İran’ın, İsrail tarafından yetkililerine düzenlenen suikastlerin önemini küçümsemesinin arkasındaki sebep

Analistler: Tahran suikastlerden ve istihbaratının başarısız olmasından dolayı derin bir utanç duydu

24 Mayıs'ta düzenlenen Devrim Muhafızları Ordusu’ndan Albay Seyyad Hüdayi’nin cenaze töreni (AFP)
24 Mayıs'ta düzenlenen Devrim Muhafızları Ordusu’ndan Albay Seyyad Hüdayi’nin cenaze töreni (AFP)
TT

İran’ın, İsrail tarafından yetkililerine düzenlenen suikastlerin önemini küçümsemesinin arkasındaki sebep

24 Mayıs'ta düzenlenen Devrim Muhafızları Ordusu’ndan Albay Seyyad Hüdayi’nin cenaze töreni (AFP)
24 Mayıs'ta düzenlenen Devrim Muhafızları Ordusu’ndan Albay Seyyad Hüdayi’nin cenaze töreni (AFP)

İran Devrim Muhafızları Ordusu’ndan (DMO) üst düzey yetkili Albay Hasan Seyyad Hüdayi, 22 Mayıs'ta motosikletli silahlı kişiler tarafından vurularak öldürüldüğünde Tahran'da arabasında oturuyordu. İran'da cenazesine katılan binlerce kişi Hüdayi’nin arkasından feryat etti ve DEAŞ örgütünü bastırdığı için onu bir kahraman olarak saygıyla andı. Ancak Hüdayi, Hindistan ve Tayland'da İsrailli diplomatlara yönelik bir dizi terör saldırısını planlayan ve yurtdışında İsraillileri ve yabancıları kaçırmaktan sorumlu kişi olduğu için İsrail basınında ciddi derecede alay konusu oldu. İran, Hüdayi’nin suikastinden İsrail'i sorumlu tutmayı ve ölümünün intikamını alacağına and içmeyi ihmal etmedi.
Hüdayi, Mayıs ayının sonundan beri öldürüldüğü düşünülen yedi İranlı yetkili ve bilim insanından biriydi. ABD’li, İranlı ve İsrailli analistler ve eski güvenlik yetkilileri arasında suikastin iki ülke arasında dönen gölge savaşının bir parçası olduğu konusunda hiçbir şüphe olmamasına rağmen, İran'ın resmi olarak İsrail'i sorumlu tuttuğu tek ölüm Hüdayi’nin ölümü oldu. Ölen İranlıların neredeyse tamamı -bir jeolog, iki mühendis ve DMO’ya bağlı Hava-Uzay Kuvvetleri’nin iki üyesi- ya İran'ın nükleer tesisleriyle ya da Tahran'ın vekillerini kullandığı askeri altyapıyla bağlantılı görünüyor.

Tel Aviv operasyonlarını kabul etmez
Birkaç ABD başkanıyla çalışan Orta Doğu müzakerecisi Dennis Ross, Foreign Policy
dergisine yaptığı açıklamada “İsrail, İranlılara suikast düzenlediğini asla kabul etmez. Ancak genellikle İsraillilerin bir dizi suikast ve saldırıdan sorumlu olduğu varsayılır. Bu kesinlikle DMO ile bağlantılı yetkililerin veya İran nükleer programına liderlik eden bilim insanlarının öldürülmesiyle ilgili bir vaka” ifadelerini kullandı.
Ancak analistlere göre İsrail, kendisine isnad edilen suikastleri artırarak İran'la olan gölge savaşını kızıştırmış olsa da, İranlı yetkililerin bu suikastlere hiç önem vermediği görülüyor. Örneğin New York Times'a göre Hüdayi’nin ölümünden bir hafta sonra, İran'ın Yezd kentinde DMO tarafından işletilen bir araştırma ve geliştirme merkezinde füze ile ilgili projeler üzerinde çalışan havacılık mühendisi Eyüp İntizari bir akşam yemeğinden döndükten sonra kendisini hasta hissetti ve öldü. Akşam yemeğini veren kişi o zamandan beri kayıp.
2019 yılında Hüdayi’nin dönemin İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile bir fotoğraf karesinde yer almasından ötürü İran savunma mekanizmasında önemli bir isim olabileceği ihtimali güçleniyor. İlk başta muhafazakarlardan biri Eyüp İntizari’den şehit olarak bahsetti. Bir belediye meclisi üyesi ise ölümünü bir ‘biyoterörizm’ vakası olarak nitelendirdi. Ancak yetkililer daha sonra İntizari’yi şehit olarak tanımlamanın bir hata olduğunu söylediler. Ayrıca uzay mühendisi değil, sıradan bir çalışan olduğunu iddia ettiler. Foreign Policy dergisi tarafından, hükümete yakın olduğu düşünülen İranlı bir analiste son suikast olayları sorulduğunda, isminin açıklanmasını istemeyen analist bilmezlikten gelip öldürülen albayın yüksek rütbeli olmadığına işaret ederek “Onlar kim?” gibi kelimelerle cevap verdi.

İsrail'in İran içinde serbestçe hareket etmesi
ABD’li ve İsrailli analistler, Tahran'ın bu şekilde tepki verdiğini; çünkü derin bir utanç duyduğunu ve İsrail'in gölge savaşını tırmandırmasının ortasında suikast eylemlerini büyük bir istihbarat başarısızlığı olarak gördüğünü düşünüyor. Washington Enstitüsü'nün ortak bir üyesi olan Farzin Nedimi, Foreign Policy'e verdiği röportajda, İran askeri altyapısına yönelik saldırılar ve devlet birimlerine yönelik siber saldırıların yanı sıra son suikastlerin ‘İran'ın zihinlerdeki caydırıcı imajına önemli ölçüde zarar verdiğini’ ve ‘İsrail'in kararlılığını ve İran içinde serbestçe hareket edebildiğini gösterdiğini’ söyledi. Nedimi, saldırıların İran hükümetini güvenlik önlemlerinin güvenilirliği konusunda ‘son derece şüpheci’ hale getirdiğini söyleyerek “Bunun sonucunda büyük miktarda zaman ve parayı projelerinden çekip tesislerini güçlendirmeye ve işgücünün sadakatini yeniden değerlendirmeye yönlendirmek zorundalar” dedi. Ayrıca saldırıların çoğunun ‘içeriden yapıldığı’ düşüncesi üzerinde durulduğunu söyledi.
Analistler ve güvenlik yetkilileri, son zamanlardaki saldırı dalgasının, İsrail'in İran'ın nükleer silah üretmeye her zamankinden daha yakın olmasından ve aynı zamanda Tel Aviv’e doğrudan bir tehdit oluşturan bölgedeki milislerini silahlandırmaya devam etmesinden duyduğu endişeden kaynaklandığını söyledi.

Uranyum zenginleştirme
İran, eski Trump yönetiminin dört yıl önce 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak çekilmesinden bu yana uranyumu silah düzeyinde yüzde 60 saflık derecesinde zenginleştirmeye devam ediyor. Bu derece nükleer bomba inşa etmek için gereken yüzde 90'ın biraz altında, ancak nükleer anlaşmanın koyduğu yüzde 3,67'lik sınırının çok üstünde kalıyor. Buna ilaveten Tahran, bölgesel vekilleri için insansız hava araçları (İHA) ve füze cephaneliği üretmeye de devam ediyor. İsrail medyasına göre, sadece Lübnan'daki silahlı Hizbullah grubunun İsrail'i hedef alan 150 bin füzelik bir stoğu olduğu tahmin ediliyor.
Analistler, İranlı yetkililere yönelik suikastlarda son zamanlarda yaşanan artışın ve Türkiye'deki İsraillileri kaçırmayı planladığı iddia edilen İranlı ajanların geçen hafta tutuklanmasının, İran ile İsrail arasındaki gölge savaşının şiddetlendiğinin bir göstergesi olduğunu söylediler. Aynı zamanda bunun bölgesel güvenlik için de hayra alamet olmadığını ve kapsamlı bir çatışmayla sonuçlanma ihtimali olduğunu söylediler.
İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi'nin dış politika ve uluslararası ilişkilerden sorumlu eski müdür yardımcısı Eran Lerman, İsrail'in İran'dan gelen güvenlik tehditlerine karşı koymak için gerekli gördüğü her şeyi yapma politikası doğrultusunda gerginliğin daha da tırmanacağını ima etti.

Düşük rütbelilerin hedef alınması
Bazı analistler İsrail'in neden daha düşük rütbeli yetkilileri hedef aldığını sorgulasa da Lerman, Foreign Policy’e şifreli iletişim yöntemiyle yaptığı açıklamada İsrail'in son suikastlerdeki rolünü ne teyit ne de inkar edebileceğini söyleyerek “İran'ın nükleer ve askeri birimindeki her kilit üye, ille de general olmuyor. İsrail, kimin ne yaptığının farkında. İran'a istikrarsızlaştırıcı faaliyetlerini durdurması yoksa işlerin daha kötüye gideceğine dair bir mesaj göndermeye çalışıyor” dedi.
Dennis Ross, Tahran’ın milislere silah aktarmaya devam ettiği ve bölgedeki devletler üzerinde nüfuzunu güçlendirmeye çalıştığı sürece, ‘hiçbir şeyin değişmeyeceğini ve daha geniş bir çatışma çıkma ihtimalinin gerçek olacağını’ söyledi. Ross “İsrail güvenlik yetkilileriyle yaptığım görüşmelerden çıkardığım kadarıyla, İran geri adım atmazsa çok daha fazlasını yapmaya hazırlar” dedi.
Nitekim, görev süresi sona ermiş olan İsrail Başbakanı Naftali Bennett 7 Haziran'da yaptığı açıklamada, İran'a karşı stratejik bir değişim olduğunu kabul etti ve İsrail'in İran tehdidini kontrol altına almak için ‘daha yüksek bir vitese’ geçtiğini söyledi. Parlamento Dışişleri ve Savunma Komitesi toplantısında konuşan Bennett “Her zaman ve her yerde aktifiz ve aktif olmaya da devam edeceğiz” dedi.

Yeni istihbarat başkanı
İşler daha da kızışırsa, resmi bir sebep göstermeksizin DMO İstihbarat Teşkilatı’nın başına General Muhammed Kazımi’yi  getiren İran, doğrudan bir savaş düzeyinde olmasa da İsrail’in, bölgenin ve dünyanın güvenliğine zarar verecek eylemlerde bulunabilir. Örneğin, dünya petrol ticaretinin yaklaşık beşte birinin geçtiği Hürmüz Boğazı'nda seyrüsefer özgürlüğünü tehdit edebilir. Bu da zaten yüksek olan petrol fiyatlarının daha da fırlamasına ve tedarik zincirlerinin bozulmasına neden olabilir.
Öte yandan İsrail, doğrudan savaş dışında herhangi bir yöntemin İran'ın planlarını geciktirdiğini, politikalarını uygulama maliyetlerini artırdığını, hükümetinin zayıflıklarını İran halkına ifşa ettiğini ve askerlerin azmini kırıp bunca çabaya ve riske değip değmeyeceğini sorgulamaya itebileceğini düşünüyor. İsrail ve İran arasındaki gölge savaşı taktiklerinin ve casus oyunlarının büyümesi devam edecek gibi görünüyor.



Rapor: Washington, Gazze'de Hamas'ın bulunmadığı bir ‘yeşil bölge’ kurulmasını istiyor

Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)
Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)
TT

Rapor: Washington, Gazze'de Hamas'ın bulunmadığı bir ‘yeşil bölge’ kurulmasını istiyor

Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)
Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)

ABD, Gazze Şeridi ile İsrail arasındaki sınır hattının İsrail tarafında Filistinliler için konut inşa etme planlarını ilerletiyor. Şarku’l Avsat’ın Wall Street Journal’dan aktardığına göre, sahaya gönderilen ekipler alan temizliği çalışmalarına başladı. Söz konusu planla, Hamas’ın kontrolündeki bölgelerden sivillerin uzaklaştırılması hedefleniyor.

Bu girişim, ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze’ye ilişkin 20 maddelik barış planında öngörüldüğü gibi silahlı grubun etkisiz hale getirilmesi ve yetkilerden uzaklaştırılmasının yakın gelecekte gerçekleşmeyeceğine dair dolaylı bir kabul olarak değerlendiriliyor.

Alternatif güvenli alanlar

ABD, Gazze Şeridi’nin İsrail kontrolündeki bölgelerinde ‘alternatif güvenli alanlar’ oluşturmayı planlıyor. Bu bölgeler, Amerikalı yetkililer tarafından ‘yeşil bölge’ olarak adlandırılıyor.

İsrail’in güneyindeki Sivil-Askeri Koordinasyon Merkezi’nde, ABD ordusunun çok uluslu bir çaba ile savaş sonrası Gazze’de istikrar sağlamayı ve geleceğe yönelik planlar geliştirmeyi yürüttüğü bildirildi. Yetkililer, mühendis ekiplerinin yeni yerleşim yerlerinin planlarını hazırladığını, enkaz ve patlamamış mühimmatların temizlenmesi çalışmalarını yürüttüğünü belirtti. İnşaat süreci henüz başlamadı.

ABD’li yetkililere göre bu yerleşim alanları, savaş nedeniyle yerinden edilmiş Gazze sakinlerine geçici olarak konut, okul ve hastane imkânı sunmayı amaçlıyor. Yetkililer, bu toplulukların gelecekteki yeniden imar projeleri için bir model oluşturmasını ve Gazze halkını Hamas’ın kontrolündeki bölgelerden uzaklaştırmasını hedefliyor.

Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)

Gazze'nin ikiye bölünmesi

İlk konutlar, İsrail saldırıları nedeniyle ağır hasar gören ve mayıs ayından bu yana İsrail'in tam kontrolü altında bulunan, Mısır sınırındaki Refah'ta inşa edilecek. İsrailli ve Amerikalı yetkililer, Refah planının henüz erken aşamalarda olduğunu söylediler.

Gazze Şeridi'nin kontrolü, Trump'ın arabuluculuğunda yapılan ateşkes anlaşması kapsamında ekim ayında kabaca ikiye bölündü. Filistinlilerin çoğu, Hamas'ın kontrolündeki batı yarısında yaşıyor. İsrail ise diğer yarısını kontrol ediyor.

Potansiyel bağışçılar, Hamas'ın kontrolünde bulunan bölgelerdeki yeniden inşa çalışmalarına fon sağlamayacağından, Hamas ortadan kaldırılana kadar yeniden inşa çalışmalarına başlamak için Amerikan önerisi muhtemelen tek yol. Bağışçılar, İsrail tarafındaki çalışmalara da fon sağlamayabilirler.

Ayrıca, yeni konut alanlarına sadece sivillerin girmesini ve Hamas'ın bu alanlara sızmamasını sağlamak için Gazze nüfusunun nasıl taranacağı sorusu da var.

İsrail ve Hamas, hareketin yaklaşık 100 mensubunun Refah'ın altındaki tünellerde saklandığını söylüyor. Bu güçler, ekim ayında ateşkesin başlamasından bu yana İsrail güçleriyle birkaç kez çatışmaya girdiler. Bölgede çatışma riski tamamen ortadan kalkmadan yeniden imar çalışmaları için güvenli bir ortam sağlanamayacak.

ABD ve Hamas, İsrail'e Hamas mensuplarının bölgeden ayrılmasına izin vermesi için baskı yaparken, İsrail onların teslim olmasını talep ediyor.

İsrail ordusu dün, 15 Hamas mensubunun Refah'ın doğusunda yeraltından çıktığını duyurdu. Altısını öldürdüğünü, beşini gözaltına aldığını ve diğer dördünü aradığını bildirdi. İsrail, ‘sarı hat’ olarak adlandırılan ve Gazze’yi bölen hattı asker, tank ve toprak setleriyle güçlendirdi; bu durum, bölgede bir süre kalmayı planladığını gösteriyor. Ordu ayrıca, hattın kendi tarafındaki gelişmeleri desteklemek için elektrik ve su altyapısı inşa ediyor.

Uluslararası güvenlik gücü

ABD ve müttefikleri, Gazze Şeridi’nde güvenliği sağlamak için uluslararası bir güç kurma çalışmalarını sürdürüyor. Bu hafta söz konusu plan, BM Güvenlik Konseyi’nden onay aldı. Ancak gücün görev tanımlarına ilişkin anlaşmazlıklar (silahsızlandırma ve uygulama yetkisi mi yoksa sadece barışı koruma rolü mü üstleneceği) oluşturulmasını zorlaştırıyor.

İsrailli yetkililere göre, gündeme gelen önerilerden biri, Hamas’a karşı olan ve İsrail tarafından desteklenen silahlı grupların yeni yerleşim alanlarının güvenliğini sağlaması. Bu grupların, Gazze’deki ‘yeşil bölge’ içinde yerleşim alanları kurmaya başladığı belirtiliyor. Farklı tahminlere göre, bu bölgede şimdiden yüzlerce, hatta birkaç bin sivil yaşamaya başlamış durumda.

Bu yerleşim yerlerinin ilki, Gazze savaşı sırasında İsrail kontrolündeki Refah'ta ortaya çıktı.

İsrail, Gazze savaşı sırasında Hamas karşıtı gruplarla güçlerini birleştirerek onlara silah ve mühimmat sağladı.Şarku'l Avsat'ın Wall Street Journal'den aktardığına göre, İsrail bu gruplara istihbarat da sağladı ve bazen Hamas saldırılarından korumak için müdahale etti.

Bir Amerikalı yetkiliye göre, ABD bu gruplarla Gazze’de çalışmayı planlamıyor. Yetkililer, Hamas’ın kontrol ettiği bölgelerin zamanla küçülmesini ve nihayetinde ortadan kalkmasını, güvenliğin ise uluslararası istikrar gücü ve Filistin polisi tarafından sağlanmasını umuyor. Trump’a bağlı Barış Konseyi ise sivil yönetim ve yeniden imar sürecini denetleyecek, nihayetinde yetki Filistin hükümetine devredilecek.

Ancak Hamas silah bırakmayı reddediyor ve ABD'nin Gazze vizyonuna karşı olduğunu, bunun Filistinlilerin siyasi haklarını zedelediğini savunuyor.


Hamas: Netanyahu'nun Gazze'de oldubitti dayatma girişimlerini reddediyoruz

Gazze Şeridi'nin merkezinden bakıldığında, İsrail ordusunun Nuseyrat'ın doğusunda gerçekleştirdiği bombardımanın ardından yükselen dumanlar görülüyor (AP)
Gazze Şeridi'nin merkezinden bakıldığında, İsrail ordusunun Nuseyrat'ın doğusunda gerçekleştirdiği bombardımanın ardından yükselen dumanlar görülüyor (AP)
TT

Hamas: Netanyahu'nun Gazze'de oldubitti dayatma girişimlerini reddediyoruz

Gazze Şeridi'nin merkezinden bakıldığında, İsrail ordusunun Nuseyrat'ın doğusunda gerçekleştirdiği bombardımanın ardından yükselen dumanlar görülüyor (AP)
Gazze Şeridi'nin merkezinden bakıldığında, İsrail ordusunun Nuseyrat'ın doğusunda gerçekleştirdiği bombardımanın ardından yükselen dumanlar görülüyor (AP)

Hamas, bugün yaptığı açıklamada, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümetinin, Gazze Şeridi'ndeki ateşkeste varılan mutabakata aykırı yeni bir gerçeklik dayatma girişimlerini tamamen reddettiğini vurguladı.

Hamas açıklamasında, İsrail'in ihlallerinin artmasının, arabulucuları ve ABD yönetimini, ateşkes anlaşmasını baltalama girişimlerine karşı koyma sorumluluğuyla karşı karşıya bıraktığını belirtti.

Hamas, arabuluculara acilen müdahale etmeleri ve İsrail'in ateşkesi ihlallerini durdurması için baskı yapmaları çağrısında bulundu.


Irak, sınır şeridi boyunca "entegre savunma ağı"nın tamamlandığını duyurdu

7.Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetim operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)
7.Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetim operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)
TT

Irak, sınır şeridi boyunca "entegre savunma ağı"nın tamamlandığını duyurdu

7.Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetim operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)
7.Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetim operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)

Irak Haber Ajansı'nda bugün yer alan habere göre Sınır Kuvvetleri Komutanlığı, tüm komşu ülkeler dahil olmak üzere Irak'ın bütün sınır şeridinde "entegre savunma ağı"nın tamamlandığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Ajans’tan aktardığına göre Komutanlık, “Suriye sınırında 618 kilometreden uzun tahkimat çalışmalarına 2022'de başladığını ve "Şu ana kadar beton güvenlik duvarının 350 kilometresinde çalışmaların tamamlandığını, sızma ve kaçakçılığı önlemek için kalan tüm boşlukların kapatılması çalışmalarının devam ettiğini" ifade etti.

7. Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetleme operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)7. Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetleme operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)

Sınır Kuvvetleri Komutanlığı, tahkimatların sadece beton duvarla sınırlı olmadığını, hendekler, dikenli teller, erken uyarı sistemleri, gece ve gündüz gözetleme kameraları gibi çok sayıda engelin bulunduğunu belirtti.

Komutanlık, tüm komşu ülkelerle sınırlarda sınır tahkimatlarının uygulandığını, ancak "her bölgedeki güvenlik tehditlerine bağlı olarak farklı derecelerde" uygulandığını vurguladı.