Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba, Şarku’l Avsat’a konuştu: ‘Putin savaş sahasında yenildiğinde müzakere masasına oturacak’

Ukrayna Dışişleri Bakanı: Rusya nükleer silah kullanmayacak. Rusya’nın tehditleri uluslararası arenadan tecrit edilmesini gerektiriyor.

Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba
Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba
TT

Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba, Şarku’l Avsat’a konuştu: ‘Putin savaş sahasında yenildiğinde müzakere masasına oturacak’

Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba
Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba

Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba, uluslararası toplumun Rusya'ya karşı ekonomisini ve kabiliyetlerini baltalayacak ve onu siyasi bir çözüme başvurmaya zorlayacak daha sert yaptırımlar uygulayarak savaşı durdurmayı başaracağına dair göreceli bir iyimserlik sergiliyor. Ancak bu iyimserliğe rağmen Rusya-Ukrayna savaşında dünyanın gerek savaşın uzaması, gerek savaşın küresel gıda açığını, üretimini, fiyatlarını ve emtia ve enerji tedarik zincirlerinin hareketliliğini artırması, gerekse nükleer silahlar dahil olmak üzere silahlanma yarışının hız kazanması açısından olsun en kötü senaryoya doğru ilerlediği ortada.
Kuleba, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, karmaşıklıklarla umutların iç içe geçtiği bir dil kullandı. Ukraynalı Bakan, röportaj aracılığıyla ortak olarak nitelendirdiği ülkeleri, Ukrayna’ya gelişmiş uçaksavar ve füzesavar sistemleri sağlamaya çağırdı. Savaşın ülkesinde neden olduğu ekonomik ve altyapı kayıplarının bir trilyon doları aştığını tahmin eden Kuleba,  savaşın yakın bir gelecekte sona ereceğini düşünmediğini ifade etti. Diğer yandan Suudi Arabistan, bölgedeki bazı devlet başkanları ve krallarıyla üst düzey bir zirvenin yapılacağı resmi bir ziyarette ABD Başkanı Joe Biden'ı ağırlamaya hazırlanırken bölgenin bir süredir boğuştuğu diğer krizler arasında Ukrayna-Rusya savaşı krizine siyasi bir çözüm umudu doğabilir.
Kuleba, 1 Haziran’da Körfez ülkeleri ile Ukrayna arasında yapılan ortak bakanlar toplantısında, Rusya'nın uluslararası toplum üzerinde bir savaş ve baskı aracı olarak kullandığını düşündüğü mevcut küresel gıda ve enerji sorununun çözümünde Körfez ülkelerinin aktif rol oynamasını umduğunu ifade etmişti. Ülkesinin, tahıl ve enerji güvenliği gibi acil konuları tartışmak için bir platform olarak Ukrayna ve Körfez ülkeleri arasında özel bir istişare konseyi kurulması amacıyla bir teklif sunduğunu belirten Kuleba’ya göre mevcut durum, artık kararlı eylemlerde bulunma ve kendinden emin adımlar atma zamanının geldiğini hatırlatıyor.
Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda Ukrayna Dışişleri Bakanı konuya dair şunları söyledi:
“Gelecekteki görüşmelerde önceliklerimiz, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün yeniden sağlanması, ekonomik olarak toparlanması, savaş suçlularının cezalandırılması, zararların tazmin edilmesi ve şu an garantör olmaları olası ülkelerle tartışılan yeni bir güvenlik garantileri sisteminin oluşturulması olmaya devam ediyor. Rusya'ya bize verdiği tüm kayıpları, acıları ve zararları ödeteceğiz. Her bir Rus savaş suçlusunun yaptıklarının hesabını vermesini sağlayacağız.”
Kuleba, beş aydır devam eden ve ‘Rusya işgali’ olarak nitelendirdiği savaşta Moskova’nın büyük bir başarı elde edemediğini de sözlerine ekledi.
Ukrayna'nın gayri safi yurtiçi hâsılasının (GSYİH) yüzde 30 düşmesini ve enflasyon oranının 2022'nin ilk çeyreğinde yüzde 20'ye ulaşmasını bekleyen Kuleba,  ülkesinin GSYİH’nın yüzde 16 oranında düştüğün, bunun da aylık 3 milyar doların üzerinde bir bütçe açığı oluşturduğunu belirtti. Kuleba, Rusya işgali diye tanımladığı savaşın, ülkesinin altyapısının yüzde 30'unu yok ettiğine ve maliyetinin 100 milyar doları bulduğuna işaret etti. Kuleba, Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin 128 günlük savaşın ardından bin 27 ilçeyi kurtardığını kaydetti.
Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda Ukrayna sahasında yaşananlardan bunun uluslararası alanda yansımalarına kadar birçok başlıkta açıklamalarda bulundu:

- Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Batı'nın Ukrayna'ya uzun menzilli füzeler göndermeye devam etmesi durumunda yeni hedefler vurmakla ilgili tehdidine ilişkin ne söylemek istersiniz?
Bunlar boş tehditler. Putin şu an Ukrayna'daki hedefleri hiçbir ayrım gözetmeden vuruyor ve Ukrayna'ya karşı acımasız bir savaş yürütüyor. Ukrayna'yı dehşete düşüren ne varsa yapıyor ve her gün Ukraynalıları öldürmeye devam ediyor. Rusya ordusu, çoğunlukla sivil noktaları hedef alan barbarca bir savaş yürütüyor. Rusya geçtiğimiz hafta, uzun menzilli füzelerle Ukrayna’nın birçok şehrini ve kasabasını vurdu, onlarca masum insanı öldürdü. Kiev ve Mıkolayiv’de sivillerin binaları füzelerle hedef alındı. Kremençuk’da kalabalık bir alışveriş merkezi ve Odessa bölgesindeki eğlence yerleri dehşet verici bir şekilde vuruldu. Rusya, kasıtlı olarak sivilleri hedef alıyor. Putin, böyle bir katliam gerçekleştirerek Ukrayna halkının moralini bozmak istiyor ama buna izin vermeyeceğiz. Kendimizi savunmak için her türlü aracı kullanacağız. Ayrıca tüm ağır savaş suçlarına karışanların adalete teslim edilmesini sağlayacağız. Ukrayna hava savunma sistemi, Rusya’nın kullandığı bazı uzun menzilli füzeleri engelleyebiliyor. Ukrayna, ortaklarını kendisine gelişmiş uçaksavar ve füzesavar sistemleri sağlamaya çağırıyor. Çünkü eğer hava sahasını güvenli hale getirebilirsek birçok sivilin hayatını kurtarmış olacağız.

- Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Ukrayna’da 10 yıldır yüzlerce ABD’li ve İngiliz ajanın faaliyet gösterdiğinden bahsetti. Bu suçlamaları hangi bağlamda değerlendiriyorsunuz?
Bu Rusya’nın propagandası bağlamında değerlendiriyorum. Rusya Dışişleri Bakanı, ülkesinin Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaşı şu ya da bu şekilde haklı çıkarmaya çalışıyor. Söyledikleri mantıksız ve neyi kanıtlamaya çalıştığını dahi anlamıyorum. Ukrayna yıllarca birçok ülkeden askeri uzmanları ağırladı. Rusya’nın saldırganlığı karşısında ordumuzda en iyi standartları sağlamamıza yardım etme çabalarına dahil olan sadece ABD ve İngiltere değildi. Bu noktada bize katkı sağlayan ortak ülkelere minnettarız. Rusya Dışişleri Bakanı, Rusya ordusunun performansından ve 24 Şubat’tan bu yana kaydettiği çok sayıdaki utanç verici yenilgiden rahatsızsa, komik açıklamalar yapmak yerine generallerine neden bu kadar kötü durumda olduklarını sorsa daha iyi olurdu. Rus yetkililerin yaptığı gibi yağmalamak yerine, ordumuzu yıllardır ortak ülkelerin yardımıyla yenilemeye çalışıyoruz. Bunun sonucunu savaş sahasında gördük. Rusya’nın başlattığı ve birkaç gün içinde hedeflerine ulaşmasını beklediği işgal beşinci aydır devam ederken Rusya halen büyük bir başarı kaydedemedi.

- Ukrayna'nın Zaporijya Oblastı yerel yönetimi, bölgenin devlet varlıklarına el koyulması niyetiyle Rusya’nın kontrolüne geçtiğini teyit etti. Buna ne sebep oldu?
İşgalci yetkililerin tüm kararları yasa dışıdır. Ruslar, Ukrayna’ya ait maden ürünlerini ve tahılı çalıyor, özel mülkleri yağmalıyor, insanları kaçırıyor, işkence ediyor ve öldürüyor. Rusya’nın bölgeyi ele geçirmesi ve Ukrayna devletine ait varlıklara el koyma girişimi kesinlikle cezalandırılacak olan Rusya’nın suçlarından sadece bir başka berbat suçtan ibarettir.

- Rusya, Ukrayna'daki askeri planının hedeflerine ne kadar ulaştı?
Rusya’nın amacı ülke olarak Ukrayna’yı birkaç gün içinde tamamen yok etmekti. Bunu işgalin başında açıkça söylediler. Sabahın erken saatlerinde tüm cephelerden askeri güçlerini bize karşı harekete geçirmelerinin nedeni de buydu. Ancak Ukrayna'nın kendini savunma yeteneğini ve bu konudaki kararlılığını çok yanlış değerlendirdiler. Ukrayna, Rusya’nın bu saldırgan planlarını engelledikten sonra Moskova birincil hedeflerinden, yani Kiev, Çernigiv, Sumi ve Harkiv'den çekilmek ve Ukrayna'nın doğusunda ve güneyinde şu an başarmaya çalıştıkları daha küçük hedeflere odaklanmak zorunda kaldı. Ukrayna'nın kahramanca direnişinin ve ortaklarımızın desteğinin Rusya’nın planını boşa çıkaracağına sizi temin ederim. Putin'in Ukrayna'yı işgal ederek bir hata yaptığını anlaması ve güçlerini topraklarımızdan çekmesi gerekiyor.

- Ukrayna halen NATO'ya katılmak istiyor mu? Bu konudaki çabanın sonuçlarıyla ilgili güvenlik garantileri ve beklentileriniz neler?
Ukrayna, NATO üyesi olma arzusundan asla vazgeçmedi. Fakat NATO üyeleri arasında Ukrayna’nın adaylığı konusunda fikir birliği yok. Rusya, Ukrayna’nın bekasına yönelik bir tehdit olmaya devam ederken, sonsuza kadar bekleyemeyiz. Gelecekte bilinmeyen bir zamanda değil, şimdi etkili olacak güvenlik garantilerine ihtiyacımız var. Dünyanın en büyük üçüncü nükleer cephaneliğinden gönüllü olarak vazgeçen Ukrayna, 1994 yılında imzalanan Budapeşte Memorandumu çerçevesinde ABD, İngiltere, Fransa, Çin ve Rusya'dan güvenlik garantileri aldı. Rusya, 2014 yılında Ukrayna'ya saldırarak (Budapeşte Memorandumu’nu) geçersiz kıldı ve memorandum Ukrayna'nın güvenliğini sağlayamadı. Dünyanın Ukrayna'ya güvenliğini sağlamaya borçlu olduğunu düşünüyoruz.  Şuan en yakın müttefikimizin bazılarından somut, bağlayıcı ve hızlı güvenlik garantileri sağlanmasını bekliyoruz.

- Rusya'nın Ukrayna'ya açtığı savaşın bilançosu nedir?
Savaş devam ederken kesin veriler vermek zor olsa da Ukrayna'nın GSYİH'sinin 2022'de en az yüzde 30 düşmesi bekleniyor. Enflasyon bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 20'ye ulaşabilir. Ukrayna'nın GSYİH'sı şimdiden yüzde 16 geriledi. Bu da aylık bütçe açığının 3 milyar dolardan fazla olacağı anlamına geliyor. Rusya işgali, bugüne kadar Ukrayna'nın altyapısının yüzde 30'una ya zarar verdi ya da yok etti. Bunun maliyeti ise en az 100 milyar dolar. Ekonomi ve altyapı kayıpları toplam 1 trilyon doları geçebilir. Buna karşın insanların yaşadıkları acının şiddetini ölçmek imkansız. Rusya, barbarca bir savaş stratejisi olarak daha çok sivilleri hedef alıyor. Binlerce kurbandan bahsediyoruz. Rusya'nın bize verdiği tüm zararları, yaşattığı tüm acıları ve tüm kayıpları ona ödeteceğiz. Her bir Rus savaş suçlusunun yaptıklarının hesabını vermesini sağlayacağız.

- Ukrayna'nın dost ülkelerden aldığı yardımları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ukrayna'ya önemli miktarda mali, insani ve askeri yardım sağlayan ortaklarımıza çok minnettarız. Dostlarımızı hız kesmeden bu yardımları artırmaya çağırıyorum. Çünkü savaşın devam ettiği her gün daha fazla yıkım getiriyor ve Ukrayna'nın ihtiyaçlarını daha da artırıyor. Askeri yardım noktasında ise daha fazla silah ve ağır mühimmat gerekiyor. ABD, ikili askeri, mali ve insani yardım çerçevesinde yaklaşık 45 milyar dolarlık bütçe açıkladı. AB ülkeleri ve kurumları 16 milyar euroluk, İngiltere 6,4 milyar euroluk yardımda bulunmayı taahhüt etti. GSYİH açısından Estonya, Letonya ve Polonya, Ukrayna'nın en büyük destekçileri oldular. Onları ABD, Litvanya ve İngiltere takip ediyor. Polonya, Romanya, Macaristan ve Slovakya gibi komşularımız, Rusya’nın saldırılarından kaçan Ukraynalı mülteci kadın ve çocuklara barınak sağlarken bunun maliyetini üstleniyorlar. Desteklerine büyük bir minnet duyuyoruz.

Rusya’nın Ukrayna’ya karşı nükleer silah kullanacağına dair işaretler söz konusu mu?
Rusya’nın nükleer silah kullanması ihtimali zayıf olsa da Rus yetkililer ve televizyon programlarına katılan yorumcular, bunun hakkında gelişigüzel konuşuyorlar. Nükleer silah kullanma konusundaki tehditkâr sözleri nedeniyle cezalandırılmaları gerektiğine inanıyorum. Rusya, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) daimi üyelerinden biri olarak uluslararası toplum tarafından küresel barışı ve istikrarı korumakla görevlendirildi. Ancak bunun yerine nükleer silahların diğer egemen devletlere karşı potansiyel kullanımıyla övünüyor. Bu Rusya'yı uluslararası toplumdan tecrit etmeye tek başına yeterli bir sebep. Rusya, saldırganlığı sırasında Enerhodar ve Çernobil şehirlerindeki nükleer santralleri ele geçirerek nükleer güvenliği umursamadığını zaten gösterdi. Birilerini rehin almak, fabrika binalarını bombalamak ve ekipman çalmak sorumsuzluktan başka bir şey değil.

- Ukrayna ordusu ülkeyi korumaya ne kadar hazır? Ordu, Mariupol'daki sivilleri korumayı başardı mı?
Savaş olabilecek en korkunç şey olsa da bile belli kurallar çerçevesinde savaşılır. Bu kurallardan bazılarını uluslararası insan hakları hukuku tanımlar. Ukrayna ordusu, sivil kayıpları az olması amacıyla bu kurallara sıkı sıkıya bağlı kalıyor. Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin önceliği sivillerin hayatlarının korunmasıdır. Ukrayna ve Rusya orduları arasındaki temel farkı anlamalısın.  Askerlerimiz halkı ve toprakları için savaşıyor. Rus askerleri ise başka bir ülkede oranın halkını öldürmeye ve topraklarını ele geçirmeye gelmiş işgalcilerdir. Bunu yaparken neden oldukları acı ve yıkım umurlarında değil. Rusya uluslararası insan hakları hukukunu hiçe sayıyor ve sivil halka karşı ayrım gözetmeksizin bombardıman ve terör, tecavüz, öldürme ve sınır dışı etme gibi tamamen vahşi taktikler kullanıyor. Rusya’nın Çeçenya’da ve Suriye'de gerçekleştirdiği toplu vahşetlere tanık olmuştuk, ama bu vahşet Ukrayna'da emsali olmayan bir düzeye ulaştı. Rusya’nın Mariupol, Buça, İrpin, Borodyanka ve diğer şehirlerde işlediği barbarca suçlar, DEAŞ ve diğer terörist grupların işlediklerinden çok daha fazla. Ukrayna Silahlı Kuvvetleri 128 günlük savaşın ardından bin 27 ilçeyi kurtardı. Hükümet ve yerel yetkililer, işletmeler ve sivil gönüllüler, hayatı normale döndürmek, acil öneme sahip altyapıyı yenilemek ve insanların evlerine geri dönmeleri için gerekli koşulları sağlamaya çalışıyor. Örneğin Mariupol’de Ukrayna askerleri, canları pahasına sivillere yardım etmek için yiyecek ve ilaç sağladı. Ukraynalılar bir ailedir ve en zayıflarını korumak için hiçbir çabadan kaçınmazlar. Ukrayna askerleri, Ukrayna devletini, milletini ve kimliğini yok etmek için topraklarımıza gelen işgalcilere karşı her gün kahramanlıklar gösteriyor, özveride bulunuyor. Ülkemizi savunmakta kararlıyız. Bundan vazgeçmeyiz. Ortaklarımızın Ukrayna'ya bu savaşı mümkün olan en kısa sürede sona erdirmesi için gerekli tüm silahları sağlamalarını umuyoruz.

- Ukrayna, Rusya’nın petrol ve gaz ihracatına yaptırım uygulanmasını talep etti, ancak Macaristan gibi ülkeler bunu yapmayı reddediyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Daha önce sivillerin korunmasıyla ilgili sorduğumuz soruya geri dönecek olursak; barışa yönelik tehditleri önlemek ve bu tehditleri ortadan kaldırmak için alınacak bir takım toplu önlemler vardır. Saldırganlıkların bastırılması, Birleşmiş Milletler Antlaşması uyarınca uluslararası toplumun ortak sorumluluğudur. Dolayısıyla Rusya ile her zaman olduğu gibi iş yapmaya ve onların petrol ve gazını satın almaya devam etmek Ukrayna’yı yok etmesine ve Ukraynalıları öldürmesine destek vermek demektir. Bu da adalet ilkelerinin ve uluslararası yasaların ihlali anlamına gelir. Tarih herkesi değerlerine göre yargılayacaktır. Ancak yaptırımlar konusunun sadece ahlaki yönü yok. Bunun bir de pratik yönü var. Örneğin, Kremlin özellikle Rusya’dan tedarik edilen enerji kaynaklarına güveniyor.  Enerjiyi bir silah olarak kullanıyorlar. Sevmedikleri siyasi kararlara karşı enerjiyi kesmekle tehdit ederek ülkelere şantaj yapıyorlar. Aynı durum şu an yasakladıkları Ukrayna’nın gıda ihracatı için de geçerli. Rusya oyunu kuralına göre oynamak istiyor. Avrupa ülkeleri Rusya’nın petrol ve gazını satın alarak sadece Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaşını desteklemekle kalmıyor. AB’nin Rusya’nın enerji kaynaklarına bağımlılığı, Rusya’nın nüfuzuna kapıyı daha fazla aralıyor. Öte yandan Rusya, AB’nin birliğini baltalamak için AB içinde Rusya’nın petrol ve gaz ihracatına yönelik ambargoyu kapsayan altıncı yatırım paketine ilişkin tartışmadan yararlanıyor. Avrupa ülkeleri arasında fikir birliği olduğu bir gerçek olsa da zamanlama çok önemli. Sağlam bir duruş sergilemeleri ve birliklerini korumalarından ötürü AB liderlerine minnettarız. Rusya’nın Ocak ayında yüzde 5,6 olan GSYİH büyüme oranı geçtiğimiz Nisan ayında yüzde 3’e geriledi. Bu oranın yıl içinde yüzde 8 ile 15 arasında daralması bekleniyor. Yedinci yaptırım paketi üzerinde hızla çalışılmasını umuyoruz. Rusya'nın baskıcı uygulamaları atlamasına izin verilmemeli. Rusya petrolünün olduğu her karışım, yüzde 100 Rusya petrolü olarak kabul edilmeli.

- Rusya-Ukrayna müzakerelerinde ne kadar ilerleme kaydedildi. Bu müzakerelerde büyük bir ilerleme bekliyor musunuz?
Rusya şu an için müzakere istemiyor. Putin’in sözcüsü birkaç gün önce yaptığı açıklamada, bu savaşın Ukrayna’nın silahlarını bıraktığı ve Rusya'nın tüm taleplerini karşıladığı gün bitirebileceğini söyledi. Bu da Rusya'nın müzakerelere hazır olmadığı ve askeri çözümler aradığı anlamına geliyor. Putin'in müzakere masasına oturmasına giden yol savaş sahasında alacağı yenilgilerden geçiyor. Rusya ordusunun Ukrayna ordusu karşısında savaşı kazanamayacağını anladığı zaman ciddi olarak müzakerelere başlamayı düşünecektir. BM’nin 141 üyesinin büyük bir çoğunluğu, 2 Mart'ta, Rusya Federasyonu'nun Ukrayna'yı işgaline derhal son vermesini ve tüm askeri güçlerini koşulsuz olarak topraklarımızdan çekmesini talep eden bir kararı onayladı. Bu karar, uluslararası toplumun talebi ve Rusya ile yapılacak gerçek bir müzakerenin de temelidir. Önümüzdeki süreçte yapılacak müzakerelerde önceliklerimiz, toprak bütünlüğümüzün yeniden sağlanması, Ukrayna’nın ekonomik olarak toparlanması, savaş suçlarının cezalandırılması, zararların tazmin edilmesi ve şuan garantör olmaları beklenen ülkelerle görüşülen yeni bir güvenlik garantileri sistemini oluşturulması olmaya devam ediyor.

- Suudi Arabistan’ın savaşı sona erdirecek Rusya-Ukrayna müzakerelerinin başarısında ne ölçüde rol almasını bekliyorsunuz?
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile 3 Mart’ta yaptığı görüşmede sunduğu, Rusya ile Ukrayna arasındaki tansiyonu düşürme ve arabuluculuk yapma önerisine müteşekkiriz. 1 Haziran’da Körfez ülkeleri ile Ukrayna arasında yapılan ortak bakanlar toplantısında Ukrayna’nın Suudi Arabistan ve diğer tüm Arap ülkeleriyle ilişkilerini özellikle yeniden yapılanma çabaları çerçevesinde ilerletmek istediğini ifade ettik. Ayrıca, Rusya’nın uluslararası toplum üzerinde bir savaş ve baskı aracı olarak kullandığı küresel gıda ve enerji sorununun çözümünde Körfez ülkelerinin aktif bir rol oynayacağına olan umudumuzu bir kez daha dile getirdik. Kararlı eylemlerde bulunmanın ve kendinden emin adımlar atmanın zamanı geldi. AB, G7 Zirvesi sırasında Rusya’dan tedarik edilen petrole olan bağımlılığı azaltmayı ve Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) üyelerinin bu açığı kapatmaları için üretimlerini artırmalarını istediğini açıkça belirtti. Ukrayna bugün yakıt kriziyle karşı karşıya. Bu alanda uzun vadeli ve etkili çözümler arıyor. Ukrayna Cumhurbaşkanlığı Ofisi Başkanı Andriy Yermak bu konuda Ukrayna ile Körfez ülkeleri arasında özel bir istişare konseyi kurulması da dahil olmak üzere bir takım girişimlerle ilgili bir brifing verdi. Bu konsey, tahıl tedariki ve enerji güvenliği gibi acil konuların tartışılması için önemli bir platform olabilir. Ukrayna, yalan haber ve kara propaganda ile mücadelenin önemi göz önüne alındığında halkın doğru bilgilendirilmesi açısından daha açık olmaya ve Arap gazetecilerin ülkemizden Arap dünyasına doğrudan haber yapmaları konusunda daha anlayışlı olmaya çalışıyor.



ABD Azerbaycan-Ermenistan barış anlaşmasıyla İran sınırında

ABD Başkanı Donald Trump, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Beyaz Saray'da imzalanan barış anlaşmasının ardından kameralara poz verirken, 8 Ağustos 2025 (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Beyaz Saray'da imzalanan barış anlaşmasının ardından kameralara poz verirken, 8 Ağustos 2025 (AFP)
TT

ABD Azerbaycan-Ermenistan barış anlaşmasıyla İran sınırında

ABD Başkanı Donald Trump, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Beyaz Saray'da imzalanan barış anlaşmasının ardından kameralara poz verirken, 8 Ağustos 2025 (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Beyaz Saray'da imzalanan barış anlaşmasının ardından kameralara poz verirken, 8 Ağustos 2025 (AFP)

Ömer Önhon

Güney Kafkasya'da devam eden büyük oyunda, siyaset, ekonomi ve güvenliği bir araya getiren yeni bir proje öne çıktı. Beyaz Saray'da 8 Ağustos Cuma günü düzenlenen törende, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, iki ülke arasında barış için ortak deklarasyona imza attılar. Törene, anlaşmanın hamisi olarak belgeyi imzalayan ABD Başkanı Donald Trump da katıldı.

Ortak deklarasyon sınırlara saygı, bölgesel çatışmanın sona erdirilmesi ve güç kullanımının reddi gibi yedi temel maddeden oluşuyor. Taraflar ayrıca, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) Minsk Grubu'nun kapatılması için ortak bir talepte bulunmak da dahil olmak üzere çeşitli bazı belgeler üzerinde de anlaşmaya vardı ve bunları imzaladı. Ermenistan ve Azerbaycan Dışişleri Bakanları, ‘Devletler Arasında Barış ve İlişkilerin Kurulmasına Dair Anlaşma’ taslağını imzalayarak, nihai metni tamamladılar. Bakü, Erivan'ın imzaların atılmasından ve nihai onaylamadan önce bölgesel talepleri sona erdirecek anayasa değişikliklerini yapmasını bekliyor.

Anlaşma ayrıca, Azerbaycan'ın ana kısmını Ermenistan toprakları üzerinden Nahçıvan'a bağlayan ‘Zengizor Koridoru’ olarak bilinen engelsiz bir geçiş bölgesi kurulmasını da kapsıyordu. Ermenistan, ABD ve üzerinde anlaşmaya varılan diğer dış taraflarla birlikte, ‘Trump'ın uluslararası barış ve refah yolu’ olarak adlandırılan bir çerçeve oluşturmak için çalışmayı taahhüt etti. Washington’daki görüşme önemli bir başarı olsa da, birçok ayrıntı hala net bir anlaşma ve daha fazla açıklığa ihtiyaç duyuyor.

Azerbaycanlılar ve Ermeniler arasındaki çatışma, 20’nci yüzyılın başlarına, her iki ülkenin de işgal altında olduğu ve 1990 yılında Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla bağımsızlıklarını kazandıkları döneme kadar uzanıyor. O zamandan beri, tarihsel anlaşmazlıklar ve bölgesel talepler nedeniyle aralarında zaman zaman savaşlar patlak verdi. Ermeniler, özellikle Rusya'nın büyük dış desteğiyle Karabağ ve diğer Azerbaycan bölgelerini işgal etti.

Proje, Bakü'den başlayıp Ermenistan'dan geçerek Nahçivan'a ulaşan ve ardından Türkiye'ye varan bir demiryolu hattı ve otoyol inşasını kapsarken bu yol, İran sınırına paralel olarak uzanıyor.

Azerbaycan, 2020 yılında Karabağ'ın büyük bir bölümünü geri alan bir askeri operasyon düzenledi ve ardından 2023 eylülünde terörle mücadele çerçevesinde hızlı bir harekatla işgal altındaki topraklarının geri kalanını da kurtardı. O tarihten bu yana Türkiye, ABD, İsrail, Fransa ve İran gibi ülkelerin farklı roller oynadığı karmaşık bir siyasi ve güvenlik sürecine girildi. Bu ülkeler, kendi çıkarlarını gerçekleştirmek için çaba sarf ettiler.

Başkan Trump, uzun süredir savaşları sona erdirme ve ekonomik ilişkileri güçlendirerek ve refahı artırarak ülkeleri bir araya getirme sloganını savunuyor ve bu konuda ABD'nin ekonomik çıkarlarına odaklanıyor. Ancak, savaşları birkaç gün içinde sona erdirebileceğine dair tekrar ettiği abartılı açıklamaları, özellikle bir günde sona erdirebileceğini söylediği Rusya-Ukrayna savaşını sona erdirememesi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından manevra yapıldığını itiraf etmesi, güvenilirliğini zedeledi.

fgthyu7
Nahçıvan Özerk Bölgesi'nin Stepanakert (Hankendi) şehrinde düzenlenen bir askeri geçit töreni, 8 Kasım 2023 (AFP)

Bu sefer işler onun lehine gelişebilir, çünkü yakında Putin ile görüşmeye hazırlanıyor ve bu da Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşı sona erdirme umutlarını canlandırıyor. Pakistan ile Hindistan, Tayland ile Kamboçya ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti ile Ruanda arasındaki çatışmaları sona erdirmeyi kendine mal eden Trump için, Kafkasya’daki son başarısı, uluslararası arenada başarılarını övünmek için yeni bir fırsat sunuyor.

Washington zirvesinin en önemli sonucu, anlaşmada ‘geçiş bölgesi’ olarak adlandırılan ve Zengizor Koridoru olarak bilinen, Ermenistan’da 43 kilometre uzunluğundaki şerit oldu. Bu şerit, Azerbaycan Cumhuriyeti'nin ana kısmını, Nahçivan Özerk Cumhuriyeti'ndeki topraklarından ayırıyor.

Proje, Bakü'den başlayıp Ermenistan'dan geçerek Nahçivan'a ulaşan ve ardından Türkiye'ye varan bir demiryolu hattı ve otoyol inşasını kapsarken bu yol, İran sınırına paralel olarak uzanıyor.

Başkan Donald Trump, Zengizor Koridoru’nu, Azerbaycan'a Nahçıvan'a tam erişim hakkı tanıyan ve Ermenistan'ın toprak bütünlüğüne tam saygı gösteren özel bir geçiş bölgesi olarak tanımladı. Projeye, Trump Uluslararası Barış ve Refah Yolu (TRIPP) adı verildi.

Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki gelişmelerle birlikte, gözlemciler Türkiye ile Ermenistan arasında tam normalleşme ve diplomatik ilişkilerin kurulmasının çok da uzak olmadığını tahmin ediyorlar.

Trump, Ermenistan'ın bu koridoru inşa etmek için ABD ile özel bir ortaklık kuracağını ve Washington'a 99 yıl süreyle uzatılabilir yönetim hakları vereceğini açıkladı. Projenin hayata geçirilmesi için ABD ve diğer ülkelerden müteahhitlerin yer alacağı bir koalisyon kurulacak ve ABD, Azerbaycan ve Ermenistan karı üzerinde anlaşmaya varılan oranlarda paylaşacak.

Teknik şüphelerle çevrili olan proje, çünkü Ermenistan koridorda egemenlik haklarına sahip olacak, ancak yolcuların ve malların denetimi ve kontrolü, trafiği veya ticari faaliyetleri engellemeyecek şekilde gerçekleştirilecek. Fakat bu durum, uygulama açısından hala belirsizliğini koruyor.

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, bu tarihi adımın Trump'ın kişisel müdahalesi olmasaydı gerçekleşemeyeceğini vurgulayarak, 35 yıl süren savaşı sona erdirdiği için Nobel Barış Ödülü'nü hak ettiğini ve onu bu ödüle aday göstereceklerini açıkladılar.

Azerbaycan-Ermenistan çatışmasında etkili olan başlıca güçlerden biri olan Türkiye, Washington’daki zirvenin sonuçlarından duyduğu memnuniyeti dile getirirken bunu son derece önemli bir gelişme olarak nitelendirerek ABD'nin rolünü takdir etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan anlaşmaya övgüde bulundu. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ise Zengizor Koridoru’nu Türkiye'yi Kafkasya ve Hazar Denizi üzerinden Türk dünyasına, Türkiye üzerinden Avrupa'ya ve Asya'nın derinliklerine bağlayan önemli bir bağlantı noktası olacağını belirtti.

juı8
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, ABD Başkanı Donald Trump'ın da hazır bulunduğu Washington'daki Beyaz Saray'da düzenlenen barış anlaşması imza töreninde tokalaşırken, 8 Ağustos 2025 (AFP)

Türkiye ve Azerbaycan, ‘iki devlet bir millet’ deyişiyle ifade edilen yakın bir ilişkiye sahipler. Dışişleri Bakanı Fidan da bu çerçevede ‘Türk dünyası’ terimini kullandı. Ankara, Ermenistan-Azerbaycan savaşının başından itibaren Bakü'nün yanında yer aldı ve askeri destek sağlayarak Azerbaycan'ın zaferinde önemli bir rol oynadı. Türkiye, 21 Eylül 1991'de Ermenistan'ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülkelerden biri olmasına rağmen, Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarını işgal etmesi ve mevcut anlaşmazlıklar nedeniyle iki ülke arasındaki ilişkiler gerildi.

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, 2022 yılında Türkiye'nin diplomatik girişimlerine yanıt verdi ve iki ülke arasında uzlaşı sürecinin ilk adımları atıldı. Bu süreç, geçtiğimiz haziran ayında Paşinyan’ın Türkiye'ye yaptığı resmi ziyaretle taçlandı.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki gelişmelerle birlikte, gözlemciler Türkiye ile Ermenistan arasında tam normalleşme ve diplomatik ilişkilerin kurulmasının çok da uzak olmadığı tahminlerinde bulunuyorlar. Birçok Ermeni Taşnak, özellikle de Ermeni diasporasından olanlar, Başbakan Nikol Paşinyan'ın Ermenistan'ın ulusal çıkarlarına aykırı davranışlarda bulunduğunu düşünüyor, ancak halkın geniş desteğine sahip olan Paşinyan bu eleştirilerden etkilenmeyecektir.

Ekonomik faaliyetler ve normalleşme ile ulaşım koridorlarının sağlayacağı fırsatlar büyük bir etki yaratacak olsa da bu durum, mevcut tüm gerilimleri ve zorlukları bir anda ortadan kaldırmaz.

Rusya, Batı'nın kendi hayati etki alanı olarak gördüğü bölgelerde veya sınırlarına yakın bölgelerde yaptığı hamlelerden memnun değil. Başkan Vladimir Putin'in harekete geçmek için uygun anı sabırla beklediği biliniyor.

İran ve Rusya ise Aliyev ve Paşinyan’ın görüşmesi ve anlaşmaları imzalamalarının olumlu bir gelişme olduğunu vurguladılar. Ancak aynı zamanda, ABD'nin Moskova'nın arka bahçesi olarak gördüğü bölgede Rusya'ya karşı önemli bir diplomatik zafer elde etmesinden duydukları endişe ve rahatsızlığı da dile getirdiler. Bu gelişme, Rusya ile Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki ilişkilerin gerginleştiği bir dönemde gerçekleşti.

Ermenistan, Paşinyan liderliğinde Rusya'nın nüfuzundan uzaklaşarak güvenliğini sağlamak için Batı'ya yakınlaşmaya çalışırken, Aliyev liderliğindeki Azerbaycan'ın politikası Rusya ile ilişkilerinde temkinli olmakla birlikte, son zamanlarda daha açık bir tutum sergilemeye başladı.

gthyu
Azerbaycan Savunma Bakanlığı'nın 19 Eylül 2023'te yayınladığı bir videodan alınan ve Bakü’nün Azerbaycan güçlerinin Ermenilerin Dağlık Karabağ bölgesinde kullandığı mevzileri imha etmesi sonucu meydana geldiğini söylediği bir patlamayı gösteren bir görüntü (AFP)

Öte yandan İran, Bakü ile Erivan arasındaki ilişkilerin iyileşmesini memnuniyetle karşıladı, ancak projenin olası sonuçları konusunda uyarıda bulundu. Ulaştırma yollarının açılmasının, karşılıklı çıkarlar ve egemenliğin korunması çerçevesinde gerçekleşmediği sürece bölge halklarına fayda sağlamayacağını vurgulayan Tahran, doğu ile batıyı birbirine bağlayan Zengizor Koridoru’nun, kendisinin teşvik ettiği kuzey-güney koridoruna büyük zarar vereceğinden ve Ermenistan'a doğrudan erişimini engelleyeceğinden endişe ediyor.

İran, bölgenin güvenliğini tehlikeye atabilecek dış müdahalelere karşı uyararak Tahran'ın varlığını ve Azerbaycan'daki İsrail varlığını ciddi bir endişe kaynağı olarak gören ABD'ye açık bir gönderme yaptı.

Burada sorun, İran'ın bu projeyi gerçekten durdurabilecek durumda olup olmadığında. Ancak Rusya'nın, Batı'nın kendi hayati etki alanı olarak gördüğü bölgede veya sınırlarına yakın bölgelerde yaptığı hamlelerden memnun olmadığı biliniyor. Başkan Vladimir Putin'in harekete geçmek için uygun anı sabırla beklediği de biliniyor.

ABD’li yetkililerin, Washington'ın anlaşmalarının ve projelerinin Rusya, Çin ve İran'ı hedef alan jeopolitik manevraların bir parçası olduğunu açıkça ilan etmesiyle, bu ülkelerin tek tek veya toplu olarak bu planları engellemek yahut bozmak için karşı projeler veya planlar ortaya koyması şaşırtıcı olmaz.