Patroit ile başladı, S-400'le devam etti, SAMP-T'ye dönüldü... Türkiye'nin 30 yıllık hava savunma sistemi edinme sürecinde neler yaşandı?

Türkiye, Fransa - İtalya yapımı SAMP-T uzun menzilli hava savunma sistemine talip / Fotoğraf: savunmasanayist.com
Türkiye, Fransa - İtalya yapımı SAMP-T uzun menzilli hava savunma sistemine talip / Fotoğraf: savunmasanayist.com
TT

Patroit ile başladı, S-400'le devam etti, SAMP-T'ye dönüldü... Türkiye'nin 30 yıllık hava savunma sistemi edinme sürecinde neler yaşandı?

Türkiye, Fransa - İtalya yapımı SAMP-T uzun menzilli hava savunma sistemine talip / Fotoğraf: savunmasanayist.com
Türkiye, Fransa - İtalya yapımı SAMP-T uzun menzilli hava savunma sistemine talip / Fotoğraf: savunmasanayist.com

Asker sayısı açısından NATO'nun ikinci büyük gücü konumundaki Türkiye'nin uzun yıllardan beri çözüm aradığı sorunlarının başında güçlü bir hava savunmasına sahip olmaması geliyor.
Bu arayış sonucu çeşitli girişimlerde bulunan ve en sonunda Rusya'dan S-400 alan ancak bunun neticesinde müttefikleriyle arasını bozarak yaptırımlara maruz kalan Türkiye, yönünü bir kez daha Fransa-İtalya ortak üretimi SAMP-T'ye çevirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, SAMP-T'ye dair 6 Temmuz 2022 Çarşamba günü yaptığı açıklamada, "Bizim için gerçekten büyük önem arz ediyor. En son NATO zirvesinde de Sayın Macron ile konuyu etraflıca ele aldık. Bugünkü ikili görüşmemizde de konuyu Sayın Draghi ile ele aldık. Bir an önce SAMP-T konusunda imza safhasına gelelim istiyoruz" dedi.
Independent Türkçe muhabiri Ali Kemal Erdem, son açıklamanın ardından Türkiye'nin hava savunmasını güçlendirmek için uzun yıllardır süren mücadelesine mercek tuttu. Bunun için de savunma sanayisi üzerine araştırmalar yapan düşünce kuruluşu BlueMelange ile iletişime geçti.
BlueMelange analistlerinin Independent Türkçe için hazırladığı çalışmada, Türkiye'nin dünden bugüne olan hava savunma stratejisi ve bu süreçteki çalışmalarına dair bilgiler verildi.

1950'li yıllarda geliştirilen Nike füzeleri uzun yıllar boyunca İstanbul'un hava sahasını korudu / Fotoğraf: Vikipedia

"Türkiye hava savunma sistemlerinin tedarikinde her zaman zorluk çeken bir ülke oldu"
Çalışmada Türkiye'nin hava savunma sistemlerinin tedarikinde ve geliştirilmesi konusunda her zaman zorluk çeken bir ülke olduğu belirtildi. 
"800 bin kilometrelik alanı kontrol etmek zorunda olan Türkiye, 1950'lerden itibaren hava savunmasını modern jet savaş uçaklarına bırakmıştır" denilen açıklamada ve bunun nedeni şu ifadelerle dile getirildi: 
"Türkiye, geniş etki alanını salt kara konuşlu hava savunma sistemleriyle korumanın ve katmanlı hava savunma şemsiyesi kurmanın maliyet ve fiziki eksiklik nedeniyle imkansız olduğunu düşünmüş, ağırlığı hava gücüne bırakmıştır."

F4E'ler hava savunmasında da kullanıldı / Fotoğraf: Vikipedia

Hava savunmasını büyük ölçüde modern jetler üstlendi
BlueMelange'nin çalışmasında buna karşın Türkiye'nin o yıllarda bir yandan NATO kararıyla Rusya'ya karşı Nike Hercules gibi 1950'li yılların en etkin uzun menzilli yüksek irtifa hava savunma sistemlerini hızla tedarik edip, bunların Boğazlar ve İstanbul gibi stratejik önemli alanların korunmasına atadığına dikkat çekildi.
Ayrıca F-102 ve F-104 gibi yüksek hızlı modern savaş uçaklarını devreye aldığı da hatırlatılarak, savaş uçaklarının Türk hava savunmasındaki rolü şöyle anlatıldı:
"8 havadan havaya füze ve modern radarla donatılı çift motorlu savaş uçağı F-4E'lerin ve İtalya'dan yine Sparrow/Aspide füze kabiliyetli F-104S önleme uçaklarının 1970'lerin sonundan itibaren devreye alınması ile hava önleme ve savunma kabiliyeti tamamen savaş uçağı filolarına teslim edilmiştir. Modern F-16 filoları ile bu görev 1980'lerin sonundan itibaren eksiksiz yerine getirilmiştir."

1960'lı yıllarda üretilen ABD yapımı Hawk'lar halen TSK envanterinde kullanılıyor / Fotoğraf: savunmasanayist.com

Hava savunması şu ana kadar başarısız olmadı modern tehditlere karşı sınırlı
BlueMelange analistlerine göre Türkiye'nin mevcut hava savunma stratejisi aslında bugüne kadar başarısız olmadı.
Ancak yine de eksiklik olduğu şu şekilde anlatıldı:
"Her ne kadar Suriye üzerinde Suriye ve Rus Hava Kuvvetleri'ne ait Su-24, Su-22, Mi-8 uçakları yüksek eğitimli NATO standartlı Türkiye F-16 uçaklarının AIM-120C5 ve AIM-9X füzeleri ile ve E-7T AEW&C tarafından Link-16 üzerinden yönlendirilerek düşürülmüşse de veya Libya'da seferi güç olarak Misrata'da konuşlu HAWK XXI ve limanda alan savunması kuran Perry sınıfı firkateynlerin SM-1MR ile ESSM Block 1 füzeleri ile etkin koruma sağlanmış olsa da modern tehditlere karşı bu sistemlerin kullanımı oldukça sınırlıdır."

Balistik (karadan karaya) füzeler, hava savunmanın önemini artırdı

Gelişen füze sistemleri hava savunmasının yetersizliğini hatırlattı
Peki Türkiye ne zamandan itibaren hava savunmasındaki zafiyetini daha fazla hissetmeye başladı?
BlueMelange analistleri bu soruya, "Değişen savunma teknolojileri ve savaş alanı tehdit gelişmeleri, tek motorlu kısa menzilli ve düşük taşıma kapasiteli (yavaş yavaş da eskiyen) F-16 filolarının majör tehditlere karşı önleme kapasitelerinin yetersiz kalması, standoff (menzil dışı) füze/mühimmat atışları, ayrıca gelişen seyir füzesi ve balistik füze tehdidine karşı etkin savunma kurulamaması nedenleri ile yer konuşlu güçlü savunma sistemleri arayışı başladı. Envanterde yer alan Stinger MANPADS, Igla, Redeye, KMS, HAWK XXI, I. Rapier B1X/Mk2 ve hurda Nike sistemleri bu yeni tehditlere karşı bir koruma sağlayamamaktaydı" diyerek yanıt verdi. 

 "Saddam'ın füzeleri Türkiye'yi harekete geçirdi"
Türkiye'nin, güçlü bir hava savunmasına ihtiyacı olduğunu anlamasında Irak'ın 1991'de Kuveyt'i işgali de etkili oldu.
Savaş uçaklarını engelleme gücüne sahip olmasına karşın Irak'ın elindeki karadan karaya atılan balistik füzeler, Türkiye'nin bu tür sistemlere karşı ABD ve NATO'dan destek gelmedikçe yeterli savunmaya sahip olmadığı gerçeğini ortaya çıkardı. O günlerde NATO kapsamında Türkiye'ye bazı Patroit bataryaları gönderildiyse de bu füzeler görev süreleri bitince çekilmişti.
Türkiye'de o dönemde ABD'den kullanımı kendi kontrolünde olacak Patroit bataryalarının alımı ya da hibe edilmesi için talepte bulunduysa da sonuç alınamadı.

Çalışmalar 1990'larda başladı ama harekete 2000'lerin ortalarında geçildi
BlueMelange'nin çalışmasında bu kapsamda Türkiye'nin 1990'ların ortalarından itibaren iki ayrı koldan kara konuşlu, modern, modüler, mobil ve katmanlı koruma sağlayacak üç ayrı skalada hava savunma sistemi tedariki çalışmasına başladığı hatırlatıldı.
Ancak ihale süreçlerindeki aksamalar, modellerde belirsizlikler, bütçesizlikler, ötelemeler sebepleri ile projelerin ancak 2000'lerin ortalarında vücut bulduğu "kısa-orta-menzil ve irtifa mobil Hava savunma sistemleri ve uzun menzil yüksek irtifa hava ve füze savunma sistemleri" için ihalelerin başlatıldığı kaydedildi.

Hisar hava savunma füzeleri Türkiye tarafından geliştirildi / Fotoğraf: AA

Milli imkanlarla Hisar füzeleri geliştirildi
Birkaç denemeden sonra dış tedarik/lisans üretimine dayalı alçak ve orta irtifa projelerinin iptal edilerek yerli geliştirmeye dönülerek bugün deneme ve tedarik süreci süren Roketsan HİSAR-A+ (üretimi ve teslimatı sonlandırıldı) ve O+ (devam ediyor) projeleri başlatıldı.
Uzun menzilli hava savunma projesi Türkiye jeopolitiğini ve dış ilişkileri kökünden etkileyen sürece 2010'lu yılların başında girdi.

İlk ihaleyi Çin aldı 
Türkiye'nin 2014 yılında yapılan uzun menzilli hava savunma ihalesinde Çin (S300'ün Çin versiyonu FD-2000), US (Patriot PAC-3), AB (SAMP-T), Rusya S-300PMU2 yarıştı.
İhalede direkt alım istendi ve ihaleyi Çin kazandı. BlueMelange analistleri bu süreci "Ancak ihaleyi kazanan Çin'e ABD baskısı ile süreci tıkamaya yönelik art arda revize RfP BAFO (ihalelerde firmalardan en son, en iyi teklifi vermesine yönelik talep) adlı dokümanlar yayımlandı ve yerel katkı istendi" diye anlattı.
Çin, hem maliyet ve hem teknik sebeplerle bunu karşılamayacağını belirtti. Çin ile sözleşme görüşmeleri iptal edildi.

Rusya'dan alınan S400'ler / Fotoğraf: AA

İkinci ihale sürprizle sonuçlandı
Bunun üzerine ikinci kez ihaleye gidildi. İhalede US (Patriot PAC-3), AB (SAMP-T) ve Rusya (S300PMU2) yarıştı.
İhalede ortak üretim / yerli katkı ve balistik füze önlenmesi istendi ancak art arda revize RfP BAFO (ihalelerde firmalardan ve en iyi teklifi vermesine yönelik talep) adlı dokümanlar yayımlandı ve yerel katkı opsiyona indirgendi balistik füze önlemesi çıkarıldı. Son teklifte Rusya büyük sürpriz yaparak S400'ü önerdi ve ihaleyi Rusya kazandı.
Rusya ile 1+1 filo (1 hemen teslim 1 kesin opsiyon) karşılığı 2,5 milyar dolar değerinde kontrat imzalandı.
İlk filo 2019 sonbaharında teslim edildi. ABD'nin ve NATO'nun şiddetli tepkisi ve CAATSA yaptırımları nedeni ile kesin alınması gereken ancak teslim takvimi ve finansman paketi belli olmayan ikinci filo ise üç yıldır sürüncemede bırakıldı. İlk filo Mürted alanında eski Akıncı üssünde FOC (nihai operasyon kabiliyeti) alarak aktif depoda beklemekte.

S-400'ler, Türkiye'nin ihtiyacını karşılamaktan uzak
BlueMelange analistlerine göre S-400'lerde Türkiye'nin ihtiyaçlarını karşılamakta yeterli değil ve buna dair şu iddiada bulundular:
"Füze tipine göre azami 400 kilometre menzil sunan S-400 füzelerinin balistik füze önleme kabiliyeti bulunmamakta, alçak uçuşlu seyir füzelerine karşı etkinliği ise sınırlıdır. S-400 füzesinin savaş tecrübesi bulunmamakta, Ukrayna tecrübesi ise konfirme (onaylanmış) edilememektedir."

Patroit füzeleri de ihaleye katılmıştı / Fotoğraf: AA

Patroitların olmamasında birinci neden maliyet
Peki Türkiye, ABD üretimi Patroit hava savunma sistemini neden alamadı?
Bu soruya şöyle cevap verildi:
"Her iki ihalede de ABD resmi öneri yaptığı Patriot sistemleri için Kongre satış bildirimini (DSCA) ve onayını almış, FMS sözleşmesi için uygun pozisyonda konumlanmış ancak maliyet ve diğer sebeplerle seçilmemiştir." 

Türkiye, 150 kilometreye ulaşacak sistem geliştirmekte
Bütün bu süreçlerde Türkiye bir taraftan da kendi milli sistemleri için çalışmaya devam ediyor.
Bir taraftan yurtdışından alım yoluyla uzun menzilli füze sistemi elde edilmeye çalışılırken bu çalışmaya paralel ayrıca yerli ve milli SİPER (HİSAR-U) Uzun Menzil Yüksek İrtifa Hava Savunma Füze sistemi geliştirme sürecine girildi.
Bloklar halinde SİPER Blok-0 ile başlayıp aşamalarla 150 kilometreye ulaşacak bir sistem geliştirilmekte, test ve tasarım faaliyetleri sürmekte.
Yine benzer şekilde yerli ve milli GUMS (Geliştirilmiş Uzun Menzil Sistemi) sistemi de uzun vade milli balistik füze savunması için hedeflenmektedir.

 SAMP-T alım süreci Doğu Akdeniz ve Erdoğan-Macron geriliminde aksadı
Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamasıyla yeniden gündeme gelen SAMP-T süreci nasıl işledi?
BlueMelange analistleri, bir taraftan milli imkanlarla sistemler geliştirilmeye çalışılırken apayrı gelişme olarak da birinci ve ikinci uzun menzilli hava savunma sistemleri ihalelerine de katılan SAMP-T füzesinin teknolojisinin öneminin akıllara geldiğini belirtti.
Bunun üzerine Fransa ve İtalya ile SAMP-T'nin SİPER ve GUMS projelerine entegrasyonu, Blok-1N ve devamının ortak geliştirilmesi adına fizibilite etüdü ve işbirliğine dair MoU (uzlaşı belgesi) imzalandı.
Ne var ki bu süreç de Türkiye ile Fransa arasındaki Doğu Akdeniz gerilimi ve cumhurbaşkanları arası söz düellosu nedenleri ile akamete uğradı ve sessizliğe gömüldü.
S400 krizi nedeniyle Türkiye F-35 projesinden çıkarıldı / Fotoğraf: AA 

Dimyat'a pirince giderken eldeki bulgurdan mı olundu?
Bütün bunlara bakıldığı zaman Türkiye'nin uzun menzilli füze alım süreci birçok dış sorunu da beraberinde getirdi.
Yıllardır süren sürecin ardından elde ne var denirse BlueMelange analistleri şu iddiada bulundu:
"Yaklaşık 30 yıldır arayışta olan Türkiye, iki büyük fiyasko ile ortak üretim anti-balistik kabiliyetli yüksek irtifa hava savunma kabiliyeti alacağına hazır alım anti-balistik kabiliyeti olmayan yüksek irtifa hava soluyan hedef savunma sistemi alabilmiş, ödeme taahhüdü verdiği 2 filodan birini teslim alabilmiş ve aktif depo olarak bekletilmiş, karşılığında F-35 projesinden çıkarılmış ve hem hava uçak filolarının modernizasyon sıkıntısına girmiş hem 5. nesil savaş uçağı projesinden uzaklaşmış ve hem de balistik füze savunmasız kalmıştır."

"SAMP-T'lerin envantere girmesi Türkiye'nin füze teknolojisine katkı sağlar"
BlueMelange analistleri hazırlanan çalışmada varılan noktada SAMP-T'lerin ortak geliştirme kapsamında tedarik edilerek envantere alınmasının ve  SİPER ve GUMS projelerinin geliştirilmesi için başarıyla entegre edilmesinin gerektiği belirtilerek şu ifadelere yer verildi:
"Bu sayede de 30 yıl rötarla 2030'lu yıllarda envantere girmesi planlanan TF-2000 Hava Savunma Destroyerleri ve ÇAFRAD sistemi için de Aster-30/Sea Viper ve Sylver dikine fırlatma sistemi çözümünü de beraberinde getirir."



Trump etkisi: ABD Başkanı dünya genelindeki seçimleri nasıl etkiledi?

Trump Michigan'daki bir mitingde yaptığı konuşma sırasında destekçilerine el sallarken (Reuters)
Trump Michigan'daki bir mitingde yaptığı konuşma sırasında destekçilerine el sallarken (Reuters)
TT

Trump etkisi: ABD Başkanı dünya genelindeki seçimleri nasıl etkiledi?

Trump Michigan'daki bir mitingde yaptığı konuşma sırasında destekçilerine el sallarken (Reuters)
Trump Michigan'daki bir mitingde yaptığı konuşma sırasında destekçilerine el sallarken (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump'ın politikalarının etkisi sadece kendi halkını değil, dünyanın dört bir yanındaki halkları da etkiledi.

ABD merkezli Washington Post gazetesi bir haberinde, Trump'ın politikalarının Avustralya, Kanada, Almanya, Grönland ve başka yerlerdeki seçimler üzerinde önemli bir etkisi olduğunu yazdı.

fdvgbhnj
Trump Beyaz Saray'da bir kararname imzaladı, 3 Şubat 2025 (AP)

Trump'ın dış politika ve söylemlerinin ön plana çıktığı seçimlerin yapıldığı ülkeler arasına bu hafta Avustralya da katıldı.

Merkez sol İşçi Partisi lideri Anthony Albanese, aylarca anketlerde geride kaldıktan sonra cumartesi günü yapılan genel seçimlerde ikinci kez başbakan olma şansını elde etti. Her ne kadar başka faktörler de söz konusu olsa da Trump'ın Avustralya'ya uyguladığı gümrük vergileri mevcut Başbakan Albanese’nin seçimlerdeki şansını arttırmış görünüyor. Analistler, seçmenlerin Trump'ın politikalarına bir çözüm bulması için Mark Carney'i seçtiği Kanada'da geçtiğimiz pazartesi günü yapılan seçimlerin sonuçlarının da aynı durumu yansıttığını söylüyor.

ABD Başkanı Trump, Almanya'dan Grönland'a, dünyanın dört bir yanındaki seçim siyasetinde önemli bir faktör haline geldi. Bazı seçmenlerin eski korkularına “Trump'a karşı kim duracak?” soruşu eklendi.

Avustralya

Altı ay boyunca anketlerde önde giden Muhafazakar Liberal Parti Lideri Peter Dutton, 3 Mayıs'ta yapılan genel seçimler yaklaşırken kendisini geride buldu.

Merkez sol İşçi Partisi, cumartesi günü ezici bir zafer kazanarak Dutton'un koltuğu da dahil olmak üzere parlamentodaki çoğunluğunu arttırdı. Bu sonuç, Avustralya’daki genel seçimlerde bir muhalefet lideri için tarihi bir kayıp oldu.

Dutton zaman zaman Trump'ı taklit eder gibi görünerek Çin konusunda şahin bir tutum sergiledi ve başbakan olması halinde hükümetin verimsizliğiyle mücadele edeceği vaadinde bulundu. Dutton ayrıca Trump'ın çeşitlilik, kapsayıcılık ve entegrasyon programlarına yönelik acımasız tutumlarına benzer şekilde, hükümetin ve okulların kültürel çeşitlilik ve kapsayıcılık girişimlerini azaltma sözü verdi.

sdfrgthy
Avustralya Başbakanı Anthony Albanese Vilnius'taki NATO Liderler Zirvesi sırasında Kuzey Atlantik Konseyi toplantısına katılımı sırasında (Arşiv - Reuters)

Ancak Trump'ın Avustralya'daki popülaritesi, tüm dünyada yüksek gümrük vergileri uyguladığı için geriledi. Analistler, uzun süredir müttefiki olan Avustralya'dan gelen mallara yüzde 10 gümrük vergisi getirmesiyle birlikte Dutton'ın popülaritesinin de Trump'la birlikte düştüğünü düşünüyor.

Küresel ticaret sisteminin büyük ölçüde bozulmasının ardından Albanese anketlerde önde gitmeye başladı.

Trump Avustralya'ya gümrük vergisi uyguladığında Albanese, “Bu bir dostun davranışı değil” ifadelerini kullanırken cumartesi günü yaptığı zafer konuşmasında Dutton'ın Trump'la baş etmekte başarısız olduğuna işaret etti.

Yeniden seçilen Başbakan Albanese konuşmasına şöyle devam etti:

“Başka bir yeri taklit etmemize gerek yok, ilhamımızı dışarıda aramıyoruz, onu burada, değerlerimizde ve insanlarımızda buluyoruz.”

Kanada

Başbakan Mark Carney ve Liberal Partisi, nisan ayında, kısmen Trump'ın ticaret savaşı ve ilhak tehditleri ile beslenen güçlü bir geri dönüşle, anketlerdeki düşüşün üstesinden gelerek seçim zaferini ilan etti.

Carney zafer konuşmasında şunları söyledi:

“Aylardır uyardığım gibi, Amerika toprağımızı, kaynaklarımızı, suyumuzu ve ülkemizi istiyor. Bunlar geçici tehditler değil. Başkan Trump ABD’nin bize sahip olabilmesi için bizi parçalamaya çalışıyor.”

Trump, defalarca kez Kanada'yı ABD’nin 51’inci eyaleti yapmakla tehdit etti ve Kanada'nın ABD'ye yaptığı en büyük ihracatlardan bazılarına gümrük vergisi getireceğini açıkladı.

Kanada seçimlerinin sabahında Trump bir sosyal medya paylaşımında Kanadalılara ‘iyi şanslar’ diledi ve ülkelerini ilhak etme tehdidini bir kez daha dile getirdi.

Anketler, 28 Nisan seçimlerinden birkaç ay önce, deneyimli politikacı ve bir zamanlar 'bilince' karşı savaş ilan eden sağcı popülist Pierre Poilievre'nin önde olduğunu gösteriyordu. Ancak Trump'ın saldırgan dış politikası birçok Kanadalıyı çileden çıkarırken, Poelievre ile Trump arasındaki benzerlikler olumsuz bir faktör oldu.

fghy
Kanada Başbakanı Mark Carney (Reuters)

Trump'ın birkaç ay içinde gümrük vergileri uygulamak istemesi ve Kanada’yı ABD’nin 51’inci eyaleti olarak ilhak etme tehdidi ülkedeki siyasi söylemin yönünü değiştirdi ve Kanada milliyetçiliğinin artmasına neden oldu.

Eski Başbakan Justin Trudeau'nun mart ayında istifa etmesinin ardından başbakanlık koltuğuna oturan eski Merkez Bankası Başkanı Carney, birçoğu ülkelerini ABD Başkanı’ndan koruyabilecek birini arayan Kanadalıların Trump'a ilişkin endişelerinden yararlandı.

Grönland

Trump, Grönland seçimlerine üç aydan kısa bir süre kala -ve henüz göreve gelmeden önce- sosyal medyada yaptığı “ABD, ulusal güvenlik ve dünya çapında özgürlük amacıyla Grönland'ın mülkiyetinin ve kontrolünün kesinlikle gerekli olduğuna inanıyor” şeklindeki paylaşımla Danimarka'nın yarı özerk bölgesine sahip olduğunu ilan etti.

Bu paylaşımdan haftalar sonra Trump, Grönland'ı alma arzusunu yineleyerek şunları yazdı:

“Grönland harika bir yer ve ulusumuzun bir parçası olursa halkı bundan büyük fayda sağlayacak. Onu çok saldırgan bir dış dünyadan koruyacak ve el üstünde tutacağız. Grönland'ı yeniden harika yapalım.”

Trump’ın bu açıklamaları, tüm dünyanın dikkatini nadiren üzerinde toplayan Grönland seçimlerine çekti.

rthyjukı
Igaliku yerleşiminde dalgalanan Grönland bayrağı (Reuters)

Grönland'ın o dönemki başbakanı Múte Bourup Egede, “Grönland, Grönland halkına aittir. Biz satılık değiliz ve asla satılık olmayacağız” ifadelerini kullandı. Grönland parlamentosu, Grönland'ın siyasi bütünlüğünü korumayı amaçlayan bir hamlede bulunarak, siyasi partilerin ‘yabancı veya anonim bağışçılardan’ bağış almasını yasakladı.

Grönland'ın yeni hükümeti seçmesine günler kala yapılan son tartışmada, parlamentodaki beş partinin liderleri oybirliğiyle Trump'a olan güvensizliklerini dile getirdiler.

Trump'ın tehditleri o zamandan beri Grönlandlı liderlerinin odak noktası oldu. Bu ay yemin ederek göreve başlayan Grönland Başbakanı Jens Fredrik Nielsen, Grönland'ın ‘asla birilerinin satın alabileceği bir toprak parçası olmayacağını’ vurguladı.

Almanya

Almanya seçimleri öncesinde Trump yönetimi yetkilileri, Almanya istihbaratı tarafından daha sonra radikal bir örgüt olarak sınıflandırılan aşırı sağcı göçmen karşıtı Almanya için Alternatif (AfD) partisini açıkça destekledi.

Trump'a yakın isimlerden biri olan ABD’li milyarder Elon Musk, 20 Aralık'ta yaptığı açıklamada ‘Almanya'yı sadece AfD'nin kurtarabileceğini’ söyledi.

ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance, AfD lideri Alice Weidel ile bir araya gelerek bunu yapan ABD’li en üst düzey yetkili oldu. Vance görüşme sırasında yaptığı konuşmada ‘Amerika’yı Yeniden Büyük Yap’ (Make America Great Again) politikasını Avrupa'ya ihraç etmeye çalıştı.

Alman liderler öfkelendi ve Trump yönetimini seçimlere 10 günden az bir süre kala iç işlerine karışmakla suçladı.

Trump'ın yeniden ABD Başkanı olarak göreve gelmesinden çok önce ivme kazanan ve daha önce marjinalleşmiş olan AfD, seçimlerde oyların yüzde 20'sinden fazlasını alarak ikinci parti oldu.

fgthy
Friedrich Merz (DPA)

Bir sonraki başbakan olmaya hazırlanan Almanya Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) lideri Friedrich Merz oylamadan sonra yaptığı açıklamada “Avrupa'nın yavaş yavaş ABD'den bağımsızlığını kazanması gerekiyor” dedi.

Diğer seçimler

İngiltere’de göçmen karşıtı aşırı sağcı Reform Partisi, Trump'ı eleştirmekle onu iktidara getiren politikaları övmek arasında bir denge kurmaya çalıştı. Parti bu hafta yapılan yerel seçimlerde tarihi kazanımlar elde etti. İngiltere'nin Brexit (Avrupa Birliği’nden [AB] ayrılması) lehine oy kullanmasını savunan partinin kurucusu Nigel Farage, Trump ile aynı çizgide bir tutum sergiledi.

Öte yandan Romanya'da aşırı milliyetçi George Simeon, ülkenin bu hafta sonu yapılacak cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimlerinde önde gelen adaylardan biri. Simeon, Trump'ın ’Amerika’yı Yeniden Büyük Yap’ hareketini desteklediğini ifade etti.

Ekvadorlu siyasi analist Caroline Avila'ya göre bu ay yeniden seçimleri kazanan Devlet Başkanı Daniel Noboa, Trump ile dostane görünen ilişkisi nedeniyle oyların çoğunluğunu almış olabilir.

Dünya genelinde yaklaşan başka seçimler de var. Örneğin Güney Kore haziran ayında bir başkan seçecek. Japonya'nın temmuz ayında meclis seçimlerini yapması bekleniyor. Her iki ülke de ABD'nin önde gelen müttefikleri ve politikaları Trump'ın gümrük vergilerinden etkilenebilir.