Tunus Ulusal Kurtuluş Cephesi, ‘yeni anayasa’ referandumuna yönelik boykot çağrısını yineledi 

Tunus Ulusal Kurtuluş Cephesi lideri Ahmed Necib eş-Şabi. (AFP arşiv)
Tunus Ulusal Kurtuluş Cephesi lideri Ahmed Necib eş-Şabi. (AFP arşiv)
TT

Tunus Ulusal Kurtuluş Cephesi, ‘yeni anayasa’ referandumuna yönelik boykot çağrısını yineledi 

Tunus Ulusal Kurtuluş Cephesi lideri Ahmed Necib eş-Şabi. (AFP arşiv)
Tunus Ulusal Kurtuluş Cephesi lideri Ahmed Necib eş-Şabi. (AFP arşiv)

Tunus'taki muhalif siyasi partilerin oluşturduğu Ulusal Kurtuluş Cephesi, 25 Temmuz’da yapılması beklenen ‘yeni anayasa’ referandumunun boykot edilmesi çağrısını yineledi. Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, bu ayın başında, 25 Temmuz’da halk oylamasına sunulacak olan ‘yeni anayasa taslağını’ resmi gazetede yayımlamıştı. Yeni anayasanın cumhurbaşkanına geniş yetkiler verdiği ve mevcut parlamenter sistemle çelişki içinde olduğu değerlendiriliyor.  
Ulusal Kurtuluş Cephesi lideri Ahmed Necib eş-Şabi, AFP’ye yaptığı açıklamada, “Tunus halkını, darbeyi meşrulaştırmayı amaçlayan yasa dışı ve anayasaya aykırı olan bu süreci boykot etmeye çağırıyoruz” dedi. Sol eğilimli olan 77 yaşındaki Şabi, Cumhurbaşkanı Said’in sunduğu ‘anayasa taslağının’ başkanlık sistemine, yani tek adam rejimine meşruiyet sağlamayı amaçladığını vurguladı.  
Tunus Cumhurbaşkanı Said, 25 Temmuz 2021'de meclisin çalışmalarını askıya alarak milletvekili dokunulmazlıklarını kaldırmış, daha sonra da tamamen feshetmişti. Cumhurbaşkanı Said 22 Eylül 2021'de yayımladığı kararnamelerle yetkilerini genişletti. Geçtiğimiz hafta ise 25 Temmuz’da referanduma sunulacak, değiştirilmiş anayasa taslağını duyurdu. Söz konusu yeni taslak siyasi partilerin çoğu tarafından tepkiyle karşılansa da herhangi bir değişiklik olmayacağı öngörülüyor.  
Darbeye Karşı Vatandaşlar Girişimi Başkanı Cevher bin Mübarek, Tunusluları ‘yeni anayasa referandumunu’ toplu olarak boykot etmeye çağırdığı açıklamasında şunları söyledi:
“2014 anayasasına bağlıyız. Çünkü bu, halkın iradesinin temsil imkanı bulduğu tek anayasadır. Geriye dönüşü temsil eden bir referanduma katılmayacağız.”  
Yeni anayasa taslağında, cumhurbaşkanının kanun çıkarma, hükümeti ve yargıçları atama ve bireysel olarak karar alma konusundaki geniş yetkilerinde herhangi bir değişiklik bulunmuyor. 



WSJ: Hizbullah'ın Beyrut Havalimanı'ndaki altın kaçakçılığı girişimi engellendi, onlarca çalışan işten çıkarıldı

Beyrut Refik Hariri Uluslararası Havalimanı'ndaki yolcular (AP)
Beyrut Refik Hariri Uluslararası Havalimanı'ndaki yolcular (AP)
TT

WSJ: Hizbullah'ın Beyrut Havalimanı'ndaki altın kaçakçılığı girişimi engellendi, onlarca çalışan işten çıkarıldı

Beyrut Refik Hariri Uluslararası Havalimanı'ndaki yolcular (AP)
Beyrut Refik Hariri Uluslararası Havalimanı'ndaki yolcular (AP)

Wall Street Journal'ın (WSJ) Lübnanlı üst düzey askeri yetkililere dayandırdığı haberine göre, Beyrut Refik Hariri Uluslararası Havalimanı'nda çalışan onlarca kişi Hizbullah mensubu oldukları şüphesiyle işten çıkarıldı ve havalimanı üzerinden örgüte 22 kilogramdan fazla altın kaçırma girişimi engellendi.

WSJ, Lübnanlı yetkililerin Hizbullah'ın ülke üzerindeki hakimiyetini gevşetmeye çalıştığını ve bunun örgütün yıllardır kaçakçılık kanalı ve ülkedeki hakimiyetinin bir sembolü olarak kullandığı havaalanında başladığını bildirdi.

Lübnan Başbakanı Nevvaf Selam, “Kaçakçılar gözaltına alındı ve şimdi yasal prosedürler uygulanıyor” dedi.

Hizbullah'ı destekleyen İran'dan yapılan birçok uçuş şubat ayından bu yana askıya alındı.

Üst düzey bir güvenlik yetkilisi, yetkililerin havalimanına yapay zekâ destekli yeni gözetleme teknolojileri kurduğunu söyledi.

Bu revizyon, Hizbullah'ın etkisini ve gelir kaynaklarını azaltmaya yönelik daha geniş çaplı bir çabanın parçası. Lübnan Başbakanı Selam WSJ’ye yaptığı açıklamada, “Farkı hissedebilirsiniz. Lübnan'ın modern tarihinde ilk kez kaçakçılık konusunda daha iyi durumdayız” ifadelerini kullandı.

Lübnan dış dünya ile bağlantısını Refik Hariri Uluslararası Havalimanı'ndan sağlıyor. Hizbullah'ın havalimanı üzerinde süregelen nüfuzu, burayı, İran'ın Hizbullah'a nakit ikmali yapmak için havalimanını kullandığından şikâyet eden İsrail'in saldırılarına açık hale getirdi.

Havalimanını geri alma hamleleri, Lübnan ordusunun Beyrut'un kasım ayında Tel Aviv'le üzerinde anlaştığı ateşkesin temel şartlarından biri olan Güney Lübnan'daki Hizbullah mevzilerini ve silah depolarını dağıtma konusunda ilerleme kaydettiği bir dönemde geldi.

ABD'li ve İsrailli askeri yetkililer, Lübnan hükümetinin Hizbullah'ın güneydeki limanlar ve silahlar üzerindeki kontrolünü sınırlandırmak için attığı adımlardan memnuniyet duyduklarını ifade etseler de daha yapılacak çok iş olduğunu söylüyorlar. ABD'li yetkililer Lübnan'ın yeni teknokrat liderliği altında daha fazla devlet kontrolü konusunda ihtiyatlı bir iyimserlik içinde olduklarını ifade ettiler.

Ateşkesi denetleyen uluslararası komitenin üyesi olan üst düzey bir ABD'li yetkili şunları söyledi: “Burada umutlanmak için bir neden var. Sadece altı ya da yedi ay oldu ve geçen kasım ayında ulaşılabileceğinden emin olmadığım bir noktaya ulaştık.”

Üst düzey bir güvenlik yetkilisi, Lübnan emniyetinin kısa bir süre önce havalimanı üzerinden Hizbullah'a 22 kilogramdan fazla altın kaçırma girişimini engellediğini bildirdi. Militan örgütün üyeleri para getirmek için havalimanını kullanmakta zorlandıklarını kabul ettiler. Hizbullah şu anda taahhütlerini finanse etmekte zorlanıyor. Örgüt, aralık ayında Beşşar Esed'in devrilmesinden sonra İran'dan Suriye'ye uzanan ana silah kaçakçılığı rotalarını kaybetti.

Lübnanlı yetkililerin baskıları başlamadan önce Hizbullah, sahadaki personeli ve parlamentodaki büyük bloğu sayesinde Beyrut Havalimanı’nda önemli bir nüfuza sahipti ve bu sayede reform çabalarını engelleyebiliyordu. Havalimanının güvenliğini sağlamak, devlet kontrolünü sağlamlaştırmaya çalışan hükümetin en önemli önceliklerinden biri. Geçtiğimiz şubat ayında ordu, Lübnanlı yetkililerin bir İran uçağının inişine izin vermemesini protesto etmek için havalimanına giden yolları kapatan Hizbullah destekçileriyle karşı karşıya geldi.