Karpuz çekirdeğinden faydalanmanın 3 yolu

Karpuz çekirdeğinden faydalanmanın 3 yolu
TT

Karpuz çekirdeğinden faydalanmanın 3 yolu

Karpuz çekirdeğinden faydalanmanın 3 yolu

Sıcak yaz aylarında susuzluğumuzu gideren karpuz, A ve C vitamini yanı sıra antioksidan özelliğiyle öne çıkan mükemmel bir besin.
Onlymyhealth sitesinde yayınlanan makale göre karpuz çekirdeklerini tüketmekte herhangi bir sorun yok. Birkaç tanesinin yanlışlıkla yutulması araştırmacılara göre tamamen güvenli bir durum.
Karpuz çekirdeklerinden faydalanmanın 3 yolu:
Karpuz çekirdeğini filizlenmesini sağlamak
Chia ve keten tohumu gibi karpuz da B vitamini, potasyum, magnezyum ve çinko içeriyor. Bu besinlerin hepsinin sağlığa faydalı olduğu araştırmalar ile kanıtlandı. Karpuz çekirdekleri aynı zamanda sağlıklı yağ ve protein kaynağı. Ancak proteinin dozunu tam ayarlamak için çekirdeklerin siyah kabuklarından ayrılması gerekiyor. Bu işlem, birkaç gün sürüyor.
Karpuz çekirdeklerini ilk olarak suda bekletin. Çekirdeklerin filizlenene kadar birkaç gün suda kalması gerekiyor. Fırında veya güneşte kurumaya hazır hale geldikten sonra çekirdekleri sağlıklı bir atıştırmalık olarak tercih edebilirsiniz.
Kavrulmuş karpuz çekirdekleri
Karpuz çekirdeklerini kavurmak mümkün. Bunun için çekirdekleri gevrek bir hale getirmek için fırını yaklaşık 160 dereceye getirin. Yaklaşık 15 dakika sonra karpuz çekirdekleri kavrulacaktır. Daha iyi bir tat için biraz tuz ve biraz zeytinyağı ekleyebilirsiniz.
Karpuz çekirdeği yağı
Karpuz çekirdeğinden fayda görmenin birkaç yolu daha var. Karpuz çekirdeği yağı, diğer adıyla kalahari veya ootanga yağı, yemek pişirmede veya salatalarda kullanılabilir. Hatta cilt bakımında bile tercih edebilirsiniz. Karpuz çekirdeği yağının tek dezavantajı ise ucuz olmamasıdır.
 



Otizmde devrim niteliğinde gelişme

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Otizmde devrim niteliğinde gelişme

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Araştırmacılar, otizmin 4 alt tipini keşfederek bu genetik durumun altında yatan biyolojiyi anlamaya yönelik "dönüştürücü bir adım" attı.

Princeton Üniversitesi ve Simons Vakfı'ndan bilim insanları, otizm kohort çalışması SPARK'taki 5 bin çocuğun verilerini analiz ederek bireyleri özellik kombinasyonlarına göre gruplandırdı.

Araştırmacılar belirli özelliklerle ilgili genetik bağlantılar aramak yerine, sosyal etkileşimlerden tekrarlayan davranışlara ve gelişimsel kilometre taşlarına kadar 230'dan fazla özelliği her bir kişide değerlendirdi.

Bu analiz sayesinde otizmin farklı genetik varyasyon modellerine sahip 4 alt tipini tanımlamayı başardılar.

Flatiron Enstitüsü'nde yardımcı araştırmacı bilim insanı ve çalışmanın ortak başyazarı Natalie Sauerwald, "Otizmin tek bir biyolojik hikayesi değil, birden fazla farklı anlatısı olduğunu görüyoruz" diyor.

Bu, geçmişteki genetik çalışmaların neden genellikle yetersiz kaldığını açıklamaya katkı sağlıyor; aslında birbirine karışmış birden fazla farklı bulmacaya baktığımızı fark etmeden bir yapbozu çözmeye çalışıyorduk. Bireyleri ilk başta alt tiplere ayırana kadar resmin tamamını, genetik örüntüleri göremedik.

Bu 4 alt tip Sosyal ve Davranışsal Zorluklar, Gelişimsel Gecikmeyle Birlikte Karma OSB (Otizm Spektrum Bozukluğu), Orta Derecede Zorluklar ve Geniş Çaplı Etkilenme olarak belirlendi.

İlk tip, otizmi olmayan çocuklarla benzer bir hızda gelişimsel kilometre taşlarına ulaşan fakat genellikle dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, anksiyete veya depresyon gibi eşlik eden sorunlar yaşayan çocukları kapsıyor.

İkinci tipte gelişimsel kilometre taşlarına ulaşmada gecikme görülürken eşlik eden rahatsızlıklara dair herhangi bir belirtiye rastlanmıyor.

Üçüncü tip olan Orta Derecede Zorluklar'da otizmle ilgili temel davranışlar olsa da diğer gruplar kadar güçlü değil. Otizmi olmayan çocuklarla benzer bir hızda kilometre taşlarına ulaşıyor ve eşlik eden rahatsızlıklar görülmüyor.

4. tipte en uç ve geniş kapsamlı zorluklar yaşanıyor.

Katılımcıların yüzde 37'sinin yer aldığı birinci ve yüzde 34'ünün bulunduğu üçüncü tip en yaygın gruplar. Yüzde 19'unu içeren ikinci ve yüzde 10'unun olduğu 4. tiplerse en nadir olanlar. 

Bulgular, genetik farklılıkların "yüzeyde benzeyen klinik görünümlerin ardındaki farklı mekanizmalara işaret ettiğini" vurguluyor.

Örneğin hem Geniş Çaplı Etkilenme hem de Karma OSB gruplarındaki çocuklar gelişimsel gecikme ve zihinsel engellilik gibi bazı önemli özellikleri paylaşıyor. Ancak ilk grupta, ebeveynlerden geçmeyen de novo mutasyonların en yüksek oranı görülürken, ikinci grubun nadir kalıtsal genetik varyantları taşıma olasılığı daha fazla.

Bulgular otizmin sadece 4 alt tipi olduğu anlamına gelmiyor; en az 4 tane bulunduğunu ve bunların hem klinik seviyede hem de genom düzeyinde araştırmalar için anlamlı olduğunu gösteren veri odaklı bir çerçevenin keşfedilmesini sağlıyor.

Otizmle mücadele eden ailelerin, çocuklarının hangi otizm alt tipine sahip olduğunu bilmesi yeni bir netlik, kişiye özel bakım, destek ve topluluk imkanı sunabilir.

Independent Türkçe