Guardian, Türkiye'de kürtajı ele aldı: "Yasal olsa da neredeyse yasaklı"

"Doktor 'Hamile kalmak için bacaklarını açabiliyorsan şimdi de yapabilirsin' dedi"

Türk uçaklarının Irak sınırında 34 sivili öldürdüğü olayı hatırlatarak 2012'de "Her kürtaj bir Uludere'dir" diyen Recep Tayyip Erdoğan, feminist eylemlerin çoğalmasına neden olmuştu (Reuters)
Türk uçaklarının Irak sınırında 34 sivili öldürdüğü olayı hatırlatarak 2012'de "Her kürtaj bir Uludere'dir" diyen Recep Tayyip Erdoğan, feminist eylemlerin çoğalmasına neden olmuştu (Reuters)
TT

Guardian, Türkiye'de kürtajı ele aldı: "Yasal olsa da neredeyse yasaklı"

Türk uçaklarının Irak sınırında 34 sivili öldürdüğü olayı hatırlatarak 2012'de "Her kürtaj bir Uludere'dir" diyen Recep Tayyip Erdoğan, feminist eylemlerin çoğalmasına neden olmuştu (Reuters)
Türk uçaklarının Irak sınırında 34 sivili öldürdüğü olayı hatırlatarak 2012'de "Her kürtaj bir Uludere'dir" diyen Recep Tayyip Erdoğan, feminist eylemlerin çoğalmasına neden olmuştu (Reuters)

ABD Yüksek Mahkemesi'nin kürtajı tüm eyaletlerde anayasal hak haline getiren yaklaşık 50 yıllık emsal kararı 24 Haziran'da bozmasının ardından tüm dünyada gözler çocuk aldırmanın önündeki yasal ve yasadışı engellere döndü.  
Birleşik Krallık'ın önde gelen gazetelerinden The Guardian da Türkiye'deki durumu ele aldı.  
Lara Villalon imzasıyla bugün yayımlanan "Yasal olsa da neredeyse yasaklı: Türk kadınlarının bedava ve güvenli kürtaj hakkına erişimi engelleniyor" başlıklı haberin spotu da şöyle:
"Türkiye'nin çoğunda fiili bir yasak var. Kadınlar ya hastane hastane dolaşıp yalvarmak zorunda kalıyor ya da paraları varsa özel klinik arıyor."

Türkiye'deki kürtaj yasaları ve fiili durum
2827 No'lu Nüfus Planlaması Yasası, 12 Eylül darbesinin ardından 1983 yılında yürürlüğe girdi ve Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana süren yasal kısıtlamayı kaldırarak kürtajı serbest bıraktı. 
5 yıl içinde ülke çapındaki 15 ila 49 yaşlarındaki her bin kadından 45'i kürtaj yaptırdı. 1998'deyse bu oran binde 25'e düştü. 
Yasa, 10 haftaya kadar olan gebeliklerin isteğe bağlı olarak kürtajla sonlandırılmasına izin veriyor. Tecavüz sonucu meydana gelen gebeliklerde ve annenin sağlığının büyük tehdit altında olduğu durumlarda süre 20 haftaya kadar uzayabiliyor. 
Yasalara göre devlet hastanelerinin bu prosedürü bedavaya gerçekleştirmesi gerekiyor. Kadir Has Üniversitesi'nde çalışan akademisyenlerin 2020'de yaptığı araştırmaya göreyse, yalnızca kadının isteğiyle kürtaj yapan hiçbir devlet hastanesi yok. 

"Hakkım olduğunu söylesem de reddettiler"
Haberde gerçek adı gizlenerek Esra mahlası verilen bir kadının yasal durumla örtüşmeyen deneyimleri aktarıldı. 
İstanbul'da yaşayan 27 yaşındaki kadın, pek çok sağlık kuruluşundan geri çevrildiğini söyledi:
"Tekrar tekrar ‘Burada kürtaj yaptıramazsın, biz yapmıyoruz' dediler. Bunun hakkım olduğunu söylesem de reddettiler."
Özel hastanelerin de öğretmen maaşıyla karşılaması mümkün olmayan faturalar çıkardığını belirten Esra, "Haftalar geçiyordu ve ben gittikçe daha fazla endişeleniyordum. Sonunda gizli saklı, sağlıksız bir yere düşeceğim aklıma geliyordu" dedi. 
Esra sonunda masrafları karşılayabileceği bir özel klinik bulsa da buradaki jinekolog, partnerini ikna edip evlenmesini ve çocuğu aldırmamasını söylemiş. Bütün bunlara rağmen kürtaj yaptıran kadın, üç hafta sonra kanama şikayetiyle devlet hastanesine gittiğini ve acil operasyona alındığını anlattı:
"Ateşim vardı ve vücudumdan pıhtılaşmış kanlar çıkıyordu. Kürtaj yapmadığını söyleyen hastanelerden birinde tedavi gördüm. İlk başta onay verselerdi çok daha kolay ve güvenli olurdu."
Esra operasyondan sonra sürekli ağrı yaşadığı için bundan sonra istese de çocuk yapamamaktan korkuyor. 

"Pek çok yerde fiili yasak var"
Bir devlet hastanesinde çalışan ve soyadını vermek istemeyen Filiz adındaki bir hemşire de "Pek çok yerde fiili yasak var. Türk kanunlarına göre bir doktor bir kadına kürtaj yaptıramayacağını söyleyemez ama geri çevrilmeler çok yaygın. Bu da kadınları hastane hastane dolaşıp yalvarmaya zorluyor" dedi.
Haberde bu fiili yasağın Türkiye'deki hükümetin kürtaja yönelik popülist ve sert söylemleriyle şekillendiğinin görüldüğü bildirildi. 2012'de başbakanlık yapan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Kürtajı cinayet olarak görüyorum" demesi ve yasal süreyi 6 haftaya düşürecek bir tasarının hazırlanması hatırlatıldı. Kürtaj hakkını savunan kadınların büyük gösteriler düzenlemesinin ardından bu yasa teklifinin hiçbir zaman oylanmadığı da belirtildi. 
Ancak aktivistler bu yasa çıkmasa da özel olmayan sağlık kuruluşlarının, hükümetin "en az üç çocuk" söyleminden de etkilenerek süreci imkansız hale getirmeye çalıştığını belirtiyor. 
İstanbul Tabip Odası Kadın Komisyonu üyelerinden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Irmak Saraç, hastane yönetimlerinin doktorlara kürtaj yapmamaları için daha fazla baskı uyguladığını söyledi:
Pek çok vakada kürtajların gerçekleştirildiği aile planlama merkezleri kapatıldı ya da emekli olan kadın doğum uzmanlarının yerine yenileri atanmadı.

"20'den fazla hastane reddetti"
The Guardian, özel kliniklerde kürtajın üç bin lira civarında olduğunu ve çalışma çağındaki kadınların yalnızca yüzde 30'unun sigortalı çalıştığı Türkiye'de bu miktarın pek çok kişiye fazla gelebileceğini hatırlattı. 
Köyceğiz'de yaşayan 28 yaşındaki bir kadın da küçük yerde ailesinin duymasından korktuğu için kürtaj amacıyla İstanbul'a gittiğini söyledi. Beş haftalık hamileyken 20'den fazla devlet hastanesinin kendisini reddettiğini belirterek şöyle dedi:
"Gerçekten korkmaya başladım. Bunun doğrudan gerçekleştirileceğini sanıyordum. İstanbul yakınındaki diğer kentlerde yer alan hastanelerle de konuştum ama hiçbir sonuç alamadım."
Haberde İlknur diye anılan kadın, iki hafta sonra özel kliniklerden birine 3 bin 500 lira vererek operasyonu gerçekleştirdiğini söyledi. Doktorun ilk başta görüşmeye gittiğinde nazik olduğunu ancak operasyon sırasında karnının ağrıması üzerine sertleştiğini anlattı:
"Doktor bana ‘Bacaklarını aç, bu hiçbir şey değil. Hamile kalmak için bacaklarını açabiliyorsan şimdi de yapabilirsin' dedi. Ona bir daha bakamadım, hemşire de hiçbir şey söylemedi. Çok utanmıştım."
İlknur, kürtajdan sonra kontrol için kliniğe gitmediğini, dava açmayı düşünse de ailesinin öğrenmesinden korkarak vazgeçtiğini belirtti. 
Şimdi aralarında hemşire Filiz'in de olduğu sağlık çalışanları, bedavaya kürtaj yapanların listesini hazırlıyor. Filiz bu girişimi şöyle anlatıyor:
"Bazılarımız kürtaj yapmayı kabul eden doktorların listesini hazırladı. Biz de bunu feminist örgütlere ve taban örgütlerine dağıtıyoruz ama tüm ihtiyaç sahiplerine bu bilgiyi ulaştırmamız imkansız. 
Independent Türkçe, The Guardian



Türkiye: İsrail bölgenin güvenliğine yönelik en büyük tehdit ve Suriye'yi istikrarsızlaştırıyor

TT

Türkiye: İsrail bölgenin güvenliğine yönelik en büyük tehdit ve Suriye'yi istikrarsızlaştırıyor

Türkiye: İsrail bölgenin güvenliğine yönelik en büyük tehdit ve Suriye'yi istikrarsızlaştırıyor

İsrail'in Suriye'ye yönelik hava saldırılarını arttırması ve Türkiye'yi Suriye'yi vesayeti altına almaya çalışmakla suçlamasının ardından Türkiye dün yaptığı açıklamada, İsrail'in Suriye'den çekilmesi ve istikrar çabalarını engellemekten vazgeçmesi gerektiğini belirtti.

Dışişleri bakanlığı açıklamasında, “İsrail, bölgedeki güvenliğe yönelik en büyük tehdit haline geldi” diyerek, “stratejik bir istikrarsızlaştırıcı, kaosa neden olan ve terörizmi körükleyen” bir ülke haline geldiğini ifade etti.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'ten aktardığına göre açıklama şöyle devam etti: “Dolayısıyla, bölgede güvenliğin tesis edilebilmesi için İsrail'in öncelikle yayılmacı politikalarından vazgeçmesi, işgal ettiği topraklardan çekilmesi ve Suriye'deki istikrar çabalarını baltalamaktan vazgeçmesi gerekmektedir.”

Suriye'ye yönelik hava saldırılarını dün gece yoğunlaştıran İsrail, saldırıları Şam'daki “yeni yöneticilere” bir uyarı olarak ilan etti ve Ankara'yı Suriye'ye vesayetini dayatmaya çalışmakla suçladı.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, çarşamba gecesi düzenlenen hava saldırılarının “İsrail Devleti'nin güvenliğinin tehlikeye atılmasına izin vermeyeceğimize dair açık bir mesaj ve gelecek için bir uyarı” olduğunu söyledi.

Katz yaptığı açıklamada, İsrail silahlı kuvvetlerinin Suriye içindeki tampon bölgelerde kalacağını ve güvenliğine yönelik tehditlere karşı harekete geçeceğini belirterek, Suriye hükümetini, İsrail'e düşman güçlerin girmesine izin vermesi halinde ağır bir bedel ödeyeceği konusunda uyardı.

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, İsrail'in Türkiye'nin Suriye'deki etkisine ilişkin endişelerini yansıtarak, Ankara'yı Suriye'de, Lübnan'da ve başka yerlerde “olumsuz bir rol” oynamakla suçladı.

Saar, Paris'te düzenlediği basın toplantısında “Suriye'ye Türk vesayetini empoze etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Niyetlerinin bu olduğu çok açık” ifadelerini kullandı.