Irak Meclisi’nden çekilme kararı almıştı: Şii lider Mukteda es-Sadr’ın bir sonraki adımı merakla bekleniyor

Mukteda es-Sadr destekçilerine “toplu cuma namazı kılma” çağrısında bulundu.

İşsiz üniversite mezunları atama için Yeşil Bölge yakınında gösteri düzenledi (EPA)
İşsiz üniversite mezunları atama için Yeşil Bölge yakınında gösteri düzenledi (EPA)
TT

Irak Meclisi’nden çekilme kararı almıştı: Şii lider Mukteda es-Sadr’ın bir sonraki adımı merakla bekleniyor

İşsiz üniversite mezunları atama için Yeşil Bölge yakınında gösteri düzenledi (EPA)
İşsiz üniversite mezunları atama için Yeşil Bölge yakınında gösteri düzenledi (EPA)

Irak’ta Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr dün (pazar) yaptığı yazılı açıklamada, 1999’da suikast sonucu öldürülen Şii dini merci Muhammed Sadık es-Sadr’ın Necef kentindeki Kufe Camii’nde kıldığı ilk cuma namazının yıldönümünde Bağdat’ın Sadr ilçesinde toplu cuma namazı kılma çağrısında bulundu. Sadr, kendisine yakınlığıyla bilinen Muhammed Salih el-Iraki aracılığıyla 3 önemli mesaj verdi. Sadr bu mesajlarda, Ekim 2021’deki seçimlerden sonra “binbir zorlukla” Meclis’te 73 sandalye kazanılmasının ardından neden Sadr Hareketi Meclis Grubu’nu geri çektiğini açıklıyor.
Bazı yerel gözlemciler, Mukteda es-Sadr’a yakın isimlerin parti tabanını önümüzdeki günlerde harekete geçirmek amacıyla yaptıkları “hazırlıklı olun” çağrılarının yanı sıra toplu cuma namazı çağrısı ve El-Iraki’nin verdiği mesajlar, Sadr’ın kendini siyasette yeniden konumlandırma ve 73 milletvekilinin çekilmesiyle birlikte hayal kırıklığı yaşayan parti tabanını konsolide etme girişimi olarak değerlendiriyor.
Şii Koordinasyon Çerçevesi çatısı altındaki grupların liderleri, Sadr’ın bir sonraki adımını endişe ve merakla bekliyor. Zira bu liderlerin hükümet kurma çabalarını engelleme konusunda Sadr’ın bir adım atması bekleniyor.
Şarku’l Avsat’a konuşan Sadr Hareketi’ne yakın bir kaynak, “Sadr, milletvekillerinin Meclis’i terk etme meselesinde yaşananlar karşısında asla sessiz kalmayacak. Bugün yardımcısıyla (Salih Muhammed el-Iraki) birlikte destekçilerine moral vermek ve daha sonra onları harekete geçirmek için çalışıyor. Kesinlikle bir şey olacak. Ancak biz şu ana kadar bunun niteliği hakkında bilgi sahibi değiliz. Sadr Hareketi destekçilerinin çoğu, Sadr’ın vereceği tek işaretle denklemi tersine çevirebilme gücüne sahip olduğuna inanıyor” ifadelerini kullandı.
Sadr’ın atacağı bir sonraki adım sadece siyasi hasımları için değil aynı zamanda sokaktaki vatandaş için de endişe ve merak konusu. Çünkü bu adım birçok ihtimale açık. Bu ihtimallerin en hafifi, Ekim 2019’daki gösterilerde olduğu gibi başa gelecek hükümeti düşürebilecek geniş çaplı gösteriler düzenlenmesi. Nitekim 2019’daki gösteriler Başbakan Adil Abdülmehdi hükümetini düşürmüştü.
Ancak en tehlikeli ihtimal, Sadr ile Şii hasımları ve silahlı gruplar arasında silahlı çatışmanın patlak vermesi. İki taraf da silahlı gruplara ve silah cephaneliklerine sahip. Çoğu çevreler ülkedeki Şii nüfuzunu tehlikeye atacak olan böyle bir seçeneğin gerçekleşmesine ihtimal vermemekle birlikte bu seçenek endişe ve korku uyandırmaya devam ediyor.
Sadr ve yardımcılarının yürüttüğü psikolojik operasyonlar, Sadr'ın bir sonraki adımına ilişkin beklentilere dair fikir veriyor. Sadr’ın ofisinden önceki gün yapılan açıklamada, partinin tabanına Sadr’a destek gösterileri düzenleme çağrısında bulunuldu. Fakat daha sonra yapılan açıklamada, Sadr destekçilerinden bir sonraki işarete kadar beklemeleri istendi. Bu adım görünüşe göre tüm taraflarda büyük bir endişe ve gerginlik yarattı. Bu adımın ardından Sadr kanadından Meclis’ten çekilme gerekçeleriyle ilgili açıklamalar yapıldı ve toplu namaz için çağrıda bulunuldu.
Sadr Hareketi destekçileri geçtiğimiz günlerde “Konuşan Topluluk” isimli bir Telegram kanalı kurdu. Bu kanalda Sadr Hareketi’nin Meclis’teki sandalyelerinin çalındığı ve haksızlık yapıldığına dair paylaşımlar yapılıyor. Bu paylaşımlardan bazılarında, yolsuzluk yapanların cezalandırılacağı (bunun hangi yöntemlerle yapılacağı belirtilmiyor) ve ülkenin bu kişilerinin ellerine teslim edilmeyeceği belirtiliyor. Grupta, Şii silahlı grupların 2015’te Selahaddin vilayetindeki Beyci Petrol Rafinerisi’ndeki ekipmanları çaldığı iddia edilen eski tarihli bir belge yayımlandı. Grupta ayrıca her gün silahlı grupların liderlerini hedef alan paylaşımlar yapılıyor.
Konuşan Topluluk adı, Mukteda es-Sadr’ın babası Muhammed Sadık es-Sadr’ın Saddam Hüseyin’e karşı mücadeleye katılan destekçilerinin oluşturduğu topluluğa verdiği isimden geliyor. Tekrar gündeme gelen bu isim muhtemelen bu sefer Koordinasyon Çerçevesi ile mücadele bağlamında kullanılıyor.
Siyasi analist Ramazan el-Beldran, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Sadr Hareketi destekçileri, hareketin meclisten çekilme gerekçesiyle ilgili acilen daha çok açıklama bekliyor. Bence çekilmenin siyasi açıdan bir mazereti olamaz. Fakat bu, bir oldu bitti ile gerçekleşmiş olabilir” dedi.
Bedran, “İç ve dış faktörler onları bunu yapmaya zorladı. Benim değerlendirmeme göre, Sadr Hareketi, Kürt ve Sünnilerle yaptığı ittifakı bozması için yargının ve bazı silahlı grupların çok büyük baskısı altındaydı. Sadr Hareketi destekçilerinin bugün yaptığı şeyler önemli bir gözden geçirmedir. Bunun gelecekte sonuçları olabilir. Bence ülke birçok ihtimale açık. Fakat bu ihtimaller net değil. Sadr Hareketi destekçileri bir şeyler yapabilir” diye konuştu.



Refah tünellerinin sırrı: Hamas unsurları 8 ay yeraltında nasıl hayatta kaldı?

TT

Refah tünellerinin sırrı: Hamas unsurları 8 ay yeraltında nasıl hayatta kaldı?

Refah tünellerinin sırrı: Hamas unsurları 8 ay yeraltında nasıl hayatta kaldı?

İsrail ordusunun, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah kentindeki tünellerde Kassam Tugayları’na bağlı unsurları öldürdüğüne ve esir aldığına dair ardı ardına yaptığı açıklamalar, bu kişilerin kim olduklarına ve özellikle Mayıs 2024’te İsrail’in kenti işgal etmeye başlamasından, ardından operasyonu genişleterek tam kontrol sağlamasından sonra, tünellerde nasıl bu kadar uzun süre gizlenebildiklerine ilişkin pek çok soruyu beraberinde getirdi.

Bir aydan uzun bir süre boyunca, bu unsurların tünellerden silahsız ve can güvenliklerini sağlayacak bir yöntemle çıkarılmasına yönelik temaslar yürütülüyordu. Bu girişimler, İsrailli subay Hadar Goldin’in naaşının 9 Kasım’da teslim edilmesini hızlandırdı. Ancak İsrail, dosyayı Türkiye ile birlikte takip eden ABD ile yapılan sözlü mutabakatları daha sonra ihlal ederek bu kişilere güvenli çıkış izni tanımadı.

Günler ilerledikçe İsrail, söz konusu unsurları tünellerden veya sığınaklarından çıktıkları anda hava saldırılarıyla ya da doğrudan takip ederek öldürmeye veya esir almaya başladı. Bu durum, Refah’ın doğusundaki Ceninah Mahallesi’nde tünellerin son kalan ceplerinin tamamen kuşatılmasıyla daha da yoğunlaştı.

Tünellerde ve pusu bölgelerinde 8 ay

Şarku’l Avsat’a  konuşan Hamas içindeki sahaya yakın kaynaklar, “Bu direnişçilerin, savaşın büyük kısmını, İsrail ordusunun kentte konuşlanmasına ve çok sayıda tünele girmesine rağmen, çoğu zaman tünellerin içinde geçirdiklerini” söyledi. Kaynaklara göre tüneller, İsrail’in tüm ayrıntılarını hâlâ çözemediği bir yapıda inşa edilmişti.

Aynı kaynaklar, Kasım 2023’teki ilk 7 günlük ateşkes sırasında söz konusu savaşçıların yer üstüne çıktığını, çatışmalar yeniden başlayınca tekrar tünellere döndüğünü aktardı. Bu süreçte zaman zaman yer üstünde hareket ettikleri, pusu noktaları arasında geçiş yaptıkları, ardından yeniden tünellere çekildikleri belirtildi. Komutanlarıyla temas, Ocak 2024’te varılan ikinci ateşkese kadar sürdü. Bu ateşkes 18 Mart’a kadar devam etti.

Kaynaklardan biri, çatışmaların yeniden başlaması öncesinde, İsrail ordusunun Refah’ta konuşlanmasına rağmen bazı savaşçıların yer üstüne çıkarak Han Yunus’a ulaştığını, burada komutanlarıyla buluştuğunu ve bazılarıyla birlikte Şubat 2024’te İsrailli esir Avraham Mengistu’nun teslim sürecine katıldığını söyledi. Mengistu, 2014 savaşından beri Gazze’de tutuluyordu.

Savaş yeniden başlayıp diplomatik girişimler sonuçsuz kaldıktan sonra Kassam unsurları tüneller aracılığıyla tekrar Refah’a döndü ve yer üstündeki pusu bölgelerine geri yerleşti.

rth
İsrailli rehine Avraham Mengistu, Hamas ile İsrail arasında geçen Şubat ayında Refah'ta imzalanan esir değişim anlaşması kapsamında teslim platformunda görülüyor (Reuters)

Mart ayı sonunda itibaren bu kişiler, Ağustos ayına kadar komutanlıklarıyla irtibat hâlinde kaldı. Bu süre zarfında İsrail’in Refah’ı tamamen kontrol altına aldığı yönündeki açıklamalarına rağmen, İsrail güçlerine kayıplar verdiren bir dizi saldırı gerçekleştirdiler.

Bu dönemde Kassam Tugayları “Cehennem Kapıları” adını verdiği operasyonlar dizisini başlattı. Askeri araçların, tuzaklanmış evlerin ve tünel çıkışlarının patlatıldığı saldırılarda yaklaşık 6 İsrail askerinin öldürüldüğü açıklandı. Bu saldırılardan birinde Kassam unsurlarının bir İsrail askerini esir almaya çalıştığı belirtildi.

Hamas, o dönem yürütülen ateşkes müzakerelerinde, Refah Taburu’nun hâlâ sahada aktif olduğuna dair bir mesaj vermeyi hedefliyordu. Buna karşın İsrail’in askeri kaynakları, taburun tümüyle dağıtıldığını savunuyordu.

Doğrulanabilen bilgilere göre, Kassam komutanlarıyla birlikte Refah’ta bulunan savaşçılar yer altı tünellerinde ve yer üstündeki pusu noktalarında toplamda 8 aydan fazla süre geçirdi.

Yiyecek ve suya nasıl ulaştılar?

Ateşkesin ardından İsrail ordusunun kontrolündeki bölgede sıkışan bu savaşçıların iaşesiyle ilgili soruları yanıtlayan saha kaynakları, tünellerde belirli miktarda yiyecek ve suyun önceden stoklanmış olduğunu aktardı.

Kaynaklardan biri, geçmişte benzer şekilde erzakın tükendiği bir savaş deneyimine atıfla, savaşçıların muhtemelen İsrail askerlerinin daha önce kullandığı evlerde bıraktığı yiyeceklerden ya da hasar görmemiş Filistinli evlerindeki malzemelerden faydalanmış olabileceğini söyledi. Sosyal medyada aylar önce paylaşılan, “ev sahiplerinden aldıkları yiyecekler için helallik isteyen Hamas ve İslami Cihad mensuplarının bıraktığı notlar” buna örnek gösterildi.

Kaynaklar, Kassam’ın elit birliklerinin görevleriyle yer altındaki destek gruplarının görevlerinin birbirinden farklı olduğuna da dikkat çekti. Bazılarının lojistik ve ikmal, bazılarının pusu operasyonları yürüttüğü, bazılarının ise farklı gruplar arasında geçiş yaparak doğrudan saha komutanlığı ile temas kurduğu belirtildi.

Öne çıkan komutanlar

İsrail medyasının öldürülmelerinin ardından fotoğraflarını yayımladığı kişiler arasında, Refah’ın doğu tabur komutanı Muhammed el-Bavab, yardımcısı ve aynı zamanda eniştesi İsmail Ebu Lebde, ayrıca elit birlik komutanı Tufik Salim bulunuyor.

Kaynaklara göre Ebu Lebde, Avraham Mengistu’nun teslim edilmesi sürecinde Kızılhaç ekibiyle doğrudan temas kuran isimdi. Bavab ise süreci uzaktan takip etti.

Her iki isim de 2014 savaşında İsrailli subay Hadar Goldin’in kaçırılması operasyonunu yöneten kişiler olarak biliniyor.

df
Kızılhaç araçları, Hadar Goldin'in cenazesini geçtiğimiz kasım ayında Gazze Şeridi'nde taşıyor (Reuters)

İsrail’in öldürdüğü isimler arasında ayrıca, Hamas Siyasi Büro üyesi Gazi Hamad’ın oğlu Abdullah Hamad da bulunuyor. Abdullah Hamad’ın müzakere heyetinin üyesi olduğu, savaş öncesinde Hamas yönetimine bağlı Rubat Askerî Koleji’nden mezun olduğu ve eğitimci olarak görev yaptığı aktarıldı. Abdullah Hamad, kuzeni Ahmed Said Hamad ile birlikte, tünelde Kassam komutanları ve diğer savaşçılarla aynı noktada öldürüldü.

Kaynaklar, Gazi Hamad’ın kardeşi Said Hamad’ın ise 7 Ekim saldırısına katılan damatlarının öldürülmesinin ardından üç kızını İsrail bombardımanında kaybettiğini belirtti.


İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
TT

İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi bugün, İsrail’in Hamas tarafından Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracılığıyla teslim edilen kalıntı örneklerini teslim aldığını duyurdu. Örneklerin adli tıp laboratuvarına gönderilmesi planlanıyor.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre bir Hamas lideri, hareketin bugün Gazze Şeridi'nde kalan iki cesetten birini teslim edeceğini açıklamıştı.

İsrailli rehine Ran Gvili ve Taylandlı rehine Sudthisak Rinthalak'ın cesetleri halen Gazze'de bulunuyor.

Bu gelişme, İsrail güçlerinin bugün Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda bir Filistinliyi öldürmesi ve Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde evlerin yıkılması ve bombardımanların devam etmesi ile birlikte gerçekleşti.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, ‘işgal güçlerinin kuzeydeki Cibaliye Mülteci Kampı’na yoğun hava saldırıları düzenlediğini ve kuzey Gazze’de bazı konut binalarını yıktığını’ bildirdi. Ayrıca İsrail’e ait insansız hava araçları (İHA) et-Tuffah mahallesindeki es-Senafur kavşağı yakınlarında Filistinlilerin evlerine bombalar attı ve eşzamanlı olarak yoğun ateş açıldı.


Sudan'dan Rusya'ya cazip teklif: ABD ve AB kızabilir

Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
TT

Sudan'dan Rusya'ya cazip teklif: ABD ve AB kızabilir

Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)

Orduyla paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmaların sürdüğü Sudan'daki askeri yönetim, Rusya'yla daha yakın ilişkiler kurmak istiyor.

Wall Street Journal'ın (WSJ) Sudanlı yetkililere dayandırdığı habere göre, Moskova'ya Afrika'daki ilk deniz üssünü kurması teklif edildi.

Ekimde iletilen teklifin, Rusya'nın 25 yıl boyunca 300 askerini ve 4 savaş gemisini barındırabileceği bir üssü içerdiği aktarıldı.

Port Sudan ya da Kızıldeniz kıyısındaki bir başka yerde yapılabileceği bildirilen üs, bölgedeki kritik ticaret yollarına yakın olacak.

Küresel ticaretin yüzde 12'si, Avrupa-Asya alışverişinde önemli bir yere sahip olan Süveyş Kanalı üzerinden gerçekleşiyor.

WSJ, bunun Çin ve Rusya'yı kıtadaki limanlardan uzak tutmaya çalışan ABD için endişe verici bir gelişme olacağını vurguladı. 

Bu iki ülkenin Afrika'daki limanların kontrolü sayesinde buralarda savaş gemilerini tamir edip yeni silahlarla donatabileceği ve kritik denizyollarını kapatabileceği belirtildi.

Çin de denizaşırı ilk deniz üssünü 2017'de Cibuti'de kurmuştu. Kızıldeniz'i Aden Körfezi'ne bağlayan Babülmendep Boğazı'ndaki üs, bir uçak gemisinin demirleyebileceği kadar büyük.

ABD'nin Afrika'daki en büyük üssü Camp Lemonnier, Çin'inkinden yalnızca 10 kilometre uzaklıkta.

ABD'nin ayrıca Somali'de birlikleri var. 

Kremlin'in, Afrika'nın en büyük üçüncü altın üretici Sudan'dan madencilik konusunda imtiyazlar alabileceği de Amerikan gazetesinin haberinde ifade edildi. 

Sudanlı yetkililer tüm bunlar karşılığında hava savunma sistemleri gibi silahları ucuza almak istiyor.

WSJ, Sudan ordusundan bir yetkilinin, bu anlaşmanın AB ve ABD'yle aralarında sorun yaratabileceğinin farkında olduklarını söylediğini aktardı.

Bu hamlenin Moskova'yı kıtada yeniden güçlendirebileceği de haberde vurgulandı.

Paralı asker şirketi Wagner'in kurucusu Yevgeni Prigojin'in 2023'teki ölümünün ardından Rusya'nın Afrika planları sekteye uğradı.

Rusya Savunma Bakanlığı'na bağlı Afrika Kolordusu, Wagner'in operasyonlarını devralsa da kıtadaki yerini doldurmakta zorlandığı bildiriliyor.

General Abdülfettah Burhan'la işbirliği yapan General Muhammed Hamdan Dagalo, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin soykırımla suçladığı Ömer el Beşir'i 2019'da devirmişti. 

Ülkeyi sivil yönetime döndürme ve 100 bin kişilik paramiliter kuvvet HDK'yi ordu bünyesine dahil etme süreci nedeniyle iki general anlaşmazlığa düşmüş, 2023'te yeniden iç savaş patlak vermişti. 

Yeniden başlayan çatışmaların başlarında Moskova, Dagalo'ya bağlı HDK'yi destekliyordu. 

Başkent Hartum'dan HDK güçlerinin atılmasındaysa Ukrayna rol oynamıştı. 

WSJ, Rusların desteğini yetersiz bulan HDK'nin Kiev'e yanaştığını ve bunun üzerine Moskova'nın da Burhan'a bağlı orduyla ittifak kurduğunu aktarıyor.

Amerikan gazetesinin haberinde İran, Mısır ve Türkiye'nin Sudan ordusuna drone sağladığı da öne sürüldü.

Tahran'dan gelen deniz üssü kurma önerisinin, ABD ve İsrail'in tepkisiyle karşılaşmaktan korkan Hartum yönetimi tarafından geçen sene reddedildiği bildirildi. 

Diğer yandan ABD ve BM, Birleşik Arap Emirlikleri'ni (BAE) HDK'yi silahlandırmakla suçluyor. BAE ise bu iddiaları reddediyor.

Independent Türkçe, WSJ, AP