Ortadoğu'nun bölünmesi ve oluşumu üzerine bazı notlar

“Dünya değişiyor. Bu değişime Ortadoğu da dahil. Araplar olarak rotamızı belirlemenin ve ulusal ve bölgesel çıkarlarımızı güvence altına almanın en iyi yolunu seçmemiz gerekiyor.”

Arap dünyası ya da en azından büyük bir bölümü, bilinçli yahut bilinçsiz, içeriden veya dışarıdan yahut her ikisinden de yeniden şekilleniyor. (AFP)
Arap dünyası ya da en azından büyük bir bölümü, bilinçli yahut bilinçsiz, içeriden veya dışarıdan yahut her ikisinden de yeniden şekilleniyor. (AFP)
TT

Ortadoğu'nun bölünmesi ve oluşumu üzerine bazı notlar

Arap dünyası ya da en azından büyük bir bölümü, bilinçli yahut bilinçsiz, içeriden veya dışarıdan yahut her ikisinden de yeniden şekilleniyor. (AFP)
Arap dünyası ya da en azından büyük bir bölümü, bilinçli yahut bilinçsiz, içeriden veya dışarıdan yahut her ikisinden de yeniden şekilleniyor. (AFP)

Nebil Fehmi
ABD Başkanı Joe Biden'ın Ortadoğu ziyareti, İsrail’de yeni koalisyon hükümetinin ilan edilmesi, İsrail'de parlamento işlemleri ve yeni seçimler, Suudi Arabistan Veliaht Prensi'nin Mısır, Ürdün ve Türkiye’yi kapsayan ziyaret turu, Yemen’de ateşkes ve ABD’nin kendi çıkarlarını çatışmalardan üstün tutmasıyla işlerin patlak vermesinden ve ardından yaşanan gelişmelerden önce ABD, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan ilişkilerinde soğukluk hissedildi. BAE, Suudi Arabistan ve İran arasındaki ikili temaslar, Rusya Dışişleri Bakanı'nın Körfez ülkeleri ziyareti, Arap ülkelerinden, ABD’den ve İsrail’den askeri yetkililerin Mısır’ın tatil beldesi Şarm eş-Şeyh'te bir araya geldiğine dair, BAE’nin katıldığı iddialarını reddettiği, hatta haberi dahi olmadığını ve hiç kimseyle anlaşmazlığa girmek istemediğini belirttiği doğrulanmamış haberler çıktı. Ürdün’ün Ortadoğu'da NATO benzeri askeri bir ittifaka verdiği destekle ilgili net açıklamaları, Bahreyn'in başkenti Manama’nın Ürdün'ün katılmamaya devam ettiği Necef Grubu'nun (İsrail, Bahreyn, Mısır ve BAE dışişleri bakanları) ikinci toplantısına ev sahipliği yapması, Katar Emiri’nin Kahire ziyareti ve Mısır Cumhurbaşkanı’nın Körfez ülkeleri turu, Suudi Arabistan ile İran arasındaki istişarelerin yeniden başladığının duyurulması ve İran'ın Avrupa Birliği’nin (AB) Tahran'la nükleer müzakereleri canlandırmaya yönelik girişimine verdiği karşılık dikkat çekti.
Tüm bu gelişmeler, ABD Başkanı'nın bölgeyi ziyaret edeceğinin duyurulmasından sonra yaşandı. Bu da beni bazı önemli sonuçları dile getirmeye itti. Söz konusu sonuçları şöyle sıralayabiliriz:
1 - Arap dünyası, ya da en azından büyük bir bölümü bilinçli yahut bilinçsiz, içeriden veya dışarıdan yahut her ikisinden yeniden şekilleniyor. Bu, geçici olarak Batı Asya güdümlü olan şekillenmenin yansımaları tüm Arap dünyasına yansıyor. Yani şu an hassas bir bölünme ve yeniden yapılandırma aşamasındayız. Sonuçlarıyla ilgili tahminlerde bulunmak için acele etmeden ve planın ciddiyetini hafife almadan izlenmesi ve ele alınması gerekiyor.
2 - Devam eden yeniden şekillenme, tarafların, özellikle bir grup olarak Arapların başta güvenlik alanı olmak üzere halihazırda var olan dış ilişkilerin temellerinden duydukları memnuniyetsizlik ve büyük ülkelerle olan ilişkiler konusunda endişeleri söz konusu. Araplar, bölgesel düzenlemelerden ve Arap Devletleri Ligi (AL) gibi başlıca kurumların etkisiz olmalarından rahatsızlar. Çünkü bu şekillenme süreci, bölgedeki Arap olmayan taraflar için nüfuz alanlarını genişletmelerine ve Arapların bıraktığı boşluğu doldurmalarına fırsat sunuyor. Buna İsrail’in Ortadoğu’da varsayıldığı gibi kapsamlı bir Arap-İsrail barışından sonra değil, şimdi yeni bir güvenlik haritası oluşturulmasına ilişkin söylemleri de dahil.
3 - ABD’nin bölgedeki rolünden tamamen vazgeçmenin zor olmasına ve onun da bölgedeki varlığını korumayı istemesine rağmen ABD’liler arasındaki tecritçi eğilimin gölgesinde, Kongre'deki çoğunluğu ve Beyaz Sarayı kimin elinde tuttuğuna bakılmaksızın Washington desteğinin garantisinin olmadığına ve fazla güvenilemeyeceğine dair genel bir kanı hakim.
4 - Biden’ın Ortadoğu turu sırasında iddialı olmasa da uzun vadeli ilişkiler ve dostluklar stratejisine ilişkin önceki veya yeni yankı uyandıran açıklamalara bakılmaksızın belirli, somut, uygulanabilir sonuçlara ulaşılması yönünde beklentiler söz konusu. Bu durum, ABD ile Ortadoğu ülkeleri arasında bir güven kaybı olduğunun ve Arapların çıkarlarını ABD’nin olası bir tereddüdünden korumak istediklerinin işaretlerini taşıyor. Diğer yandan ABD ve Batı ülkeleri arenasında, Arap ülkelerinin petrol üretimini fiyatları kontrol etmek için artırarak Batı'dan ihtiyaç duyduğu konularda tavizler alamayacağını düşünenler var. Günlük petrol üretimi seviyelerinin en üst sınırlara bazen ulaştığı bazen de yaklaştığı göz önüne alındığında Arap ülkeleri ile ABD arasında güvenlik ve petrol meseleleri ile sınırlı olan ancak hırslı bir düzeye ulaşmayan anlaşmalara varılması bekleniyor.
5 - Ortadoğu denklemleri, dengeler ve hizalamalar çok yönlü ve Batı’nın yönelimine uymayan bir hale geldi. Çin'in Arap ülkelerinin pazarlarında hakimiyet kurmasının yanı sıra Arap ülkeleri ve İran’dan tedarik ettiği Ortadoğu’nun enerji kaynaklarına yönelik artan bağımlılığıyla Çin ile Arap ülkeleri arasındaki ilişkilerde bir gelişme söz konusu. Aynı zamanda Rusya’yı diğer petrol ihracatçısı olan ancak Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) üyesi ülkelerle bir araya getiren OPEC+ grubu ile küresel akaryakıt fiyatlarını belirlemek için iş birliği de mevcut.
6 - Eğer bölge ülkeleri büyük güçler arasındaki ilişkileri geliştirmeye ve çeşitlendirmeye daha fazla önem verirse, benzer yönelimlere sahip ülkeler arasında Arapların geleneksel bölgesel yaklaşımı yerine geçici bile olsa bölgesel iş birliği eğilimin daha fazla olduğunu görecektir. Bu bağlamda el-Ula Zirvesi’nden sonra İbrahim Anlaşmaları’nı imzalayan taraflar, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üyeleri ve Mısır, BAE ve Suudi Arabistan arasında ve Ürdün ile Irak arasında artan istişareler dikkat çekiyor.
7 - Aynı fikirde olan Arap ülkeleri arasında bile farklı tutumlar olduğuna dair haberler var. Mısır ve Ürdün, İsrail ile ilk barış anlaşmalarını imzalayan ülkeler oldu. Ancak Ürdün, Necef Grubu’nun Necef’teki ve Bahreyn’in başkenti Manama’daki toplantılarına katılmazken Mısır, Manama toplantısında yer alsa da Suudi Arabistan'ın İran'ı hedef alan, NATO benzeri bir Ortadoğu gruplaşması kurma fikriyle ilgili bir takım çekinceleri olduğuna dair haberler basında yer aldı. BAE, İran'ın davranışlarıyla ilgili bazı çekincelerini dile getirirken İsrail ile güvenlik konusu da dahil olmak üzere İbrahim Anlaşmaları’nın imzalanmasından sonra ilişkilerindeki gelişmeyi gizlemedi. Buna karşın BAE, İsrail gazeteleri tarafından bildirilen ve ABD, Arap ülkeleri ve İsrail'in dahil olduğu resmi bir askeri toplantıya katıldığı yönündeki iddiaları reddetti. Hatta böyle bir toplantıdan haberi dahi olmadığını vurguladı.
8 - Arap ülkelerinin İran'la olduğu kadar Türkiye ile de bazı temasları olsa da son dönemde yapılan istişarelerin büyük çoğunluğunda hakim olan ortak konu İsrail’di. İsrail, bölgesel rolünü güvence altına almak istemesi nedeniyle katılmadığı temasların ve istişarelerin merkezinde her zaman yer alıyor.
9 - KİK, tüm bunlar hatta İsrail konusunda bile ortak bir tutum sergilemedi. Kuveyt, hiç bir katılım sağlamazken Katar, İsrail ve Hamas ile olan daha önceki ilişkilerine rağmen bölgesel olarak gerçekleştirilen son istişarelerin neredeyse hiçbirinde yoktu. Umman, daha önce İsrail ile istişarelerde bulunmasına ve İran-ABD görüşmelerine ev sahipliği yapmasına rağmen gözlerden uzak sessiz bir rol oynamayı tercih ediyor.
10 - ABD Başkanı Biden'ın Filistin Yönetimi ile bir görüşme yapması ya da bir ziyaret ayarlaması bekleniyor. Böyle bir dönemde başta Ürdün-Filistin olmak üzere Arap ülkeleri ile Filistin arasındaki temasların az ve zayıf olması dikkat çekiyor. Bölge yeniden yapılanmaya doğru ilerlerken buna bir de Arap ülkeleri ile Suriye arasında hiçbir istişarenin olmayışı da ekleniyor.
Ulusal devletler ve Araplar olarak bizler, bu ve diğer sonuçları düşünmek zorundayız. Çünkü dünya değişiyor. Bu değişime Ortadoğu da dahil. Rotamızı belirlemenin yanı sıra ulusal ve bölgesel çıkarlarımızı güvence altına almanın en iyi yolunu seçmeliyiz.
*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.



Ateşkes için ABD'den temas bekleyen Rusya sahada bastırıyor

Cidde görüşmelerinden (EPA)
Cidde görüşmelerinden (EPA)
TT

Ateşkes için ABD'den temas bekleyen Rusya sahada bastırıyor

Cidde görüşmelerinden (EPA)
Cidde görüşmelerinden (EPA)

Rusya bugün, Rusya'nın batısındaki Kursk bölgesinde kontrol ettiği bölgede günlerdir geri çekilen Ukrayna güçlerini yenmek için askeri baskısını sürdürdü. Askeri baskı, Suudi Arabistan'da yapılan ABD-Ukrayna toplantısının ardından Kiev'in Washington'un Rusya ile savaşta 30 günlük ateşkes ilan etme önerisini kabul etmesinin ardından geldi.

Cidde'de dün yapılan ABD-Ukrayna görüşmesine ilişkin ilk yorumunu yapan Kremlin bugün, önerilen ateşkesin Rusya tarafından kabul edilebilir olup olmadığı konusunda yorum yapmadan önce ABD'nin görüşmelerin sonucu hakkında kendisini bilgilendirmesini istediğini söyledi.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov gazetecilere yaptığı açıklamada, başkanlar Vladimir Putin ve Donald Trump arasında yakın zamanda bir telefon görüşmesi yapılması ihtimalini göz ardı etmediğini söyledi. Moskova'nın ateşkesi kabul edip etmeyeceği sorusu üzerine Peskov gazetecilere şunları söyledi: “Aceleci davranıyorsunuz... Önümüzdeki günlerde Amerikalılarla temas kurmayı bekliyoruz ve teklif hakkında tam bilgi almak için onlara güveniyoruz. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz'un önümüzdeki günlerde farklı kanallar aracılığıyla gerçekleşen görüşmeler ve varılan mutabakatlar hakkında bizi bilgilendireceklerini varsayıyoruz.”

Dün yapılan ortak açıklamada ABD ve Ukrayna, Kiev'in ABD'nin 30 günlük acil ateşkes önerisini kabul ettiğini ve Rus işgalinin ardından kalıcı barışın yeniden tesis edilmesine yönelik adımlar atıldığını duyurdu.

Açıklamada, ‘önerilen ateşkesin, Rusya tarafından eş zamanlı olarak kabul edilmesi ve uygulanması koşuluyla tarafların karşılıklı rızasıyla uzatılabileceği ve ABD'nin Moskova'yı Rusya'nın mütekabiliyetinin barışa ulaşmanın anahtarı olduğu konusunda bilgilendireceği’ ifade edildi.

Rus ajanslarının bildirdiğine göre, Trump'ın Beyaz Saray'a dönüşünden bu yana ilk kez, Rusya Dış İstihbarat Servisi (SVR) Direktörü Sergey Naryshkin ve ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü John Ratcliffe dün bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Şarku’l Avsat’ın TASS haber ajansından aktardığına göre SVR tarafından yapılan açıklamada, “11 Mart 2025 tarihinde SVR Direktörü Sergey Naryshkin ile CIA Direktörü John Ratcliffe arasında bir telefon görüşmesi gerçekleşti” denildi. Bu görüşme Trump'ın ocak ayında ABD başkanlığının ikinci dönemi için Beyaz Saray'a dönmesinden bu yana yapılan ilk görüşme. AFP'ye göre söz konusu görüşme aynı zamanda, Rusya'nın 2022 başlarında Ukrayna'yı işgal etmesinden bu yana iki ülke arasında bu düzeyde gerçekleşen nadir bir istihbarat iletişimi.

Açıklamada, iki yetkilinin ‘uluslararası istikrar ve güvenliğin sağlanmasına katkıda bulunmak ve Moskova ile Washington arasındaki ilişkilerde çatışmanın yoğunluğunu azaltmak üzere düzenli olarak iletişim kurma’ konusunda mutabık kaldıkları belirtildi.

Rus kuvvetleri Kursk'ta ilerliyor

Rusya devlet medyası, Rus birliklerinin Ukrayna'nın işgali altındaki Sudja kasabasının merkezine girdiğini bildirdi. RIA Novosti'nin bir askeri komutana dayandırdığı haberine göre birlikler belediye binasına Rus bayrağı çekti.

Kursk bölgesinin en önemli nüfus merkezi olan Sudja, geçtiğimiz ağustos ayında Rusya topraklarına ani ilerleyişi sırasında Ukrayna güçlerinin kontrolü altındaydı. Ukrayna sınır bölgesinde bin kilometrekareden fazla bir alanı kontrol etmeyi başardı. Rusya aylardır bölgenin kontrolünü yeniden ele geçirmek için Kuzey Kore askerlerinin de desteğiyle şiddetli çatışmalar yürütüyor. Ukrayna kısa süre önce Kursk'taki birkaç köyden çekildi.