Biden'ın Ortadoğu ziyaretinden sonra ne olacak?

ABD Başkanı Biden’ın Ortadoğu ziyaretinin başarılı ya da başarısız olduğunu düşündükleri noktalar nelerdir? Hangi konularda sonuçlar hakkında hüküm vermek için beklemek gerekir

ABD yönetimine göre Başkan Biden’ın ziyareti sonuçları açısından verimliydi. (AFP)
ABD yönetimine göre Başkan Biden’ın ziyareti sonuçları açısından verimliydi. (AFP)
TT

Biden'ın Ortadoğu ziyaretinden sonra ne olacak?

ABD yönetimine göre Başkan Biden’ın ziyareti sonuçları açısından verimliydi. (AFP)
ABD yönetimine göre Başkan Biden’ın ziyareti sonuçları açısından verimliydi. (AFP)

Tarık eş-Şami   
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden'ın Ortadoğu ziyaretinin sona ermesinin ardından, Amerikalı uzmanların ve Washington'daki düşünce merkezlerinin, ziyaretin sonuçlarıyla ilgili değerlendirmeleri farklılıklar gösterdi. Biden’ın ziyaretinin, gerek güvenlik işbirliği, gerekse İran üzerindeki etkisi veya Çin ve Rusya ile Ortadoğu’daki rekabet açısından ne gibi sonuçlar doğuracağı tartışma konusu oldu. Amerikalıların, ziyaretin başarılı olduğunu düşündükleri noktalar nelerdir? Biden’ın başarısız olduğu hususlar nelerdir? Bazı konularda hüküm vermeden önce haftalara ya da aylara ihtiyaç olduğu da değerlendirilmektedir.  

Farklı değerlendirmeler  
ABD yönetiminin bakış açısına göre, İsrail ve Batı Şeria’da başlayıp Suudi Arabistan’da son bulan Biden’ın bölgesel ziyareti, Başkan Biden’ın bir devlet adamı olarak imajını güçlendirmeye ve stratejik kazanımlar elde edilmesine yaradı. Rusya ve Çin’in Ortadoğu’da nüfuzlarını arttırma yolunda girişimde bulunduğu bir süreçte, ABD’nin bölgedeki konumunu pekiştirme yolunda önemli bir adım atılmış oldu. Ayrıca Başkan Biden, en önemli ‘güvenlik ortağı’ İsrail ile normalleşme adımı atan, ABD’nin bölgedeki geleneksel müttefiklerine güven aşıladı. Biden’ın ziyareti, Kudüs ve Riyad arasında yakınlaşmaya katkı sunduğu gibi, İsrail ve Filistinliler arasındaki ‘kronik sorunun’ çözümü için de bir atılım gerçekleşmesine katkı sundu. Ayrıca Suudi Arabistan’ın daha fazla petrol üreterek, önümüzdeki süreçte Batı ülkelerindeki ‘enerji açığını’ kapatması için ciddi girişimde bulunuldu.   
Bununla birlikte Washington’daki gözlemciler ve uzmanlar, Cidde Güvenlik ve Kalkınma Zirvesi’nin sonuçlarını yorumlayarak, genel resmi değerlendirdiklerinde, umulan ve bulunanla ilgili farklı bir tablo çiziyor. Her ne kadar ABD yönetimi, Ortadoğu’yu terk etmeyeceğini ve aktif bir güvenlik partneri ve birden fazla düzeyde stratejik bir müttefik olmayı sürdüreceğini deklare etse de bazı isteklerinin tam karşılığını bulamadığı söylenebilir. Özellikle Suudi Arabistan'dan, İsrail'i de içeren bölgesel bir güvenlik eksenine yönelik taahhüt almakta ya da petrol üretiminin derhal arttırılması yönünde bir söz alma noktasında başarılı olunamadı. Ayrıca İsrailliler ile Filistinliler arasındaki mevcut açmazın sonlandırılması hususunda da somut bir başarı elde edilemedi.  

ABD Ortadoğu’ya geri dönüş  
Biden yönetimine göre, ABD ve Arap ülkeleri arasındaki savunma, güvenlik ve istihbarat iş birliğini derinleştirerek ABD'nin bölgedeki konumunu sağlamlaştırmak, lojistik hatlarının güvenliğini sağlamak açısından Ortadoğu ziyareti gayet ikna edici ve verimliydi. Ayrıca Washington'un, güvenliklerine yönelik dış tehditleri caydırmak için Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleriyle birlikte çalışma arzusunu göstermesi, ABD’nin bölgeye yeniden döndüğünün güçlü bir göstergesiydi. Bu da ABD’nin Afganistan'dan çekilmesiyle pekiştirilen ‘varlığını kademeli olarak azaltmak’ stratejisinin değiştiği yönünde önemli bir kanıt mesabesinde değerlendirilmeliydi.  

Rusya ve Çin 
Biden Cidde Zirvesinde ABD'nin Ortadoğu’dan geri çekilerek, Çin, Rusya veya İran tarafından doldurulacak bir ‘boşluk bırakmayacağını’ açıkça belirtti. ABD'nin eski İsrail Büyükelçisi Daniel Shapiro, Biden'ın ziyaretinin esas olarak ABD'nin Rusya ve Çin ile rekabeti üzerinden yorumlanması gerektiğini söyledi. Nitekim, ABD, İsrail, Hindistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'ni (BAE) içeren 'I2U2 Grubu'nun liderlerinin video konferans aracılığıyla yaptığı toplantının odak noktasında, Çin’in ileri teknolojilere erişiminin engellenmesi yer almaktaydı. Başkan Joe Biden’ın, küresel petrol fiyatlarını istikrara kavuşturmak ve Rusya’ya karşı yaptırımları sıkılaştırmak için, petrol arzının arttırılmasında ısrar etmesi, ABD’nin Suudi Arabistan’la olan ilişkilerini sıkılaştırma arzusuyla da ilintilidir. Washington bir müttefik olarak Suudi Arabistan’la ilişkilerini sağlamlaştırma gereksinimi hissediyor. Dolayısıyla güvenlik garantileri vererek, Suudi Arabistan’ın, rakipleriyle olan çekişmesinde kendi yanında yer almasını garanti altına almak istiyor. Sabık Büyükelçi Shapiro, artık bölgedeki, güvenlik, ticaret veya teknoloji alanlarındaki tüm ilişkilerin, ABD-Çin arasındaki stratejik rekabet üzerinden yürütüldüğünü ve şekillendiğini söylüyor. Başkan Biden'ın bölgesel entegrasyona verdiği önemin de bu bağlamda değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyor.  

Petrol hesapları 
Biden, ham petrol fiyatlarının yükseldiği ve enflasyon oranlarının 40 yılın en yüksek seviyelerine sıçrayarak siyasi geleceğini tehdit ettiği bir dönemde OPEC devi Suudi Arabistan'ın yardımına ihtiyaç duyarken, Suudi Arabistan'ın petrol üretimini arttırmak için farklı kriterlere gereksinim duyduğu ortaya çıktı. Suudi Arabistan Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Adil el-Cubeyr, Amerikalı gazetecilere yaptığı açıklamada, petrolle ilgili herhangi bir kararın, spekülasyonlara, histeriye veya jeopolitik durumlara değil, ilkelere dayalı olacağını söyledi. Bloomberg, Cubeyr’in açıklamasının, petrol üretimini arttırmakla ilgili duyurunun ağustos ayındaki OPEC-+ toplantısına kadar ertelenme olasılığını gösterdiği yorumunda bulundu ve muhtemel artışın sonbaharın başlarında olabileceğini öngördü.  

İsrail ile ilişkiler 
Biden yönetimi, Suudi Arabistan'ın İsrail sivil uçuşlarına hava sahasını açmasını tarihi bir başarı olarak nitelendirirken, Adil el-Cubeyr, ülkesinin hava sahasını açmalarının İsrail ile normalleşme arzusundan değil, Krallığın inovasyon ve büyük çaplı spor etkinliklerinde küresel bir merkez olma arzusundan kaynaklandığını söyledi. Bunun da herhangi bir hava yolu şirketinin özgür bir biçimde Suudi Arabistan hava sahasını kullanmasından geçtiğini ifade etti. Cubeyr, İsrail-Suudi Arabistan ilişkilerinde herhangi bir değişiklik olmadan önce, İsrail ve Filistinliler arasında barışın tesis edilmesinin gerekli olduğunu belirtti. Gözlemciler, ABD’nin Ortadoğu’daki en önemli Arap müttefiki olan Suudi Arabistan’ın, ABD yönetiminin, İsrail’i de içeren bölgesel bir hava savunma ittifakının temellerinin atılması yönündeki umutlarına soğuk su döktüğünü düşünüyor. Söz konusu ‘savunma ittifakının’ İran’ın tehditlerine yönelik caydırıcı bir güç oluşturması hedefleniyordu. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Körfez-İsrail savunma ittifakı ile ilgili herhangi bir tartışmadan haberdar olmadığını ve Krallığın (eğer varsa) bu tür bir görüşmeye iştirak etmediğini söyledi. Analistler, açıkça İran karşıtı bir ittifakta görünmek istemeyen ve İsrail ile normalleşme adımı atmamış Arap ülkelerinin hava savunma sistemlerini İsrail ile ‘birleştirilmesi’ planının onaylanmasının zor olabileceği konusunda hemfikir. 
Real Clear World web sitesi, Ortadoğu'daki savunma düzenlemelerinin uzun süredir muğlak olduğunu ve müttefik taraflar arasındaki pozisyon farklılıkları nedeniyle pratik uygulama aşamasına geçilmesinin kolay olmayacağı yorumunda bulundu. Örneğin, eski Başkan Donald Trump yönetimi, 2017'de ‘Ortadoğu Stratejik İttifakı’nı’ kurmuştu. Söz konusu ittifak, Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri ile Mısır ve Ürdün arasında ortak bir savunma ortaklığıydı. Söz konusu ittifak, bölgesel ve uluslararası barışın korunması ve terörizmle mücadelede bir Amerikan-Arap ortak projesi olarak pazarlanmıştı. Ancak ilerleyen süreçlerde bileşenler arasında ‘öncelikler’ konusunda ihtilaflar çıktı. İran’ın etkisinin kırılması ve ittifakın İran’a karşı caydırıcı olması, ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arapp Emirlikleri ve Bahreyn’in öncelikli hedefleri arasında yer alırken, Umman ve Katar gibi diğer ülkeler bu görüşü paylaşmamaktaydı. ABD’nin oluşturmak istediği ‘ortak hava savunma sisteminin’ de odağında İran yer alıyor. Katar ve Umman’ın İran’la olan olumlu ilişkileri göz önüne alındığında, İran tehdidine yönelik kısa vadede bir ittifak geliştirilemeyeceği öngörülüyor.   

Ziyaretin İran üzerindeki etkisi 
Washington'daki Atlantik Konseyi bünyesinde bulunan ‘İran'ın Geleceği Girişimi’ Direktörü Barbara Slavin, Tahran'ın ‘2015 nükleer anlaşmasını’ yeniden canlandırma ve Körfez'deki nükleer silahların yayılması konusundaki endişeleri giderme fırsatını kaçırmasına rağmen, Ortadoğu'da kendisinin dışlandığı yeni bir ‘stratejik düzeni’ kabul etme olasılığının düşük olduğunu söylüyor. İran bu nedenle, Rusya ve Çin'in yanı sıra yerel Arap ortaklarıyla da ilişkilerini güçlendirme yoluna gidecektir. Slavin’e göre, İsrail'in Araplar tarafında gelecekte herhangi bir zamanda ‘stratejik ortak’ olarak kabul edilmesi ya bölgesel gerilimin azalmasına ya da çatışmanın artmasına yol açacaktır. 
Öte yandan Atlantik Konseyi'nin Ortadoğu programlarında araştırmacı olan Nadra Shamlo, Biden'ın Ortadoğu ziyaretinin, sıradan İranlıların hayatını daha da zorlaştırmak gibi bir yansıması olacağını düşünüyor. İran, Kapsamlı Ortak Eylem Planı’nı canlandırmayı başaramazsa, bu durum daha fazla yaptırıma maruz kalacağı anlamına gelir. İran ekonomisi tamamen çöktüğünde ise rejim zayıflayacak, bu da zaten çalkantılı olan bölgeyi daha fazla istikrarsızlığa ve belirsizliğe sürükleyecektir. İran rejiminin kontrolünü dayatabilmesi için vatandaşlarına karşı daha fazla baskı ve şiddete başvurması muhtemeldir. Ayrıca İran insansız hava araçlarının İsrail'deki hedefleri vurması veya Irak'taki Amerikan güçlerini hedef alması durumunda daha geniş bir çatışma riski de artacaktır. Shamlo, Biden yönetiminin ve Ortadoğu'da istikrar isteyen güçlerin, eski çatışma odaklarını kaşımak yerine, belki de Birleşmiş Milletler çatısı altında, bölge ülkeleri arasında güven artırıcı önlemleri tartışması gerektiğini düşünüyor.  
*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevirilmiştir.



Avrupa Konseyi Başkanı, İrlanda'daki insansız hava aracı uçuşlarının arkasında Moskova'nın olduğunu iddia etti

Avrupa Konseyi Başkanı Antonio Costa (AFP)
Avrupa Konseyi Başkanı Antonio Costa (AFP)
TT

Avrupa Konseyi Başkanı, İrlanda'daki insansız hava aracı uçuşlarının arkasında Moskova'nın olduğunu iddia etti

Avrupa Konseyi Başkanı Antonio Costa (AFP)
Avrupa Konseyi Başkanı Antonio Costa (AFP)

Avrupa Konseyi Başkanı António Costa, dün yaptığı açıklamada, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'nin aralık ayındaki resmi ziyareti için İrlanda'ya gelen uçağında görülen insansız hava araçlarının arkasında Rusya'nın olduğunu iddia etti.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre Costa, İrlanda Başbakanı Micheál Martin ile düzenlediği ortak basın toplantısında şunları söyledi: "Ne yazık ki, geçen hafta Dublin'de yaşananlar, Rusya'nın Avrupa topraklarındaki saldırı ve tehditlerinin bir başka örneğidir."

Martin bu görüşü destekleyerek, Rus büyükelçisinin ülkesinin olaya karışmadığı yönündeki inkârını reddetti.

Irish Times, Rus büyükelçiliğinden yapılan bir açıklamayı aktararak, olayı Rusya'nın müdahalesi olarak gösterme girişimlerini kesin bir dille reddettiğini ve bu tür iddialar için hiçbir dayanak olmadığını belirtti.

İrlanda Başbakanı şunları söyledi: “Rus büyükelçisiyle aynı fikirde değilim. Aynı büyükelçinin 2022'de Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etme niyetinde olmadığını bize temin ettiğini hatırlatmak isterim ve olayların nasıl sonuçlandığını gördük.”

Martin sözlerine şöyle devam etti: “Antonio'nun da söylediği gibi, insansız hava aracı olayı, diğer Avrupa ülkelerinde meydana gelen benzer olaylar dizisinin bir parçasıdır diye düşünüyorum.”

İrlanda polisi cuma günü insansız hava aracı saldırısıyla ilgili soruşturma başlattığını duyurdu.

Olayı ilk duyuran İrlanda'nın günlük gazetesi The Journal, olayın 1 Aralık'ta yerel saatle 23:00 civarında, Zelenskiy'nin uçağı Dublin Havalimanı'na iniş yapmak üzereyken meydana geldiğini belirtti.

Ziyaret nedeniyle oluşturulan uçuşa yasak bölgeye, planlanan uçuş rotalarını izleyen birkaç insansız hava aracı girdi; uçak ise planlanandan biraz daha erken gelmişti.

Son haftalarda Avrupa'daki hassas tesisler üzerinde insansız hava aracı uçuşları birkaç kez rapor edildi ve politikacılar bu operasyonların arkasında Rusya'nın olduğunu iddia etti.


Trump, Ukrayna'da yeni seçimler yapılması çağrısında bulundu

Trump, Avrupalı ​​liderlerle birlikte 18 Ağustos'ta Beyaz Saray'da Ukrayna savaşı hakkında görüştü (Arşiv-Reuters)
Trump, Avrupalı ​​liderlerle birlikte 18 Ağustos'ta Beyaz Saray'da Ukrayna savaşı hakkında görüştü (Arşiv-Reuters)
TT

Trump, Ukrayna'da yeni seçimler yapılması çağrısında bulundu

Trump, Avrupalı ​​liderlerle birlikte 18 Ağustos'ta Beyaz Saray'da Ukrayna savaşı hakkında görüştü (Arşiv-Reuters)
Trump, Avrupalı ​​liderlerle birlikte 18 Ağustos'ta Beyaz Saray'da Ukrayna savaşı hakkında görüştü (Arşiv-Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna'da yeni seçimler yapılması çağrısında bulundu ve Avrupa'yı Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşı sona erdirmemekle suçladı. Dün Politico'ya verdiği röportajda Trump, "Seçimlerin zamanı geldiğini düşünüyorum" diyerek Kiev'i seçimlerden kaçınmak için "savaşı kullanmakla" suçladı.

Trump, pazar günü Ukrayna Devlet Başkanı hakkında yaptığı eleştirileri tekrarlayarak, Ukrayna Devlet Başkanı'nın Ukrayna'daki savaşı sona erdirme planını okumadığını iddia etti. ABD Başkanı sözlerine şöyle devam etti: "Birçok insan ölüyor. Bu yüzden, okuması gerçekten iyi olurdu." Trump ayrıca Rusya'nın askeri olarak "üstün" olduğunu ve rakibinden "çok daha büyük" olduğunu da öne sürdü.

Trump ayrıca Avrupa'ya sert bir saldırı başlatarak, Avrupa'yı "zayıf insanlar" tarafından yönetilen "yozlaşmış" ülkeler grubu olarak nitelendirdi.


Trump, Zelenskiy'ye ABD'nin barış teklifine günler içinde yanıt vermesi için süre verdi

ABD Başkanı Donald Trump, Lahey'deki NATO zirvesi kapsamında Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile bir araya geldi (DPA)
ABD Başkanı Donald Trump, Lahey'deki NATO zirvesi kapsamında Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile bir araya geldi (DPA)
TT

Trump, Zelenskiy'ye ABD'nin barış teklifine günler içinde yanıt vermesi için süre verdi

ABD Başkanı Donald Trump, Lahey'deki NATO zirvesi kapsamında Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile bir araya geldi (DPA)
ABD Başkanı Donald Trump, Lahey'deki NATO zirvesi kapsamında Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile bir araya geldi (DPA)

Financial Times dün, ABD Başkanı Donald Trump'ın Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'ye, ABD'nin belirsiz güvenlik garantileri karşılığında Ukrayna'nın topraklarından vazgeçmesini öngören barış teklifine yanıt vermesi için günler verdiğini bildirdi.

Gazete, bilgilendirilmiş kaynaklara atıfta bulunarak, Ukrayna Cumhurbaşkanı'nın cumartesi günü Trump'ın özel temsilcisi Steve Witkoff ve ABD Başkanı'nın damadı Jared Kushner ile yaptığı iki saatlik telefon görüşmesinde, hızlı bir karar vermesi için baskı gördüğünü Avrupalı ​​mevkidaşlarına söylediğini belirtti.

Bilgilendirilmiş bir kaynak, Trump'ın "Noel'e kadar" bir anlaşmaya varmayı umduğunu söyledi.

Yetkililer, Zelenskiy'nin Amerikalı elçilere, Washington'ın önerisine yanıt vermeden önce diğer Avrupalı ​​müttefiklerle görüşmek için zamana ihtiyacı olduğunu söylediğini bildirdi. Kiev, ABD'nin Avrupa'nın onayını almadan ilerlemesi durumunda, Batı birliğinin zayıflayabileceğinden endişe ediyor.

Dün Politico'da yayınlanan bir röportajda ABD Başkanı, Avrupa'ya saldırdı ve onu "zayıf insanlar" tarafından yönetilen "yozlaşmış" uluslar grubu olarak tanımladı.

Trump, geleneksel ABD müttefiklerini küçümseyerek, göçü kontrol altına alamamak ve Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşı sona erdirememekle suçladı. Ayrıca, kıta için kendi vizyonuyla örtüşen Avrupalı ​​siyasi adayları destekleyeceğine dair imada bulundu.

Trump, Rusya ve Ukrayna arasındaki çatışmayla ilgili olarak Avrupalılara hiçbir güvence vermedi, bunun yerine Rusya'nın açıkça daha güçlü bir konumda olduğunu belirtti. Ülkesinde yolsuzluk skandalıyla karşı karşıya olan Ukrayna cumhurbaşkanına yönelik bir başka meydan okumada Trump, Ukrayna'nın yeni seçimler yapması çağrısını yineledi.