Martin Griffihs, Şarku’l Avsat’a konuştu: Ateşkes Yemen’de savaşı sona erdirmek için fırsat

BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Martin Griffiths, Mayıs 2022'de Kongo'ya yaptığı ziyarette (AP)
BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Martin Griffiths, Mayıs 2022'de Kongo'ya yaptığı ziyarette (AP)
TT

Martin Griffihs, Şarku’l Avsat’a konuştu: Ateşkes Yemen’de savaşı sona erdirmek için fırsat

BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Martin Griffiths, Mayıs 2022'de Kongo'ya yaptığı ziyarette (AP)
BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Martin Griffiths, Mayıs 2022'de Kongo'ya yaptığı ziyarette (AP)

Birleşmiş Miletler (BM) İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Martin Griffiths, yoksulların karşı karşıya kaldığı en büyük tehdidin iklim, çatışma ve yaşam maliyeti olduğunu söyledi. Griffiths internet üzerinde Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, bu üç faktörün birbiriyle !bağlantılı tehditler’ olduğunu vurguladı.
BM Yemen Özel Temsilcisi olarak görev yapan ve geçtiğimiz yılın ortasında BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı olarak atanan Griffiths, mültecilere yönelik ‘çifte standart’a ilişkin açıklamasında konunun, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki iltica sorunlarının aksine, Şubat 2022 sonunda başlayan Ukrayna krizi ve Rus saldırılarının başlamasıyla gelen mültecilere yanıt verme hızında daha yoğun olarak gündeme getirildiğini söyledi. Griffiths “Yardım satın almak ve aktarmak daha pahalı hale geldi. Bu, yardımımızın daha az kişiye ulaştığı veya insanların daha az yardım aldığı veya her ikisinin birden yaşandığı anlamına geliyor” dedi.
Griffiths, Şarku’l Avsat’ yaptığı açıklamalarda başta Yemen’deki durum olmak üzere bunun uluslararası alandaki yansımalarına ve insani drama ilişkin birçok soruya yanıt verdi:

-BM, gıda kıtlığı konusunda tekrar tekrar uyarılarda bulundu. En çok hangi ülkeler açlık seviyelerinin artmasıyla karşı karşıya?
Bu yıl gıda güvenliğine ilişkin beklentiler endişe verici derecede zayıf ve dünyanın birçok yerinde kötüleşiyor. Afganistan, Etiyopya, Somali, Güney Sudan ve Yemen açlık seviyesine en yakın ülkelerden. Bir milyon insanın dörtte üçü yaşanan son felaketle kıtlıktan sadece bir adım uzakta. Risk altında olanlar sadece onlar değil. Dünya Gıda Programı'na (WFP) göre, bu yıl 82 ülkede ciddi gıda güvensizliği ile karşı karşıya olan insan sayısı 345 milyona yükseldi. Açlığın en büyük nedeni çatışma ve yerinden edilme sorunları. Yetersiz beslenen insanların yüzde 60’ı çatışmalardan etkilenen ülkelerde yaşıyor. İklim krizine bağlı aşırı hava koşulları da açlığın önemli bir nedeni. Afrika Boynuzu'nun bazı kısımları birbirini izleyen dört yağışlı mevsim yaşadı ve şimdi benzer bir beşinci mevsimle karşı karşıya. Bu durum 40 yılın en kötü kuraklığına neden oldu. Afganistan'da insanlar son 30 yılın en kötü kuraklığını yaşıyor. Ukrayna'daki çatışma, yaşam pahalılığında küresel bir krize de yol açtı. Gıda, yakıt ve gübre fiyatları yükseldikçe arz kesintiye uğradı. Bütün bunlar, pandeminin dünyadaki yoksulları daha savunmasız hale getirdiği bir zamanda meydana geliyor.

-Ukrayna savaşı gıda kıtlığına neden oluyor mu? Ve eğer öyleyse; en savunmasız olanları korumak için ne yapılabilir?
Savaş buğday, mısır, yakıt ve gübre fiyatlarını artırarak ve tedarik sistemlerini bozarak, zaten aşırı gerilmiş olan küresel gıda sistemi üzerinde muazzam bir baskı yarattı. En çok etkilenen ülkeler, 19 milyon insanın gıda güvencesi altında olmadığı Yemen gibi büyük ölçüde ithal tahıla bağımlı olanlar. Lübnan ve İşgal Altındaki Filistin Toprakları da kötüleşen insani krizlerle karşı karşıya. Afrika, Kamerun, Somali ve Sudan'da  ağır darbe alıyor. Bu ülkelerin bazılarında aileler günlük gelirlerinin yüzde 80'ini gıdaya harcıyor. İnsani yardım programlarımızın olduğu tüm ülkelerde, yardım satın almak ve taşımak giderek daha pahalı hale geliyor. Bu, yardımımızın daha az kişiye ulaştığı veya insanların daha az yardım aldığı veya her ikisinin birden olduğu anlamına geliyor. Artan bu zorluklara rağmen, bu yıl insani yardım kuruluşları Afrika Boynuzu genelinde yaklaşık 6,5 milyon, Afganistan'da 19 milyon ve Yemen'de de her ay 11 milyon kişiye gıda yardımı sağladı. Hükümetleri açık pazarlarda serbest gıda ve enerji akışını desteklemeye davet ediyoruz. Bu, fazla arzın serbest bırakılmasını ve Ukrayna ve Rusya'dan gıda ve gübre ihracatının önündeki engellerin kaldırılmasını da kapsıyor. Ancak açlık krizinde insanların gıda yardımından daha fazlasına ihtiyacı var. Sağlık, temiz su, eğitim, koruma ve geçim desteği de dahil olmak üzere kapsamlı bir yardım paketine ihtiyaçları bulunuyor.

-Ukraynalı mülteci krizine verilen yanıt son derece cömert ve etkili oldu. Ancak mültecilere yönelik muamelede çifte standart olduğuna yönelik sorular gündeme geldi. Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
BM, Ukraynalı mültecilerin içinde bulunduğu kötü duruma Avrupa'nın hızlı ve cömert tepkisini memnuniyetle karşıladı. Bu, ayrım gözetmeksizin sığınma hakkı verilmesi gereken tüm mülteciler için böyle olmalı. BM’nin defalarca vurguladığı gibi, mültecilerin haklarına saygı gösterilmesi yasal ve ahlaki bir zorunluluk. Irka bağlı olmamalı. Komşu ülkeler genellikle mültecilere ev sahipliği yapmak için cömertçe hareket ediyor. Türkiye, Lübnan, Ürdün ve Irak'ın Suriyeli mültecilere, Kenya, Somalili mültecilere, Sudan ve Bangladeş'in Myanmar'dan gelen Rohingyalı mültecilere ev sahipliği yapıyor.
Fotoğraf Altı: Martin Griffiths, New York'ta Ukrayna konusunda  basın toplantısı düzenledi. (Reuters)

-Dünyanın en yoksul kesiminin karşı karşıya olduğu en büyük üç tehdit nedir?
İklim, çatışma ve yaşam maliyeti. Hepsi birbiriyle ilişkili tehditlerdir. İklim krizi aynı zamanda tüm insanlık için varoluşsal bir tehdit oluşturuyor. Ancak savunmasız ülkeleri orantısız bir şekilde etkiliyor. İklim değişikliği ve çatışmanın birleşiminin neden olduğu hasarı giderek daha fazla görüyoruz. Örneğin geçtiğimiz yıl, iklim değişikliğine uyum sağlamaya daha savunmasız ve daha az hazır olduğu düşünülen 15 ülkeden 10'u bir tür çatışma yaşadı. Emisyonları iklim krizine en fazla katkıda bulunan zengin ülkeler, iklim eylemi için gelişmekte olan ülkelere iklim finansmanı (yıllık 100 milyar dolar) taahhütlerini yerine getirmeli. Küresel yaşam maliyeti krizi daha şimdiden daha fazla yoksulluğa, açlığa ve yetersiz beslenmeye neden olarak yaşamları tehdit ediyor. Risk altındaki ülkeler için borçların hafifletilmesi ve dirençli toplumlar için gerekli olan temel hizmetlere artan yatırımın yanı sıra birçok hükümetin pandemi sırasında uyguladığı sosyal koruma çözümleri acilen görmemiz gerekiyor.

-Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki en acil insani ihtiyaçları nelerdir? Dünyanın çatışmalarla çevrili bu bölgesinde Birleşmiş Milletler'in en önemli rolü nedir?
Ateşkes, siyasi tartışmaları yeniden başlatmak ve savaşı sona erdirmek için gerçek bir fırsat sunduğundan Yemen kritik durumda. İvmesini korumak ve hızını artırmak önemli. Ancak ateşkesin olmasıyka ekonomik ve insani krizini gözden kaçırmamak gerek. 19 milyonu aşkın insan açlık yaşıyor, yardım için yalnızca yüzde 25 fon kullanılıyor. Fonları, zamanla daha tehlikeli hale gelen Safer petrol tankerinden kaynaklanan  petrol sızıntısı tehdidini kontrol altına almak için de kullanmalıyız. Ayrıca Suriye’de 11 yıldır süren savaşın ülkeye neler yaptığını açıkça görüyoruz. Halkın hayatlarını ve geleceklerini yeniden inşa etmeye başlayabilmeleri için bu savaşın bitmesi gerek. Bununla birlikte, nüfusun yüzde 90'ı şu anda yoksulluk sınırının altında. Kurtarma ve yeniden inşa kararları uzun zamandır geçilmiş durumda. Lübnan'daki mali ve ekonomik krizin açlık ve ıstırap riskini arttırması, uluslararası toplumda büyük endişe uyandırıyor. Yüksek gıda ve yakıt fiyatları, işgal altındaki Filistin topraklarını da tehdit ediyor. Bu konuyu özellikle Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı (UNRWA) ve WFP vurguluyor. Yıl sonuna kadar devam eden operasyonlara devam etmek için Dünya Gıda Programı’nın 36 milyon dolara daha ihtiyacı var. İşgal Altındaki Filistin Toprakları ve bölgede benzer kısıtlamalarla karşı karşıya kalan UNRWA'nın açığı 100 milyon dolar. İsrail güvenlik güçlerinin Filistinlilere karşı ölümcül güç kullanması da dahil olmak üzere alarm veren şiddet seviyeleri de ciddi endişe kaynağı. Çok sayıda Filistinli öldü ve yaralandı.

-İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı olarak sorumluluklarla dolu bir çantanız var... Öncelikleriniz neler?
İlk olarak hizmet etmek üzere yola çıktığımız insanlar için daha iyi hesap verebilirliğe ihtiyacımız var. Bu, insani yardım eyleminin merkezi açısı olmalı. Hesap verebilirlik, insanların ihtiyaçlarının daha iyi anlaşılmasını ve değişen ihtiyaçlara göre rotayı değiştirmek için daha esnek olmayı ifade eder. İkinci olarak insani yardım kurumunu yönlendirmede  daha az kapsayıcı ve  ilişkilerde ise daha yerel hale getirmeliyiz. Yeni nesil yerel ve ulusal sivil toplum kuruluşlara doğrudan destek vererek birlikte çalışmalıyız. Üçüncüsü, artan ihtiyaçları karşılamak için insani yardım faaliyetlerini tam olarak finanse etmemiz ve kalkınma yardımlarını korumamız gerekiyor. İnsani yardım çalışanları son yıllarda Güney Sudan, Yemen ve Somali'de kıtlığı önledi. Kaynaklarımız olsaydı bunu tekrar yapabilirdik. Ancak ana bağış toplama aracımız olan koordine ettiğimiz insani müdahale planları şu anda yüzde 80'lik bir genel finansman açığıyla karşı karşıya. Bu gecikmeler ve kesintiler gereksiz yük anlamına geliyor. Bağış yapan ülkeler de dahil olmak üzere tüm insani yardım sisteminin, krizleri ve kitlesel acıları şiddetlenmeden önce önlemek adına proaktif ve erken harekete geçmek için daha iyi hazırlanması ve kaynaklara ihtiyacı var. Bu tabii ki hayat kurtarıyor ama aynı zamanda maliyetleri de azaltıyor. Son olarak sivillerin ihtiyaç duydukları yardımı almalarına öncelik verilmeli. Çatışmalarda insanlara ulaşmak daha zor hale geldi. İnsani yardım kuruluşları, çatışmanın taraflarıyla güven, kabul ve müzakere yoluyla insani yardım erişimine ulaşmak için daha fazla zaman ve kaynak ayırmalı. Bu iş azim ve sabır gerektiriyor.



Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
TT

Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)

Filistin Enformasyon Merkezi, Gazze Şeridi'ndeki İç Güvenlik Teşkilatı yetkililerinden Yarbay Ahmed Zemzem’in bu sabah Gazze Şeridi'nin orta kesiminde yer alan Megazi Mülteci Kampı’nda silahlı kişiler tarafından düzenlenen silahlı saldırıda öldürüldüğünü bildirdi.

Gazze İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan kısa basın açıklamasında, ilgili makamların Yarbay Ahmed Zemzem suikastıyla ilgili ‘derhal soruşturma başlattığı’ ve suikasta karışan şüphelilerden birini tutukladığı, diğer şüphelilerin izini sürme çabalarının ise devam ettiği belirtildi. Açıklamada olayın arkasındaki koşulları ve nedenleri ortaya çıkarmak için çalışmaların sürdürüldüğü ifade edildi.

Olay, İsrail ordusunun dün akşam Gazze şehrinin batısındaki er-Raşid Caddesi’nde bir araca düzenlenen baskında Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları liderlerinden Raid Saad'ı öldürdüğünü açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden meydana geldi. İsrail, Saad'ın öldürüldüğü saldırıyla, Gazze'deki ateşkes anlaşmasını bir kez daha ihlal etti.


Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
TT

Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)

Cezayir’de Kabiliye bölgesi, ayrılıkçı “MAK” hareketinin Fransa’da ilan etmeyi planladığı “bağımsız Kabiliye devleti” girişimine karşı dikkat çekici bir toplumsal mobilizasyona sahne oldu. Cezayir yönetiminin, ülkenin toprak bütünlüğünü hedef almakla suçladığı bu girişime karşı bölgede çeşitli protesto ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştirildi.

Başkent Cezayir’in yaklaşık 250 kilometre doğusunda bulunan ve Kabiliye’nin en büyük kentlerinden biri olan Becaia (Bejaia) vilayetinde, vatandaşlar ve yerel aktörler ulusal birliğe zarar verecek her türlü projeye karşı olduklarını ortaya koyan çok sayıda inisiyatif gerçekleştirdi. Kent genelinde çok sayıda ev ve iş yerinin cephelerine Cezayir bayraklarının asıldığı gözlemlendi.

Becaia Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından “Cezayir tek ve bölünmezdir” sloganıyla düzenlenen, ulusal bayraklarla süslenmiş araçlardan oluşan bir konvoy, kent merkezinden hareket ederek çeşitli cadde ve köyleri dolaştı. Öte yandan Becaia Üniversitesi öğrencileri yayımladıkları bildiride, ayrılıkçı MAK hareketinin projesini reddettiklerini belirterek, “Cezayir’in birliği ve egemenliğine” olan bağlılıklarını vurguladı.


HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.