1,2 artışla 1.623,88 dolara ve paladyum %1,2 artışla 1.275,65 dolara yükseldi.