Karpuz çekirdeğinden faydalanmanın 3 yolu

Karpuz çekirdeğinden faydalanmanın 3 yolu
TT

Karpuz çekirdeğinden faydalanmanın 3 yolu

Karpuz çekirdeğinden faydalanmanın 3 yolu

Sıcak yaz aylarında susuzluğumuzu gideren karpuz, A ve C vitamini yanı sıra antioksidan özelliğiyle öne çıkan mükemmel bir besin.
Onlymyhealth sitesinde yayınlanan makale göre karpuz çekirdeklerini tüketmekte herhangi bir sorun yok. Birkaç tanesinin yanlışlıkla yutulması araştırmacılara göre tamamen güvenli bir durum.
Karpuz çekirdeklerinden faydalanmanın 3 yolu:
Karpuz çekirdeğini filizlenmesini sağlamak
Chia ve keten tohumu gibi karpuz da B vitamini, potasyum, magnezyum ve çinko içeriyor. Bu besinlerin hepsinin sağlığa faydalı olduğu araştırmalar ile kanıtlandı. Karpuz çekirdekleri aynı zamanda sağlıklı yağ ve protein kaynağı. Ancak proteinin dozunu tam ayarlamak için çekirdeklerin siyah kabuklarından ayrılması gerekiyor. Bu işlem, birkaç gün sürüyor.
Karpuz çekirdeklerini ilk olarak suda bekletin. Çekirdeklerin filizlenene kadar birkaç gün suda kalması gerekiyor. Fırında veya güneşte kurumaya hazır hale geldikten sonra çekirdekleri sağlıklı bir atıştırmalık olarak tercih edebilirsiniz.
Kavrulmuş karpuz çekirdekleri
Karpuz çekirdeklerini kavurmak mümkün. Bunun için çekirdekleri gevrek bir hale getirmek için fırını yaklaşık 160 dereceye getirin. Yaklaşık 15 dakika sonra karpuz çekirdekleri kavrulacaktır. Daha iyi bir tat için biraz tuz ve biraz zeytinyağı ekleyebilirsiniz.
Karpuz çekirdeği yağı
Karpuz çekirdeğinden fayda görmenin birkaç yolu daha var. Karpuz çekirdeği yağı, diğer adıyla kalahari veya ootanga yağı, yemek pişirmede veya salatalarda kullanılabilir. Hatta cilt bakımında bile tercih edebilirsiniz. Karpuz çekirdeği yağının tek dezavantajı ise ucuz olmamasıdır.
 



Alzheimer belirtilerini orta yaşta tespit edebilen kan testi geliştirildi

"Genç Finlilerde Kardiyovasküler Risk" çalışması kapsamında yapılan araştırma, 41 ila 56 yaşındaki yetişkinlerde beyinle ilgili biyobelirteç seviyelerinin yüksek olduğunu ortaya koydu (Pexels)
"Genç Finlilerde Kardiyovasküler Risk" çalışması kapsamında yapılan araştırma, 41 ila 56 yaşındaki yetişkinlerde beyinle ilgili biyobelirteç seviyelerinin yüksek olduğunu ortaya koydu (Pexels)
TT

Alzheimer belirtilerini orta yaşta tespit edebilen kan testi geliştirildi

"Genç Finlilerde Kardiyovasküler Risk" çalışması kapsamında yapılan araştırma, 41 ila 56 yaşındaki yetişkinlerde beyinle ilgili biyobelirteç seviyelerinin yüksek olduğunu ortaya koydu (Pexels)
"Genç Finlilerde Kardiyovasküler Risk" çalışması kapsamında yapılan araştırma, 41 ila 56 yaşındaki yetişkinlerde beyinle ilgili biyobelirteç seviyelerinin yüksek olduğunu ortaya koydu (Pexels)

Alzheimer hastalığının belirtilerinin, orta yaş gibi erken bir dönemde kanda tespit edilebileceğini gösteren bir çalışma, hafıza sorunları ortaya çıkmadan çok önce yapılacak rutin testlerin, risk altındaki kişileri belirlemede yardımcı olabileceğine dair umutları artırdı.

Uzun vadeli "Genç Finlilerde Kardiyovasküler Risk" çalışması kapsamında yapılan büyük bir Finlandiya projesi, 41 ila 56 yaşındaki yetişkinlerde beyinle ilgili biyobelirteçlerin yüksek seviyede olduğunu tespit etti. Bu durum, Alzheimer'la bağlantılı biyolojik değişimlerin genellikle semptomlar görülmeden onlarca yıl önce başladığına işaret ediyor.

Ebeveynlerin ve özellikle annelerin biyobelirteç düzeylerinin, çocuklarda da benzer örüntülerle ilişkili olabileceğinin aktarıldığı çalışmada, potansiyel bir kalıtsal bileşenin altı çiziliyor.

Çalışmaya toplam 2 bin 51 kişi katıldı: 1237'si 41 ila 56 yaşındaki orta yaşlı yetişkinler, 814'ü ise 59 ila 90 yaşındaki ebeveynleriydi. Turku Üniversitesi'nden araştırmacıların yürüttüğü çalışma The Lancet'ın Healthy Longevity adlı hakemli dergisinde yayımlandı.

Turku Üniversitesi Uygulamalı ve Önleyici Kardiyovasküler Tıp Araştırma Merkezi'nden kıdemli araştırmacı Suvi Rovio, "Halihazırda klinik uygulamada, Alzheimer'la ilişkili beta-amiloid patolojisini tespit etmek için görüntüleme çalışmaları veya beyin omurilik sıvısı örneği gerekiyor" diyor.

Ancak yakın zamanda geliştirilen ultra hassas ölçüm teknolojileri artık Alzheimer hastalığıyla ilişkili beyin biyobelirteçlerinin, kan örneklerinden tespit edilmesine olanak sağlıyor.

Araştırmacılar ileri yaş ve böbrek hastalığı gibi bazı faktörlerin, bilişsel gerileme başlamadan önce bile daha yüksek biyobelirteç seviyeleriyle bağlantılı olduğunu saptadı.

Ayrıca Alzheimer'ın bilinen bir genetik risk faktörü olan APOE ε4 geninin, yaşlı bireylerde daha yüksek biyobelirteç seviyeleriyle ilişkili olduğunu ancak görünüşe göre 60 yaşın altındakilerde seviyeleri henüz etkilemediğini tespit ettiler.

Ancak araştırmacılar, kan testlerinin henüz teşhis için uygun olmadığı uyarısında bulunuyor.

Rovio, "Gelecekte Alzheimer hastalığı teşhisinde kan bazlı biyobelirteçlerin güvenilir bir şekilde kullanılabilmesi için, referans değerlerin standartlaştırılması amacıyla farklı popülasyonlar ve yaş grupları arasında daha fazla araştırma yapılması gerekiyor" diyor.

Projede yer alan bir diğer kıdemli araştırmacı Marja Heiskanen bulguların, orta yaştan itibaren beyin sağlığına ilişkin yeni bilgiler sunduğunu söylüyor.

Heiskanen "Şimdiye kadar Alzheimer hastalığıyla ilişkili beyin biyobelirteçleri çoğunlukla yaşlı bireylerde incelenmişti. Çalışmamız, orta yaştan itibaren biyobelirteç seviyeleri ve ilişkili faktörler hakkında yeni bilgiler sağlıyor" ifadelerini kullanıyor.

Independent Türkçe